Avukat Demirer, intihar eden mağdurlar arasında 16 yaşındaki bir kız çocuğunun yer aldığını belirterek, “Bu çocuk, 15 yaşından itibaren 1 yıl boyunca Yeliz Ergün’den eğitim almış. Ergün’ün etkisiyle ailesini CİMER’e şikayet etmiş ve yurda yerleştirilmiş. Ancak yurtta intihar etmiş. Mağdur, ‘Ben bir yıldır Yeliz Ergün’ü takip ediyorum, 16 yaşındayım. Eğitimlerini satın aldım. Kendisi beni ve iki arkadaşımı manipüle ederek kandırdı. Eğitimleri alırsak zengin olacağımızı söyledi. Ancak bunun karşılığında ailemizle bağlarımızı koparmamız gerektiğini belirtti. Bir süre Yeliz’in verdiği ritüelleri uyguladım, ancak bazı dedikleri çelişkili gelmeye başladı. Anneleri başta şeytan ilan etmesine rağmen, annesinin ruh ailesinden olduğunu öğrenince onu affetmeye başladı. Ancak nedense birden annesi melek oldu. İnsanlara kabul edilebilir şeyler anlatıp, eğitim alan kişileri manipüle ediyor. Yeliz Ergün’ün talimatıyla ailemle bağımı kesmek amacıyla evden ayrıldım ve kendimi CİMER ve EGM’ye ihbar ettim. Polislere yurda gitmek istediğimi söyledim. Yeliz, ailevi sorunlarımı kullanarak hem paramı aldı hem de umutlarımı kırdı. Çocuk esirgeme kurumunda kötü deneyimler yaşadım. Oradan çıktıktan sonra depresyona girdim ve intihar girişiminde bulundum. Yeliz, annenizle görüşürseniz bu eğitimin faydası olmaz diyordu. Bu yüzden yurda gittim. Aileme dönmek istediğimde de suçlu ve yetersiz hissediyordum. İntihara sürüklendim” diye konuştu.
‘AİLELER ÇARESİZ VE KORKU İÇİNDE’
Mağdurların kendisine ulaşma sürecini de anlatan Avukat Demirer, “Bir mağdurun desteğe ihtiyaç duyması üzerine çalışmalara başladım. Daha önce organize suç şebekeleri üzerine çalışmıştım. Elimden geleni yapmaya hazır olduğumu söyledim ve tüm yasal yollara başvurduk. Mağdurların aileleri de psikolojik olarak yıpranmış ve korkmuş durumdalar. Çocuklarına bir şey olmasından çok korkuyorlar ve ne yapmaları gerektiği konusunda çaresizler. Tekrar çocuklarının yaşadığı travmaların tetiklenmesinden korkuyorlar. Yeliz Ergün’den eğitim almayı bıraktıktan sonra hala bir araya gelemeyen aileler var. Bir anne bana şunu yazdı; ‘Kızım 23 yaşında, öğrenci. Yeliz Ergün’ün eğitimlerini aldıktan sonra evden ayrıldı. Yeliz Ergün hakkında şikayetçi olmak istiyorum ama kızım öğrenirse benden daha çok nefret edecek. Israrla o kadının İçimdeki Çocuk adlı programlarını izliyor. Şu an ikimiz de psikoloğa gidiyoruz. Yeliz Ergün, çoğunluğu çocukların katıldığı eğitimlerde sürekli kadınları kötülemekte ve insanların başına gelen tüm kötülüklerin kendilerinden kaynaklandığını telkin etmektedir. İnsanın başına gelen her şeyin suçlusunun kendisi olduğuna inandırarak insanları sonsuz bir umutsuzluk çukuruna atmaktadır. Bu nedenle çocuklara, ‘Siz yeterince iyi olmadığınız için kötülükler sizi buluyor’ diyerek onların yetersiz hissetmelerine sebep oluyor” ifadelerini kullandı.
‘LİSANS EĞİTİMİ YOK’
Demirer, eğitim içeriklerine ilişkin, “Eğitimlerde sürekli kendi ve annesinin cinsel hayatını anlatıyor, hatta cinsel istismar güzellemeleri dahi yapıyor. Yeliz Ergün, eğitim verdiği kişilere psikolojik olarak iyileşmek, maddi yönden zengin olmak, kısa zamanda İngilizce öğrenmek, ömür boyu eğitim videolarından faydalanabilmek gibi vaatlerde bulunuyor. ‘Benden eğitim alıp talimatlarıma uyarsanız zengin olursunuz’ diyerek umut tacirliği yapıyor ve üniversite okumanın onları zengin etmeyeceğini söylüyor. Ancak kendisinin bu eğitimleri verecek bir lisans eğitimi ve donanımı olmadığı gibi, eğitimlerin içeriğinin kimseye bir yararı yok” dedi.
‘UYUŞTURUCUYU ÖVEN SÖZLER KULLANIYOR’
Ergün’ün gençleri uyuşturucuya özendirdiğini söyleyen Avukat Demirer, sözlerini şöyle sonlandırdı: “‘Hayatınızda hiçbir şekilde yaşamadığınız müthiş bir duygu sizi bekliyor. Ben gençliğimde uyuşturucu kullanmış biriyim ve o uyuşturucuda ekstazi moment diye bir hâl var, çok yüksek bir hal. Onu yaşayacaksınız, o kadar yüksek bir duygu ki kalbin açılıyor, saf sevgi ve andalık dediğiniz şeyi tecrübe edeceksiniz. Her şeyi görmeye başlıyorsun, o perde kalkıyor gözlerinin önünden.’ ‘Ekstazi atmış gibi bir zevk yaşıyorum. Anlatamam size kalbimin huzuru, kalp açılması, present şimdide ve anda olma halini tam olarak deneyimliyorum. Evim ne kadar güzel, odam ne kadar güzel’. diyor, Ergün bu söylemleriyle gençleri bu tür maddelerin etkisini merak etmeye de yönlendiriyor. İncelemelere devam ediyoruz çünkü kazıdıkça daha çok şey ortaya çıkıyor. Devletimiz işlem başlatacak ve resen araştırmaları doğrultusunda daha net veriler elde edecektir” diye konuştu.
H.K.: AİLEME KARŞI DAHA ÇOK ÖFKELENMEYE BAŞLADIM’
Yeliz Ergün’ün videolarını izleyerek etkisinde kaldığını söyleyen H.K. (22), “İlk öncelikle sosyal medyada kısa videolarına denk geliyordum. Sonra kendisinin uzun videolar paylaştığı yere yöneldim. Tüm videolarını ve hikayelerini bütün gün izleyerek bilgilerini içselleştirerek geçirmeye başladım. Farklı bilgiler verince benim ilgimi çekmişti. Bunun doğru olabileceğini düşünmüştüm. Anne konusunda sert olan biriydi. Ailemle iyi anlaşamadığım için onun hayatını nasıl değiştirdiğine baktığımda dediklerinin gerçek olduğunu düşünmeye başlayarak daha çok bağlanmaya başladım. Bu süreçte anneme ve aileme karşı daha çok öfkelenmeye başladım. Bunun altında yatan sebep ‘annem beni sevmiyor mu’ korkusuydu. Bu korkuyla anneme daha çok nefret duyup ondan daha çok uzaklaşmaya başlıyordum. Ben başarılı ve mutlu değilsem bunun sebebi annemdir diye düşünmeye başladım. Çünkü onun hayatı annesinden ayrılarak, içindeki çocuğa ve gölge kimliğe çalışarak değişmişti. Ama kendim bunları yapmaya başladığımda bu beni daha çok yaralamaya başladı. Çok arkadaş canlısı cıvıl cıvıl bir insanken asosyal birine dönüştüm Sürece baktığımda hayatımda hiçbir şey değişmiyordu. Bu yüzden daha çok suçluluk ve korku paradoksuna sürükleniyordum. Bir yerde yanlış mı yapıyorum diye düşünerek daha çok videolarını izlemeye başladım ama hayatım daha kötüye gitti” dedi.
‘KORKUYLA DAHA ÇOK ONU İZLİYORDUM’
Psikolojik olarak depresyonda olduğunu anlatan H.K., “‘Hiçbir anne evladını sevmez, bunun yüzde yüz garantisini veriyorum. İçimdeki çocukla ilgilendim hayatım değişti’ gibi söylemleri vardı. Sonra aileme bakıyorum, hayatımda bir şey olmadığını görüyorum. ‘Annem beni sevmiyor’ diyorum ve korkuyla daha çok onu izliyordum. Bir yerden sonra anneme ve aileme karşı aşırı öfkeliydim. Psikolojik olarak çok üzüntü içindeydim, sürekli depresyondaydım. Geçmiş tramvalarımdaydım. İçimizdeki Çocuk çalışması yapıyordum. ‘İçindeki çocuk ile bir gün ilgilenmezsen seni cezalandırır. 2 ay boyunca hayatın mahvolur. Arkadaşlarınla ilişkilerini bozar’ gibi söylemleri olduğu için korkup çalışıyordum. İçimizdeki çocuğa oyuncak almak gerekiyor. Paramı da ona veriyorum. Bir yerden çalışmıyorum da, tamamen daha da çok çöküntüye uğruyordum. Zenginlik vaat etmesi de etkiledi. ‘Mutlu ilişki, başarılı olmak, her şeyin sebebi anne. Anne izin vermediği için biz onlara sahip değiliz. Ben şu an mutlu ve başarılı değilsem, işim yoksa bunları hepsi annem istemediği içindir. Rahim alanından beni engellediği içindir’ söylemleriyle daha çok bağlandım. Benim gibi mağdur olanlara şunu söylemek istiyorum; Manevi arayıştaydım ve bir doğru söz söyledi ona bağlandım. Birine bağlanmamak gerekiyor. Körü körüne inanmamak ve sorgulamak gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.