Psikiyatr Prof. Dr. Arif Verimli: “Bu tip ebeveynler çocuklarına yokluğu öğretmeyen, yokluk karşısında da dayanma gücü vermeyen in-sanlar. Dolayısıyla sosyal yaşantıları içinde çocuklarının yeterince bilimsel anlamda üzerine düşmemiş, fikir geliştirmemiş insanların sonucu da bu. Emeksiz kazanç peşinde koşan, emek harcamadan sosyal medyadan para kazanmaya çalışan, zaman zaman suç davranışı olan, yasak bilmeyen, hedonik yani zevk veren davranışları benimsemiş şımarık bir nesil yetişiyor. Aşırı korunma nedeniyle çocuklar istediği her şeyi istediği an elde edebiliyor. Paraysa para, eğlenceyse eğlence, arabaysa araba, tatilse tatil gibi. Dolayısıyla çocuklar yaşamda karşılarına çıkan yokluklara hazırlanmı-yor. İnsanın ruh sağlığı, karşısına çıkan zorluklar karşısında takındığı tutum ile ölçülür. Anne-babalar ortak bir yol çizerek, çocuklarını arzu ettikle-rine ulaşamadıklarında yaşadıkları hayal kırıklığına katlanacak kişiliği vermeliler. Dolayısıyla burada halk dilinde söylersek ‘şımartılmış, kural tanımayan, annem-babam yardım eder’ gibi düşünen bir riskli grup oluşuyor. Bunlara ABD’de ‘risk taker’ yani risk alan diyorlar. 16 yaşında bir çocuk ehliyetsiz araba kullanmanın suç olduğunu bilmiyor mu? Biliyor ama demek ki aldırış etmiyor.”
SÜREKLİ ‘SEN ÇOK ZEKİSİN ÇOK GÜZELSİN’ DİYORLAR
Psikiyatrist Dr. Emine Kılınç: “Son zamanlarda yaşanan olaylar ile ebeveynlik modelleri tartışılmaya başladı. 4 tip ebeveynlik modeli var; demokratik, otoriter, ilgisiz ve hoşgörülü ebeveynlik. Hoşgörülü ebeveyn tipinde anne-babanın çocuklara sınır ve sorumluluk anlayışı vermediği, tam tersi çocuklara aşırı ilgi ve sevgi verdikleri görülüyor. Çocuklara sürekli, ‘Sen çok başarılısın, çok zekisin, çok güzelsin, çok yeteneklisin, çok özelsin, diğer insanlardan üstünsün’ mesajı veriliyor. Bu çocuklardan bir sorumluluk beklenmiyor. Aile sürekli veriyor ve çocuk sürekli alıyor, çocuk hiçbir şey için çaba göstermeye ihtiyaç duymuyor. Bu çocuklar büyüyünce fazlaca dürtüsel, her istediğini hemen almak isteyen kişilere dönüşebiliyor ve dominant tavırlara sahip olabiliyor; hoşgörüsüz ve empati yeteneği olmayan kişilere dönüşebiliyor. Bu aslında halk arasında aşırı şımartılma denilen tutum sonucu ortaya çıkan bir insan modeli. Yetişkinlikte de her şeyi yapabileceğini düşünen, özel olduğunu, her şeye hakkı olduğunu düşünen insanlar oluyorlar. Buna haklılık şeması diyoruz. Bu haklılık algısına sahip kişiler, kendilerini ayrıcalıklı görüyor ve küçüklükten üstünlük hissi oluyor. Bu kişilerin de tabii ilişkilerinde benmerkezci olmaları muhtemel. Bu kişiler yaptıklarının sorumluluklarını almada ve yüzleşmekte yetersiz kalıyorlar. Hoşgörülü değil de demokratik ebeveyn tipi daha sağlıklı. Çocuklara sorumluluk vermek, kurallar koymak, kuralı algılaması önemli.”