Son Dakika! PKK Tasfiye Sürecinde: 'Terörsüz Türkiye'ye Bir Adım Daha Yaklaşıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM heyetiyle görüşmesi ve İmralı süreciyle birlikte PKK’nın silah bırakması yeniden gündemde. Türkiye, “Terörsüz Bir Gelecek” için tarihi bir dönüm noktasında. Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, sürecin geldiği noktaya dair bugün köşesinde 'Yeni süreç tarihi dönemeçte' başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte Selvi'nin yazısı;

Eski zamanda tellallar olurmuş. Şehrin merkezinde yüksekçe bir yere çıkar, “Ey ahali duyduk duymadık demeyin” diye bağırarak padişah fermanını ilan ederlermiş.
Tellalların devrine yetişemedim. Ama destan satanları gördüm.
Kollarının üstüne renkli çizimlerin olduğu destanları yatırır ya da açtığı bir serginin üstüne dizer başlarlardı bağırmaya.
Battal Gazi Destanı, Kerbela Destanı diye bağırırlardı. Züleyha ile Yusuf en çok satanıydı. Ama benim çocuk aklımda İran Şahı’nın eşi Süreyya kalmış olmalı ki yıllar sonra Süreyya’nın hüzünlü hikâyesini ve Farah Diba’yı yazmıştım.
Bir anı da sinemalardan kalmış olmalı. Film afişlerinin olduğu tahtadan yapılmış çerçevenin iki ucuna giren gençler mahalle mahalle dolaşıp, “Battal Gazi filmi. Cüneyt Arkın başrollerde” diye bağırırlardı.

Şimdi diyorum ki bir tellal olup çıksam şehrin en yüksek yerine ya da bir destan satıcısı gibi sokak sokak gezip bağırsam. ‘Ey millet uyanın, barış geliyor bu ülkeye, PKK silah bırakıyor, silahlar toprağa gömülüyor’ diye haykırsam.
Bilmem sesimi duyurabilir miyim?
Çok tarihi bir sürecin içinden geçiyoruz. 50 yılımıza mal olan PKK terör örgütü silah bırakıp, kendini feshetme sürecinde. Ancak bende mi bir tuhaflık var, yoksa medyanın gündeminde mi? PKK’nın tasfiye süreci, yapay zekânın süper lig şampiyonunu belirlediği haberler kadar medyada yer almıyor.

Oysa iç barışımızı doğrudan etkileyecek bir gelişme ile karşı karşıyayız.
Ben mi çok umutluyum, ben mi çok heyecanlanıyorum, yoksa bu işte bir tuhaflık mı var?
Hani PKK konusu beka meselemizdi, hani bu olay milli güvenlik sorunumuzdu. Oysa Işın Karaca’nın kilo vermesi kadar haber olmuyor. Oysa sahada önemli gelişmeler yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptıkları görüşme hakkında bilgi vermek üzere DEM heyeti Sırrı Süreyya Önder olmadan İmralı yolundaydı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM heyetini kabul etmesiyle birlikte önemli bir kırılma yaşandı; ‘Erdoğan bu işe mesafeli’ yorumlarının önü kesilmiş oldu. Erdoğan’ın DEM heyetini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etmesiyle birlikte bu sürecin bir devlet politikası olduğu mesajı verilmiş oldu. “Terörsüz Türkiye” sürecinin üç önemli aşaması var.

1- Bahçeli’nin çağrı yaptığı 22 Ekim tarihli çıkışı.
2- Öcalan’ın silah bırakılsın, PKK kendisi feshetsin çağrısını yaptığı 27 Şubat tarihi.
3- Üçüncüsü ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM heyetini kabul ettiği 10 Nisan tarihi.
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da katıldığı o görüşmeden sonra Sırrı Süreyya Önder, “Çok pozitif bir görüşme oldu. Çok daha umutluyuz” demişti. Pervin Buldan ise “Çok çok verimli bir görüşme oldu” diye konuşmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmralı Heyeti’yle görüşmede PKK’nın silah bırakması ve örgütün kendini feshetmesi konusunda acele edilmesini istediği söylenmişti. Birinci çözüm sürecinin İngilizler tarafından, ikinci sürecin ise ABD-Kandil ve FETÖ işbirliği ile nasıl sabote edildiğini iyi biliyoruz. Efkan Âlâ’nın söylediği gibi “Burası Ortadoğu. Tesadüfler bile planlıdır”.

Ancak yeni bir bakış açısına da ihtiyaç var. Bu kez konjonktür farklı. O nedenle eski okumalarımızı bir kenara bırakmakta fayda var. Ortadoğu’da dengeler değişti. Trump’ın belirttiği gibi “Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde”. ABD’nin kurdurduğu SDG-PKK-YPG yeni Suriye yönetimi ile anlaşma imzalamak zorunda kaldı. Şu anda bölgede en güçlü dönemimizi yaşıyoruz. Biz, PKK’yı şimdi bitirsek bitiririz yoksa bu fırsat ileride elimize geçmeyebilir.

Elbette ki geçmişte yürütülen çözüm süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının meydana getirdiği travmalar var. Ancak bu travmalar, yeni Türkiye gerçekliğini görmemize engel olmamalı. Travmalarla değil sürece yeni fırsat penceresinden bakmakta yarar var. Yeni güç dengesi bizim lehimize.
“Terörsüz Türkiye” sürecini belirleyecek tarihi bir dönemece girdik. Efkan Âlâ, “Nisan sonu önemli bir adım görmeyi ümit ediyoruz” demişti. Ben de inşallah diyorum.

Sırrı Süreyya Önder’den iyi haber geldi. Hastaneden kalbinin sağ kısmının kasılmaya başladığı açıklandı. Umutlandık. Doktorlar, “Nörolojik açıdan endişeliyiz” dedi. Bu kez üzüldük.
Sırrı Süreyya Önder hastaneye kaldırıldığı andan itibaren hemen hemen her kesimden müthiş bir ilgi var. DEM Parti ile taban tabana zıt olan kesimler bile Sırrı Süreyya Önder için güzel sözler söylüyorlar. Kimi dua ediyor kimi güzel anılarla yâd ediyor.
Sırrı Süreyya Önder hastaneye kaldırıldığı andan itibaren bu sevginin, bu ilginin nedenini düşünüyorum.

Cevabını buldum galiba...
Barış elçisiydi Sırrı Süreyya Önder. Bizim insanımız barış için uğraşan insanı sever. Sevmek ne kelime, bağrına basar.
Çünkü büyük acılar çekildi bu ülkede. Şehitler verdik. Genç fidanlar toprağa düştü. Eşler dul, çocuklar babasız kaldı. Gelincik çiçekleri açardı bizim dağlarımıza ama kan çiçekleri açtı. Bahar gelecek memleketimin dağlarına. İkinci bahar. Dağlarımızda artık çiğdemler, nergisler, kır çiçekleri açacak. Barışın anıtını dikeceğiz.
Bu anıtın mimarlarından biri de Sırrı Süreyya Önder. Her usta eserini görmek ister. Sırrı usta yaşa ki eserini göresin. Barış için yaşa. Kızın Ceren için, torunun Can için yaşa.