“11 İLİN KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİNİ YÜRÜTMEK OLDUKÇA ZOR FAKAT GECİKMİŞ OLAYLARDIR"
Ersoy, depreme hazır olmadığımızı vurgulayarak, “Bu kadar çok şey yapıldı, elbette bunlar gelişmedir. Fakat bu kadar çalışmaya rağmen Marmara Depremi geldiği zaman biz hazırlıklı olacak mıyız? Yapılanlar yeterli olacak mı? Bu konuya maalesef tamamıyla hazırız dememiz mümkün değil. Oldukça eksiklerimiz var. Söz gelimi, 2012’de çıkan Kentsel Dönüşüm Yasası yürürlüğe girdi ama 25 yıl geçti, hukuksal ve ekonomik engeller daha yeni kaldırıldı. 2023 depremlerinden sonra, bu çalışmalar yapıldı. Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu. Pek çok çalışmalar yapıldı ama maalesef, yüzde 100 hazırız, artık depremlerde zarar göremeyiz deme durumumuz yok. Hem 2023 depremlerinin yaralarını sarmak, hem 1999’da bitmeyen çalışmalara devam etmek, İstanbul ve çevresindeki 11 ilin kentsel dönüşüm projelerini yürütmek oldukça zor fakat gecikmiş olaylardır. Çünkü deprem, Türkiye’nin birinci projesidir. Onun önüne geçebilecek herhangi bir yatırım, proje olmaması gerekir. İstanbul’da 1,5 milyon konut, bina var. 7 milyona yakın, iş yerleri de dahil olmak üzere bağımsız birimler var. Bunların 1,5 milyonunun riskli olduğu kabul edilmekte. Bunların tekrar güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması da çok zaman alıcı bir şey, bir gecikmişlik var. Buralarda sıkıntımız var çünkü depremin ne zaman geleceğini bilmiyoruz. Dolayısıyla o yerleşim yerleri eninde sonunda bir depremde karşılaşacak. Dolayısıyla deprem ne zaman olacaktır sorularından öte zemine uygun depreme güvenli binalar yaparak ancak bu sorundan kurtulabiliriz. 25 yılda ülkeler yıkılıyor, ülkeler yükseliyor. Bu kadar uzun zamanda bu işi halletmiş olurduk ama hep 'Deprem olacak mı? Hocam' sorusundan öte gidemedik" şeklinde konuştu.
“MARMARA’DA DEPREM BEKLİYORSAK TSUNAMİYİ DE ANMAK GEREK"
Türkiye kıyılarının hem depreme, hem tsunamiye uygun olduğunu aktaran Ersoy, “Marmara'da bir deprem bekliyorsak, tsunamiyi de birlikte anmak gerek. Ama bu konu o kadar sulandırıldı ki, kimse böyle bir gerçeğe inanmadı. Ama son depremlerde 1999'da tsunami meydana geldi. Bizim kıyılarımız tsunamiye de uygun, depremlere de uygun. O yüzden bu kentsel dönüşüm dediğimiz projeyi sağlıklı ve hızlı bir şekilde bitirmemiz gerekiyor, önlem o. Arama kurtarmayı iyileştirmekle bir yere varamayız. O, eski alışkanlık. Arama kurtarmaya gerek olmayacak yapısal düzenlemelerin yapılması daha yerinde olacaktır. Her şeyden önce İstanbul’un dinamik nüfusu 20 milyona yakın bir nüfusla karşı karşıyayız. 20 milyon nüfusun yaşadığı bir yerde, zaten zarar görebilirlik kendiliğinden gelen bir olgudur. Bu kadar insanı yönetmek, afete karşı bilinçlendirmek, onları güvence altına almak hiç kolay değil. İstanbul'un ciddi bir şekilde nüfusunun azaltılması için projelerin yürütülmesi gerekir. Eğer Türkiye nüfusunun yüzde 77'si büyük kentlerde yaşıyorsa ve bunların bazıları da mega şehirse; yani 10 milyonu geçen nüfuslu yerleri biz öyle diyoruz; mega şehirse bunda bir sorun var demektir. O yüzden hem arama kurtarmada, hem yıkımlarda afet yönetiminde ciddi sıkıntılar çekebiliriz" ifadelerini kullandı.