Eski binaların yenilenmesi, güvenli kentler anlamında en büyük katkıyı devletin, merkezi ve yerel yönetimlerin, yapması bekleniyor elbette. Ancak bu toplumun diğer kesimlerinin sorumluluğu yok anlamına da gelmiyor. Mesela her sallantıdan sonra depremi konuştuk, konuşuyoruz, fayların, adlarını yerlerini, boylarını deprem üretme özelliklerini, doğrultu ya da yatay atımlı olup olmadıklarını dahi hepimiz ezberledik ama evde, işyerinde binaların sağlamlığını denildiğinde aynı hassasiyet söz konusu değil. Vatandaş binası için “İyi görünüyor” diyene inandı, “çürük” diyene kızdı. Yaptığı da “İyi” diyeni bulmak oldu. Ya da hukuki süreçlerle bazı yerlerde dönüşüm engellendi, geciktirildi. Deprem anında neler yapılması gerektiğini ise hiç kimse ise bilmiyor veya önemsemiyor. Bu parası olan için de geçerli, eğitimi olan ya da olmayan için de...