Askerlerin önce gaz bombası attığını, ardından keskin nişancıları evlerin birinin çatısında fark ettiklerini anlatan Sedol, ifadesinde şunları söyledi: "Dayanışma aktivistleriyle zeytin ağaçlarının arasına kaçtık. Ayşe de zeytin ağaçlarının arasında saklanıyordu ve ardından en az iki el silah sesi duyuldu. İşgalci askerler binanın çatısında ve doğrudan üzerimize ateş ediyorlardı. Ayşenur ve onun yanındaki bir arkadaşının çığlık attıklarını duydum. Ayşenur'u yerde gördüm. İsrail işgal askerleri, doğrudan Ayşe'yi öldürmek için ateş etti."
"Sadece belgeleme ve izleme için oradaydık"
Tanık Avustralya vatandaşı Helen Maria O'Sullivan da Eygi ve bir grup aktivistle Beita bölgesine gittiklerini, yürüyüş yapacakları alanın karşısında İsrail askerlerini gördüklerini belirtti. O'Sullivan, askerlerin kalabalığa doğru göz yaşartıcı bomba atmaya başladıklarını, aktivistlerin de saklandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:"Saklandığımız sırada iki el silah sesi geldi, insanların İngilizce 'gerçek mermi' dediğini duydum. İlk atış sesini duyunca kaçtım ve korunaklı bir alanda saklandım. Şehit Ayşenur, askerlerin görüş alanındaydı ve ikinci silah sesi duyuldu. Ayşenur yere düştü. Ben de onun yanındaydım ve mesafe bir metreden azdı. Onu kaldırdım ve kollarıma koydum. O sırada yaralandığının farkına varmadım, gözlerinin geriye döndüğünü ve başının sol tarafından kan aktığını ve burnundan kan aktığını gördüm. Bölgede işgalci İsrail askerleri dışında silahlı kimse yoktu ve ateş İsrail askerlerinin bulunduğu bölgeden geliyordu. Biz, Filistinli aktivistler ve vatandaşlar olarak sakin ve barışçıl bir durumdaydık. Herhangi bir şiddet eylemimiz yoktu. Sadece belgeleme ve izleme için oradaydık."