Tekrar yardım istedim, yardım istediğim için tekrar dövdü. Sonrasında bir arkadaşı var onu aradı ve ‘15 dakikaya kadar mezar hazırlar mısın' demesiyle zaten bende bütün ipler koptu, tepki veremedim. Artık öleceğime inanmıştım, hiçbir şekilde beni kurtarmayacak dedim. Arabadan inmeye, direksiyonu falan kırmaya çalışıyordum ama beni bayılttı döverek. En son uyandığımda evin içerisindeydim. Kapıyı açmaya çalıştım, balkonu, hepsini kilitlemişti. Telefonumu, cüzdanımı aldılar, hiçbir şekilde vermediler. Hüseyin'e defalarca beni bırakması gerektiğini söyledim. Hiçbir şekilde bırakmadı. Beni tekrar dövmeye başladı sonra uyumak istediğini söyledi. 4-5 saat sonra seni geri bırakırım dedi. Sonra ben kendisini uyandırdım, iyi değilim dedim. Her yerim çok acıyor dedim. O şekilde beni yurda doğru götürdü. Yolda da beni şikayet etmeye kalkma, benim arkam çok kuvvetli, benim amcamın oğulları, babam falan savcı dedi. Arabanın torpidosunda 35 bin lira falan vardı, onu çaldı derim suçlarım, gasptan içeriye girersin gibi suçlamalarda bulundu. Serbest kaldı, adalet istiyorum başka hiçbir şey istemiyorum” dedi.
"Nerede ve ne zaman nasıl bir işkenceye maruz kalacağı bilinmemektedir"
S.A.'nın avukatlarından Muhammet Çağrı Türk, "Müvekkilimiz darp edildikten, işkence gördükten sonra kendisi bizimle iletişime geçti. Görüştüğümüz zaman, kendisi zaten psikolojik olarak çöküntüdeydi, olayları tam anlatamıyordu. Yaşadığı olayların etkisinden daha çıkamamıştı. Bu işkenceden dolayı sonrasında tabii ilk şikayetçi olurken de çok tedirgindi. Devamında yine işkence görür müyüm, şüpheli tarafından şüphelinin ailesi tarafından başka işkencelere maruz kalır mıyım şeklinde bir tedirginliği vardı. Biz adli makamlara başvuruda bulunduk, savcılığa gittik. Gitmeden önce tabii darp raporunu aldık, müvekkil darp edildikten sonraki fotoğraflarıyla birlikte biz savcılık makamına başvuruda bulunduk.