Eski 'kedicik' Ceylan Özgül'den çarpıcı açıklamalar
Eski ‘kedicik’lerden Ceylan Özgül ve Fırat Develioğlu, Adnan Oktar ve grubunun bilinmeyen yüzünü ve akıllara gelen soruları yanıtladı. Özgül, "Adnan Hoca’nın mehdi olduğuna inanıyorduk. Cihat ve zekat yöntemiyle gençler kandırılıyordu. Her şey dini bir mantığa oturtuluyordu." diye konuştu.
Bir süre önce Adnan Oktar’ın grubundan ayrılan Ceylan Özgül ve Fırat Develioğlu, Fatih Altaylı’nın sunduğu Habertürk TV’de yayınlanan Teke Tek programında, Adnan Oktar ve grubunun bilinmeyen yüzünü ve akıllara gelen soruları yanıtladı.
Fırat Develioğlu, “1986’da sıradan bir ailenin çocuğu olarak dini öğrenmek için bu gruba katıldım. Sonra 90’lı yıllara kadar böyle sürdü. Kızların elini bile sıkmıyorduk. 90’lardan sonra olaylar değişmeye başladı. İlk başta dinden başka bir şey yoktu kafamızda. 90’lı yıllardan sonra yapı değişti. Olayın suç örgütü yapısına doğru gittiğini gördükten sonra 1999’da bu yapıdan ayrıldım." diye konuştu.
Fırat Develioğlu, "Bu iftiraların aynı mağduru benim. Benim için de iftiralar atılıyor. Bana karşı yapılan da cihat. Bne kafirim onların gözünde." dedi.
“Adnan oktar’ın mehdi olduğuna inanıyorduk”
Develioğlu, "Adnan Hoca’nın mehdi olduğuna inanıyorduk. Cihat ve zekat yöntemiyle gençler kandırılıyordu. Her şey dini bir mantığa oturtuluyordu." diye konuştu.
Develioğlu, "Benim örgütün içerisinde bulunduğum zamanlarda bu sivil toplum örgütü şeklindeydi. O mahkemede ilk beraat çıktı sonra mahkeme bozdu. Örgüt o aşamaya gidiyordu, bu hissediliyordu. Tamam hissediliyor, düzgün bir yapı değil. İyi işleyen bir şey değil, bir iyilik çıkmaz. Gençlik hatası. Girdik zamanında." diye konuştu.
"Ben kurban tarafta bulundum"
Oktar grubu hakkında bilgi veren Develioğlu, "Projeli cemaatler belli ikna metotları oluyor. Bunlar pek bildiğimiz konular değil. Ben orada kurban tarafta bulunduğum için... Kuran'a davet argumanlar kullanılınca Türk insanının boynu kıldan ince. Mimar Sinan Üniversitesi'nden ağırlıklı insanlar vardı kurulduğunda. Görüş ayrılığına düştüler, ayrıldılar. Kuran'ı yorumlamada onlar ehli sünnet kaynaklar ile yorumlamayı savundu, Adnan Hoca'nın bu işine gelmedi. Önünü kesiyordu gibi görüyorum" diye konuştu.
"Aklınızı lidere teslim ediyorsunuz"
Develioğlu, "Sık dokulu örtgütlerden 'ben ceketimi alıp çıkıyorum' diyemiyorsunuz. Bu FETÖ'de de böyle Aklınızı lidere teslim ediyorsunuz, siz siz değilsiniz. Kendinizi koruyarak çıkıyorsunuz. Buna rağmen hedef oldum. Yapacak bri şey yoktu, örgüt suça gidiyordu.Tamamı bu konu ile hasır neşir olmuştur. Bunlar duyulmuştur. Onlar o nesil ile de kesilmiş şeyler. 100 bin kişi olmuş olması gerekir dedim. Yanımızda çok kişi olsun, güç odağı olalım. Bizim beklediğimzi refleks hareketi büyütmek. Bugün 230 kişi, 220 kişi var. Ben burada büyüteyim değil ben yaşayayım görüyorum" dedi.
Bazı ünlüler geldiler, gittiler
Develioğlu, "İlk şeylerinde orası kapalı bir örgüt haline dönüşmemişken; 99’a kadar bazı ünlüler geldiler, gittiler. Meraktan 100 bin 200 bin kişi gelmiş gitmiştir." dedi.
Develioğlu, "Kuruluş aşamasında yokum, kurulmuş haline geliyorum. Geriye dönüp baktığımda ve karşımızda FETÖ olunca ve aynı zamanda kurulmuş olması mehdi ile taraflarını ateşlemiş olması, kaynak tarafı aynı hadislere, hadis olmayan hadis dedikleri kaynaklara dayandırıyorlar ikisi de, ikisi de biri bir doz aşağı, biri bir doz yukarı. Bunlar mutlaka çıkacaktır zaten. O görüntüyü veriyor, o havayı alıyorum. Bunlar var ise devlet çıkartacaktır." dedi.
Develioğlu, "Kendi normal hayatıma işime bakıyorum. Bu da kolay olmadı. Bunların ne şekilde sonuçlanacağını davanın ben bileme. Benim namusumla ilgili itfakta bulunulunca bunlara karşılık verrmem gerek. Bunalrdan şikayetçi oldum. Devlet ciddi vaziyette buna hazırlanmış olduğunu hissettim gördüm ben. Benim anladığım kadfaroyle çok fazla kardeşlerim bu dvadan yargılanıyor. Belli deliller toplanmış. Ben ayrıldıktamn sonra eşim orada kaldı. 1991 yılında boşanmıştık. Bne ayrıldıktan sonra o orada kalmak istedi." diye konuştu.
"Din kullanlarak ve hile ile oraya çekiliyorlar"
Ceylan Özgül, "Ben 2006-2007'de girdim. Okuklarda insanların toplu halde davet edildiği yapı benim zmanımda yoktu. 99 operasonundan sonra kendisi tamamen yer altına girmişti, kendisi ile ilgili hiçbir şey yoktu. Onunla ilgili internete yazdığıumda bazı şeyler görüyordum. İftira deniyordu ben de ne yazık ki inanıyordum. Buradaki herkes teker teker dini kullanarak ve hile ile oraya çekilir. Bir kişi hedef oluyor. Bir kızı hedef aldığını görüyorsunuz. " dedi.
Ceylan Özgül, "Çok fazla strateji var. İnsanları kazandırılma yöntemleri o hile çok büyük." diye konuştu.
"Orada hücre sistemi vardı"
Özgül, "Bir müridi ile tanıştım, bir ağabeyim var seni oraya götüreceğim dedi. Maaş yoktu. Ben üniversite öğrencisiydim aynı zamanda çalışıyordum. Ben onlara yardım ediyordum. Çok idealist bir gençtim. Ailesini dinleyen bir genç değildim. Bunun esarete dönüşmesi bir kaç yıl buluyor. O esaret sadece fiziksel bir esaret değil. Sizi kendi arkadaş çevresi, ile sarıp dış dünya iel izole ediyorlar. Beyin yıkıyorlar. Çok fazla yeni arkadaşınız oluyor. Bu arkadaşlar size çok destek oluyor ve size karışmıyor. Çok yardımsever arkadaşlarınız oluyor kız erkek. Bu arkadaşlar ile çok daha fazla zamn geçiriyosunzu. Kendi fikirlerini size izole ediyorlar. Onlarla birlikte yaşıyorsunuz, işinizden çıkıyorsunuz, aileniz ile bağınız kopuyor. Örgütten kaçış zamznı geldiğinde iki hikayem var ilk kaçışım 2013 yılında başarısız oldu. Orada hücre sistemi vardı. Kızlar yanında kimse olmadan dışarıya çıkamaz. Doktor kabininde bile yanınızda birisi var. Örgüte yakın doktorla da var dı başka doktorlar da. Bne doktora gidiyorum diye kaçmaya çalıştım ama yakalandım kaçamadım" dedi.
Özgül, "Biz yakası kapalı kıyafetle dışarıya çıkardık sonra dar kıyafetler geldi. Adnan Oktar'ın kendi Kuran'ı yorumlamasına tabii kalıyorsunuz. Bu bir çok dinde hepsi ayrı okulları vardır. Bunu okul haline getiriyor, sapkın bir okul. Bilgisayarınızda telefonunuzda takip ortamınız var. Kitap okuyorsunuz almak istediğinizi alamıyorsunzu istiyorsunuz onlar isterlerse getriyorlar" diye konuştu.
Özgül, " Kaçışım başarısız olunca zorklu bir hayat başladı. Ajan münafık ilan edildim. Annem vefat etti. Örgüt Ceylan gelmek istemiyor demiş." diye konuştu.
Özgül, "Prototip diye bir şey yok. Ekran önüne çıkarılan kadın az sayıda. İnternette görmediğiniz sağlık kontrolüne götürülenlere baktığınızda öyle olmadığını görrüyorsunzu. Yayınalrda farklı makyaj uyguluyorlar, öyle görünüyor. Örgütte çok farklı görünen insanlarda var. Pek kedicik de değil hepsi. Çok fazla örgüt evi var, sayısınız bilmiyorum. Bunlar grup evleri. Hep ev değiştiriliyor. Ben Adnan Oktar'ın kaldığı merkez evde kalıyordum. Adnan Oktar'ın hangi işine yarayacağına göre hangi evde kalacağı belli oluyor. Herkese görev veriliyor" dedi.
Özgül, "Bu gruplardan 1-2'si örgüte bu şekilde (seksle) kazandırılmış. Cinsel istismar örgütün kulandığı köleleştirme yöntemi. Size her türlü bilgi açıklanmıyor." dedi.
Fatih Altaylı: Adnan Oktar'ın geçmişi neydir, hangi aileden çıkmıştır, nereden gelmiştir?
Develioğlu, "Talebeleri vardır. Bazılarıyla 1 saat, 2 saat bazı talebeleriyle 14- 15 saat otururdu. Kurtuluş Lisesi'ni bitirdi. Güzel sanatlara girdi orada da okumadı. Askerlikten kurtulmak için. Bir tahsili yok. üniversiteyi askere gitmemeek için araç olarak kullanmış. Ressam diyorlar. Mimar Sinan'a kayıt yaptırmış ona a gitmemiş. " diye konuştu.
Fatih Altaylı: Adnan Oktar'ın cinsel hayatıyla ilgili bir çok sey geldi. Nedir bu?
Özgül, "O çok uzun süre kendisini büst olarak gösterdi insanlara. Kasık fıtığının olduğunu biliyorsunuz, bu yüzden de benim örgüte girdiğim zamandan beri böyle bir şeye şahit olmadım ama evlerde böyle şeyler var. Müridleri ile. Çok ilgileniyor, olmayı çok istiyor ama olamıyor da. Farklı yollarla sanırım... Benim sömürülmem cinsel değil beyin yoluyla oldu. " dedi.
Develioğlu, "Yargılana ile ilgili çok şey çıkacaktır. Burada 31 suçlama yapılmış. Belşki daha başka şikauyetçilerle de çıkacaktır. Şikayetlerin türleri çok farklı .
Develioğlu, "İslam'ın sancaktarı olmuş milletiz biz. Diyanetimiz bu konulara el atacaktır. Alan taraf değilim hep veren tarafım, ailemin zenginliğini vermişim. Onlar başlamıştı. Hissediliyordu. İnsanı suça götüreceği açık belliydi." diye konuştu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!