Ergenekon'da da "Evren tipi" ifade
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 66'sı tutuklu 275 sanıklı "Ergenekon" davasının 267. duruşması başladı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmaya CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan ve emekli Orgeneral Hasan Iğsız'ın da aralarında bulunduğu 35 tutuklu sanık katıldı.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli tuğgeneraller Veli Küçük ve Levent Ersöz ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu 31 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, hakkında yakalama emri bulunan YAŞ üyesi Orgeneral Nusret Taşdeler'in savunmasının alınabilmesi için tedavi gördüğü Ankara GATA'ya videokonferans yöntemiyle bağlanıldı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, sesi ve görüntüsü duruşma salonuna yansıtılan Taşdeler'in yanında mahkeme hakimlerinden Hüsnü Çalmuk, avukatı Metin Güçlü ile hastanede görevli kardiyoloji uzmanı bir doktorun olduğunu söyledi.
Kimlik tespiti yapılan Taşdeler, Kara Harp Okulu ve Kara Harp Akademisi'ni bitirdiğini, orgeneral rütbesinde subay olduğunu, aylık 7 bin 300 lira maaş aldığını, bin 300 lira kira geliri olduğunu söyledi. Taşdeler, cep telefonu kullanmadığını belirterek, dosyada kendisinin olduğu düşünülen telefon numarasının eşine ait olduğunu dile getirdi. Sanığa yasal haklarını hatırlatan Başkan Özese, "Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri" kapsamında düzenlenen iddianamede Taşdeler ile ilgili bölümleri okudu. Duruşma, Taşdeler'in savunmasının alınmasıyla devam ediyor
İlk kez savunma yaptı
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 8 Ağustos 2011'de hakkında yakalama emri çıkardığı Orgeneral Nusret Taşdeler'in, Ağustos 2011'den bu yana rahatsızlığı nedeniyle Ankara GATA'da tedavisi devam ediyor. Nusret Taşdeler, mahkemenin kararı üzerine, rahatsızlığının tespitinin yapılması için Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'nda 25 Ocak 2012'de sağlık kontrolünden geçirildi. Taşdeler, 2007-2008 yıllarında Genelkurmay Harekat Başkanı olarak görev yaptı. Raporlu olduğu gerekçesiyle mazeret bildirmesi üzerine soruşturma kapsamında ifadesi bulunmayan Nusret Taşdeler, hakkındaki iddialara ilk kez yanıt verdi.
Taşdeler'in, bu davayla birleştirilen "Kamuoyunu yönlendirme amaçlı internet siteleri"ne ilişkin hazırlanan iddianamede, TCK'nın 312. maddesine göre, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle, "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan da 15 ile 22,5 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.
Videokonferans yöntemiyle tedavi gördüğü Ankara GATA'daki odasında savunmasını yapan Taşdeler, davada yargılanan silah arkadaşlarını selamladığını, içinde bulunduğu sağlık sorunları nedeniyle daha önce mahkemede ifade veremediğini belirtti. Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen Taşdeler, "Tüm silah arkadaşlarım gibi ömrüm boyunca yasalara ve hukuka uygun, sadık kaldım. İçinde bulunduğum bu durumdan, alnım ak bir şekilde çıkacağıma inanıyorum" dedi.
"İddialar subjektif değerlendirmelere dayalı"
"İnternet Andıcı" iddianamesini eleştiren Taşdeler, "İddia makamı, tüm bilgi, belge ve verileri objektif kıstaslar dahilinde hukuki değerlendirmeye tabi tutarak somut delilleri tespit etmek yerine, subjektif değerlendirmeler, yönlendirilmiş kanaat, düşünce ve tahminler, çelişkili ifadelerden alınmış seçme ibareler, mesnetsiz genellemeler, sahte belgelerle olaylar arasında kurulan suni ilişkiler, gerçek olarak kabul edilen kuşkulu varsayımlar ve önyargılarla bir sonuca varma çabası içindedir" dedi.
"Askeri hiyerarşi gizli örgüt yapısı gibi gösteriliyor"
"İddia makamının gerekli gördüğünde askeri hiyerarşiyi gizli örgüt yapılanmasının kıstası olarak suçlama konusu yaptığını, mevcut askeri hiyerarşiyi gizli örgüt hiyerarşisi olarak gördüğünü" ifade eden Taşdeler, savcılığın askeri personel ve sivil memurlar arasındaki ilişkiyi "terör örgütü ara yöneticisi ya da üyesi ilişkisi olarak görerek, gizli örgüt yapısı olarak değerlendirdiğini" anlattı.
Bunun akıl ve vicdan tutulması olduğunu, hayret verici mantık dışı iddiaların bulunduğunu dile getiren Taşdeler, iddia makamının tüm bilgi ve belgeleri kendi anlamak istediği gibi değerlendirdiğini savundu.
"Andıçtan bilgim yok"
Orgeneral Nusret Taşdeler, savunmasını Konfüçyüs, Sokrates, Heradot gibi filozoflardan, Babil Kralı Hammurabi'den alıntılarla destekleyerek, "internet andıcı" iddialarına değindi. Taşdeler, "Davaya ismini veren internet andıcı ile benim ilgim, bilgim, imzam, parafım veya adıma atıf bulunmamaktadır. Andıç, benim Genelkurmay Harekat Başkanlığı görevimden ayrılmamdan sonraki bir tarihte hazırlanmıştır. Bu konuda şahsıma yöneltilen herhangi bir iddia veya suçlama yoktur. Evrak imhası, bilgisayar silme ve 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı" konuları ile de hiçbir ilgim ve bu konulara ilişkin bilgim yoktur. Zaten iddianamede de bu konulardaki eylem ve faaliyetlerin, benim Genelkurmay Harekat Başkanlığı'ndan ayrılmamdan sonraki tarihlerde vuku bulduğu iddia edilmekte, bu konularda şahsıma yöneltilen herhangi bir iddia veya suçlama bulunmamaktadır."
Taşdeler, dava konusu internet sitelerinin 1999 yılında kurulduğunu anımsattı. İnternet siteleri konulu iddiaların Genelkurmay Harekat Başkanlığı yaptığı dönemi de kapsadığını ifade eden Taşdeler, şöyle konuştu:
"Ancak, 1999 yılında başlayan internet sitelerinin kurulması ve faaliyette bulunması konusundaki Harekat Başkanı sorumluluğunun, iddia makamı tarafından, 8 yıl sonra, benim bu göreve başladığım 11 Ağustos 2007'den itibaren başlatılmasının sebebini veya sebeplerini anlamak mümkün değildir. Aslında, Genelkurmay Başkanlığı'nın kurumsal bir fonksiyonu olarak yürütülen, yasalara uygun rutin bir faaliyet nedeniyle 1999-2007 dönemindeki Harekat Başkanlarına herhangi bir sorumluluk yüklenmemiş ve suçlama yöneltilmemiş olmasını, haklı ve doğru bir tasarruf olarak görüyorum. Sorun, böyle bir sorumluluk tevcihinin 11 Ağustos 2007'den itibaren adeta doğrudan şahsımı hedef alarak başlatılmasındaki yanlışlık ve haksızlıkla ilgilidir."
Taşdeler, Ağustos 2007-Ağustos 2008 arasında Genelkurmay Harekat Başkanlığı görevinde bulunduğunu belirterek, Genelkurmay bünyesindeki ilk internet sitesinin 14 Mart 1999'da, son internet sitesinin de 24 Mayıs 2007'de açıldığını, döneminde açılan ve kapatılan internet sitesi olmadığını, sitelerin yürütülmesi esasında da döneminde bir değişiklik yapılmadığını anlattı. Nusret Taşdeler, "Benim dönemimdeki Bilgi Destek Daire Başkanı da haklı olarak suçlanmamaktadır. Ancak, bu durumda Harekat Başkanı'nın, Bilgi Destek Dairesi'nin internet siteleriyle ilgili faaliyetlerinden dolayı suçlanmasının haklı ve doğru bir davranış olduğunu iddia etmek de mümkün ve uygun olmasa gerektir" dedi.
"Ergin Saygun'dan böyle bir emir almadım"
İhbar mektuplarını "iftira mektubu", ihbarcıları da "müfteri" olarak nitelendiren Orgeneral Taşdeler, "İddianameyi hazırlayan savcı iftira mektubunu
muteber kabul ederek, haksız, mesnetsiz iddialarıyla andıç sanıkları arasında yer aldım. İddia makamının ihbar mektuplarına önem ve öncelik verdiği, muhbirlere itibar ettiği anlaşılmaktadır. Hakkımdaki iddialar, imzasız, isimsiz ve adressiz bir ihbar mektubuna dayanmaktadır. Şaibeli iftira mektubu gerçek kabul edilerek suçlamalar yapılmıştır" dedi.
İddianamede sahte olduğunu iddia ettiği "Bilgi Destek Planı" konulu belgeyle ilgili iddiaların ihbar mektubuna dayandığını belirten Taşdeler, bundan çıkarılan haksız ve mesnetsiz iddialarla sanık olduğunu söyledi. Taşdeler, ihbar mektubundaki "2007 yılı Eylül ayında dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'un emri gereği, üniversitelerden bir kısım akademisyen ve CHP yönetiminden bazı politikacıların desteği ile dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Nusret Taşdeler'in himayesinde Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda şube müdürü olarak görevli kurmay albaylar Dursun Çiçek, Sedat Özüer, İlker Ziya Göktaş ve Fuat Selvi tarafından kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlandığına tanık oldum" ifadeyi anımsattı.
Bu mektupta doğru ve gerçek olan tek şeyin Saygun'un Genelkurmay 2. Başkanı, kendisinin Harekat Başkanı, diğer albayların da şube müdürlüğü yapmaları olduğunu ifade eden Taşdeler, "Diğer bütün ifadeler yanlış, gerçeğe aykırı ve yanıltıcıdır. Bu dönemde, birinci amirim olan Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun'dan 'kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlanması' veya 'görev alanı dışında, hukuki dayanağı olmayan herhangi bir faaliyette bulunulması' konusunda veya bu mahiyette, yazılı, sözlü veya başka bir surette, hiçbir emir almadım" dedi.
Mektuptaki ifadelerin askeri literatüre ve alışkanlıklara uygun olmadığını belirten Taşdeler, "Onur duyan bir subay olsaydı 'cunta örgütlenmesi'
gibi askeri literatüre ve alışkanlıklara uygun olmayan ifadeleri rahatlıkla kullanmazdı. İhbar mektupları göndermek gibi onursuz bir davranışta bulunacağına, söyleyeceği bir şey varsa gelip huzurda mertçe söyler, mektubuna adını, imzasını yazardı" şeklinde konuştu.