Ergenekon davasında "Dink suikasti" iddiası
Ergenekon davasının bugünkü duruşmasında çapraz sorgusu yapılan Doç. Dr. Emin Gürses, Sevgi Erenerol ile yaptığı telefon görüşmesinde Erenerol'a Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in diaspora tarafından öldürüldüğünü söylediğini aktardı. Gürses,"Necip Hablemitoğlu, öldürülebileceğim konusunda beni uyarmıştı. 15-20 gün sonra kendi öldürüldü" dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, Doç. Dr. Emin Gürses'in çapraz sorgusuna geçildi.
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın, Gürses'e, sırasıyla Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Hasan Atilla Uğur, Sinan Aygün ve Durmuş Ali Özoğlu'nu tanıyıp tanımadığını sordu. Gürses de bu sorulara, "Hayır" yanıtlarını verdi.
Bu sırada İP'li sanıklardan Nusret Senem, oturduğu yerden "Soruşturma mı, kovuşturma mı? Savcı soruşturma yapıyor" diyerek bu soruya tepki gösterdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bunun üzerine Senem'i oturduğu yerden konuşmaması konusunda uyardı.
Senem'in oturduğu yerden yüksek sesle ve tepkili bir şekilde konuşmaya devam etmesi üzerine Başkan Şengün, dışarı çıkartılacağı konusunda tekrar uyarıda bulundu.
Senem, tepkisini sürdürünce salondan dışarı çıkarıldı.
Bu sırada tutuklu sanıklardan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in de aralarında bulunduğu partili diğer sanıklar ile yine tutuklu sanıklardan Erol Ölmez de salondan çıktı.
Duruşmada, tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Emin Gürses'in emniyet, savcılık ve mahkemede verdiği ifadeler, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün tarafından okundu.
Duruşmada çapraz sorgusu yapılan Gürses, bir telefon konuşmasında tehdit içerikli ifadelerinin olduğunun hatırlatılması üzerine, "Konuşmamda söylediğim gibi... Bu zaman dönecek, bu operasyonları yapanlar içeri girecek, biz dışarıda olacağız" dedi.
Savcılıkta 8 saat ifade verdiğini ve zabıt katibinin 3 sayfalık bir tutanak düzenlediğini ileri süren Gürses, tutanakta hatalar olduğunu iddia etti.
Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in, sanıklardan Ümit Sayın'a cezaevinde dikte ettirildiği öne sürülen dilekçeye ilişkin bir sorusu üzerine Gürses, "Cezaevinin kamera kayıtlarına bakarsanız, müdüre sorarsanız bu konuyu öğrenirsiniz. Bunu en iyi müdür bilir. Ben Hayrettin Ertekin ile Sayın'ı bahçede bir şeyler yazarken gördüm, ama ne yazdığını bilmem. Ümit Sayın durumunu anlattı. Ona sormak lazım" dedi.
"Veli paşayı gördüğüm yerde elini öperim"
Gürses, Veli Küçük'ü tanıdığı tarihe ilişkin farklı beyanları bulunduğu anımsatılarak bu kişiyi tam olarak ne zamandan beri tanıdığının sorulmasına karşılık, insanları ne zamandır tanıdığının kendisi için önemli olmadığını belirterek, "Bunun notunu tutmadım. İyi ki de tutmamışım. Not tutanlar hep burada" diye konuştu.
Bir telefon konuşmasında Küçük'e kefil olmayacağı yönündeki beyanı hatırlatılarak bunun sebebi sorulan Gürses, "Küçükler büyüklere kefil olmaz. Bizim usulde böyledir. Bunun için böyle dedim. Ama ben Veli paşayı her gördüğüm yerde elini öperim. Bu suç, filan diyorlar, kimse benim kimin elini öpeceğime karışmasın" yanıtını verdi.
Küçük'ün "büyük işler yaptığı" yönündeki beyanını açıklaması istenilen Emin Gürses, Bakü'den "Kaçkınlar" adı verilen ve Ermeniler nedeniyle kendi yerlerinden kaçmış olan 1 milyon kişinin çok zor şartlarda yaşadığını, Küçük'ün bu kişilere yardım etmek için de çalıştığını anlatarak, hayır işlerinin kendisi tarafından "büyük işler" olarak görüldüğünü söyledi.
Savcı Pekgüzel'in, "Veli Küçük'ün üzerinin çizildiği yönündeki" beyanını anımsatarak bu konuya açıklık getirmesin istediği Gürses, Küçük'ün dünya Azerilerinin başkanı olduğunu, Amerika'nın Azerileri ayaklandırmaya çalıştığını, bunun için irtibat kurmak istediği Küçük'ün reddetmesi nedeniyle "üzerinin çizildiğini" savundu.
Gürses, "intihar girişiminde bulunduğu belirtilen Muzaffer Tekin'in kendisini bıçaklaması olayından neden 'bıçaklanması olayı' diye bahsettiği" sorulunca, konuşma şeklinin yanlış anlaşıldığını, olayı bu şekilde ifade ettiğini kaydetti.
Savcı Pekgüzel, Gürses'e, kendisine yöneltilen bir soru üzerine başörtüsünün serbest bırakılmasını tavsiye ettiğini, ardından da "Bırakacaksın millet yesin bir birini. Bakalım Tayyip altından nasıl çıkacak" diye konuştuğunu belirterek, burada ne demek istediğini sordu.
Sanık Emin Gürses de, bir üniversitede biri başörtüsünü savunan 2 Kürtçü grupla ilgili bir soru üzerine bu konuşmayı yaptığını ve başörtüsünün serbest bırakılması halinde bu grupların bir araya gelmeyeceğini ifade ettiğini savundu.
"Hrant Dink'i diaspora öldürttü"
Sevgi Erenerol ile yaptığı bir görüşmeye ilişkin soru üzerine de Emin Gürses, "Sevgi bana orada diyor ki, 'Hrant Dink'in öldürüldüğünün iyi olduğunu söyleyenler var'. Ben de Sevgi'ye diyorum ki, 'Ne diyorsun Sevgi. Hrant Dink'i diaspora öldürttü'. Biz bunu konuşuyorduk" dedi.
Gürses, bir telefon görüşmesinde gözaltına alınıp alınmayacağı konusunda beyanlarda bulunarak gözaltına alınması durumunda "Bizimkiler ABD ve İsrail konsolosluğunu havaya uçururlar" dediğinin hatırlatılması üzerine, "Onlar sizinkiler değil, bizimkilerdir. MİT, Emniyet hepsi bizimkilerdir. Bana bir şey olursa onlar koruyacaklar beni" diye konuştu.
Emin Gürses, bunun üzerine savcı Pekgüzel'in, "Sizi gözaltına alacak olan emniyet değil mi?" sorusuna karşılık da, "Beni Emniyet almadı. İstihbaratın içinde bulunan bir ekip aldı. Ben daha önceden anlattım bunu" cevabını verdi.
Ergün Poyraz'a emekli Orgeneral Şener Eruygur tarafından dergi verildiği yönündeki beyanları da anımsatılan Gürses, Poyraz gözaltına alındıktan sonra kendisiyle ilgili araştırma yaptığını, bu gibi bilgilerin basında yer aldığını, konuşmasında da bundan bahsettiğini söyledi.
Gürses, Poyraz'ın kendisine Eruygur'dan belge aldığı yönünde herhangi bir beyanının olmadığını kaydetti.
Hablemitoğlu cinayeti
Öldürülen Necip Hablemitoğlu'na ilişkin bir soru üzerine de Gürses, "Necip Hablemitoğlu, öldürülebileceğim konusunda beni uyarmıştı. 15-20 gün sonra kendi öldürüldü. Bilgisayarından bazı bilgilerin kayıp olduğu söyleniyordu. Konuşmamda, Necip'in Çevik Bir'e, o dönem ki MİT Müsteşarına yakın olduğunu, nasıl öldürüldüğünü sordum" diye konuştu.
Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, "Kuvayı Milliye örgütlerinin içine CIA'in sızdığı, Taner Ünal ve Mehmet Fikri Karadağ'ın böyle kişiler olabileceği" yönündeki beyanlarını sorması üzerine Gürses, bunları da basından takip ettiğini, daha sonradan Karadağ'ı tanıdığını ve kendisinden özür dilediğini kaydetti.
Gürses, savcı Pekgüzel'in herhangi bir istihbarat örgütünde çalışıp çalışmadığı yönündeki sorusuna da, "Allah'a çok şükür Mustafa Kemal'in örgütünde çalışıyorum" yanıtını verdi.
İngiltere'de CIA'ya ait kart alıp almadığı sorulan Gürses, Londra'da iken konferans salonlarında karşılaştığı çeşitli istihbarat örgütlerinden aldığı kartları Türk istihbaratına verdiğini anlattı.
Perinçek salonda bağırdı
Savcı Nihat Taşkın da, Emin Gürses'e, İşçi Partisine (İP) üye olup olmadığını sordu. Gürses, söz konusu partiye üye olmadığını belirterek, "İnşallah olur. Türkiye'de parti üyeliğim olmadı" dedi.
Savcı Taşkın'ın, "aramalarda evinde ele geçirilen Doğu Perinçek'in kitle çalışması raporuna ilişkin" sorusu üzerine oturduğu yerden ayağa kalkan İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, "İP yasa dışı bir örgüt mü?" diye bağırdı.
Perinçek'in avukatları da savcının bu sorularına tepki göstererek, "Burada yargılanan İP midir? Partinin ve Perinçek'in kamuoyuna açıklanmış faaliyetleri gizli örgütmüş gibi ima ediliyor" görüşünü dile getirdi.
Daha sonra Gürses, İP'te yasal bir görevinin olmadığını, görev verilirse kabul edeceğini söyledi.
Hrant Dink'i kim uyardı?
Savcı Nihat Taşkın, Gürses'e, bir gazeteciyle yaptığı röportajı anımsatarak, "Hrant Dink'i kim uyardı? Bu bilgileri neye dayalı söylüyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
Emin Gürses, söz konusu röportajın olduğu gazeteyi mahkeme heyetine göstererek, "Burada hepsi yazılmış. Bunları televizyonda da söylemiştim. Ya gazete takip etmiyorsunuz ya da Gürses'i siz ciddiye almıyorsunuz" diye konuştu.
Savcı Taşkın'ın bu sorusuna Gürses'in avukatı Filiz Esen, yargılamayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle itiraz etti. Taşkın'ın Gürses'e yönelttiği Necip Hablemitoğlu'na ilişkin sorulara da avukatları itirazda bulundu.
Mahkeme Heyeti Bakanı Köksal Şengün de, "Savcı bey olayımızla ilgili değil" dedi. Taşkın'ın bu konunun Kemal Kerinçsiz ve Sevgi Erenerol arasındaki telefon görüşmelerinde geçtiğini belirtmesi üzerine Şengün, "Sayın savcı, yargılama iddianamedeki sevk maddeleriyle sınırlı. O beyanlar ayrı bir tahkikatın konusu olabilir. O tahkikatta gündeme getirilir" diye konuştu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, 38 tutuklu sanık ile tutuksuz yargılanan Güler Kömürcü Öztürk ve İbrahim Benli katıldı.
Duruşma, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün, dün savunmasını tamamlayan Doç. Dr. Emin Gürses'in daha önceki ifadelerini okumasıyla sürüyor.
Danıştay saldırısı
Savcı Taşkın'ın, "Alparslan Arslan'ın bahsettiği Salih Kunter, Bulgaristan'a gidilmesi ve para konularıyla ilgili ne biliyorsunuz" sorusu üzerine Gürses, "Bunları televizyona çıktım, açıkladım. Savcıları uyardım. Şu hattı takip edin diye. Avukatım bana söylemişti. 'Saldırının arkasında türban meselesi değil, 10 milyar dolarlık yatırımın yasa dışı bulunup Danıştay'da iptal edilmesi yatıyor', dedim. Bilgi verdim, görevimi yaptım. Tetikçilerin ötesine bakın diye her zaman söylüyorum. Hablemitoğlu ile ilgili de savcılar çağırırsa tekrar açıklamada bulunurum" diye cevap verdi.
Söz alan tutuklu sanık Ergün Poyraz da, "Necip Hablemitoğlu cinayetini çözmek için Amerika'nın Ankara Başkonsolosluğu'na 'Hablemitoğlu'nu niye takip ettirdiniz, niye evini gözlemek için araba kiraladınız' sorularının sorulması gerekir. Bu sorulursa cinayeti yapanları, tetiği çekenlere kadar söylerim. Hablemitoğlu'nun Çevik Bir ile ilişkisi yok" dedi.
"Mahkemenin tarikatçıların intikam sahası haline geldiğini" öne süren Poyraz, "Tarikatçı hakim, tarikatçı savcı" sözlerini sarf ettiği sırada Başkan Şengün tarafından, bu şekilde konuşmaması konusunda uyarıldı.
Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de, savcılarca mahkemenin izin vermediği soruların bile yöneltildiğini ifade ederek, "Kolluk sorgu sistemini buraya getirdiler. Az önce önlerine bir faks geldi. Emniyet soruları buraya yolluyor" iddiasında bulundu.
Tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk de, "Emin Gürses bir telefon konuşmasında orgeneral Necati Özgen'in beni bir toplantıdan kovduğunu söylüyor. Gürses, benim CIA olduğumu söylüyor. Onu Antalya'da bir toplantıda gördüm, 'niye böyle konuşuyorsun' dedim. Bana, 'senin giydiğin donda ay yıldız var' dedi. Ben de ona seninkinde anglosakson var, dedim" diye konuştu.
Buna tepki gösteren Gürses, "Yalan söyleme, onu sen dedin. Bu yalan söylemeye başladı. 'Devlet hepimizin donunu verdi' diyordu. Donumda ay yıldız var diyen kendisidir" ifadesini kullandı.
Öztürk, kendisinin 10 tane kimliği olmadığını öne sürerek, Ulusal Kanal'da çalışırken kendisine bu tür kimliklerin yakıştırıldığını, bunun İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisinin bir karalama kampanyası olduğunu söyledi.
Vedat Yenerer'den dava
Öte yandan, tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer de, Ümraniye'de ele geçirilen bombaların yasaya aykırı imha edilmesi kararı nedeniyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Ahmet Civelek ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmasına izin vermeyen Adalet Bakanlığının bu kararının iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açtı.
Yener'in avukatı Vural Ergül'ün hazırladığı dava dilekçesinde, şikayet ettikleri hakim Civelek ile savcı Öz'ün, açık yasa hükümlerine rağmen, soruşturma sürecinde yasaya aykırı olarak Ergenekon iddianamesi daha tanzim edilmeden bombaların imhasına ilişkin karar verdiklerini savundu.
Dilekçede, Adalet Bakanlığının, yasaya aykırı karar ile imha edilen delillere ilişkin sorumluluğunun hesabının sorulmasını sağlaması gerektiği öne sürüldü.
Duruşmada talepler
Duruşmada, Doç. Dr. Emin Gürses'in avukatları Filiz Esen ve Bozkurt Nuhoğlu savunma yaptı. Daha sonra Gürses'in avukatı Mehmet Taşdelen'in savunmasına ara verilerek, taleplere geçildi.
Duruşmada söz alan Doğu Perinçek, duruşma tutanaklarının zamanında kendilerine verilmediğini belirterek, tutanaklar gelene kadar görüntü kayıtlarının verilmesini istedi.
Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın da Tuncay Güney'in 2001 yılındaki mülakatında çelişkiler olduğuna dikkati çekti.
Akalın, 2001'deki mülakatın 68 ve 69. sayfalarında, 2005'te geçen olaylardan söz edildiğini kaydederek, kasetlerin asıllarının mahkemeye gönderilmiş olmasının da şüpheleri gideremeyeceğini ifade etti.
Avukat Akalın, "Bu mülakat metninin aslının olabileceği tek yer MİT'tir. Adli emanetten gelen CD de şüphelerden uzak değildir" dedi.
Perinçek ve diğer İşçi Partili sanıkların avukatı Hasan Basri Özbey de Güney'in mülakat kasetleri gelene kadar dosyaya gönderilen CD'leri izlemek istediklerini, bunları izlemeden müvekkillerinin savunmalarının alınmamasını istedi.
Dosyaya gelen evraklar
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Tuncay Güney'e ait mülakat kasetlerinin CD'ye aktarılmış olarak Fatih Cumhuriyet Başsavcısı tarafından mahkemeye getirildiğini belirtti. Şengün, kasetlerin asıllarının da istendiğini, ancak bu yazıya henüz yanıt verilmediğini bildirdi.
Vedat Ergin tarafından dosyaya 205 sayfalık bir dilekçe gönderildiğini belirten Şengün, dilekçede, Ergin'in, basın yayın organlarında yer alan bazı hareketlerine ilişkin açıklamalarının yer aldığını kaydetti.
Başkan Şengün, yazar Orhan Pamuk'un yurt dışına giriş-çıkış tarihlerine ilişkin yazının da dosyaya gönderildiğini ifade ederek, MİT'ten gelen yazıda da Behiç Gürcihan'ın MİT'le herhangi bir ilişkisi olmadığının bildirildiğini kaydetti.
Şengün'ün dosyaya gelen evraklar arasında okuduğu MİT'ten gelen başka bir yazıda da Tuncay Güney ile Tuncay Güney İpek'in aynı kişi olduğu belirtildi.
Güney'in gazeteci olarak çalıştığı dönemde bazı temaslarında "İpek" soyadını da kullandığı kaydedilen yazıda, Güney'in nüfusa Tuncay Güney adıyla kayıtlı olduğunun bilindiği ifade edildi.
Yazıda, Başbakanlık ve Genelkurmay'a gönderilen Ergenekon örgütüne ait şema ile bilgi notundan oluşan dokümanın hazırlanmasında da 3 Temmuz 2002'de gönderilen ve kaynağı tespit edilemeyen isimsiz ihbar mektubu ile ekindeki 6 CD'de bulunan "Ergenekon lobi projesi" ve diğer dokümanlardan yararlanıldığı belirtildi.
Yazıda, bunların yanı sıra bu çalışmada, Tuncay Güney'in bahse konu CD'ler içerisinde yer alan ifadesindeki iddialarının tetkiki ile arşive yansıyan ve teyit edilmemiş bilgileri içeren, ayrıca açık kaynaklara da yansıyan bilgilerle sınırlı tutulan incelemelerden de yararlanıldığı ifade edilerek, "Bunun dışında Tuncay Güney'in bahse konu çalışmaya herhangi bir katkısı olmamıştır" denildi.
Ergenekon soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından mahkemeye gönderilen yazıda da devam eden soruşturmayla ilgili bazı bilgilerin yer aldığı görüldü.
Yazıda, Tuncay Güney'in İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesince 2001'de "change oto" olayıyla ilgili gözaltına alındığı dönemde evinde ele geçirilen dokümanların ve el konulan delillerin 3 klasör halinde Ergenekon dava dosyasının eklerinde yer aldığı belirtildi.
Güney'in mülakat görüntülerinin bulunduğu kasetlerin de DVD ortamına aktarılarak adli emanete alındığı belirtilen yazıda, 2 adet DVD ve çözüm tutanağının adli emanette olduğu kaydedildi.
Yazıda, şüpheli Tuncay Güney ile alakalı olarak soruşturmanın halen sürdüğü ifade edilerek, devam eden Ergenekon soruşturmasında tahminen 200 klasör olduğu ve bunlar arasında Tuncay Güney'e ait özel bir klasör bulunmadığı vurgulandı.
Güney'in istinabe yoluyla ifadesinin alınabilmesi için Kanada adli makamlarıyla çalışmaların devam ettiği belirtilen yazıda, "Kanada ile uluslararası adli yardıma ilişkin herhangi bir anlaşma bulunmadığından, bu konuda ayrıca İnterpol vasıtasıyla yapılabilecek çalışmalar da araştırılmaktadır" denildi.
Kanada'dan Tuncay Güney ile istem
Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz tarafından Kanada yetkili adli makamına gönderilen yazıda da "Tuncay Güney'in Ergenekon örgütü içerisinde bir dönem yer aldığı, halen yargılanmakta olan örgütün üst düzey yöneticileriyle yakın ilişki içerisinde olduğunun anlaşıldığı, Güney hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı" belirtildi.
Yazıda, soruşturmanın yasalara uygun olarak yürütülebilmesi, olayın aydınlatılabilmesi, Güney'in yargılanmakta olan diğer kişilerle bağlantılarının açığa çıkarılabilmesi için resmi bir yargı makamı önünde alınan savunmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilerek, Güney'in adli soruşturma makamları huzurunda tayin edilecek bir avukatla hazır edilip, belirtilen soruların sorulmasının ardından düzenlenecek tutanağın şüphelinin sunacağı belgeler eklendikten sonra gönderilmesi istendi.
Tuncay Güney ile Tuncay İpek aynı kişi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, dava dosyasına gelen evrakları okudu.
MİT'ten gelen yazıda, Tuncay Güney ile Tuncay Güney İpek'in aynı kişi olduğunun ve bu kişinin zaman zaman "İpek" soyadını kullandığının belirtildiğini anlatan Başkan Şengün, yazıda bu kişinin nüfusa da "Tuncay Güney" olarak kayıtlı olduğunun bildirildiğini ifade etti.
Başkan Şengün, Güney ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından gönderilen dosyasında da "şüpheli" olarak soruşturmasının devam ettiğinin bildirildiğini aktardı.
Ara kararlar
"Ergenekon" davasının bugünkü duruşmasında Mahkeme Heyeti, MİT'ten, 3 Temmuz 2002'de kuruma intikal eden 6 adet CD'nin asıllarının istenmesine karar verdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, alınan kararları açıkladı.
Mahkeme Heyeti, MİT Müsteşarlığına yazı yazılarak, 3 Temmuz 2002 tarihinde kuruma intikal eden, ancak kaynağının tespit edilemediği bildirilen 6 adet CD'nin kopyaları alındıktan sonra asıllarının incelenmek ve iade edilmek üzere istenmesine karar verdi.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 14 Eylül 2007 tarihli kararına istinaden tutuksuz sanık Ali Yiğit hakkında 4 haftalık izleme kararı alındığını belirten Mahkeme Heyeti, bu husus göz önünde bulundurularak İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılıp, Yiğit'le ilgili var ise tespit edilen tüm görüntü ve ses alma (ortam dinlemesi) işlemlerine ilişkin belgelerin tutanaklarıyla gönderilmesinin istenmesini karara bağladı.
Mahkeme Heyeti, sanıklardan Aydın Yüksek'in talebi doğrultusunda, Tuncay Güney'in 2001'de İstanbul Havalimanı'ndan yurt dışına çıkış yaptığı tarihin ve eğer mevcutsa bu tarihteki kayıtlar dikkate alınarak Güney'in refakatindekilerin görüntülerinin gönderilmesinin istenmesine hükmetti.
Güler Kömürcü Öztürk ile eşi Zekeriya Öztürk'ün, aralarındaki telefon görüşmelerinin dinlendiği tarihte nişanlı olduklarına dair herhangi bir belge sunulmadığını belirten Mahkeme Heyeti, Güler Kömürcü Öztürk'ün eşiyle görüşmelerine ilişkin telefon kayıtlarının imhasına ilişkin talebinin, kendisi ve eşinin dosyanın sanıkları olması da dikkate alınarak reddine karar verdi.
Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, 2 Mart 2001'de gözaltına alınan Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından intikal etmiş evrak, belge ve mülakat kasetleri var ise gönderilmesinin istenmesine karar veren Mahkeme Heyeti, Nusret Senem'in Cumhuriyet Savcısı hakkındaki sözlerine ilişkin, bu celsenin tutanakları da eklenip gereğinin takdiri ve ifası için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini karara bağladı.
Mahkeme Heyeti, Tuncay Güney ile ilgili kasetlerin izlenmesi yönündeki talebin, söz konusu kasetlerin mahkemece incelenmesinden sonra karara bağlanmasına hükmetti.
Tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar veren Mahkeme Heyeti, duruşmayı 8 Ocak Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Özel kurumda otizmli çocuğa şiddet iddiası
SON DAKİKA: 14 Kentte Eğitime 'Kar' engeli!
Kar Yağışından Kapadokya Da Nasibini Aldı: Peri Masalı! | En Son Haberler...
SON DAKİKA! İstanbul için 'müsilaj' tehlikesi bir kez daha kapıda mı? Uzman isimden açıklama...
TEM'de hasarlı kazalar nedeniyle trafik durdu