hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Erdoğan'dan Öcalan mektubuna yanıt

    Erdoğandan Öcalan mektubuna yanıt
    expand

    İmralı'dan gelen mektupla ilgili konuşan Başbakan Erdoğan, "Kimse bizden kalkıp da milli birliğimizi bozmaya yönelik bir şey talep etmesin" dedi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Başbakan Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Forumu toplantısına katılmak üzere Avusturya'nın başkenti Viyana'ya hareketinden önce basın toplantısı düzenledi.

    Esenboğa Havalimanı'ndaki açıklamalarının ardından gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını cevaplayan Başbakan Erdoğan, Bir gazetecinin "Öcalan'ın mektubunda, PKK'nın 15 Ağustos'ta sınır dışına çıkması, 21 Mart Nevruz itibarıyla da silah bırakma çağrısına uyması ifadesi yer alıyor. Ancak PKK'nın içinde farklı grupları var. Siz PKK'nın tümüyle silah bırakacağını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:

    "Sizin bu anlattığınız şeyler, nereden duydunuz, nasıl duydunuz onu bilmiyorum ama ben yine size ilkemizden bahsedeceğim. Çünkü biz bu işi fazla dallandırıp budaklandırmak, böyle bir şeyin içinde değiliz. Biz sadece ilkelerimizi koymuşuz. Ne diyoruz biz: Terör örgütü silahları bırakıp ülkemizi terk ettikten sonra zaten ülkemizde herhangi bir sıkıntı evelallah olmayacaktır. Kendi içlerindeki sorunlar, şu bu dediğiniz zaman bu demektir ki biz ülkemizde güvenlik güçlerimizle yine bu mücadelemizi devam ettirmek durumundayız. Çünkü operasyon durup dururken yapılmaz. Operasyon bir neticedir, sebep değildir. Sebep, bölücü terör örgütünün tavırlarıdır."

    "Suça karışmamış olanlar hanelerine dönebilirler"

    Operasyonların sebebi olan bölücü terör örgütünün tehditlerinin ortadan kalkması durumunda operasyonların da duracağı mesajını veren Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi bu sebep ortadan kalktığı zaman, bu tahrikler, bu tehditler ortadan kalktığı zaman benim güvenlik güçlerim niçin kalksın da hala operasyon için kendisine fırsat kollasın. Böyle bir şey olur mu? Olmaz. Onun için biz diyoruz ki silahlar bırakılsın, gömülsün, gideceklerse gidebilirler. Ülkemizde kalmak isterlerse zaten suça bulaşmamış olanlar, daha önce de biz biliyorsunuz bunların açıklamalarını yaptık, bulaşmamış olanlar için de zaten hanelerine,
    annelerine, babalarına da kavuşabilirler. Bunu da daha önce söylemiştik zaten.

    Bizim Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizin içerisinde bunlar vardı, bunlar hep açıklandı. Ama birileri bunları anlamak istemedi ve şu andaki yapı içerisinde de süreçte de eğer silahları bırakarak ülkemizi terk ederlerse dünyada gidecekleri yer çoktur. Komşu ülkeye gidebilirler, daha başka ülkelere gidebilirler, onların kendi takdiridir, biz onu bilemeyiz. Artık milletimiz bize diyor ki 'Ne olur, anaların gözyaşı dinsin, şu akan kan dursun. Biz bunun için bir katkı çağrısında bulunduk ve bunun için de elimizden gelen her şeyi, bütün riskleri sırtlanarak bu adımları attık. Her şeye rağmen bu adımı attık. Bundan sonraki süreçte de atmaya devam edeceğiz. Yeter ki milli birliğimiz, kardeşliğimiz bu ülkede egemen olsun, iktidar olsun."

    "Ben Kürt kardeşimle etle tırnak gibiyim"

    Erdoğan, bir gazetecinin, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın, bugün grup toplantısında yaptığı konuşmada "Türkler ve Kürtler etle tırnak değiliz. Biz iki eşit halk olacağız" sözleri hakkındaki görüşünü sorması üzerine şunları söyledi:

    "Öncelikle Sayın Demirtaş'ın bir şeyi öğrenmesi lazım. 'Bu ülkede iki eşit halk' diye bir tespit yaparsanız bu ayrımcılıktır. Et tırnak gibi dediğiniz zaman bu gönüllerin, tüm 76 milyonun birbiriyle kaynaşmasıdır. Bunu kime sorarsanız sorun bu ideal olanıdır ama bunlar 'iki eşit halk gibi' dediğiniz zaman kantara çıkarıyor. Kantar tutmayabilir. Bu yanlış tespittir. Biz bu ülkede ben Kürt kardeşlerimle et ile tırnak gibiyim. O kiminle nedir onu bilemem. Şu halk bu halk diye bir ayrım AK Parti'nin idealleri içinde yok. Biz etnik
    ayrımcılığı ortadan kaldırırken, et tırnak gibiyiz diye bakıyoruz olaya. Bizi zaten, birbirimizden ayıran husus bu."

    Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugün TBMM Grup toplantısında yaptığı, "Cezaevlerinde kaç tutsak var" açıklamasının anımsatılması üzerine ise "Anamuhalefet partisinin genel başkanının yaklaşımı ayrı bir dert ne yazık ki. Yanındaki hukukçular da anlamıyor demek ki. Türkiye Cumhuriyeti'nin cezaevlerinde 'tutsak' olmaz, tutuklu olur. Karakollarında da gözaltı olur. Herhalde bunu öğrenmiştir" diye konuştu.

    "Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu işin pazarlığını yapmaz"

    Başbakan Erdoğan, bölücü terör örgütünün kaçırdığı kamu görevlilerinin serbest bırakılmasına ilişkin bir takvim olup olmadığının sorulması üzerine, "Bu konuyla ilgili gerekli açıklamaları sürekli yaptık, yapıyoruz. Bu, bölücü terör örgütüne hiçbir şey kazandırmaz ama Türkiye Cumhuriyeti devleti de bu işin pazarlığını yapmaz. Onu da çok açık net söylemek zorundayım" karşılığını verdi.

    "Baldıran zehiri olsa..."

    Kendilerinin de bu istikamette, çok net, açık, herhangi soru işaretine mahal vermeyecek şekilde neleri, nereye kadar, nasıl yapabileceklerini zaten "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" ile çözüm süreci içinde açıkladıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu istikamette de biz dün de söyledim, bugün yine grup konuşmamda söyledim, yani 'baldıran zehiri de olsa ülkemizin huzuru, refahı için onu içeriz' dedik. Yeter ki ülkemizin bu değerler silsilesi içindeki yapısından, bizden kimse herhangi bir feragat istemesin. Kimse bizden kalkıp da milli birliğimizi bozmaya yönelik bir şey talep etmesin. Onun için de ne diyoruz biz. Her zaman söyledik, bugün de söyledik. 'Tek millet' dedik, 'tek bayrak' dedik, 'tek vatan' dedik, 'tek devlet' dedik ve bunun içinde herkese yer var. Yani kimse burada dışarda kalmaz."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow