Erdoğan: "İsrail'in sistematik soykırım girişimine şahit oluyoruz"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısına ilişkin, "1948 yılından bu yana her gün, her ay özellikle de ramazan aylarında bu sistematik soykırım girişimine şahit oluyoruz" dedi. Erdoğan, Müslümanlar arasındaki şiddeti de "Bir adam, üzerine kilolarca bombayı bağlıyor, gidiyor bir camide, mescitte ibadet edenlerin ya da bir türbede dua edenlerin içinde patlatıyor. Bu acımasızca katliamı işleyen, kendisini Müslüman olarak tarif ediyor" sözleriyle eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önceliğinde İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi Toplantısı"nın açılışında konuştu. Konuşmasında, toplantının İslam coğrafyasında akan kanın durmasına ve barışa vesile olması için dua eden Erdoğan, Kuran'dan Hucurat suresinin bir ayetini okuyarak, "Allah Celle Celalühü, ayrım gözetmeksizin, tüm Müslümanlara, az önce de dinledik, şunu emrediyor: 'Müminler ancak kardeştirler. Kardeşlerinizin arasında sulhü sağlayın, barışı sağlayın, Allah'tan korkup sakının ki esirgenirsiniz.' Değerli kardeşlerim, uluslararası bu toplantılarda hep bu ayeti dinleriz. Bunun üzerinde değerlendirmeleri de yaparız fakat gel gör ki İslam alemi içerisinde bunun neticelerini, tesirini hala göremedik, alamadık, alamıyoruz. Şu anda Suriye'de, Mısır'da, Irak'ta, Filistin'de, Myanmar'da, Patani'de yaşanan bu. İslam dünyasının neresine bakarsanız bakın yaşanan bu" diye konuştu.
Orta Afrika'da yaşananları da hatırlatan Erdoğan, "Türkiye olarak asırlar boyunca yaptığımız gibi bugün de işte bu ilahi emrin gereğini yerine getirmenin mücadelesini veriyoruz" dedi ve Hazreti Muhammed'in "Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona hıyanet etmez, yalan söylemez ve onu sahipsiz bırakmaz. Müslümanın her şeyi, malı, ırzı, kanı Müslümana haramdır. Takva, işte burada kalptedir. Bir kişiye, Müslüman kardeşine hakaret etmesi, kötülük olarak yeter" sözlerini tekrarladı. Erdoğan, "Kuran'ın emri ortadayken, Hazreti Nebi'nin hayat pratiği ve tavsiyeleri bu kadar açıkken, İslam coğrafyasının ve Müslümanların bugün yaşadıklarını izah etmek, gerçekten akılla ve vicdanla mümkün değildir" şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
"Bir adam, üzerine kilolarca bombayı bağlıyor, gidiyor bir camide, mescitte ibadet edenlerin ya da bir türbede dua edenlerin içinde patlatıyor. Bu acımasızca katliamı işleyen, kendisini Müslüman olarak tarif ediyor ve bu fiili işlerken de tekbir getiriyor. Camide, mescitte, türbede şehid olanların Müslüman olduklarından zaten şüphemiz yok. Örgütler kuruluyor ve bu örgütler kendilerine bir takım İslami etiketler takıyorlar. Müslüman olduklarını, iddia ediyorlar, cihat yaptıklarını savunuyorlar. Az önce hocalarım, İslam bilginleri ifade ettiler. Zaten cihat mefhumunun net açıklığa kavuşması lazım. 'Fetih' kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. 'Cidal' kelimesinin net açıklığa kavuşması lazım. Acaba bu mefhumlar, bu kavramlar nedir? Bunun içeriğinin ortaya konulması lazım."
"Ortadoğunun her karışında şu anda kan akıyor"
Başbakan Erdoğan, söz konusu örgütlerin gidip Müslüman kardeşlerine saldırdıklarını ifade ederek, "Müslüman kardeşlerini katlediyorlar. Ortadoğunun her karışında şu anda kan akıyor. Ne kadar acıdır ki akan kan, Müslüman kanıdır. Daha da acıdır ki kan akıtan, Filistin'deki hariç, yine Müslümandır. Şahit olduğumuz, yaşadığımız manzaranın inanın hiçbir şekilde telifi yoktur. Ulemadan birisiyle bir görüşmem, konuşmam oldu. İslam dünyasında belli ağırlığı var, tabii isim vermeyeceğim, mezhebi noktadaki durumunu söylemeyeceğim. Ama bu toplantıyı ben bir özeleştiri toplantısı olarak görmek istiyorum. İslam bilginleri burada kendi özeleştirinizi, kendi özeleştirimizi yapmamız lazım. Bizim nerede yanlışımız var?" diye konuştu.
200 bin insanın öldürüldüğü bir yerde öldürenleri "samimi", ölenleri ise ama, maalesef "bunu hak ettiler" diye tanımlamanın bir İslam bilginine yakıştığını kabul etmenin mümkün olmadığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Buradaki tespit şu, öldürenin İsrail karşıtı olduğunu söylemek, bizi haklı kılmaz. Öldürülenlerin İsrail'e bakış açısı, acaba o öldürenden farklı mı? Suriye'yi söylüyorum. Asla değil. Onların da bakışı aslında aynı. Ama bakın şu anda 200 bin insan, bombalar yağdırılmak suretiyle öldürülüyor. Şu anda ülkemde 1 milyon 150 bin Suriyeli mülteci var ve biz onlara ev sahipliği yapmaya çalışıyoruz. Son zamanlarda, bazı sıkıntılar yaşanıyor. Çünkü olay artık farklı zemine doğru kayıyor. Aynı şekilde Lübnan, bunun sıkıntısını yaşıyor, Ürdün aynı şekilde bunun sıkıntısını yaşıyor. Kardeşlerim yaşanan manzara, ilahi kitapta yeri olmadığı gibi ilahi kitap tarafından da şiddetle yasaklanmıştır. Yaşanan manzara Hazreti Peygamber'in hayatında olmadığı gibi Resulü Ekrem tarafından şiddetle sakınmamızın tavsiye edildiği bir manzaradır. Yeryüzündeki tüm Müslümanların, tüm Müslüman alim ve kanaat önderlerinin bir anlığına durup samimi bir kalple, 'bize ne oldu, bize ne oluyor' diye sormalarının vakti gelmiştir ve geçmektedir."
Konuşmasında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısına da değinen Erdoğan,"Bunu ilk kez yaşamıyoruz. 1948 yılından bu yana her gün, her ay özellikle de ramazan aylarında bu sistematik soykırım girişimine şahit oluyoruz" dedi.
Dünyanın, ölenlere Filistinli oldukları için hiç sesini çıkarmadığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birleşmiş Milletler'in (BM) sesini duyuyor musunuz? Tabi göstermelik bir şeyler yapıyor ama maalesef göstermelik. Herhangi bir icrai bir şey var mı?
Yok. Her yerde söylüyorum, burada da söylüyorum. BM niye kuruldu? Dünya barışı için. Peki böyle bir şey yapabiliyor mu? Dünya barışına katkısı var mı? Ne işe yarıyor bu BM. Sadece onların gizli amacı neyse ona hizmet ediyor. BM Güvenlik Konseyi... Kuruluşu itibariyle bir defa BM Güvenlik Konseyi, bu dünyada, barışa hizmet edebilecek bir yapıda değildir. Çünkü orada dünya Müslümanlarının bir tane temsilcisi yok. Burası çok anlamlıdır. İşte buyurun, yapının içinde bir kişi, o beşin içinde kalkıp da 'hayır' dediği zaman oradan siz bir karar çıkaramazsınız. Olanlarda bu değil mi? İşte Suriye meselesinde BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkabilir mi? Çıkamaz. Rusya, Çin 'hayır' dedi, bitti. Diğerleri ne kadar bu işte bir gayretin içinde, o da belli. Sadece burada iki tane, üç tane ülkenin gayretleri var. Başka bir şey Suriye'de maalesef yok. Burada bir şeyi söylemek zorundayım. Özeleştiri dedik ya. Dünyayı suçlamak, Batı'yı suçlamak işin en kolay tarafı. Dünya susarken, Batı susarken maalesef İslam dünyası da susuyor, İslam dünyası da seyrediyor." - "Filistin, İslam dünyasının da ilgilisi çekmiyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir hafta önce Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın toplantısının olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
"Bakın ben size bu toplantı ile ilgili bir şey söyleyeceğim. Toplantıda üst düzey diyebileceğimiz üç ülke vardı. Ben Başbakan Yardımcım Emrullah Bey'i gönderdim. Katar, Dışişleri Bakanı'nı gönderdi, bir de Filistin, bakın Filistin bakan düzeyinde temsil edildi. Diğerlerinin tamamı temsilci gönderdi. Bu böyle önemli bir konuyu, Filistin meselesinin görüşüldüğü böyle bir toplantıya ne kadar değer verildiğini gösteriyor. Soruyorum? Neredesin sen ey İslam dünyası. Senin canının yanmıyor mu? Senin yüreğin parçalanmıyor mu? Ondan sonra diyoruz ki Batı niye susuyor? Sen Batı'yı bırak, sen önce kendi içinde, evin içinde, ailenin mensupları bu işi sahiplenmezse diğeri bunu sahiplenir mi? Filistin'de yaşanan bir mezhep çatışması olmadığı için, bir Şii-Sünni çatışması olmadığı için oradaki can alıcı mesele maalesef İslam dünyasının da ilgilisi çekmiyor. İşte burası yaralayıcı."
"Filistin olayından memnun ülkeler de var"
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan, Filistin'de yaşananlara değinerek, "Filistin'de bizim çocuk yavrularımız ölüyor, Filistin'de bizim özbeöz kardeşlerimiz şehit ediliyor" dedi.
Erdoğan, Filistin'de insanlığın, insanlık onurunun, özellikle de Müslümanların izzeti şerefinin öldüğünü ifade ederek, "Bakın daha da ileri gidiyorum kim ne derse desin, bizim için önemli olan Rabbimizin rızasını kazanmaktır, kulların rızasını değil. Birinci derece budur. Bakın çok enteresan. Ben inanıyorum ki şu anda Filistin olayından memnun olan ülkeler de var, İslam ülkeleri var. Çünkü memnun olmasalar bu işte onlar da müdahil olurlar" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, Filistin'in 1948'den beri yaşadığı çile için kıvrandığı dönemde Afganistan olayının çıktığını belirten Erdoğan, Afganistan'a Lübnan'ın, Lübnan'a Irak'ın, Irak'a Suriye'nin, Mısır, Somali, Açe ve Myanmar'ın eklendiğini anlattı. Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Filistin meselesinde İslam dünyası dik dursaydı belki bir Afganistan olmayacaktı. Afganistan'da, sağduyu hakim olsaydı belki de bugün İslam coğrafyası her yanından kanıyor olmayacaktı. 1948'de Filistin'de yaşanan drama sırtını dönen İslam coğrafyası, şu anda artık herkesin kapısına kadar gelmiş tehlikeyle uğraşmak zorunda kalıyor. Filistin'e karşı duyarsızlık artık hepimizi boğma noktasına gelmiş bir tehlikeye dönüşüyor. Kendisini emniyette hisseden birçok ülke, birçok devlet şu anda çok büyük meselelerle badirelerle boğuşuyor. İslam tarihi boyunca benzeri dönemleri zaman zaman yaşadık."
Abdullah Gül: "Hepimizin aklımızı başımıza toplaması gerekir"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de toplantı kapsamında düzenlenen iftara katıldı. Burada konuşan Gül, İslam dünyasının dayanışma içinde olmaması halinde çok büyük zafiyetlerin ortaya çıktığını söyledi. Gül, "Bir yerde zulüm, adaletsizlik varsa, haksızlık, eşitsizlik varsa, insanlar bunu ifade etmeye başlar. En tabii taleplerini dile getirdiklerinde onlar susturulursa, o zaman da maalesef işte ortaya çıkan manzaralarla karşı karşıya kalırız. Onun için hepimizin aklımızı başımıza toplamamız gerekiyor" dedi.
Herkesin, bütün Müslümanların gözü önünde Filistin'de ve Gazze'de çok büyük bir utanç ve acizlik yaşandığını dile getiren Gül, hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Bu acıları durdurabilmek için İslam dünyasının güçlü bir dayanışma göstermesi gerektiğini ifade eden Gül, "Bu dayanışmayı göstermediğimiz süre içinde daha çok büyük felaketler, acılar çekilebilir. Halbuki İslam dünyasına Cenab-ı Allah her türlü nimeti vermiş vaziyettedir. Bu nimetler, insanların mutluluğuna, refahına harcanması gerekirken maalesef bu nimetler üzerinde insanlar, fakirlik, acizlik ve büyük bir zulüm çekmektedirler" diye konuştu.
Gül, başkaldırıların hepsinin yanlış olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bir yerde zulüm, adaletsizlik varsa, haksızlık, eşitsizlik varsa, insanlar bunu ifade etmeye başlar. En tabii taleplerini dile getirdiklerinde onlar susturulursa, o zaman da maalesef işte ortaya çıkan manzaralarla karşı karşıya kalırız. Onun için hepimizin aklımızı başımıza toplamamız gerekiyor. Burada din adamlarına, İslam alimlerine çok büyük görev düşüyor. En zor şartlarda bile doğru neyse bunu Allah için açıkça söylemek. Bunu söylerken de tabii Kur'an'ın, sünnetin en güzel şekilde tefsirini, en güzel şekilde bugünkü çağa anlatımını yapmak gerekiyor. Bugün maalesef bazı hareketler, çeşitli fetvalarla da yola çıkıp din adına hareket ettiklerini söylüyorlar. Din adına insanlar öldürülüyor, din adına gerçekten utandığımız manzaralarla karşı karşıyayız. İslam dünyasında çapraz savaşlar var. Bütün bunlar bir taraftan cehaletten olduğu gibi bir taraftan da tabii ki dirayetli yönetimlerin olmayışından kaynaklanmaktadır."
Toplantının sonunda yapılacak açıklamanın ses getirmesini temenni eden Gül, "Yapacağınız açıklama, belki her şeye çare olmayacaktır, belki çatışmaları durdurmayacaktır ama sizler gibi İslam dünyasının değerli alimlerinin, düşünürlerinin açık ve berrak bir şekilde doğruların altına imza atması, bunun duyulması bile başlı başına çok büyük bir olaydır. Bundan dolayı bu toplantıyı tertipleyenleri tebrik ediyorum" dedi.
Mehmet Görmez: "Bir akiller heyeti oluşturulacak"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de "Özellikle son yıllarda İslam coğrafyasında kardeşi kardeşe kırdıran yanlış fikir ve düşüncelerin İslam coğrafyasından kaldırılması için İslam alimlerine düşen büyük görev ve sorumlulukları yerine getirmek ve İslam coğrafyasında acılar içinde kıvranan, İslam diyarında birlikte yaşama ahlakı ve hukukunu yeniden inşa etmek üzere dünyanın her tarafından İslam bilginleri bugün İstanbul'da buluştu" diye konuştu. Görmez, bu toplantının sonunda İslam alimlerinden bir temas grubu, bir akiller heyeti oluşturularak Irak, Suriye, Mısır, Afganistan'da ve dünyanın her tarafında acı olayları tamir etmek ve İslam'ın barış, itidal ve sağduyu çağrısını dünyanın her tarafına ulaştırmak üzere bir heyet oluşturulacağını ifade etti.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!
Bu Kaçıncı? Fenomenin 'Estetik' Ölümü Sonrası Aynı Soru Gündemde: Her Estetik Güvenli Mi?