Erdoğan hakkındaki gensoruya ret
CHP'nin, ATV-Sabah'ın Çalık Grubu'na satışı ile ilgili Başbakan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.
CHP'nin, ATV-Sabah'ın satışıyla ilgili olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınması 134'e karşı 318 oyla reddedildi.
TBMM Genel Kurulu'nda, önerge üzerinde yapılan konuşmaların ardından, gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı oylandı.
Yapılan oylamada, önerge, AK Parti'li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
CHP, ATV-Sabah'ın Çalık grubuna satışında, ''İstenilen sonuçları almak için ihale öncesi ve sonrası olaya müdahil olduğu, yetkisini bir grubun avantajı için kötüye kullandığı'' gerekçesiyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında 14 Mayıs'ta gensoru önergesi vermişti.
"340 tane kurşun askerim var..."
Gensoru önergesi üzerinde ilk konuşmayı, önerge sahibi olarak CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.
Kılıçdaroğlu, "Hükümet, bunu AKP grubundan aldığı cesaretle yapıyor. 'Nasıl olsa benim 340 tane kurşun askerim var, ne yaparsam el kaldırırlar' diyor. Buna, 'hayır' deyin, o zaman size AK Parti diyelim" dedi.
Bir başbakanın görevleri arasında ihalelere müdahale yetkisi olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Böyle bir görevi olmadığı için geçmişte bir Başbakan, ihale öncesi görüşmeler yaptığı gerekçesiyle bu Meclis'te AKP'li arkadaşların oylarıyla Yüce Divan'a gönderilmiştir" dedi.
Erdoğan'ın ihaleye müdahale ettiğini kanıtlayabileceklerini aktaran Kılıçdaroğlu, Haydarpaşa Projesi'ni alan mimarın kendisiyle yapılan röportajda, "Proje, ilk kez 2005 yılı başında Çalık grubu tarafından bana getirildi" dediğini, bu tarihte daha yasanın bile çıkarılmadığını söyledi.
"Keşfedemediğimiz özel ilişkiler..."
Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan'ın Çalık grubu ile bizim bilmediğimiz, şu ana kadar da keşfedemediğimiz özel ilişkileri var. Damadı anladık, hısım akrabalık var. Damat bir yerde çalışabilir. Ama çalıştı diye o şirkete ayrıcalıklar verilmesi, demokrasilerde olamaz. Özel ayrıcalık sağlandığı noktada, 'Dur' demeniz lazım" dedi.
"Nasıl dur diyeceğiz; 'Sayın Başbakan sen Samsun-Ceyhan petrol boru hattını ihalesiz Çalık grubuna veremezsiniz, buna yetkiniz yok' demeniz lazım" diyen Kılıçdaroğlu, "Bakın, Kuşadası'nda Mehmet Kutman ne demişti; 'Yönetmelikle değiştiremediğimizşey için kanun çıkarırız' ve çıkarıldı. Mehmet Kutman'ın talimatıyla hükümet çıkardı. Bizim itirazlarımıza rağmen, gece yarısı bir önergeyle geçirildi" diye konuştu.
Çalık grubunun devletten bürokrat alabildiğini, aynı zamanda grupta çalışanların devlette görev alabildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Bu kadar siyasi iktidarla içli dışlı olan bir işadamına kalkıp da bankaları hortumlarcasına 700-800 milyon dolar parayı gözünüzü kırpmadan nasıl verdiniz?" diye sordu.
Çalık grubu için sadece Türkiye'den değil, yurtdışından para bulmak için Katar'a gidildiğini öne süren CHP'li Kılıçdaroğlu, "Katar katar Katar'a gidiliyor. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Çalık grubuna kredi bulmak için Katar'a gidiyorlar" dedi.
Bir belge gösteren Kılıçdaroğlu, "Bu para nereden geldi biliyor musunuz? Arzu eden Ticaret Sicili Gazetesi'ne bakar. Bu kişi kim? 1976 Suudi Arabistan doğumlu, Türkiye'deikameti yok, sadece vergi dairesinde numarası var. Nasıl oluyor da Türkiye'nin en büyük medya devine ortak olan bir kişinin kimliği bu kadar gizli kalabiliyor. Bu para kimin? Katar ve Dubai'nin kara para aklama merkezi olduğunu bütün dünya biliyor" diye konuştu.
Deniz Baykal: "Firmaler teker teker vazgeçti"
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da, Başbakan Erdoğan'a, "Sabah-ATV satışının ön yeterlilik süresinin bitiminden önce, 14 Kasım 2007'de bu işe talip, büyük harcama yapmış iddialı işadamıyla başbaşa görüştünüz mü?" diye sordu.
Gensoru görüşmelerinin, alışılmış, sıradan gensoru görüşmelerin ötesinde önem taşıdığını belirten Baykal, bu konunun, uzun bir süre, Türk siyasi hayatının temel ilgi konusu olacağını söyledi.
Baykal, "Bu konu, sadece içeriğiyle ilgili olarak değil, Türkiye'deki siyasal yaşamın, bir anlamda röntgeninin çekilmesine fırsat verişiyle de çok büyük önem taşıyacaktır" dedi.
Deniz Baykal, Sabah-ATV satışının, sadece ticari bir olay olarak değil, büyük bir konu olarak, toplum tarafından ilgiliyle izlendiğini belirtti.
TMSF'nin, belirlediği takvim çerçevesinde satışın gerçekleştiğini anımsatan Baykal, TMSF'ye yönelik olarak dünya ve Türkiye çapında, bu alanda iddialı, kapkaç olmayan pek çok firmanın, yakından ilgi gösterdiğini belirtti.
CHP Genel Başkanı Baykal, 5'ten fazlası yabancı olmak üzere, 10 kadar ciddi firmanın, bu konuyla ilgili harcama yaptığını ifade etti. Önyeterlilik alma süresinin, yoğun talep olduğu gerekçesiyle uzatılmasından sonra, önyeterlilik almak için başvuran firma sayısının 3'e indiğini anımsatan Baykal, bu 3 firmanın 2'sinin de daha sonra vazgeçtiğini kaydetti.
"Erdoğan birebir temas kurdu"
Sürecin, açıklanması gerektiğini dile getiren Baykal, Erdoğan'ın, konuya ilgi gösteren önemli kişiler, işadamları, yabancı yatırımcılarla birebir temas kurduğunu ileri sürdü.
Baykal, Başbakan Erdoğan'a, "Konuştuğunuz işadamlarına, 'Bu işten vazgeçin' dediniz mi? Herhangi bir işadamına, Sabah-ATV alımı konusunda, ilgi duymaktan vazgeçme telkini yaptınız mı yapmadınız mı?" sorusunu yöneltti.
Baykal, "Sayın Başbakan, 14 Kasım 2007'de saat 22.55'de Prag'a hareket etmeden önce, Esenboğa Havaalanı VIP Salonu'nda, bu işe talip bir işadamıyla baş başa görüştünüz mü görüşmediniz mi? Bu konuda talip olduğu bilinen, bunun için büyük harcama yapmış, geniş imkanları olan, iddialı işadamıyla görüşme yaptınız mı yapmadınız mı? Bunun cevabını Başbakan'dan duymak isterdim" dedi.
Baykal, Erdoğan'ın damadının yöneticisi olduğu Çalık Grubu'nun 1,1 milyar dolarla Sabah-ATV'yi satın almasından sonra, "Para hazır" denildiğini ancak kredi ihtiyacının doğduğunu ifade etti.
CHP Lideri Baykal, "Çalık Grubu, bu parayı bulmak için yabancı firmalarla temas kurdu mu, kredi olanağı bulabildi mi, yerli özel bankalarla bu konuda temas kuruldu mu? Yıllardır faaliyet gösteren televizyon ve gazetenin devralınması, nasıl bir proje kredisi olabilir" diye sordu.
Halkbank ve Vakıfbank'tan, Çalık Grubu'na verilen kredinin koşullarıyla ilgili eleştirilerde de bulunan Deniz Baykal, Koç, Sabancı, Eczacıbaşı dahil, Türkiye'de daha önce bu koşullarla 750 milyon dolar kredi almış kuruluş olmadığını söyledi.
Baykal, krediye ATV ve Sabah'ın teminat olarak gösterilmesini de eleştirdi.
ATV-Sabah satışına ilişkin işlemin mali teamüllere uygun olmadığının Fitch'in aldığı not indirme kararıyla ortaya çıktığını, Fitch'in, Çalık'ın notunu kırdığını anlatan Baykal, aslında kamu bankalarına bu işlemi yaptıranların notunun kırılması gerektiğini söyledi.
"Burada çok tipik çıkar çatışması durumu var" diyen Baykal, kamu bankaların genel müdürlerinin, Başbakan'ın emrinde olduğunu, bankanın kredi vereceği şirketin genel müdürünün de Başbakanın damadı olduğunu belirtti.
Kamu bankalarına müdahale edilmesinin yaratacağı olumsuz sonuçlara işaret eden Baykal, ekonomide en büyük umutsuzluk ve en tehlikeli gelişmelerin kamu bankalarına müdahale edildiği zamanlarda kendisini göstereceğini ileri sürdü.
AKP'li Canikli: "Delil varsa ispat edin"
AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ATV-Sabah'ın özelleştirilmesi sürecinde, hiç kimseye ihaleye katılması ya da katılmaması konusunda en ufak bir telkinde bulunmadığını belirterek,"Herhangi bir deliliniz varsa bunu ispat edersiniz. Aksi halde bu iddiaların hiç bir anlamı yoktur" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda, CHP'nin ATV-Sabah'ın satışıyla ilgili verdiği gensoru önergesi üzerinde AK Parti grubu adına konuşan Canikli, gensorunun, soru sormak için verilen bir önerge olduğunu söyledi.
Önergenin çok ciddi iddialar içerdiğini belirten Canikli, "Bu kadar iddiadan sonra buraya çıkıp 5 tane soru sormanın hiçbir anlamı yok.Üzüldüm, çünkü Türk siyasi tarihinde gensoru önergesinin bu kadar hafife alındığı, kötüye kullanıldığı başka bir örnek daha yoktur" diye konuştu.
İhale sürecinde mevzuata aykırı en ufak bir işlem gerçekleşmediğini bildiren Canikli, önergede, "Başbakan yetkisini kullanarak bazılarının ihale sürecinden çekilmesini telkin ettiği" gibi çok önemli ve töhmet altında bırakan bir iddiaya yer verildiğini ifade etti.
Canikli, "Sayın Başbakan hiç kimseye bu konuda, ihaleye katılması ya dakatılmaması noktasında en ufak bir telkinde bulunmamıştır. Herhangi bir deliliniz varsa bunu ispat edersiniz. Aksi halde bu iddiaların hiçbir anlamı yoktur. Sayın Baykal'ın söylediği görüşme, ilgili iş adamınıntalebi üzerine gerçekleşmiştir. Ama bu ihale ile ilgili en ufak bir konu bile gündeme gelmemiştir. Sayın Başbakanımızın bu konuda en ufak bir yöneltilmesi söz konusu olmamıştır. Buyurun ispat edin. Var mı belgeniz?" diye konuştu.
İhalenin 1.1 milyar dolara gerçekleşmesine rağmen, kuruluşun ekspertiz değerinin 961 milyon dolar olduğunu belirten Canikli, CHP sıralarındanlaf atılması üzerine, "Niye fazla sattınız diye sorulur mu? Bu milletin malı. Bizim işimiz bu" dedi.
"Mevzuata ve ahlaka aykırı müdahale söz konusu olmadı"
Nurettin Canikli, ihale sürecinde ne mevzuata ne de ahlaka aykırı en ufak bir müdahalenin söz konusu olmadığına işaret ederek, 1.1 milyar doların 750 milyon dolarının kamu bankalarından kullanıldığını, 350 milyon dolarının ise öz kaynaklardan karşılandığını söyledi.
Canikli,benzer tüm ihalelerin çoğunda öz kaynak kullanımının sıfır olduğunu kaydederek, hepsinin krediyle alındığını bildirdi. Canikli, "Bütünözelleştirmeler içerisinde en yüksek öz kaynak oranına sahip budur" ifadesini kullandı.
AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, "Kamu şirketi olan ATV-Sabah, kamu parasıyla satın alınmıştır" denildiğini belirterek, "Halk Bankası ve Vakıflar Bankası hibe mi veriyor, bağış mı yapıyor? Kredi veriyor. Kredi ile hibe arasındaki farkın bile atlanmasını çok ayıplıyorum. Bu bir hibedeğil, bu bir kredidir" diye konuştu.
Tamamı kredi kullanılarak yapılan bazı özelleştirmelerden örnekler veren Canikli, bu ihalede kredi oranının, libor yüzde 4,85 olduğunu söyledi.
Nurettin Canikli, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, "İhaleyi alanşirketin uluslararası piyasada ancak yüzde 15'le borçlanabildiği" yönündeki sözlerinin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Bugün, kredibilitesi yüksek bir şirketin uluslararası piyasaya yüzde 16,5 oranında borçlanabildiğini ifade eden Canikli, "Bu grup ise yüzde 15'le borçlanmış" dedi.
Vakıflar Bankası'nın, bugüne kadar benzer projeler için kullandırdığıfaiz oranının libor yüzde 2,1 ile libor yüzde 3; Halk Bankası'nın ise libor yüzde 0.9 ile libor yüzde 2.8 arasında değiştiğini belirtenCanikli, "Bu projede ise bu oran libor yüzde 4.85. İnsaf edin, insaf, ayıp oluyor. Burada bir peşkeşten, ayrıcalıktan bahsedebilir misiniz? Neredeyse yüzde 50 daha fazla yüksek oranda faizle kredi kullandırılıyor" diye konuştu.
Nurettin Canikli, bu tür projelerde kredi süresinin 2 8 ya da 2 7 yıl olduğunu belirterek, bu projede sürenin 3 7 olduğunu söyleyerek, "Ne faiz, ne süre açısından herhangi bir sorun yoktur" dedi.
Buna benzer bütün projelerin tamamında, hisse ve hesap rehininin uygulandığını belirten Canikli, bu projede yüzde yüz hisse rehininin kullanıldığını belirtti. Canikli, bu projede rehin edilen hesabın yıllık geliri 791 milyon YTL olduğunu söyledi.
"Grubun sahibinden şahsi kefalet de alındı"
Ayrıca grubun sahibinden şahsi kefalet de alındığını işaret eden Nurettin Canikli, işletme rehini de alındığını bildirdi.
Canikli, "Faizi düşük, süresi normal, güçlü bir teminat alınmış. Hiçbir sorun yok. Nedir sorun peki? Sorun, bu önergeyi veren arkadaşların kafasında. Her şeyi neden olumsuz olarak değerlendiriyorsunuz? Normal diye bir şey de var" dedi.
Alıcı grubun 2007 yılı net karının 483 milyon YTL olduğunu belirten Canikli, "Ne peşkeş ne ayrıcalık ne de yönlendirme vardır" diye konuştu.Hortumlardan örnekler vermek istediğini belirten Canikli, Halk Bankası'nın batık kredi oranındaki artış rakamlarını söyledi.
Nurettin Canikli, CHP'nin iktidarda olduğu 1977'de Halk Bankası'nın batık kredilerinin yüzde 40 oranında arttığını kaydederek, bu oranın 1979'da yüzde 36, 1992'de yüzde 55, 1994'te yüzde 145, 1998'te yüzde 380, 2002'de yüzde 195 olarak gerçekleştiğini söyledi.Halk Bankası'nda, 2002'te batık kredilerin toplam kredilere oranının yüzde 93 olduğunu kaydeden Canikli, "Bu utanç tablosudur" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, 2003'te bu oranın binde 8 olarak gerçekleştiğini, bugün ise yüzde 6 olduğunu ifade etti.
"Atatürk'ün mirasını böyle mi kullanacaksınız?"
Konuşmasında POAŞ'ın özelleştirilmesi konusuna da değinen Canikli, İşBankası ile Doğan grubunun özelleştirilen POAŞ'ı aldıklarını söyledi.
İşBankası'nın 2005 yılında POAŞ'ın yüzde 44.76'sını Doğan grubuna 616 milyon dolara sattığını belirten Canikli, Doğan grubunun 2006'da ise bu İş Bankası'ndan satın aldığı hisselerin yüzde 34'ünü yabancı firmaya 1 milyar 54 milyon dolara sattığını bildirdi.
Nurettin Canikli, "İş Bankası'nın yüzde 28,2'si CHP'ye ait. En hafif ifadeyle çok büyük bir öngörüsüzlük bu. İş Bankası Atatürk'ün mirasıdır,bu mirası böyle mi kullanacaksınız? Ankara'dan yönetmeye kalkıştığın zaman böyle olur. Ufkunuzu, kalbinizi, geleceğinizi 500 metrekareye hapsetmeyin. Açılın dünyaya" diye konuştu.
CHP'li milletvekilleri, sık sık Canikli'nin konuşması sırasında laf attı.
DTP'li Osman Özçelik: "Medyayı kontrol altına alma hevesi"
DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bir çok grubun desteğiyle yetinmeyerek medyayı tümüyle kontrol altına alma hevesine kapıldığını, damadının üst düzey yöneticilik yaptığı Çalık Grubu ile doğrudan medya alanına girme ihtiyacı hissetiğini" öne sürdü.
Özçelik, "ihaleyi ucuza kapatmak için yüksek ikna gücünün kullanılarak rakiplerin elendiğini" belirterek, "Boşuna mı Başbakan olunmuştu. Sonra sıra finansman sağlamaya geldi. Kamu bankaları ne güne duruyor? Halkın kamu veya özel bankalardan 3-5 bin YTL'lik kredi almak için alnı çatlarken, damadın şirketi için düşük faizli 750 milyon dolarcık esirgenebilir miydi? Bu durum, kamu olanaklarını kullanarak kendi yandaşlarını zengin etmenin devamından başka bir şey değil" diye konuştu.
"Türkiye'de yayınlanan her iki gazeteden birinin Hükümet yanlısı, televizyonların çoğunun AK Parti yandaşlarının eline geçmiş durumda olduğunu" ileri süren Özçelik, Kanaltürk'ün alınmasıyla bu zincire yeni bir halka daha eklendiğini, yenilerinin de sırada olduğunu ifade etti.
Gensoru önergesindeki konularının tamamının doğru olduğuna inandıklarını belirten Özçelik, "AK Parti'nin karanlık ekonomik ve siyasi ilişkiler içinde olduğu artık gizlenemez düzeye gelmiştir. DTP olarak, siyasi partilerin darbeler yoluyla, kapatma davalarıyla veya gensoru önergeleriyle düşürülmesi yerine, halkın gücüyle, demokratik yöntemlerle iktidarından uzaklaştırılmasından yanayız. AK Parti'nin iktidardan düşürülmesi konusunda, bunu gerçekleştirme gücü olan tek parti DTP'dir" dedi.
Sabah ve ATV Çalık Grubu'na geçti
Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş, 22 Nisan'da ATV-Sabah Ticari ve İktisadi Bütünlüğü satışıyla ilgili 1.1 milyar dolarlık ihale bedelini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) ödediğini duyurmuştu.
Çalık Grubu Katar Katar menşeli medya kuruluşu olan Al Wasaeel International Media Co. ile ortaklık da yapmıştı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!