hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Ekoturizmle ayda 500 turist geliyor: 'Sıradışı Okur' köyünü kalkındırdı

    Ekoturizmle ayda 500 turist geliyor: Sıradışı Okur köyünü kalkındırdı
    expand
    KAYNAKHürriyet

    Bilecik’in Kurşunlu köyünde büyüyen Bedriye Berber Engin, hayatını kitaplara adamış bir isim. 2012 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Sıradışı Okur” unvanını verdiği Engin, kitaplardan öğrendiği ekoturizmi köyüne getirdi. Engin’in öncülüğünde başlayan ekoturizm, köyü tamamıyla kalkındırdı. 10’uncu yılına giren ekoturizm sayesinde Kurşunlu köyü ayda 500 turist ağırlıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kurşunlu köyünde yaşayan Bedriye Berber Engin, tam bir kitap tutkunu. Engin, bugüne kadar okuduğu binlerce kitap nedeniyle Bilecik Valiliği tarafından “En çok kitap okuyan yetişkin”,Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da “Sıradışı Okur” seçildi. Bedriye Berber Engin, zamanla kitaplardan öğrendiği ekoturizme kafa yormaya başladı. Köydeki kadınların da katıldığı çalışmalarla Kurşunlu’yu bir ekoköye çevirdi. Köyü ekoturizme açmadan önce unutulmasın diye köyün kültürüne dair her şeyi yazan Engin, “Oyunlarımız, ninnilerimiz, tarım yöntemlerimiz bunların hepsini gelecek nesillere aktarmak için not alırdım. Ekoturizm için harekete geçerken zaten aslında bu köyün aktarılabilecek kültürel güzellikleri elimdeydi” diyor.

    Ekoturizmle ayda 500 turist geliyor: Sıradışı Okur köyünü kalkındırdı

    KİTAPLARDAN HAYALLER KURDUM

    Kurşunlu Köyü doğal güzellikleriyle doğa severlerin odak noktası oldu ve bir süre sonra yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerihaline geldi. Köye gelen yerli ve yabancı turistler için hamur açma atölyeleri, meyve toplama etkinlikleri, yürüyüş turları ve kına gecesi gibi eğlenceler düzenleniyor. Engin ise tüm bunları organize ederken kitap okuyacağı vakitlerden taviz vermiyor. Köyün toplanma alanına büyük bir kütüphane kuran Engin, aynı zamanda okuma etkinlikleri düzenliyor. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Peki bu okuma tutkusu nasıl başladı, Kurşunlu köyü nasıl bu hale geldi? Engin başlıyor anlatmaya: “Ben bu köyde doğdum büyüdüm, Hiç köyümden başka yerde yaşamadım. Tarım, hayvancılık ve arıcılık yapıyoruz. Sabah 5’te giderim ot yolarım, bahçelerime giderim. Üretimin içerisinde bir hayatım var. En çok hayvancılık yaptım. Yaşlanınca hayvancılığı bıraktım. 5 yaşında annemi kaybettim, 7 yaşında ise babaannemi kaybettim. Okuma yazmayı öğrendim o sene. Okuldan hikâye kitapları getirirdim. Onların üzerinden hayaller kurardım. Sonra tamamen kitaplara verdim kendimi. Şu anda 61 yaşındayım ve tamamen kitapların çevresinde bir hayat yaşıyorum. 7 yaşında okumaya başladım hâlâ okuyorum.Babam okumamı çok destekliyordu. Ortaokulu bitirdim. Annem olmadığı için çok büyük bir hoşgörü vardı bana. Babam beni liseye yazdırdı ama ben gitmedim. Şımarıklık işte...”

    OKUMAK İÇİN KÜÇÜKBAŞ ALDIM

    Geçen yıl açıktan liseye başladığını ve şu anda lise 2. sınıfta olduğunu anlatan Engin, okulu bırakınca kapı komşusunun oğluyla evlenmeye karar vermiş ama içini bir korku kaplamış: “Nişanlanınca bir korku başladı bende, ‘Ya gelin gittiğim yerde okuyamazsam’ diye... Bu durum uykularımı kaçırdı. Gerçekten de ilk evlendiğimde kitap okuyamadım. Çünkü hem ev işi hem hayvancılık yapıyorum, kayınvalidemlerle yaşıyorum, gelin olarak sizden beklenen birtakım işler var. Kitap okumak için küçükbaş hayvan edindim. Küçük altınlarımı verdim küçükbaş hayvan aldım. Planım şuydu; evin yaş olarak en küçüğü ben olduğum için hayvanları otlatmaya beni gönderirler, ben de rahat rahat kitap okurum. Gerçekten de sabah 2 saat, akşam 2 saat kitap okuyabiliyordum.”

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Ekoturizmle ayda 500 turist geliyor: Sıradışı Okur köyünü kalkındırdı

    KÖY ÖĞRETMENİ BENDEN BIKTI

    Engin’e o yıllarda kitaba nasıl ulaştığını soruyorum. Anlatmaya devam ediyor:“Kitaba çok zor ulaşıyordum. Köy okulunun öğretmeninin kütüphanesinden kitaplar alırdım. O dönem bir öğretmenimiz vardı, bana dünya klasiklerini vermişti, 2-3 defa okuduğum romanlar vardır. Hiçbir kitap bulamazsam, gazetelerin verdiği ansiklopedilerden okurdum. Yıllar geçtikçe tabii daha rahat ettik, daha özgürleştik.Köy öğretmenleri sürekli kitap istediğim için benden bıkardı. Bu sırada 3 çocuğum oldu. Onlar Gölpazarı Belediyesi Kütüphanesi’ne üye oldular. Böylelikle kitaba çok daha rahat ulaşmaya başladım. Çünkü istediğim kitabı söylüyordum, çocuklarım bana getiriyordu.” 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    MANİLER NİNNİLER HAZIRDI

    “Kitaplardan öğrendiğim ekoturizmi köyümüze getirmek istiyordum. Köye ekoturizm uzmanlarını davet ettik. Saha çalışması yaptılar. Köyün hem güzellik hem de temizlik olarak eko turizme uyabileceğini söylediler. Ben yıllardır köyümüzde söylenen manileri, ninnileri, oyunları hep deftere geçirip kaydetmiştim.Herşey hazırdı aslında ekoturizm için. Geniş araştırma yaptım. Okur olarak katıldığım televizyon programlarında köyümüzü tanıttım. Ardından köyde ürettiğimiz ürünleri satmak için bir internet sayfası açtık. Sonra ekoturizm için ilk defa bir çadır kampı kurduk. 12 çadırdan oluşuyordu. Bir ekolojik kamp oluşturdum. İlk grup 27 kişi olarak geldi. 

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AYDA 500 MİSAFİR

    Peki ekoturizm kapsamında neler yapılıyor? “Biz köyde ev pansiyonculuğu yapıyoruz” diyor Engin: “Köyümüz Bilecik’in en temiz köyü, çiçek çok fazla var, hasat turları yapıyoruz. Ortak alanımız var, evlerde kalan misafirlerle ortak alanda kuzinenin başında sohbet ediyoruz, köyün kültürünü anlatıyoruz. Aylık ortalama 500 misafir ağırlıyoruz.”

    Ekoturizmle ayda 500 turist geliyor: Sıradışı Okur köyünü kalkındırdı

    Kurşunlu köyü ekoturizm açısında başarılı olduktan sonra okumaya ara verip vermediğini soruyorum: “Yoğunluk biraz okumama engel oldu ama pandemide dev bir liste hazırlamıştım başka hiçbir şey yapmadan bütün açıklarımı kapattım.”

    Bedriye Berber Engin’in 10 yıl önce temellerini attığı eko turizm sayesinde Kurşunlu köyü, ayda 500 turist ağırlıyor.

     

    ‘METAL FIRTINA’YI TEZGÂH ALTINDA OKUDUM

    “Peki çocuklara okuma alışkanlığınız geçti mi?” diye soruyorum. “Çocuklar duyduğunu değil gördüğünü yapıyor. Çocuklarım çok iyi birer okuyucu oldu” diye yanıtlıyor Engin. Aslında Engin’in kaderi oğlunun Ankara Hukuk Fakültesi’ne girmesi ve para kazanmak için üretici pazarına çıkmasıyla değişmiş: “Oğlum Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Para kazanmam gerekiyordu. Bilecik’teki üretici pazarında süt, peynir, bal, ceviz, tereyağ gibi ürünlerimi satmaya başladım. Daha sonra Bilecik Kütüphanesi’ne atanan yeni müdür beni tezgâh başında kitap okurken görmüş, kütüphaneye davet etti. Halbuki ben kitapların üstünü örtüyordum ve tezgâh altında okuyordum. Çünkü beni gören ‘Bu yaştan sonra niçin okuyorsun?’ diye tepki veriyordu. Ben de sorulara yanıt vermek istemiyordum. O sırada da Metal Fırtına kitabını okuyordum ( gülüyor) gençlerin okuduğu şey aslında... 

    KÜTÜPHANEDE 3 SENE

    Sonra çok merak ettiğim kütüphaneye girdim... Allah’ım yüzlerce kitap, yeni yazarlar, onlarca konu... Çok mutlu oldum. Beni kütüphanede bıraktılar, uzun saatlerimi orada geçirdim. Benim için prosedürlerini genişlettiler. 3 sene gittim geldim, kucak dolusu kitaplarla dönüyordum. Bir gün müdür hanım beni çağırdı, vali bey 2012 yılında bana ‘Yılın en çok kitap okuyan yetişkini’ ödülünü verdi. Ertesi sene Kültür ve Turizm Bakanlığı beni ‘Sıradışı Okur’ seçti.
    Engin hiç beklemediği bu ilgiyi hayallerini gerçekleştirmek için kullanmış.

    SEVDİĞİM YAZARLARIN TÜM KİTAPLARINI OKURUM

    Çok mozaik bir okuyucuyum ben, her duyduğum şeyi merak ederim. Örneğin Uğur Mumcu, tüm kitaplarını okudum. Ayşe Kulin, Ahmet Ümit tüm kitaplarını okurum. Bir yazarı sevdim mi tüm kitaplarını okurum. Hayatımda hiç televizyon ya da dizi izlemem, benim eğlencem kitaplardır.

     

     

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow