Doktor ve sekreterinin kirli işbirliği
Gaziantep'te bir doktor hakkında, üniversite hastanesinde ameliyat edeceği hastaların yakınlarından para aldığı gerekçesiyle 60 yıla kadar, ona yardım eden sekreteri hakkında ise 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame mahkemece kabul edildi.
Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, "icbar suretiyle irtikap" suçunu işlediği iddia edilen Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi tutuksuz sanık Prof. Dr. Ö.B. ile ona yardım ettiği iddia edilen özel muayenesindeki sekreteri N.Ö.K. hakkında iddianame hazırlandı.
Sanık Ö.B. hakkında, gerçekleştirdiği 6 eylem için ayrı ayrı 10 yıla kadar, sekreterine de "icbar suretiyle irtikap" suçuna yardım etmekten 5 kez 5 yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianame, 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, Ö.B'nin hastaları yönlendirdiği özel muayenehanesinde, üniversitede yapacağı ameliyatlar için hasta yakınlarından para aldığı iddiaları üzerine soruşturma başlatıldığı hatırlatılarak hasta yakınlarının ifadelerine yer verildi.
Başka bir doktorun yönlendirmesiyle eşini sanığın özel muayenehanesine götürdüğünü aktaran mağdur E.O.K, Ö.B'nin "eşinin acilen ameliyat edilmesi gerektiğini" belirterek kendilerinden 15 bin lira istediğini ve ameliyatı da Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaptığını anlattı.
Eşinin tedavisi için Adıyaman'dan gelen M.E. de daha önce gittikleri doktorların yönlendirmesi üzerine eşiyle Ö.B'nin muayenehanesine gittiklerini ve sanığın ameliyat için kendilerinden 10 bin lira istediğini savundu.
"TEDAVİYİ YARIDA KESERİM TEHDİDİ"
Ö.B'nin eşini üniversite hastanesinde ameliyat ettikten bir gün sonra odalarına gelerek "Ödemeyi yapmak için ofise uğramamışsınız. Bu ikidir başıma geliyor. Parayı almadan hastaları ameliyat etmeyeceğime yemin etmiştim. Paranın hazır olmadığını bilseydim kesinlikle ameliyata başlamazdım. Parayı vermezsen tedaviyi yarıda keserim. Patoloji sonuçlarına da bakmam" dediğini iddia eden M.E, parayı ödeyemedikleri için Ö.B'nin eşinin hastaneden taburcu edilmesini de engellediğini savundu.
Y.Y. de annesinin rahatsızlandığını, hastanede yapılan tetkiklerde vücudunda kitle bulunduğu ve kanser olabileceğinin söylendiğini belirterek bu konuda uzman kişinin Ö.B. olduğunu öğrendiklerini ve muayenehanesine gittiklerini aktardı.
Ö.B'nin annesinin raporlarını inceledikten sonra "acilen ameliyat edilmesi gerektiğini, aksi takdirde kanserin vücuda yayılabileceğini ve ölüm riski oluşabileceğini" söyleyerek kendilerinden 20 bin lira istediğini ileri süren Y.Y, "İndirim yapmasını istedik, o da en son 18 bin lira olacağını söyledi. Biraz daha indirim yapmasını isteyince, öfkeli bir şekilde, 'Bundan aşağı olmaz, fazla ısrar etmeyin. Parayı vermezseniz ameliyatı yapmam.' deyince annemin rahatsızlığının vermiş olduğu endişe ve korkuyla kabul ettik. Ertesi gün üniversite hastanesine annemin yatışı yapıldıktan sonra Ö.B. gelerek 'Parayı çarşamba günü getirin, yoksa ameliyatı yapmam.' diyerek bizi tekrar korkuttu." ifadelerini kullandı.
Şanlıurfa'da yaşayan Y.Ş. de tavsiye üzerine sağlık sorunları yaşayan eşiyle Ö.B'nin Gaziantep'teki özel muayenesine geldiklerini aktararak sanığın "eşinin rahminin alınması gerektiğini, zor bir operasyon olacağını ve yaklaşık 5 saat süreceğini" belirterek kendilerinden 20 bin lira "bıçak parası" talep ettiğini anlattı.
Pazarlık sonucu 12 bin liraya anlaştıklarını ifade eden Y.Ş, "Ameliyatın 5 saat yerine bir saat sürmesi üzerine Ö.B'ye nedenini sordum. O da 'temiz çıktığını, korkacak bir şey olmadığını' söyledi. Başka bir hastaneye gittiğimizde ise teşhisin yanlış olduğunu, tedaviye geç kaldığımızı ve eşimin vücudunda parçalar kaldığını öğrendik. Bunun üzerine eşime ışın tedavisine başlanıldı." şeklinde beyanda bulundu.
"İrtikap" suçunun anlatılarak benzer davalarla ilgili Yargıtay kararlarına yer verilen iddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Somut olayda da sanığın, 'hastaların durumunun ağır ve ölümcül olduğu, derhal ameliyata alınmaları gerektiği, ameliyatın çok zor olduğu, 5 saat süreceği, parayı vermedikleri takdirde ameliyat etmeyeceği' şeklinde her türlü zorlayıcı hareketle belli bir şiddete ulaşan, ciddi ve etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağı olmayan baskı ile manevi cebir uygulayarak hasta yakınlarından değişik zamanlarda 15 bin ile 20 bin lira arasında değişen miktarlarda para aldığı anlaşılmıştır."
"PARA VERENLER ÖZEL EKİP TARAFINDAN KARŞILANMIŞ"
Hasta yakınlarının parayı ödemedikleri takdirde hastalarına bakmayacağı ya da ameliyat gününün çok ileri bir tarihe alınacağı, bu nedenle hastalığın kötüleşeceği endişesiyle istenen parayı ödedikleri ifade edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Sonuç olarak, sanığın ağır jinekolojik ölümcül hastalarla ilgili özel muayenehanesine yönlendirdiği hastaların durumunun çok ağır olduğunu, vakit kaybetmeksizin ameliyat edilmeleri gerektiğini, 20 bin lira verdikleri takdirde sıra beklemeden ameliyat olabileceklerini, para vermedikleri takdirde ameliyata girmeyeceğini söylediği anlaşılmıştır. Hasta yakınlarının da ameliyatın vaktinde ya da gereği gibi yapılmayacağı endişesiyle kendilerini mecbur hissederek borç para bulup, ameliyat parasını ödemek zorunda kaldıkları, bu parayı da sanığın bazen kendisinin bazen de sekreterinin aldığı belirlenmiştir. Bu hastaların hastanede özel bir ekip tarafından karşılandığı, yatışlarının yapıldığı, işlemlerinin hızlandırıldığı ve sanığın sıra bekletmeden ameliyat yaptığı belirlenmiştir."
Sanığın ameliyat parası almadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyeceği ifade edilen iddianamede, Ö.B'nin 6 ayrı eylemle ilgili toplam 60 yıla, sekreterinin de aynı suça yardımdan 5 ayrı eylemle ilgili 25 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Batman'da terör propagandasına tokat gibi cevap: Burası Türkiye!
İzmir için KRİTİK uyarı: Su seviyesi yüzde 10'ların altına inebilir!
EN SON HABER | Kayıp iş insanının cansız bedeni ormanda bulundu: Ortağı tutuklandı!
Henüz 17 yaşında 70 suçtan kaydı var: Defne Hakim 'Ah' ederek paylaştı!
SON DAKİKA | Abdulkadir Selvi yazdı: Yeni bir 'kara harekatı' yolda mı?