Yıkılan Galeria Sitesi’nin yapımından önce, kuru bir derenin varlığının olduğunu belirten Prof. Dr. Kavak, yer altı sularının da bina temeline zarar verebildiğini ifade ederek, “Yaptığımız zemin de önemli, özellikle Galeria sitesi ve çevresinde, kolon kesilme iddiasının yanı sıra yer altı su sorunu vardı. Bunlar tabi ön veriler. Önümüzdeki süreçte daha detaylı araştırmalar yapılacaktır. Bu bölgede, Galeria Sitesi yapılmadan önce kuru bir derenin varlığından bahsediliyor. Veriler de o ışıkta. Hatta eski Diyarbakır Müzesi’nin yıkılma sebeplerinden bir tanesi de yer altı suyunun bodrum katında birikmesinden kaynaklandığı ve binayı çok yıprattığı, temelini zayıflattığı yönündedir. Kötü zeminde zemin iyileştirmesi yaparak, bina yapılabilir. Ayrıca yer altı suyu varsa, olasılık dahi varsa bina temelinden o suyu uzaklaştırmamız lazım. Binanın temelinin çürüme riskini bu şekilde ortadan kaldırabiliriz. Dünyada örnekleri yok olmuş, bina dışında çıkma balkonlarımız var. Biz bu balkonların etrafını çeviriyoruz ve yük bindiriyoruz. Kimisi buzdolabı, kimisi benzeri şeyler koyuyor. Bu nedenle yük binerek, binanın statiğini, dengesini bozuyor. Mimari açıdan kolon keserek yapıda genişletmeler yapılıyor. Bunlara dikkat etmemiz lazım. Binanın etrafındaki değişimler, yeni bina yapılırken mevcut binanın temelinden daha derin olması, otopark yapılması gibi etkenler, binayı dengesizleştirir. Bu da yıkılma riskine neden olur. Diyarbakır’daki temel nedenler bu şekildedir. Ancak malzemeler de önemli. Araştırmalarla daha iyi sonuçlar çıkacaktır. Bu bölgede deniz yok, deniz kumu kullanma şansı yok. Ancak derelerimizden, özellikle Dicle Nehri’nden alınan çakıllar, beton karışımında kullanılırsa, yıkamıyoruz. Yıkamadığımız zaman oradaki killer, ister istemez betonun zayıflaşmasına, mukavemetin düşmesine neden olur. Bu da bir etkendir. Detaylı araştırmaların yapılmasıyla kamuoyuyla paylaşılacaktır. Biz binaları güvenli ve yerleşme uygun alanlar yapmalıyız” ifadelerini kullandı.