Deprem profesöründen korkutan açıklama
Prof.Dr. Ahmet Ercan, Bursa’da deprem yaratacak kırığın kentin tam içinden geçtiğini söyledi. Ercan, "Gölcük'te ne olduysa Bursa'da da o olacak" dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan, Bursa'da deprem yaratacak kırığın yerleşim alanlarını boydan boya geçtiğini anlatırken, "Gölcük gibi Bursa'da da beklenen depremin kırığı Bursa kentinin tam içinden geçiyor. Bursa'da ne olur ne olmaz diye düşünmeye gerek yok; Gölcük'te ne olduysa Bursa'da da o olur" dedi.
Bolu'da 12 dakika arayla iki deprem
Yeni Zelanda'da 7,8 büyüklüğünde deprem
TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu 12 Kasım Depremi'nin 17'nci yıldönümünde Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) Yerleşkesi Ortak Salonu'nda panel düzenledi. TMMMOB Bursa İKK Sekreteri Fikri Düşünceli'nin yönettiği panele konuşmacı olarak Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan, Yrd.Doç.Dr. Oğuz Gündoğdu ve Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er katıldı. "Bursa'da nasıl bir kentleşme olmalı?" sorusuyla konuşmasına başlayan Prof.Dr. Ercan, "Çarpık bir kentleşme içindeyiz. 2007'de çıkarılan Kentsel Dönüşüm Yasası'nın amacı Avrupa'daki gibi Türkiye'de de büyük kentlerin yeterince geniş alanları, yolları, yeraltı yolları, yeşil alanları olması için çıkartılmıştı. Fakat kentin insan için olması gerektiğini içeren kentsel dönüşüm yasası uygulanmamaktadır" dedi.
Prof.Dr. Ercan, Bursa'da birçok şeyin deprem bahane edilerek yapıldığını ifade ederken, "Bursa'da deprem yaratacak kırık, yerleşim alanlarını boydan boya geçiyor. Aynı Gölcük gibi Bursa'da da beklenen depremin kırığı Bursa kentinin tam içinden geçiyor. Bursa'da ne olur ne olmaz diye düşünmeye gerek yok; Gölcük'te ne olduysa Bursa'da da o olur" ifadelerini kullandı.
Bursa'nın kırıklarından bir tanesi, Kuzey Anadolu kırığının güney kolundan geçtiğini belirten Prof.Dr. Ercan, kırığın Yıldırım, Yeşil Türbe, Kaplıcalar, Çekirge, Mustafakemalpaşa'dan geçtiğini, bu nedenle Mustafakemalpaşa ve Gürsu'da sık deprem olduğunu söyledi. Eskişehir'den gelen, İnegöl'ün üzerinden Uludağ'ın kuzey doğu eteklerinden giden kırığın da Mudanya'ya doğru gittiğini, bu iki kırığın kesiştiği yerin Kestel olduğunu ve hiçbir yerde deprem olmazsa Kestel'de deprem olacağını söyledi. Prof.Dr. Ahmet Ercan, "Bursa'da kentsel planlama yapılırken organize sanayi bölgeleri, çok katlı yapılar yapılırken nereye yapılacakları çok iyi düşünülmeli" dedi. Prof.Dr. Ercan, şöyle konuştu;
"TOKİ'nin ucube yapılarının güneyinden ana kırık geçiyor. Kırık bir çizgi şeklinde değildir, demet, saçak şeklindedir. Kırığın yaklaşık genişliği 250 metreden 10 km'ye kadar varabilir. Yani Bursa'nın altı kasabın eti çentiği gibi, çentik çentiktir her yerde kırık vardır. Buttim'in, Nilüfer'in gibi altında kırık çoktur. Tophane'de kulenin altındaki yarık, bir kırığın aynasıdır. Buralarda yapılaşma ve tarihi eserler var. Muradiye'deki yamacın olduğu yer de kırığın aynasıdır, oradan da ana kırık geçiyor. O zaman Muradiye'yi nasıl kurtaracağız. Muradiye'nin altındaki o yenci yapılaşmayı nasıl kurtaracağız. Kırık kuşağın üzerine yapılaşmış olan Bursa'yı kim kurtaracak?"
Bursa diri kırıkların üzerinde duruyor
Çekirge'de çok sayıda kaplıca olduğunu, ılıcalar ve kaplıcalar kırığın diri olduğunu gösterdiğini belirten Prof.Dr. Ercan, Bursa'nın diri kırıklar üzerinde durduğunu ve bu kırıklar geçmişte nasıl devinmişse, gelecekte de devineceklerini söyledi. Bursa'da olan her depremde Ulu Cami'nin yıkım gördüğünü, bu tarihi ibadet yerinin önünden, orta ve arkasından kırıklar geçtiğini anlatan Prof.Dr. Ercan, "Ulu Cami'nin olduğu yer kaya değil, dolgu topraktan oluşuyor. Bu yüzden Osmanlı'yı yargılayacak halimiz yok. Bunlar bizim kültürel değerlerimiz. Kültürel değerlerimizi korumamız gerekiyor. Kentsel dönüşümde biz sadece eski yapıları yıkıp yeni yapılar yapıyoruz. Bu önemli kültürel değerlerimizi korumak için adım atmıyoruz."
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan konuşmasına şöyle devam etti:
"Bursa'da nasıl bir kentleşme oluyor? Bursa'da kentsel dönüşüm mü, yapısal değişim mi, kentsel öteleme mi yapılıyor? Bursa köy kent gibi bir yer, çarpık kentleşme var. Bu kentleşmenin kent tasarımı ne balık sırtı gibi düşünülerek yapılmıştır ne de dama biçimi yönteminde yapılmıştır. Her ikisi de değildir, Bursa çarpık kentleşmiştir. Bundan 2500 yıl önce kentleşme niçin artık yok? En büyük kent suçu Nilüfer'de yapılıyor. Nilüfer'de birinci sınıf tarım alanları yapılarla dolduruluyor. Nilüfer, deprem açısından en sakıncalı yerlerden bir tanesi, Yeni yapılar yüksek fiyatlardan satılarak kent vurgunları yapılıyor. Nilüfer'deki gibi kentsel gelişim toplumu böler, doğayı ve beslenme alanlarını yok eder. Bunlar güzel kentleşme değil, çarpık kentleşmelerdir. Osmangazi'de de eski kente yeni yerleşim yapılıyor, Yıldırım'da çarpık yapılaşma yapılıyor. Bursa'da birileri buna dur demeli. Yeni yerleşme konusunda Bursa iyi işler yapmıyor."
Bursa en çok korunacak kentlerin başında geldiğini kaydeden Prof.Dr. Ercan, "Bursa'yı Bursa yapan eski, tarihi, kültürel eserleridir. Ulu Cami'yi korumak için etrafını çevirip yeşil alan yapılması gerekir. Eskinin yanına yeniyi kondurmak geçmişi hançerlemektir. Tarihsel yapılarla şu anki çarpık yapılar savaş halindedir" dedi.
Bursa'nın kaçak yapılaşmada başı çeken illerden biri olduğunu da kaydeden Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Yüzde 50'nin yapılaşma izni yok, yüzde 70'inin oturma izni yok, yüzde 90'nında kullanılan gereçler uygun değil. Bursa'da beklenilen deprem büyüklüğü 7.0'dır. Bursa'da yapılan yapılar 7.0 büyüklüğündeki bir depreme dayanıklı olarak yapılmalıdır" diye konuştu.
Düzce depremini anlatan Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da "Kırık ne kadar büyük olursa deprem de o kadar büyük olur" sözünü büyük ölçüde doğru olduğunu ifade ederek, tarihsel depremlere bakıldığında Bolu'da 1688'de 8.0 şiddetinde bir deprem olduğunu ve biriken enerjinin daha büyük bir şekilde açığa çıktığını belirtti. Yrd.Doç.Dr. Gündoğdu, erken uyarı ile önceden uyarı kavramlarının karıştırılan kavramlar olduğunu, P ve S dalgalarının belirlenmesi insanları pek çok zarardan önleyen mekanizmalar olduğunu söyledi. Bursa'da 7 – 7,5 büyüklüğünde depremlere hazırlıklı yapılar yapılmasını ifade eden Gündoğdu, Bursa'da kentsel dönüşümün ada bazında yapılması gerektiğini söyledi. Depremlerin önceden belirlenmesinde birçok parametrenin incelenmesi gerektiğini ifade eden Gündoğdu, "Marmara'da fayın olması tehlikedir. Çevrede çarpık kentleşme varsa bir risktir ve o risk sayısal değere dönüştürülürse anlamlıdır" dedi.
"Bursa depreme hazırlıklı değil"
Bursa'nın her ilçesinin ismiyle anılan bir fay hattı olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Engin Er ise Bursa'da aktif fay hattının geçtiği ilçelerin Orhangazi, Mustafakemalpaşa, Yenişehir, İznik, Gemlik, Mudanya, Karacabey, Osmangazi, Gürsu, İnegöl, Nilüfer, Yıldırım olduğunu söyledi. Er, "Bursa 7-7.5 büyüklüğünde bir depreme hazırlanmalı" dedi. Bursa'nın depreme hazırlıklı olmadığını söyleyen Er, belediyelerin de depreme hazır olmadıklarını ifade etti. Bursa depremsellik açısından masaya yatırılması gerektiğini, Bursa'nın hiçbir ilçesinde planlama yapılmadığını belirten Er, "Kentsel dönüşüme muhtaç, kentsel dönüşüm alanları tekrar yaratılıyor" dedi. Bursa'nın Yenişehir ve İznik Belediyeleri'ne bir tane yer bilimci olmadığını ifade eden Er, Yapı Denetim Kanunu'nun mutlaka yenilenmesi gerektiğini ve Bursa'nın depremsellik, ulaşım, planlama anlamında elden gittiğini söyledi.
Gölcük'te ne olmuştu?
17 Ağustos 1999'da yerel saatle 03:02'de Gölcük merkezli 7,5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Tüm Marmara bölgesini etkileyen deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden oldu. Deprem Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedildi. Resmi raporlara göre depremde 17.480 kişi öldü, 23.781 kişi yaralandı, 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar gördü.