Slow Food Sözcüsü Sosyolog Engin Önen ise köyün sınırları içerisinde aynı anda faal olan 4 taş ocağının bulunduğunu, bu tür tesislerin insan ve çevre sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini kaydetti. Engin Önen, "Patlamalar, gürültüler, toz duman. Bu köy, yarımadanın zeytincilik merkezi. Herkesin geçim kaynağı zeytincilik. Hurma zeytin sadece burada olur. Bunları hiçe saydılar. Köyün içinde bir taş ocağı ile başladık, daha sonra bunlarla uğraşırken baraj koruma sahasında başka bir taş ocağı faaliyete geçti" dedi. Bölgede zeytinliklerin, meraların, henüz tescillenmemiş bir sürü Roma mezarının olduğunu, fakat alanda büyük iş makinelerinin çalıştığını söyleyen Önen, sözlerini şöyle sürdürdü:"Oysa bölgede muazzam bir kültürel miras var. Buranın kendi değerleri var. Biz taş ocağına karşı değiliz, ama yer seçimine özen gösterilmeli. Taş ocakları denetlenmeli ve rehabilite edilmeli. Halk istemiyor, yasalara da aykırı. Bu ısrar neden, anlamak mümkün değil. Germiyan, Çeşme Yarımadası'nın biraz pamuklara sarılarak korunması gerekiyor. Buranın yerel kültürel değerleri var, doğal üstünlükleri var. Bunlar hiçe sayılıyor ve hemen taş ocakları açılıyor, RES'ler kuruluyor. Artık buranın kapatılması gerekiyor. Kaç kez durdurma kararı alınabilinir ki?"