hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    "Cumhuru öteleyen bir idare olamaz"

    Cumhuru öteleyen bir idare olamaz
    expand

    Yürüyüş geriliminin yaşandığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Başbakan'ın "Ulusa Sesleniş" konuşmasının da ana başlığı oldu. Erdoğan, "Cumhuru dışarıda bırakan bir idare cumhuriyet olamaz" dedi. Geçmişte, cumhuriyeti kendilerinin vesayetinde görenlerin bugün de cumhuriyetin halkla kucaklaşmasından rahatsızlık duyduklarını söyledi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi.

    "Geçtiğimiz hafta içinde, biri tüm İslam alemine, diğeri milletimize ait olmak üzere ardı ardına iki anlamlı bayramın coşkusunu, heyecanını yaşadık" diyen Başbakan Erdoğan, önce Kurban Bayramı'nın, 29 Ekim'de ise Cumhuriyet Bayramı'nın kutlandığını hatırlatarak, vatandaşların bayramlarını bir kez daha tebrik etti.

    "Bizim Cumhuriyetimiz köksüz bir cumhuriyet değildir"

    Başbakan Erdoğan, Kurban Bayramı'nın hemen ertesinde, 29 Ekim'de, Cumhuriyetin kuruluşunun 89. yıl dönümünün milletçe hep birlikte idrak edildiğini vurgulayarak, "Bu vesileyle bir kez daha Kurtuluş Savaşı şehitlerimizi, vatan toprağını kanlarıyla sulayan, nurlarıyla aydınlatan tüm şehitlerimizi; onlarla birlikte, başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere tüm gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum" dedi.

    29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in büyük bir zaferin ardından bir milletin yeniden doğuşunu, yeniden ayaklarının üzerinde doğruluşunu simgeler şekilde ilan edildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bizim Cumhuriyetimiz köksüz bir cumhuriyet değildir. Bizim cumhuriyetimiz, başta Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere kadim bir tarihin ve zengin bir medeniyetin mirasını omuzlamış, o kökler üzerinde inşa edilmiş, büyük bir ruh ve büyük bir medeniyet tasavvuruyla bina edilmiştir. Cumhuriyetimiz, belli bir kesimin, belli bir zümrenin, belli bir etnik kökenin, belli bir inancın üzerine değil, bu topraklar üzerinde nefes alıp veren her canlıyı kucaklayacak bir anlayışla teşekkül etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açan, ardından da Cumhuriyeti ilan eden kadro ve anlayış, Türkiye'nin tamamını temsil eden bir kadro ve anlayıştır" diye konuştu.

    "Cumhuriyet, bugün 29 Ekim'in ruhuna yaraşır şekilde kutlanıyor"

    Cumhuriyetin, cumhurun, yani halkın bizzat sahibi olduğu bir idare şekli olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

    "Cumhuru dışarda bırakan, dışlayan, öteleyen bir idare, ismiyle cumhuriyet olsa bile, muhtevasıyla cumhuriyet olamaz. Cumhuru ya da cumhurun bir kısmını dışarda bırakan bir anlayış, en başta 23 Nisan ve 29 Ekim'de ortaya konan ruha, misyona, en önemlisi de o mirasa ihanet eden bir anlayış olur. Ne yazık ki on yıllar boyunca ülkemizde Cumhuriyet cumhurdan uzaklaştırılmak istenmiştir.

    Cumhuriyet Bayramı törenleri dahi işte tam da bu elitist, seçkinci anlayışın bir tezahürü olarak, cumhuru, yani halkı dışarıda bırakan bir anlayışla kutlanmıştır. Kapalı mekanlarda, balo salonlarında, resmi törenlerde seçkinler, elitler kendilerince Cumhuriyet kutlamaları yaparken, Cumhuriyetin yegane sahibi olan millet, bu kutlamalardan özenle uzak tutulmuştur. Hükümet olarak, geride bıraktığımız 10 yıl boyunca, Cumhuriyetin cumhurla kucaklaşması için tarihi nitelikte reformlar gerçekleştirdik. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışıyla, devlet ile millet arasındaki mesafeyi ortadan kaldırdık; milletine tepeden bakan, ceberrut, baskıcı devlet anlayışına son verdik. Milletin fertleri arasındaki her türlü ayrımcılığa son verdik.

    Milletin bir kısmına yönelik asimilasyon, ret ve inkar politikalarını elimizin tersiyle ittik. Devlet ile milleti buluştururken, kucaklaştırırken, hepimizin ortak hassasiyetini yansıtan, hepimizi aynı noktada, aynı ortak paydada buluşturan milli günlerimizi de farklı bir konseptle ele aldık. Sadece seçkinlerin, sadece devlet ricalinin katıldığı, halkın dışarda tutulduğu, resmi, renksiz, özellikle de soğuk savaş döneminin izlerini taşıyan kutlama ve törenlere son verdik, son veriyoruz. Bu milli günlerin, tam bir bayram havasında, coşku ve heyecanla, özellikle de 75 milyonun aynı atmosferde buluşacağı bir tarzda kutlanabilmesinin önünü açtık. Geçmişte, Cumhuriyeti kendilerinin yedeğinde, kendilerinin vesayetinde görenler, kendilerini Cumhuriyetin yegane sahibi zannedenler, milleti dışlayanlar, bugün de Cumhuriyetin cumhurla kucaklaşmasından ciddi rahatsızlık duyuyorlar.

    Onlar, Cumhuriyeti soğuk savaş zihniyetinin dar kalıpları içinde, resmi kutlamalara mahkum etmek isterken, cumhur 29 Ekimlerde Cumhuriyetiyle kucaklaşıyor. Cumhuriyet, bugün, tam da 29 Ekimin ruhuna yaraşır bir şekilde kutlanıyor. Cumhur, Cumhuriyeti dar kalıplar içine sıkıştırmak isteyen köhnemiş anlayışı zaten sandık yoluyla tasfiye etmiştir. Cumhuriyeti belli bir kesimin, belli bir zümrenin idaresi gibi gören anlayış, milletten itibar görmemiştir. İnşallah, ileri demokrasiyle, güçlü ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla, içerde huzur, güven ve istikrarıyla, Cumhuriyetimiz, cumhurla kucaklaşmış şekilde büyümeye, gelişmeye, dünyaya örnek teşkil etmeye devam edecektir."

    Başbakan Erdoğan, hükümet olarak hedeflerinin, 2023 yılında yani Cumhuriyet'in kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde çok farklı bir Türkiye'yi inşa etmek olduğunu ifade ederek, "Kısır tartışmalara, Türkiye'ye enerji kaybettiren o eski tartışmalara hiç prim vermeden, kararlılıkla yolumuzda ilerleyecek ve inşallah Türkiye'yi, Cumhuriyetimizi, 2023 hedefleriyle buluşturacağız" dedi.

    Cumhuriyet'in 29 Ekim 1923'te, aziz şehitlerin mübarek kanları üzerine inşa edildiğini belirten Başbakan Erdoğan, "O aziz şehitlerimize mahcup olmadan, onların bıraktığı mirası daha da yücelterek, Allah'ın izniyle, milletimizin gayretiyle, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri konumuna yükseltmeyi mutlaka ama mutlaka başaracağız. Biz, her türlü hedefi, her türlü başarıyı hak edecek ve başaracak bir geçmişe, bir tarihsel birikime sahibiz" diye konuştu.

    "Milletimizin taleplerine kulak verdik"

    Şair Mehmet Akif Ersoy'un "Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz / Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz / Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin / Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin" dizelerini okuyan Başbakan Erdoğan, meseleye Mehmet Akif'in baktığı yerden bakılırsa öz güvenin korunup, gerekli özverinin sağlanması halinde başarılamayacak hiçbir iş, ulaşılamayacak hiçbir hedefin bulunmayacağını söyledi.

    "Ajandamızda kimlik ayrımı yok"

    "Bizim ajandamızda kimlik ayrımı yok, bölge ayrımı yok. Bizim ufkumuzda sadece ve sadece büyük Türkiye var. Bizim idealimizde sadece ve sadece büyük millet ideali var" diyen Başbakan, "Aziz milletimiz, bu ülkeyi kalkındırmak için çabalayanla, bu ülkeye çelme takmak isteyeni; bu milleti abat etmek isteyenle, bu millete zulmetmek isteyeni
    birbirinden kolayca ayırt edebilecek ferasettedir" ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, "Türkiye, önümüzdeki süreçte de bir bütün olarak, birbirine kenetlenmiş olarak, büyümeye, hedeflerine doğru hızla ilerlemeye devam edecektir" dedi.

    21 Ekim'de, İstanbul Boğazı'ndan Haliç'e Denizsuyu Aktarma Projesi'nin açılış törenine katıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

    "Bu proje, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğüm sırada hayalimdi. 1995 yılında bizzat başlattığım, dünyanın en büyük çevre koruma projelerinden biri olarak kabul edilen Haliç Çevre Koruma Projesi'nin önemli etaplarından biri. Biz 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilerek, şehrin sorumluluğunu üstlendiğimizde, Haliç adeta bir bataklık halindeydi. Geçmişte şairlere, müzisyenlere, aşıklara ilham veren Haliç'te neredeyse hiçbir hayat belirtisi yoktu.

    Yaptığımız hummalı çalışmalarla Haliç'e adeta yeniden bir hayat kazandırdık. Yeniden şiirlere, şarkılara ilham veren bir Haliç'i ortaya çıkardık. Haliç, yeniden masmavi rengiyle, İstanbul'a renk katıyor. Artık Haliç'te koku yok. Artık Haliç'te canlı bir hayat var. Haliç'te, artık, lüfer dahil toplam 48 çeşit balık yaşıyor. Bu ay içinde hayata geçirdiğimiz bu yeni projeyle birlikte, Haliç'in suyunu sürekli tazeliyor, havalandırıyor, yeniliyoruz. Bu sayede İstanbulluların, ülkemizin çok önemli değeri olan Haliç'i, yeniden paha biçilmez bir bölge haline getirmiş bulunuyoruz. Bundan sonra Haliç'in her iki tarafı da gerek Beyoğlu, Kağıthane gerek Eyüp, Fatih tarafları çok daha farklı, güzel olacak."

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow