Cumhurbaşkanı Gül "Alevi" iftarında
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gelecek yılların çok daha parlak olacağına inandığını belirterek, "İnanıyorum ki, bizim çocuklarımız, torunlarımız, önümüzdeki nesiller, çok daha müreffeh, parlak, ekonomik, demokratik ve hukuk standartları olarak çok daha gelişmiş bir ülkede yaşayacaklardır" dedi.
Gül, Alevi-Bektaşi federasyonları ve derneklerinin Polat Otel'de verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, böylesine nezih bir ortamda bulunmaktan memnuniyet duyduğunu ve iftara mutlulukla katıldığını söyledi.
Ramazan ayının kardeşlik ayı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, böyle bir ayda ülkenin dört bir tarafında ramazanın ruhuna uygun faaliyetler olduğunu anlattı.
Salona baktığında, Türkiye'nin bütün çeşitliliğini gördüğünü kaydeden Gül, Türkiye'nin her kesiminden kişilerin salonda bir arada olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Gül, bütün problemlerin, insanların birbirini bilmemesi ve tanımamasından kaynaklandığını dile getirdi.
Türkiye'nin dünyada var olan büyük devletlerden biri olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin tarih boyunca cihanşümul imparatorluklar kurduğunu, tarihe damga vurduğunu, insanlığa eserler verdiğini ve birçok dini, kültürü, etnik yapıyı bir arada tuttuğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Gül, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin bir imparatorluk olmamasına rağmen geçmişinin müktesebatını taşıyan bir devlet olduğunu belirterek, imparatorluk refleksinin istenilse de istenilmese de var olduğunu söyledi.
"Hepimiz bu ülkenin sahibiyiz"
Gül, şöyle devam etti: "Küçük devletler zengin olamaz, çok renkli de olamaz. Tek renkli ve
düzdür. Dolayısıyla tek renk ve yapıyla büyüklük çelişir. Türkiye Cumhuriyeti büyük olduğuna göre ve büyük bir geçmişi temsil ettiğine göre ülkemizin de o kadar çok gerçekleri var ki, işte bu gerçekler bugün bu salonda. Doğuya gidiyorsunuz farklı gelenekler, şiveler, kuzeye gidiyorsunuz aynı şekilde... Diyarbakır'a gidiyorsunuz, kültürü farklı, şive farklı. Bir şey var ki, hepimiz bu ülkenin sahibiyiz ve bu ülkenin mensuplarıyız, asil vatandaşlarıyız. Geçmişte o kadar büyük öz güven içerisinde olduk ki, camiyle kiliseyi ve sinagogu yan yana yapacak, cemaati olana hitap edebilecek ve onun bütün ihtiyaçlarını yerine getirebilecek bir öz güven içerisinde olduk.
Bu öz güveni bugün de taşımamız gerekir. Bugün burada bunu görüyorum. Bizim aslında birbirimizin farklılıklarını görüp, bilip, onlara saygı göstermemiz ve kabullenmemiz gerekiyor. İnsan doğduğu yerde büyürse, bütün dünyayı ve ülkeyi öyle zanneder. Ama ne zaman ki gezer, görür, tanır ve bilirse, o zaman çeşitlilikleri, farklılıkları görür. O zaman ya herkesi bir dizayna sokmak için zorlayacaktır, ki bu dünyada hiçbir zaman mümkün olmamıştır veya herkesin gerçeğine saygı gösterecektir. Saygı gösterince de karşılıklı sevgi olacaktır, muhabbet olacaktır."
Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının eşit olduğunu vurgulayarak, bunun yanında diğer farklı renkleri ayrılık sebebi olarak değil, bu ülkenin sahibi olarak gördüklerini ifade etti.
Türkiye'nin, salonda bulunanların öz yurdu olduğunu ve herkesin olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Dolayısıyla yapılacak tek şey, ayrılık gayrılık değil, hep beraber olmak, birbirimize saygı göstermek, sevgi göstermek ve ülkenin bütün kurallarını, hepimizin eşit bir şekilde onlara aynı mesafede olduğumuzu düşünüp, onların hepimize eşit şekilde uygulandığını görmek" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, ancak bu şekilde düşünüldüğünde kişinin ve ülkesinin mutlu olacağını dile getirerek, aksi takdirde insanların birbiriyle uğraşacağını, güçlerin ve enerjinin boşa gideceğini ve sonunda acıların çekilerek doğruların öğrenileceğini ifade etti.
"Bugün burada Türkiye'nin zenginliğini görüyoruz"
Verilen iftarla bu bilincin ve şuurun gösterildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: "Bugün burada hep beraber Türkiye'nin zenginliğini görüyoruz ve bunun değerini biliyoruz. Bugün hep beraber tekrar ülkemize sahip çıkıyoruz, birbirimizi sevdiğimizi görüyoruz. Bu tip toplantılardan kimse farklı anlamlar çıkarmamalı. Bunlar daha çok olsun. Türkiye'nin her tarafında herkes bir araya gelmeye çalışsın. Herkes birbirini tanımaya başlasın. Birbirimizi tanımadıkça, o zaman arkadan hikayeler üretiriz. Birbirimizi tanıdıkça muhabbet, sevgi giderek artar. Çok şükür aslında Türkiye'de bu yönde büyük mesafeler almış bulunmaktayız.
Çevremize baktığımızda ne büyük sıkıntıların olduğunu ve büyük acıların çekildiğini görüyoruz. Çok şükür bunlardan uzağız. Bizim de sıkıntılarımız var tabii ki, ancak bunları aşacak güç bizde var. Memleketimizi, çevremizdeki bu sıkıntılardan korumalı ve daha çok dayanışmamızı artırmalı, her bakımdan kendi dertlerimizi çözmek için daha çok gayret gösterip, bir taraftan devlet olarak resmi sorumlulukları olanlar gayret gösterirken, bir taraftan sivil toplum örgütleri, ülkenin değerli yazarları, çizerleri..
Herkese büyük iş düşmektedir. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllar çok daha parlak olacaktır. Geriye baktığımızda 'bazen nelerle uğraşmışız' diyeceğiz. Ve inanıyorum ki, bizim çocuklarımız, torunlarımız, önümüzdeki nesiller çok daha müreffeh, parlak, ekonomik, demokratik ve hukuk standartları olarak çok daha gelişmiş bir ülkede yaşayacaklardır. Bunun olmaması için hiçbir sebep yoktur. Biz birçok kritik eşikleri aşmış bir ülkeyiz. Birçok büyük sıkıntıları geride bırakmış bir ülkeyiz."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Batman'da terör propagandasına tokat gibi cevap: Burası Türkiye!
İzmir için KRİTİK uyarı: Su seviyesi yüzde 10'ların altına inebilir!
EN SON HABER | Kayıp iş insanının cansız bedeni ormanda bulundu: Ortağı tutuklandı!
Henüz 17 yaşında 70 suçtan kaydı var: Defne Hakim 'Ah' ederek paylaştı!
SON DAKİKA | Abdulkadir Selvi yazdı: Yeni bir 'kara harekatı' yolda mı?