Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben en büyük zevki meydanlarda alıyorum ve halkımın da bu noktadaki inancını, yaklaşımını, anlayışını görüyorum. Gerek Giresun'da gerek Erzincan'da resmi rakamlar 30 bin civarındaydı. Bu soğuğa, bu havaya rağmen eğer bu insanlar oraya geliyorsa, burada bir incelik var. Nedir? Demek ki liderini özlüyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NTV-Star TV ortak canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.Programın başında, doğum gününe özel bir klibin izletildiği Erdoğan, bu güzel çalışmanın kendisini duygulandırdığını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Hayat serüveninin çok farklı olduğunu anlatan Erdoğan, ilkokul, orta öğretim ve imam hatipten sonra üniversiteye direkt girme imkanı bulunmadığını, lise fark imtihanlarına girerek, üniversiteye geçtiğini ifade etti. Marmara Üniversitesi İktisat ve Ticaret Okulu'ndan mezun olduğunu vurgulayan Erdoğan, imam hatip lise kısmından üniversite bitene kadar bütün bu hayatında sürekli olarak sivil toplum kuruluşlarında görev aldığını kaydetti.
"Cezaevinden çıkınca partimizi kurduk"
Milli Türk Talebi Birliği'nde orta öğretim komitesinde çalışmalar yaptığını, bu çalışmalarının üniversite de devam ettiğini aktaran Erdoğan, parti gençlik kolları ve ana kademede devam eden bir siyasi süreçten sonra İstanbul'da 1985'te Refah Partisi'nde il başkanlığı görevine geldiğini belirtti. İl başkanlığı göreviyle başlayan sürecin İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu ana kadar devam ettiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum andan itibaren zaten renkli bir hayat... Cezaevine girene kadar o devam etti. Cezaevine 10 ay ile girdik ama 4,5 ay yattık ve çıktıktan sonra da hemen partimizi kurduk. Partimizi kurduktan sonra da 16 ayda tek başımıza iktidar olduk. Yüzde 34,4 gibi bir oyla parlamentoya iki parti girdik o zaman, CHP ve biz. Bu bize parlamentoda yüzde 63 gibi bir milletvekili sayısını getirdi. Böyle bir mücadeleyle geçen süreç oldu. Bu sürecin içerisinde özellikle babamın vefatı 87 falan. Ama siyasi hayatımızın içerisinde devam ederken bu oldu. Ardından validemin 2011'de vefatı var ve bütün bu süreç içerisinde de bir taraftan evliliğim, evlilikle beraber çalışıyorum ama bir diğer taraftan aynı zamanda da amatör kümede futbol oynuyorum. Amatör kümede de futbola imam hatipte okurken cami altında başladım. 6 yıl orada oynadım. Ondan sonra oradan İETT'de devam ettim. Orada 7 yıl kadar devam eden bir süreçti."
"Bayrampaşa'da bir hafta yattık"
Daha sonra buradan ayrılıp özel sektöre geçtiğini anlatan Erdoğan, "Bir taraftan ekmek mücadelesi, bir taraftan siyasi mücadelemiz bunların hepsi devam ediyor. Çocuklar ailemin en büyük zenginlikleri olarak geldiler. Derken, 1,2,3,4... Yani biz üç derken boşuna demedik, o zamana dayanıyor. 4 tane Rabbim bizlere evlat nasip etti." diye konuştu.
Siyasi mücadelesindeki 1989 Beyoğlu seçimlerini "renkli bir dönem" olarak nitelendiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Beyoğlu Belediye Başkan adaylığı... Onun unutulması mümkün değil. Çok farklıydı, dönen dolaplar falan. Orada da maalesef sayım tutanaklarının birleştirilmesinde bir oyun oynandı ve o birleştirme zaptında rakamlar üzerinde orada bir rakamı sildiğin anda bakıyorsun sayı binler olarak düşüyor. Bunu biz gözlerimizle yakaladık fakat o zamanki ilçe seçim kurulu başkanının önüne bunları getirdik ama dinlemedi. Hatta baktım okulun üst katında maalesef masa kurulmuş, orada da meşru olmayan şeyler yapılıyor. Alkol alıyorlar falan. O halleriyle gelip oradan seçimi yönetmeye kalkıyorlardı. Ben de orada 'Bu alkolik halinle mi burada adil bir seçim yöneteceksin' falan dedim, ayrıldım. Aradan bir şey geçti, bundan dolayı da daha sonra bize hemen bir dava açılma yoluna gittiler ve daha sonra bize bir tutuklama kararı çıktı. Bir hafta da bundan dolayı ben cezaevinde yattım. Hak arama olayından dolayı o zaman Bayrampaşa'da bir hafta yattık. Daha sonraki mahkemelerde çıktık ve ondan sonraki süreçte kararlı bir şekilde devam ettik ama hepsi bizim için birer ibret vesilesiydi."
"Çok farklı bir süreç oldu"
Bu sürecin kendisine 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını getirdiğini belirten Erdoğan, bu anıları unutamadığını ifade etti. Bu yolda kendisiyle olup ebediyete uğurladığı arkadaşlarının çok istisna yeri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1994'te belediye başkanlığını, 1999'da hapishane yıllarını, sonrasında 27 Nisan e-muhtırasını ve 15 Temmuz'da FETÖ'nün darbe girişimlerini yaşadığını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu darbe girişiminde o akşam verdiğimiz mesaj karşısında on binler meydanlara, caddelere dökülünce bu çok farklı bir süreç oldu. İlginç olanı biz Marmaris'ten Atatürk Havalimanı'na indiğimizde on binlerin bizi karşılaması. 00.15'te biz oradayız. Meğerse 23.15'te de Bay Kemal oradan gelip o da Bakırköy Belediyesine geçmiş, tankların arasından. Bize durumu orada söylenince biz tabii güldük sadece ama 16 saat sürdü. 16 saat sonra darbe püskürtüldü ve biz tekrar bu 16 saati oradan yönettik ve 16 saatten sonra da gerekli adımlar atıldı yolumuza devam ettik. Ve şimdi bu darbe girişiminde bulunanların hepsi, nerede varsa, Silahlı Kuvvetlerimizin içerisine girmiş olanlar, polis teşkilatımızın içerisinde olanlar, devletin diğer kademelerinde olanlara karşı hukuk standartları içerisinde ne gerekiyorsa yapıldı, yapılıyor ve yapılacak. Yola devam."
"Köyünden çıkıp gelenler var"
"Giresun ve Erzincan mitinglerinden geldiniz. Seçim meydanları ne diyor size?" sorusu üzerine Erdoğan, "Çalışırsanız olacak. çalışmadan, halkınızla beraber o dili kullanmadıktan sonra, hele hele gönül dilini kurmadıktan sonra bir yere varmanız mümkün değil." yanıtını verdi.
Televizyonun, sosyal medyanın da bu işte payı olduğunu ancak meydanları daha farklı gördüğünü aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben en büyük zevki meydanlarda alıyorum ve halkımın da bu noktadaki inancını, yaklaşımını, anlayışını görüyorum. Gerek Giresun'da gerek Erzincan'da resmi rakamlar 30 bin civarındaydı. 30 bin birisindeydi, 26 bin de Erzincan'daydı. Bu soğuğa, bu havaya rağmen eğer bu insanlar oraya geliyorsa, burada bir incelik var. Nedir? Demek ki liderini özlüyor. Lideri ne diyecek, o mesajları almak için oraya geliyor. Bunların içinde köyünden çıkıp gelenler var. Biz, onlara mesajlarımızı verdiğimiz zaman o da bu mesajı bütün yakınlarına, akrabasına ulaştıracak. Onun için de meydanlarda bu buluşmalarımız onlara bu heyecanı verirken, onların şu anda kalan 32 gün içerisinde çalışmalarını sürdürmeleri bakımından önem arz ediyor. Temenni ederim ki inşallah bu çalışmalarımızın neticesini de bizler 31 Mart akşamı inşallah alacağız. Bugün 20 oldu sadece il olarak dolaştıklarım. Bunun dışında ilçeler, STK'larla yaptığımız toplantılar ve televizyon programları yürüyor."
"Yurt dışı kabul ve görüşmeler yapıyorum"
Bu arada, yurt dışı kabul ve görüşmeler yaptığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in doğum gününü kutlamak için kendisini aradığını aktardı.
Bu görüşmeleri yaparken bir taraftan da ülkeler arasındaki ikili ilişkileri az da olsa ele alma imkanı olduğuna değinen Erdoğan, "Dünya birbirini takip ediyor. Sadece ülke içinde bu sınırlı kalmıyor. Yarın yine aynı şekilde kutlamak için arayacak liderler var. Ayrıca Çad Devlet Başkanı yarın resmi ziyaret için geliyor, ona kabulümüz var. Onun öncesinde burada kanaat önderleriyle büyük bir toplantı yapacağız. Durmak yok, yola devam." diye konuştu.
"En büyük anket 31 Mart"
Erdoğan, "Meydanlar benim için en büyük anket şu anda, bu şekilde yola devam ediyorum. En büyük anket 31 Mart. 31 Mart'ta şaşmayacak bir anket var." dedi. Diğer parti liderlerinin henüz miting yapmamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Herhalde onlar da kendilerini bu şekilde hazırlıyorlar, kendilerine olan güvenleri herhalde bu şekilde pek araziye çıkmalarını gerektirmiyor veyahut da kendi partilerinin içindeki birçok sıkıntıları aşamamış olabilirler." ifadesini kullandı.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Bazı yerlerde bakıyorsunuz işte biliyorsunuz adaylıkları iptal edilenlen var, onun için o süreci takip etmek durumunda olanlar var. Bunlar da tabii bir şeyleri gösteriyor ama biz tabii kılı kırk yararak bugünlere geldik. Hamdolsun benim partimin içinde böyle bir sıkıntı söz konusu değil. Bütün kadın, gençlik kolları, ilçesinden iline kadar hepsiyle çalışmalarımızı geceli gündüzlü yürüttük. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı olmadı ama şunu da görmek lazım, seçim zamanlarında gönlü kırılanlar olmuyor değil, oluyor. Ama bir de şu gerçek var, bir siyasi partide sizlere makam mevki verilirken her şey iyi güzel, ama diyelim ki vermediler, verilmediği zaman da her şey tu kaka. Olmaz. Siyasette önce 'dava adamı' olma anlayışı çok önemli. Eğer olamıyorsanız zaten sizinle de bir yere gidilmez. Bu tür şeyler maalesef oluyor."
"Üye sayımız 10 milyonun üzerinde"
AK Parti olarak en fazla üyeye sahip olan parti olduklarına değinen Recep Tayyip Erdoğan, üye sayılarının 10 milyonun üzerinde olduğunu bildirdi.
Örgütlenme ağlarının çok geniş olduğunu aktaran Erdoğan, "Sağ olsun hepsi meydanlarda gümbür gümbür çalışıyorlar. Kaldı ki bizim Cumhur İttifakı olarak bir hamlemiz var, bu konuda da Sayın Bahçeli ile irtibatlarımızı sıkı tutuyoruz. O da sağ olsun bugün doğum yıl dönümüyle ilgili kutladılar. Bundan dolayı da kendisine ayrıca müteşekkirim. Bu da tabii bizim ne denli bir dayanışma içinde olduğumuzu gösteriyor. Bu dayanışmayla da Cumhur İttifakı herhangi bir şu ana kadar sıkıntı olmadan yoluna devam ediyor." diye konuştu.
İYİ Parti'nin Mersin'den aday gösterememesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İYİ Parti'nin Mersin'den aday gösterememesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Orada ben değerlendirmeye girmeyeyim. Değerlendirmeyi zaten İl Seçim Kurulu yaptı ve dedi ki; 'Bir siyasi partiden müracatını yapan orada saatini geçirmişse', ki 10 dakika falan geçirdiği söyleniyor. O anda ne yapılır, her şey kilitlenir. Bundan dolayı 'oradan aday olamayan, ondan sonra gelip bir başka partiden aday olamaz' hükmünü verdi. İş bitti. Şimdi tek şey kalıyor YSK'ya gitmek. Zannediyorum şimdi de YSK'ya müracaat etmişlerdir büyük ihtimalle. Nihai karar YSK'nındır. YSK, hangi kararı verirse o nihai hükümdür, onunla da iş bitmiş olur." cevabını verdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "kumpasla karşı karşıyayız" şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "O artık onların sorunu, bizim sorunumuz değil." ifadesini kullandı.
"Anketlere güvenim kalmadı"
Recep Tayyip Erdoğan, "Anketlere güvenim kalmadı dediniz, neden güveninizi kaybettiniz, bunu anket şirketlerine mi bağlıyorsunuz, seçmenin tutumları ile ilgili bir durum da var mı?" sorusunu yanıtlarken, "Anketlerde ciddi manada manipülasyonlar var." değerlendirmesi yaptı.
1989'da Beyoğlu'nda belediye başkan adayı olduğu dönemde bir anket ekibi kurduğunu anlatan Erdoğan, gelişmeleri anbean oradan takip ettiğini söyledi. Bunun daha sonraki dönemde de devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin başarılı bir anket çalışması yapan parti olduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Fakat son dönemlere gelince bu işte bakıyorsunuz artık çalıştığınız, ki biz bir anket firmasıyla çalışmayız, en az 3 anket firmasıyla çalışır ve çek ederiz sürekli. Fakat bakıyoruz ki neticeler bir geliyor hiçbirisi bir tanesini tutmuyor. Ama şimdi biz bu seçimde daha farklı bir yöntem kurduk. Böyle marka şirketlerle çalışmaktan çok, bu işi şimdi adı sanı duyulmamış bir şekilde bu çalışmamızı yürütüyoruz. Marka yok mu? Marka da var. Bu şekilde bir çalışmayı sürdürüyoruz. Dediğim gibi güven noktasında bu güven vermiyor, niye? Bakıyorum ki birini diğeriyle çek ederken açık ara tutarsızlık var. O zaman diyorum ki 'sen işine bak'. Biz de işimize bakıyoruz. Meydanlar benim için en büyük anket şu anda, bu şekilde yola devam ediyorum. En büyük anket 31 Mart. 31 Mart'ta şaşmayacak bir anket var. Halkıma güveniyorum, Hakk'a güveniyorum. Rabb'im inşallah bizleri mahcup etmeyecek."
"31 Mart bir beka seçimi midir?"
"31 Mart bir beka seçimi midir?" sorusuna Erdoğan, "Beka sorununu sadece genel seçimlerde değerlendirip ele alamayız. Yerelde de bir beka sorunu söz konusudur. Bizim şu anda yereldeki beka sorunumuzun neticesi 31 Mart'tır. Onu hafife alamayız." yanıtını verdi.
"Birileri onu sulandırarak bizim beka sorunu diye baktığımız, ülkemizin geleceğine yönelik örneğin Güneydoğu'da, Doğu'da, Suriye sınırlarında YPG/PYD bütün bunlarla verdiğimiz mücadele bir beka sorunuyla alakalı değil midir?" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Buna 'hayır' diyebilir miyiz? Şimdi Suriye sınırımız boyunca yuvalanan PKK, YPG tehlikesini görmezden geliyorlar, 15 Temmuz'da yaşananları bunlar ya unuttular veya unutturmak istiyorlar. Biz bu oyuna gelmeyiz. Şimdi bunu söyleyenlere sormak lazım, Güneydoğu'daki şehirlerimizde PKK'lıların kazdığı çukurları nereye acaba saklayacaksınız? Nasıl unutturacaksınız bize bunları? Bakın biz kayyumlarla bir mücadele verdik, sağ olsun kayyumların verdiği o mücadele, gönderilen paralar yerlerini buldu, bu çukurlardan Diyarbakır'ımız kurtuldu. Diyarbakır'ı, Ankara'nın, İstanbul'un o güzel yerlerinden ayırt edemezsiniz. 4 gidiş, 4 geliş yollar, aydınlatma sistemleri bütün bunların yanında özellikle Suriçi, Dicle boyu oralarda yeşil alanlar vesaire. Aynı şey Şırnak'ta, Nusaybin'de, Hakkari'de, Van'da. Bütün bu atılan adımlar bu terör örgütünün temsilcisi olan belediyelerle yapılmadı, hepsi de bizim oralara atadığımız kayyumlarla yapıldı. Eğer bu kayyumlar olmasaydı, oralarda insanca yaşama erdemine benim Kürt kardeşlerim ulaşamayacaktı. Ama şu anda oralarda benim bütün Kürt kardeşlerim, 'ne hayatmış, demek ki böyle de olabiliyormuş' bunu görmeye başladılar. Şimdi ben biliyorum ki bunlar yine uzaktan kumandalı bir şekilde bizim Kürt kardeşlerimizi tehdit edecekler. Bakıyorsunuz çıkmış televizyondan konuşuyor, 'Güneydoğu'da, Doğu'da filanca parti ama batıda AK Parti ve MHP'yi biz yok edeceğiz' vesaire."
Bunu diyen kişinin aynı zamanda bir siyasi partinin eş başkanı olduğunu ve "Kürdistan"dan bahsettiğini vurgulayan Erdoğan, "Kürdistan'dan bahseden bu adama verilecek bir cevap var, Türkiye'de 'Kürdistan' diye bir bölge var mı? Zaten kendisiyle ilgili soruşturma açıldı ve suç duyurusu kesinlikle yapıldı." şeklinde konuştu.
"Eğer Kürdistan aşkın varsa..."
"Ondan sonra da diyorlar ki 'niye böyle oluyor?" diyen Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: "Niye böyle olmayacak? Sen nasıl olur da benim ülkemi bölersin. Eğer Kürdistan aşkın varsa, Irak'ın kuzeyinde Kürdistan var. Buyur oraya git. Ama bizim ülkemizde Güneydoğu Anadolu bölgemiz var, Doğu Anadolu bölgemiz var, Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu, Ege, Marmara var. Bunun dışında bizde herhangi bir bölge yok. Her taraf Anadolu toprağıdır. Avrupa toprağı olarak belli bir bölgemiz vardır ve 780 bin kilometrekareyle bu ülke Türkiye'dir. Sizin bu ülkeyi bölmeye, parçalamaya hakkınız yok. Çukurlar açtınız, biz de geldik sizi çukurlara gömdük. Cudi'ye, Gabar'a, Tendürek'e bunun için girdik, hatta Kandil'e bunun için girdik. Niye? Bu ülkenin huzuru, refahı, bunun sorumlusu kim? İktidar olarak biziz. O zaman gereğini yapacağız.
İşte bunlar, YPG/PYD, FETÖ, DEAŞ hepsi bunları yapmak istediler bu ülkede ama biz rehavete kapılamayız, bundan sonra da bunlar bunu yapma arzusu içerisinde olabilirler, biz de mücadelemizi bütün tedbirleri alarak yürütüyoruz. İşte bu sabah 7 tane terörist biliyorsunuz yakalandı. Bu emniyetimizin, İçişleri Bakanlığımızın ne kadar hassas olduğunu gösteriyor ve takip edilenler bunlar. Bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz."
Mehmet Özhaseki'nin adaylığı
Ankara'daki seçim yarışının nasıl gittiğine yönelik bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da çok deneyimli bir adayları olduğuna dikkati çekti. "Kenarda köşede görev yapmış birisi değil." ifadesini kullanan Erdoğan, Mehmet Özhaseki'nin 5 dönem Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını, daha sonra milletvekilliği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevlerinde bulunduğunu anlattı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının en geniş anlamda bir belediyecilik sayılabileceğine değinen Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Özhaseki'nin bu görevi yürüttüğünü, ardından kendisini AK Parti'de Mahalli İdarelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na getirdiklerini anımsattı.
Erdoğan, "Son görevi buydu. Tabii ki Ankara gibi bir şehre, başkente çok donanımlı bir ismin olması gerekiyordu. Bu yönde de seçici üslupla arkadaşlarımızla konuştuk, değerlendirdik, dedik ki; 'Ankara'ya Mehmet Özhaseki arkadaşımız yakışır', deneyimiyle, tecrübesiyle. Bundan sonraki süreçte de Ankara'yı daha ileriye götürecek olan isim, AK Parti belediyeciliğinde Özhaseki olacaktır. Mehmet Bey'in bu görevi, süreci içerisinde şu anda kampanyayı hızlı bir şekilde sürdürüyor, her geçen gün daha iyi bir noktaya geliyor. Şu anda da zaten yaptığımız incelemelerde öne çıkmış vaziyette. İnanıyorum ki seçim yaklaştıkça Mehmet Bey bu işe ağırlığını koymuş vaziyette, ben de burada yaptığım ilçe mitinglerinde bunu gördüm. Bunu Keçiören'de, Altındağ'da, bunu Mamak'ta gördüm. Bundan sonra da Ankara'da bazı ilçe mitinglerine de katılacağım, inşallah daha iyi olacak diye düşünüyorum." dedi.
"Çöp, çukur, çamur, yalan"
AK Parti'nin İstanbul ve İzmir adaylarına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Benim belediye başkanlığım CHP'den bir devralmaydı; çöp, çukur, çamur, yalan, yasak, yoksulluk bunlardan aldım." diye konuştu.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın Ulaştırma Bakanlığı, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı görevlerinde bulunduğunu anımsatan Erdoğan, "Gerek ulusal bazda gerek uluslararası bazda Binali Bey'in deneyimi, tecrübesi çok çok önemli." ifadesini kullandı.
"Peki karşısındaki adayın bu noktada İstanbul gibi bir şehirde böyle bir deneyimi söz konusu mu? Değil." diyen Erdoğan, AK Parti iktidarlarının İstanbul'a vurduğu mühür içerisinde Binali Yıldırım'ın emeği bulunduğunu vurguladı.
Marmaray, Avrasya Tüneli, üçüncü köprü ve yeni havalimanı gibi projelerde Yıldırım'ın emeği olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Olayı bir defa büyük düşünmeye mecburuz. Büyük düşündüğümüz zaman karşısına çıkarılan adayların İstanbul gibi bir şehirde böyle bir misyonunun olması söz konusu mu? Değil." şeklinde konuştu.
"Eserini ortaya koy onunla konuş"
İstanbul'a bu misyona sahip bir aday gerektiğine değinen Erdoğan, "Çıkmış diyor ki o aday, 'Erdoğan İstanbul'a aday olduğu zaman ne tecrübesi vardı'. Önce kendine gel sen, ben o göreve başladığım zaman siyasette bir defa yakaladığım, özel sektörde yakaladığım tecrübe adeta senin şu anda yakaladığını ben o zaman unutmuştum. Öyle bir yerden geliyoruz." diye konuştu.
İstanbul'da ilçe ve il başkanlığı yaptığını, özel ve kamu deneyimi olduğunu anımsatan Erdoğan, "Bütün bunlardan gelerek İstanbul halkı o zaman o şekilde beni seçti ve karşımdaki adaylar da yine o zaman öyle sıradan adaylar değildi." ifadesini kullandı.
Seçilmesinin ardından çöp dağlarını temizlediklerine, susuzluk konusunu bir yılda hallettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde hava kirliliğini de süratle giderdiklerini aktardı.
"Bu iş bilenin, öyle lafla bu olmuyor, sonra dedikodu, iftira bunlarla olmuyor. Yalan, yanlış şeylerle olmuyor." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Eserini ortaya koy onunla konuş, Beylikdüzü'nde belediye başkanlığı yapmışsın, tamam da ne yaptın onu söyle. Geçenlerde bir röportaj yapmış, neymiş, bir yerde bir kültür merkezi yapmışsın, senin kültür merkezin o ilçenin çapında bile değil." dedi. Harbiye Kongre Merkezini kendi dönemlerinde yaptıkları bilgisini veren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda diyor ki 'Madem ki AK Partili belediyeler ne var' diyor. Bir defa AK Partili belediyelerimize bakmadan önce çok enteresan, git hangi ilçede ne var ne yok ona bak. Bizim ilçelerimizin birçoğunda şu anda kültür merkezleri, kreşler vardır ama sen daha bir kültür merkezi yapmışsın, bununla konuşuyorsun acaba sende bir kongre merkezi var mı? Bakın Halk Partisi, İstanbul'da toplantısını yapacağı yer için kendi belediyelerinde bir yer bulamadılar. Nereye geldiler, Haliç Kongre Merkezi'ne geldiler. Haliç Kongre Merkezi kimlerin eseri? Bizim eserimiz?"
Haliç Kongre Merkezi'nin eskiden hayvan kesim yeri olduğunu ve Haliç'i temizlemelerinin ardından kongre merkezini yaptıklarını anımsatan Erdoğan, "Bizim ilçe belediyelerimiz kendilerine muhakkak irili, ufaklı kongre merkezlerini yapar, kreşler hepsinde vardır. Beyefendi belediye başkanı olmadan önce 37 tane vaatte bulunmuş, sadece ikisini yapmış birisidir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Binali Bey ile İstanbul çok daha büyük bir ivmeyi kazanacak." değerlendirmesinde bulundu.
"İzmir'e gelenler hizmet vermedi"
"İzmir inanın çok garip biliyor musunuz? İzmir'e gelenler hizmet vermedi." diye konuşan Erdoğan, İzmir Körfezi'nin koktuğunu söyledi. Kendilerinin belediye AK Parti'de olmadığı halde yatırımlara devam ettiğini, İstanbul-İzmir arası yolun kısa süre sonra tamamlanacağını ve iki şehir arasındaki sürenin 3 saat 15 dakikaya düşeceğini bildiren Erdoğan, benzer şekilde İzmir'i Sabuncubeli Tüneli ile Manisa'ya bağladıklarının altını çizdi.
İzmirlilerin Binali Yıldırım'ı belediye başkanı seçmediğine ancak Yıldırım'ın bu kentten milletvekili olduğuna işaret eden Erdoğan, "Şimdi de oraya yine çok deneyimli, belediyecilikte deneyimi olan, devlet yönetiminde yeri olan bir arkadaşımı getirdim. Aynı zamanda partinin üst kurullarında yer almış Nihat Zeybekci." dedi.
Nihat Zeybekci'nin, Denizli'de iki dönem belediye başkanlığı yaptığını, ayrıca partide görev aldığını, Ekonomi Bakanlığı görevinde de bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Ulusal ve uluslararası bazda Nihat Bey'in çok ciddi bir deneyimi var, İzmir'e de bu yakışır. Dolayısıyla İzmir'in şu anda pırıl pırıl olmasını istiyorsak, İzmir halkının hakikaten çok daha modern bir yaşama ulaşmasını istiyorsak gerçekten Nihat Bey'in orada böyle bir görevlendirmeyi İzmir halkı tarafından alması inanıyorum ki İzmir'e çok şey kazandıracaktır. İzmir'i bu bakımdan çok önemsiyorum. Türkiye'nin başbakanlığını yapmış, cumhurbaşkanlığını yapmış ve yapmakta olan bir insan olarak İzmir'de bunları görmek istiyorum."
İzmir'de doğru dürüst bir havalimanı bile bulunmadığını belirten Erdoğan, Adnan Menderes Havalimanı'nı İzmir'e kendilerinin kazandırdığını, iç ve dış hatlarıyla modern bir havalimanı olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İZBAN diye bir raylı sistemi var İzmir'in, yapamadılar ve sonra yüzde 50-yüzde 50 İZBAN'ı Ulaştırma Bakanlığı ile Binali Bey'in katkısıyla sağ olsun o dönemde yapıldı." hatırlatmasında bulundu.
Su konusunun büyükşehir belediyelerinin sorunu olduğunu ancak kendilerinin DSİ'yi devreye sokarak İzmir'in su sorununu çözdüğünü hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunları yapan biziz. İşte diyoruz ki İzmir'i bundan sonra, o Körfez'deki pislikten bir defa kurtarmamız lazım, biz kurtarırız. Haliç'i nasıl kurtardıysak, Kocaeli Körfezi nasıl kurtardıysak aynı şekilde orayı da biz kurtarırız. Çünkü belediyecilik AK Parti'nin işidir."
"Dürüstlük, samimiyet, sadakat çok önemli"
"Beraber yola çıktığımız insanlar şimdi bizim trenden inip başka trenlere biniyorlar, bize ihanet edenler gittikleri yere de ihanet edebilirler." şeklindeki sözleri hatırlatılarak, bu siteminin hedefine yönelik soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözlerinin genel olduğu karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Siz bir yola çıkıyorsunuz, yola beraber çıktığınız insanlar içerisinde ilanihaye sizinle beraber gelecek diye bir şey yok ama özellikle AK Parti olarak bizim şöyle bir anlayışımız var; biz bu olaya bir dava olarak bakıyoruz, sıradan bir parti olayı değil. Eğer bir dava adamıysan bu davada bir defa davana ihanetin olmaması lazım. Görev verilir yaparsın ama 'artık senden alıp bunu bir başkasına verelim' dendiği anda da buna da 'eyvallah' dersin. Çünkü oradan senden o görev alınır sana da bir başka görev verilir."
Bu şekilde görevlendirdikleri çok arkadaşları olduğunu dile getiren Erdoğan, "Sürekli olarak şu anda işte CHP'de olduğu gibi 'bir yere çakılı kalmak' diye hani devlette vardır ya çakılı kadrolar yani burada da siyasette böyle çakılı kadrolar olamaz. Değiştirirsin ve liderin de görevi nedir? Adeta bir satranç oynar gibi, ben iyi satranç bilmem yalnız, bunu o şekilde değerlendirmesi lazım." dedi.
Bu şekilde yürütülmesi halinde başarı olacağını ve kendilerinin de bugüne kadar bu tür adımlar attıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Ayrılanlar oldu, isim vermeye filan gerek yok, bu ayrılanlar tabii ondan sonra bir daha onlarla beraber yol yürümek mümkün değil ama biz bunları kovmadık, 'gidin' demedik. Bizim tek bir gayemiz var, tek bir amacımız var, millete hizmet eden hiçbir zaman hezimete uğramaz. Derdimiz millete hizmet, bu uğurda bütün dava arkadaşlarımızla biz şu anda yola devam ediyoruz. Devam etmek isteyenler yine bizimle beraberler zaten."
Erdoğan, Binali Yıldırım'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı görevi için, "Nasıl takdir ederseniz" dediğini aktardı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un bir önceki görevi olan TBMM Başkanvekilliği görevine Süreyya Bilgiç'in getirildiğini, onun eski görevi olan Plan Bütçe Komisyon Başkanlığına da Lütfi Elvan'ın getirildiğini bildiren Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz sıradan bir parti değiliz, güçlü bir partiyiz. Türkiye siyasetinde bizim partimiz kadar iç hareketliliği olan hiçbir parti yoktur. Bizde tasfiye olmaz, bizde bayrak yarışı olur. Biz bugüne kadar kimseyi tasfiye etmedik. Parti kuracaklarmış, şu olacakmış, bu olacakmış, daha önce kuranlar oldu zaten ama akıbetleri belli. Başka partilerde bu adımlar atıldı, onların da akıbetleri belli. Dürüstlük, samimiyet, sadakat çok önemli."
Tanzim satış açıklaması
Tanzim satışlarda ürün çeşitliliğinin artması ve vatandaşın ilgisi üzerine kalıcı hale gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, bu konuyla ilgili olarak bir tezi olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Devletin işi bellidir. Devlet, 'ticarette şu burada yer alır' diye bir şey yok. Ancak, ortaya simsarlar çıktığı zaman bu simsarları tasfiye görevi kimindir, devletindir. Şimdi bir defa bizim bu attığımız adımda aslında ana başlık nedir, biliyor musunuz? Sosyal devlet sorumluluğunu biz şu anda yerine getiriyoruz yapılan iş bu. Tabii darbecilere biz bir defa boyun eğmemiş bir milletiz. Domates, biber, öbür tarafta bakliyat, bütün bunlar üzerinden bize kalkıp da operasyon çekmeye kalkanlara karşı, biz de tedbirlerimizi almamız lazım."
Daha önce bunun ette yapıldığını, kıymanın kilosunun bir ara 35-38 liraya kadar çıktığını hatırlatan Erdoğan, o zaman ithal et getirildiğini ve fiyatların 28 liraya düştüğünü anlattı. O zaman 40 lira olan kuşbaşı etin fiyatının da 30 liraya çekildiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz, burada bu müdahaleleri yapmazsak benim vatandaşımın bu noktadaki sıkıntısını nasıl gidereceğiz? Şimdi aynı şey hububatta, bakliyatta, hala o inmedi. Burada bir market zincirleri veya zincir marketler denilen olay var, bir de pazar var. Şimdi pazar fiyatlarıyla marketler arasında zaman zaman çok ciddi bir fark meydana geliyor. Biz, burada hemen kabine toplantısı yaptık ve o toplantının bir maddesi buydu, 'arkadaşlar, çok fazla bunu bekleyemeyiz, çünkü anormal bir şekilde ortada bir defa fiyatlara müdahale var. Sebze meyve fiyatları üzerinden bir ekonomik suikast ile karşı karşıya kaldık. Öyleyse buna müdahale edeceğiz.' dedik. Ne yapacağız, hemen süratle biz çadırları vesaire kuralım ve buralardan bu fahiş fiyat satış uygulamasını durduralım. Kendisini de gösterdi zaten, adımı attık daha bir iki gün içerisinde fiyatlar yüzde 50 düştü."
Bunun yeterli olmadığını vurgulayan Erdoğan, şu an zincir marketlerde satılan 200-250 kalem ürün olduğuna dikkati çekti. Zincir marketlerin, "Siz, bizim ekmeğimizle serbest piyasayla oynuyorsunuz." dediğini belirten Erdoğan, "Bizi aldatmayın, serbest piyasada biz ne olduğunu biliriz. Benim şahsen alanım ekonomi. 'Serbest piyasa' dediğiniz olay, örneğin otomotiv, beyaz eşya sektöründe, vesaire buralarda. Biz buralara girmiyoruz ki. Biz, günlük ihtiyacını vatandaşın provoke eden, sabote eden, onlara adeta darbe yapanlara karşı bu adımı attık." diye konuştu.
"Vatandaşımızı bu konuda ezdirmeyeceğiz"
Buna ilişkin Isparta'ya gittiğinde, burada üreticinin elindeki 400 bin ton elmaya ilişkin yaşananları örnek gösteren Erdoğan, bu konuda müdahalenin yapılarak, oradaki üreticilerin de beklemediği bir fiyatla dünden itibaren bu elmanın peyderpey çekilmeye başladığını anlattı.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu bir şeyi gösteriyor; bir, biz üreticinin karşısında değiliz, tam aksine üreticinin yanındayız bu hamleyle. İki, tüketicinin yanındayız, ona da uygun ve ucuz fiyatta bu ürünü getirdiğimiz için. Burada kaybeden kim? Aracılar, simsarlar. Aracı, simsar, bunlar da kalksınlar şu anda bizim yaptığımızı yapsınlar, biz zaten durmayız, çekiliriz. Çünkü bizim işimiz o değil. Biz, hiçbir zaman da vatandaşımızı bu konuda ezdirmeyeceğiz, ezdirmeyiz. Her şey düzeldi, 31 Mart itibarıyla bu iş bitti, bittiyse bizim işimiz de biter, biz asıl işimize döneriz ama bitmezse biz bu işi hem ürün bazında hem de TESK ve TESKOMB'la da bunları görüştük, 'biz varız' dediler. Gerekirse onlarla bu işi konuşuruz, bu sefer daha geniş 81 vilayete bu işi yaymak suretiyle bu adımı atarız. Çünkü biz halkımızı, vatandaşımızı ezdirmeyeceğiz, fırsatçılara derslerini verene, milletin ekmeğiyle oynayanlara hadlerini bildirene kadar da tanzim satış uygulamasını sürdüreceğiz."
İstihdam seferberliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burası Türkiye Burada İş Var" sloganıyla başlatılan 2019 istihdam seferberliğine ilişkin soru üzerine, bu seferberliğin aslında yeni olmadığını dile getirdi. Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ekonomiyle ilgili direkt, endirekt ilgili bakanlarla yaklaşık 2-3 hafta önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) bir toplantı yapıldığını anlatan Erdoğan, bu toplantıya TOBB'un Türkiye'deki oda ve borsaların başkanlarını davet ettiğini söyledi.
Toplantıda konuşma yaptıktan sonra tüm illerden başkanlarla illerinde ne kadar istihdam sağlayabileceklerine ilişkin görüştüklerini ifade eden Erdoğan, "O gün yaptığımız çalışmada yaklaşık 2,5 milyon gibi bir rakam ortaya çıktı. 2,5 milyon çıktı ama hareket başlamadı. Söz verildi, kayıtlara girdi, bütün bu kayıtlara girmesine rağmen tabii bir hareketlenme olmayınca bu defa Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Bey de bu son yapılan buluşmayı yine TOBB'la vesaire bir araya geldiler, işin detaylarına girdiler." diye konuştu.
Bu konuda devletin ve ilgili bakanlıkların neler yapacağına ilişkin görüşmelerin yapıldığını aktaran Erdoğan, "Bu işle ilgili olarak, görev dağılımıyla birlikte hedef, yıl sonuna kadar bu 2,5 milyonluk istihdamı; bütün oda, borsa, bunlarla beraber, dayanışma içerisinde yapmak. Biz iktidar olarak üzerimize düşenleri yapacağız. Burada işsizlik fonundan yapılması gereken destekler var vesaire gibi bütün bunlarla beraber, bu işi inşallah çözmüş olacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Yeni askerlik sistemi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni askerlik sisteminin ne zaman yasalaşacağı ve hali hazırda silah altına alınanların etkilenip etkilenmeyeceğinin sorulması üzerine ise şunları kaydetti:
"Bu konuyla ilgili olarak, benim arzum da Savunma Bakanımızın da arzusu, şu seçim öncesi bu işi, kanunu çıkarmaktı. Yoğunluklar sebebiyle ve çalışmalarda bazı pürüzler sebebiyle onu yetiştiremedik. Şu anda bitti her şey. Taslak, adeta bir tasarı noktasına geldi, diyebiliriz. Şimdi seçim sonrası benim geçenlerde bir televizyon programında da açıkladığım gibi bunun üzerinde duracağız. Milletimizin askerlikle bağını zedelemeyecek, sürdürülebilir bir sistemle yaşanan yığılmayı, çok ciddi bir yığılma var, bu sorunu ortadan gidereceğiz. Mesela 'bedelli-bedelsiz' hep bu sorulurdu. 'Acaba bedelli çıkacak mı, çıkmayacak mı? Şimdi bu işi artık bitirdik evet artık bedelli daimi olarak var ve bunun da avro, TL, yurt dışı, yurt içi böyle bir şey de yok. Burada o günün kuru üzerinden neyse durum, bunu her iki tarafta içeriden olan da dışarıdan olan da hepsi de burada aynı bedeli ödemek suretiyle bunu yapma imkanını yakalayacak.
İki, burada 6 ay-12 ay meselesi var. Bu konuyla ilgili olarak da tabii önümüze gelen bir şey 'er-erbaş', öbür tarafta 'astsubay, yedek astsubay', bir de o var. Bir de 'yedek asteğmenler' meselesi var, böyle de bir tablo var. Şimdi bu konuyla ilgili çalışmalar nihai noktaya geldi. Bundan sonra tabii bir de Savunma Bakanımızın bu konuyla ilgili çalışmaları çok etraflıca kendisi, o da bunu anlatacak ve seçim sonrasında da bunu inşallah Meclis tekrar açıldığında kanunlaştırarak, yani ilk işlerimizden birisidir, diyebileceğim inşallah kanun bu olacaktır."
"Güvenli bölgede biz olacağız"
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de güvenli bölge oluşturulmasına ilişkin, "Bize tehdit oluşturacak bir bölgeyi birilerine emanet edemeyiz. Orada biz olacağız." dedi.
"Türk Silahlı Kuvvetleri Fırat'ın doğusuna yönelik harekat için hazırlıklarını tamamlamış ve sizin talimatını bekliyordu. O dönem ABD Başkanı Trump'tan 'Suriye'den askerimizi çekiyoruz' açıklaması geldi ve siz dediniz ki 'Bu, yeni bir durumdur ve bu yeni durumu göz önünde bulundurarak biz operasyonu erteliyoruz.' Sanki o tamamen geri çekilme ortadan kalktı gibi, belli bir askerle varlığını sürdürecek ABD, bu da yeni bir durum. Süreci nasıl etki eder?" şeklindeki soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzakerelerin hala devam ettiğini belirtti.
Erdoğan, "Bu iş bir oyalamaya dönüşürse, tabii ki tavrımız farklı olacaktır. Ama biliyorsunuz ben Sayın Trump ile daha yeni görüştüm birkaç gün önce. Bu konuları ele alma fırsatımız da oldu. Öyle zannediyorum ki tahmin edildiği gibi bir şey olmayacak. Oradan onların askerinin büyük bir çoğunluğu çekilecek. Belki orada sembolik olarak, aldığımız bilgiler 300-400 kişi veya 200 kişi veyahut da koalisyon güçleri olarak toplamda 500 kişiyi bırakma durumları söz konusu olabilir. Ancak görüşmeler ne getirir ne götürür, onu şu anda konuşamıyorum. Ama bizim kararlılığımız bellidir. Bizim için önemli olan güvenli bölgenin bir defa Türkiye'nin kontrolünde olmasıdır. Bunu biz ne Almanya'ya ne Fransa'ya ne Amerika'ya bırakamayız. Bunu ben kendilerine açıkça söyledim." değerlendirmesinde bulundu.
Fransa Başkanı Emmanuel Macron'un görüşme talebinde bulunduğunu bildiren Erdoğan, seçim kampanyaları olduğunu ve fırsat bulduklarında kendisine döneceklerini belirttiklerini aktardı.
"Teröristlere ve teröre de bölgeyi kurban etmemek istiyoruz"
Türkiye'nin, Suriye'nin toprak bütünlüğünde hassas olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Terör koridoru bizim için güvenli bölge olarak özellikle ifade ettiğimiz yer, bu konuda hassasız. Biz, bize tehdit oluşturacak bir bölgeyi birilerine emanet edemeyiz, orada biz olacağız." açıklamasını yaptı.
"O terör koridoru üzerinde ne kadar hassassak, Suriye'nin toprak bütünlüğü konusunda da o kadar hassasız. Bu konuda halkı bize çok güvendiği içindir ki aşiretler sürekli olarak 'Münbiç' çağrısı yapıyor. 'Türk askerini buraya bekliyoruz, biz sadece onlara güveniyoruz, onu bekliyoruz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim ayrıca biliyorsunuz İdlib olayımız var. İdlib'de de bizim gözetleme kuleleriyle ilgili orada çalışmalarımız var, içte biz varız dışarıda Rusya var. Rusya ile de biz orada uyum içerisindeyiz. Böyle bir süreç orada devam ediyor. Burada önemli olan Fırat'ın doğusu. Fırat'ın doğusunda, Amerika'da Trump'ın yapmış olduğu o açıklamadan sonra her şey değişir gibi olmuştu ama ondan sonra bir anda ne olduysa birileri farklı mesajlar vermeye çalıştılar. Bütün dünya şu anda şöyle bir açıklama yapıyor, 'Türkiye olamadan Suriye krizi çözüme kavuşturulamaz.' Bunu artık herkes söylüyor. Burada 911 kilometre sınırı olan biziz, diğer adı geçen ülkelerin burada bir sınırı var mı? Yok. Burayla bir ilişkisi var mı? Yok. Burayla ilişkisi olan sadece biziz ve 3,6 milyon insanı, Suriyeli'yi burada barındıran kim? Biziz. Bize bir kuruş paraları mı geliyor? Hayır. Avrupa Birliği söz verdi '3 artı 3 milyar avro' dedi, bize gelen 1 milyar 750 milyon avro, nerede? Kapılarımızı biz açmadık, kapıları açsak Avrupa iyice tutuşacak. Bunlar sözlerine bir defa sadık değiller. Şu anda 37,5 milyar dolar Suriye ile ilgili olarak bütün oradaki mültecilere yaptığımız harcama var. Eğitim, sağlık, giyim-kuşam, yer sorunlarıydı, bunları biz yaptık."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu anda yaklaşık 310 bin Suriyeli'nin Cerablus'a döndüğünü, bir kısmının da yavaş yavaş Afrin'e dönmeye başladığını bildirdi.
Soçi ile başlayan üçlü zirvenin beşincisinin Türkiye'de yapılacağına değinen Erdoğan, "Şu ana kadar iyi gidiyor ama bizim burada herhangi bir farklı yaklaşım tarzımız söz konusu değil. Teröristlere ve teröre de bölgeyi kurban etmemek istiyoruz." dedi.
"PYD, YPG terör örgütleri, Münbiç'ten tamamen çıkarılacak"
Münbiç ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, bir takvimle bu işin olmayacağını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman söylediği "Bir gece ansızın gelebiliriz." sözünü anımsatarak, açıklamalarına şöyle devam etti: "Münbiç ile ilgili burası yüzde 90 itibarıyla Arapların ama terör örgütünü maalesef Obama oraya yerleştirdi ve daha sonra Trump geldi, Sayın Trump ile de bunları konuştuk. Sayın Trump da Obama'nın oradaki tavırlarından rahatsız olduğunu bizzat bize açıkladı. Şimdi ise durum farklı, şimdi de bir an önce Münbiç yol haritasının neticelenmesi lazım. Bir harita açıklamışlardı daha önce biliyorsunuz, 90 gün. Bu 90 gün bitti, ikinci 90 gün bitti, üçüncü 90 gün bitti, şimdi ne oldu, oradaki aşiretler bize sürekli olarak 'gelin' diye davet yapıyorlar, bize güveniyorlar. Biz de bu noktada hazırlıklıyız. Biliyorsunuz, bütün bölgede hazırlıklarımızı yaptık ve Haziran 2018'de Amerika ile mutabık kaldığımız o Münbiç yol haritasının amacı belli. Şu anda bütün hedefimiz, PYD, YPG terör örgütleri, Münbiç'ten tamamen çıkarılacak. Bunların elinde bulunan silahlar da bize verilen söz var çünkü Amerika tarafından toplanacak. Bu silahlar onların elinde bırakılırsa bu neye döner biliyor musunuz? Aynı Saddam dönemindeki Irak olayına döner. O zaman da aynı şeyler söyleniyordu, 'Bunların seri numaraları bizde var ve biz bu silahları toplayacağız' diyorlardı. Daha sonra bütün silahlar ne yazık ki orada PKK'nın elinden çıktı. Aynı duruma burada düşülmemesi gerekir."
ABD Başkanı Donald Trump'a bunu özellikle birkaç kez söylediğine işaret eden Erdoğan, "Bunu daha önce Irak'ta yaşadık, sonra durum böyle oldu. Şimdi yine aynı duruma düşmeyelim' dedik. Yanındaki generaller de dediler ki 'Biz seri numaralarını almışız, hepsi elimizde mevcut. Dolayısıyla biz bu iş bittiğinde bunları ellerinden alacağız.' Ben, tabii buna samimi olarak bakmıyorum. Bir defa buraya 23 bin tır, kamyon Irak kanalından silah, mühimmat, araç gereç buraya gelmiş vaziyette." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda orada 18 üs bulunduğuna değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"YPG/PYD bunlar bir yerden tahkim ediliyor. Nereden tahkim ediliyor, Amerika'dan. Bir de o bölgede bana göre, bizzat yaşamış değilim ama bir silah piyasası oluştu diye düşünüyorum. Çünkü, bu gelen silahlar hepsi kullanılmıyor. Bunların bir kısmı da piyasada satılıyor ve ondan sonra da orada adeta bir piyasa terörü oluşuyor. Şu anda da bunlar zaten orada kullanılıyor. Ama burada bizim evelallah askerimiz, Mehmedimiz ve Özgür Suriye Ordusu çok temkinli, hassas, dikkatli ve bu süreci takip ediyoruz, devam ettiriyoruz."
"Sayın Lavrov'un tespiti yanlış bir tespittir"
"ABD Başkanı Donald Trump'ın başdanışmanı Jared Kushner, Orta Doğu turu kapsamında Ankara'ya geliyor ve yanında İran Özel Temsilcisi de var. Sizinle bir görüşme planlanıyor mu? Görüşmeyi nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Şu anda görüşme, Sayın Trump'ın da bana ifade ettiği şekliyle ağırlıklı olarak ekonomi ve bölge sorunları. Bizden de böyle bir talep söz konusu oldu. Çad Cumhurbaşkanı da gelecek, kanaat önderleriyle toplantı var. Belki bir ara ben de kabul ederim. Bir görüşme Hazine Maliye Bakanımızla o arada yapma durumumuz olabilir." yanıtını verdi.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un, "Suriye'deki Kürt güçler" açıklamasının sorulması üzerine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de etnik unsurlara baktığımız zaman, yani bizim Kürt vatandaşlarımız etnik olarak zaten tektir. Ancak her etnik unsurun içerisinden olumlu, müspet, iyi insanlar çıkabileceği gibi terörist de çıkar. Şu anda hangi etnik unsur bana diye bilirsiniz ki içerisinden 'hiç terörist çıkmasın.' Bu konuda bir defa pozisyonumuz net. Bizim Sayın Putin ile yaptığımız görüşmelerde, ikili yaptığım veya dar kapsamlı yaptığım görüşmelerim dışında Sayın Lavrov hep yanımızda olmuştur. Bizim onlara hep söylediğimiz şey şudur, 'Bir defa PKK ilintili tüm gruplar terör örgütüdür. Bu Kürt olabilir, bu Fransız olabilir, bu Alman olabilir, bu İtalyan olabilir. Çünkü bunların içinde buralardan karışanlar da var. Yani burada kalkıp da bizi adeta Kürt düşmanı gibi lanse etmenin gayreti içine girmek çok yanlıştır. Ülkemde vatansever bu kadar Kürt kardeşlerimiz var, biz bunları yok farz edebilir miyiz? Böyle bir ayrımcılığa gidebilir miyiz?' Hangi Kürt ifadesi' bir defa yanlış bir ifade, bunu kullanma hakkına sahip değiller, bu çok yanlış.
Esasen, birkaç kez bunu ifade etmemize rağmen hala bunun kullanılıyor olması düşündürücü. Bunu zaman zaman Amerika'dan gelen bazı dostlar da söylüyorlar, 'Kürtleri öldürmeyin' Ne demek? Benim ülkeme ihanet varsa, ülkemde askerime, Mehmedim'e saldıran varsa, biz bunlara ne yapacağız, 'el bebek gül bebek' diyecek halimiz yok. Ülkemizde bizim ana muhalefetin başı falan 'arkadaş, kardeş' filan diyebilir ama biz teröriste 'arkadaş veya kardeş' diyemeyiz. Şu anda da benim Kürt vatandaşlarımı temsil durumu söz konusu olmayan bu terör örgütleridir bizim üzerinde hassasiyetle durduklarımız. Onun vasfının Kürt olması bizi ilgilendirmez ama benim öbür tarafta tertemiz Kürt vatandaşlarım da var. Kabinemde bunca yıldır Başbakanlığımda, Cumhurbaşkanlığımda Kürt vatandaşlarım, Kürt kardeşlerim olmuştur, partim de hakeza öyle. Şu anda Kürtleri temsil ettiğini söyleyenlerin karşısındaki en önemli güç biziz. Şu anda yine biziz. Bunu onlar da çok iyi biliyor. Onun için Sayın Lavrov'un tespiti yanlış bir tespittir. Bunu kendisine de müteaddit defalar söylediğimiz halde bunu söylemesi yanlış olmuştur."
İdlib'teki son durum
İdlib'deki son durumun sorulması üzerine Erdoğan, "Bu konuda maalesef zaman zaman, buna nüans farkları diyebilirim oluyor. Biz, İdlib'deki, içeride bulunan bazı terör gruplarının yanlışlarına karşı elimizden gelen her türlü tedbiri alıyoruz. Bununla ilgili olarak, ilgili birimlerimiz gerekli adımları atıyorlar. Bunları beraber aşacağız" diye konuştu.
Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatının, muhataplarıyla görüşmeler yaptıklarını bildiren Erdoğan, bu görüşmelerle bunu bir metne bağladıklarını aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Eylül 2018'de imzalanan İdlib Muhtırasının uygulanmasına büyük önem atfettiklerini belirterek, buna bu şekilde devam edeceklerini kaydetti.
"Biz, üzerimize düşeni yapıyoruz"
Rusya'nın "Adana Mutabakatı" hatırlatmasına ilişkin bir soruya Erdoğan, "Bu, baba Esed'in zamanında atılmış bir adım. Bu muhtıranın içerisinde önemli olan başlık bana göre, teröristlere veya terör örgütlerine karşı bizim onları kovalama hakkımız var." diye yanıt verdi.
Bu mutabakatın 3 yılda bir yenilenmesi durumunun söz konusu olduğuna işaret eden Erdoğan, tarafların, bunun yenilenmemesi istikametinde bir tavır ortaya koymamasının, mutabakatın devamı anlamına geleceğine dikkati çekti. O günden bugüne böyle bir şey söz konusu olmadığı için bu mutabakatın devrede olduğu anlamına geldiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim şu anda bu mutabakatla Sayın Putin'in de bize 'Siz, bu mutabakatı niçin masada tutmuyorsunuz?' yaklaşımı biraz da oradan geliyor. Bu şunu gösteriyor; Amerika, koalisyon güçleri, Suriye'ye davetli değildir ama oradalar. Türkiye ise sınırı 911 kilometre olması hasebiyle tehdit altında olduğundan hareketle Adana Mutabakatı sebebiyle de bu adımı atmıştır, atmakta da haklıdır. Ama Rusya davetlidir. Böyle bir sürecin içerisinde biz, üzerimize düşeni yapıyoruz. Sınırdaş bir ülke olarak da bu tehdit karşısında tedbirlerimizi alıyoruz. Olay budur."
"Buradan geri adım zaten söz konusu değildir"
Rusya'dan alınacak S400 hava savunma sistemine, ABD'nin nasıl ikna edileceğine yönelik bir soruyu ise Erdoğan, şöyle yanıtladı:
"Burada teknik anlaşmazlıklar söz konusu. Bizim, Sayın Obama döneminde Patriotlarla ilgili olarak satın alma talebimiz vardı. Maalesef buna, olumlu bir cevap verilmedi. Kongre, olumsuz bu işe döndü. Biz olumsuz bir yaklaşımın olduğu bu süreçten sonra göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Çaremize baktık. Bunlar savunma sistemi, taarruz değil. Savunma sistemi olarak S400 konusunda Sayın Putin ile bunu konuştuk. Sayın Putin'den gerek kredi gerek teknik konularda gerek ortak üretim gerek süre konusunda. Bu, Türkiye'nin güvenliği için şart. Sayın Putin de bu konuda bize çok olumlu yaklaştı. O günün şartlarında, kredi ve faiz oranları itibarıyla bize güzel bir imkan sundu. Bu güzel imkanlar bize sunulduktan sonra biz kalkıp da 'Hayır, bunu almayacağız mı?' diyelim.
Yunanistan, S300'ü almış. Bulgaristan'da var. Yanılmıyorsam Slovakya olacak, onlarda da var. Bu üç ülkede oluyor, burada sesiniz çıkmıyor. Kalkıyorsunuz, Türkiye ile ilgili böyle bir şey olunca bu, bir adım atıyorsunuz. Kaldı ki biz, buna rağmen Patriotlar konusunda, tamam eğer siz de bize bu iyi şartları sağlarsanız biz buna da varız. Biz de alternatifli çalışmak durumundayız. Bize yapılan ciddi bir haksızlık var. Bize bu haksızlığı yapanlar, 'Gelin şimdi anlaşalım ama S400'ü bırakın' diyorlar. Kusura bakmayın, biz bu anlaşmaları yaptık, bitti bu iş. Bu, savunma ihtiyacımızdır. Bunun anlaşmalarını bitirdiğimiz gibi buradan geri adım zaten söz konusu değildir."
Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile yaptığı görüşmede onun da bu konuda Türkiye'yi haklı bulduğunu ve "Biz, ortaklarımıza şunu dayatamayız, şunu alma bunu al diyemeyiz. Burada bütün mesele ortaklarımızın NATO konsepti içinde görev verildiği zaman görevlerini yerine getirmesidir." dediğini aktardı.
Türkiye'nin, ortaklığının gereği olarak ödemelerini en hassas şekilde yapan birkaç ülke arasında yer aldığını dile getiren Erdoğan, Amerika'dan sonra bu işte en hassas olan ülkenin Türkiye olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye gibi askeri potansiyelinin gücü ortada olan bir ülkeye kimse bu haksızlığı yapamaz. Zaten Sayın Trump da bu son görüşmemde bana hak verdi." ifadesini kullandı.
İlgili kurumların görüşmeleri sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, ABD Kongresi ile de görüşmelerin yapılacağını bildirdi.
Bu yanlış yaklaşımın bir an önce giderilmesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Aramızdaki şey sadece sözde olan bazı yaklaşım tarzıdır. Ama bizim, S400 olayında geri adımımız kesinlikle artık söz konusu değildir." dedi.
"Avrupa Birliği iki yüzlülüğün tarihini yazmıştır"
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ilgili son rapor taslağına ilişkin Erdoğan, "Bir defa şunu çok açık, net söyleyeyim Avrupa Parlamentosu'nun bu raporlarının, aldığı bu kararların hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur. Bunlar kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar." yorumunu yaptı. "Avrupa Birliği iki yüzlülüğün tarihini yazmıştır." diyen Erdoğan, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde idamın yasak olduğunu, ancak Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'nin davetine icabetle beraber poz verdiklerini, o hafta içerisinde Mısır'da 9 gencin idam edildiğini belirtti.
Sisi'nin, 42 Mısırlıyı idam ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Sen nasıl oluyor da Avrupa Birliği olarak idama hem hoş bakmayacaksın, 'idam yasak' diyeceksin, ondan sonra da gidip 42 Mısırlıyı idam eden böyle bir adamla aynı karede poz vereceksin. Türkiye'de bazı kişiler, cezaevine atıldığı anda bu Avrupa Birliği kıyamet koparan değil mi? Zaman zaman PKK terör örgütünün temsilcilerini, Avrupa Parlamentosu'nun salonlarında onların posterlerini asanlar bunlar değil mi? Bunlar dürüst değil." ifadesini kullandı.
"Avrupa Birliği bir çekim merkezi olma şansını yitirmiştir." tespitinde bulunan Erdoğan, Brexit'in bunun önemli bir ispatı olduğunu, arkadan başkalarının gelebileceğini vurguladı.
Avrupa'nın huzursuz olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bu bizi nereye götürebilir? Kendi yolumuzu artık çizmeye götürebilir. Bunların ağzının kokusunu dinlemeye mecbur değiliz." diye konuştu.
Reform çalışmalarını sürdürmekte kararlı olduklarını dile getiren Erdoğan, "Kopenhag Kriterleri olmaz, biz bunun adını Ankara Kriterleri koyar yolumuza devam ederiz. Kriterleri hazırlamak bizim için zor değil. Kurarız ekiplerimizi, bu kriterleri hazırlarız. Onun için Sisi olayının, Avrupa Birliği'nin o güçlü takımlarının onlarla orada bir araya gelmesi tarihi bir kara lekedir, Avrupa Birliği bundan kurtulamaz." dedi.
"Bizim darbelere karşı tavrımız açık ve nettir"
"Venezuela'da yaşanan kriz nasıl sonuçlanır, bir öngörünüz var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun seçilmiş bir lider olduğu gerçeğinin görülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Guaido, seçilmiş bir lider değildir. Guaido, Meclis Başkanlığına gelmiş birisidir. Yani bunu ne yazık ki eyalet valisi gibi oraya atama gayretleri var. Şimdi seçilmiş bir lider olmadığın halde insan utanır. Sen bir seçimle Venezuela'nın başına gelmiyorsun ki. Şimdi seni oraya birileri atıyor. Senin demen lazım ki 'beni Venezuela halkı buraya seçmediği sürece ben burada böyle bir şeye talip olamam.'" değerlendirmesinde bulundu.
Maduro'nun yüzde 50'nin üzerinde bir oyla seçildiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hani öyle anlatıyorlar ki sanki böyle her taraf açlık, sefalet, şu, bu filan. Ben daha kısa bir süre önce oradaydım. Böyle bir şey de yok. Ama öyle bir hava estiriliyor ki. Venezuela'nın altınına, elmaslarına, bilmem nelerine el koyma operasyonundan başka bir şey burada gözükmüyor. Afrika'da da aynı şeyler yapılmadı mı? Afrika'da da aynı şeyler yapıldı. Şu anda benim ülkeme Venezuela'dan kaçıp gelen herhangi bir kişi yok. Venezuela'da devlet sıfırlanmış değil ki aramızda ticari ilişkiler vesaire bunlar var. Bu tür ticari ilişkiler sebebiyle oradan herhangi bir yetkili gelir buradaki bizim yetkililerimizle muhataplarıyla da görüşmesini yapar, olay budur. Yoksa kaçmak diye bir şey söz konusu değil.
Guaido tabi Türkiye'yi tanımadığı için o Türkiye'yi bir kabile devleti zannediyor. Önce neyin ne olduğunu öğrenmesi lazım. Devlet adamı olmak öyle kolay bir iş değil ama herhalde bu süreçler onlara bazı şeyleri öğretir diye düşünüyorum. Ama şunu bilmemiz lazım; bizim darbelere karşı tavrımız açık ve nettir. Bunu biz 15 Temmuz'da ortaya koyduk ve o darbe olayında bize ilk olumlu mesajını veren, yaklaşan Maduro olmuştur. Dolayısıyla şu anda Maduro'ya karşı yapılan bu darbe girişimine de bizim uzak durmamız söz konusu değildir. Maduro halkıyla beraber yürüdüğü sürece bizim desteğimize de sahip olacaktır. Darbelere karşı olan bu tavrımızı bundan sonra da biz aynen sürdüreceğiz."
Özel hayatını anlattı
"Yoğun temponuzda ailenize ve torunlarınıza nasıl vakit ayırabiliyorsunuz, neler yapıyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, "Biz zaman zaman İstanbul'a gidişi çekemiyoruz, bazen 'bir an önce gidelim' diyoruz. Gittiğimizde sağ olsun hepsi de hemen evde toplanıyorlar." cevabını verdi.
Erdoğan, ailesiyle İstanbul'da bir araya geldiklerinde hoş saatler geçirdiklerini anlatarak, "Bunların hepsi de en ufağından en büyüğüne kadar ayrı bir cilveye sahip. Torunun tadı başka. Mesela bu sabah, torunlardan en ufağı Aybüke, ne cilveler yapıyor, hele hele uykudan da yeni kalkmış o haliyle. Onun o hali sizin zaten bütün yorgunluğunuzu aldığı gibi size enerji veriyor. Bakıyorsun bir üstü gene öyle, onun bir küçüğü daha var, o henüz bu şeylere tam başlamadı ama Aybüke şimdi bakıyorsun artık hafif hafif yeni de konuşmaya başladığı için çok tatlı. Küçüğü herhalde 5-6 ay sonra aynı konuma gelecek. Bunlar enerji kaynağı." ifadelerini kullandı.
Siyasetten arta kalan vaktinde ne yaptığının sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Siyasetçinin boş vakti olur mu? Bizim şu anda bütün vaktimiz millet. Boş vaktimiz bize diyorum ya 'çocuklar bekler'. Vardığımız an onlarla bir hemhal oluruz. Onlar 'dede, anneanne' derler. Onlarla oynama, oyalanma... O zaten bizim için ayrı bir kaynak oluyor. Bizim zaten onlarla buluşmamız, oynaşmamız, onlar bizim için milete ve vatana hizmet yolunda ayrı bir enerji kaynağı oluyor."
"Bazı dizileri fırsat buldukça izleme durumumuz oluyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, takip ettiği dizinin ya da son okuduğu kitabın ismiyle ilgili soruya ise şu cevabı verdi:
"Dizileri filan zaten benim adıma izleyenler oluyor. Çok istisna bazı dizileri fırsat buldukça izleme durumumuz oluyor. Bazen arkadaşlarım 'şu dizi önemli' deyip, onu bana daha sonradan ayrıca izletiyorlar, kısmen ama inanın benim bütün şu anda şeyim, millete hizmet yolunda akşam geç saatlere kadar oturur, zaman zaman arkadaşlarımızla değerlendirmeleri yaparız. Hazırlıklar önüme gelir, okur onlar üzerinde çalışmamı yaparım ve ertesi güne de öylece hazırlanırım. Yaptığım iş bu."
"Bu tempoda uyku süreniz nasıl? Kaç saat uyuyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, ortalama 6-7 saat karşılığını verdi. Bu kadar uyku ile nasıl ayakta kalabildiği sorulan Erdoğan, "Ayaktayım şu anda bak görüyorsun." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki turizm beklentisiyle ilgili soruya, "Bu yıl daha hareketli olacak. Kültür ve Turizm Bakanım, Doğu Ekspresi ile doğuya doğru yolculukta, yanında bol miktarda gazeteciler de var. Hedefimiz 50 milyonu yakalamak. 50 milyon turisti bizim yakalamamız demek bir kırılma noktasıdır. Bununla beraber turist sayısının artmasından öte bizim yeni bir beklentimiz daha var. Nedir o? Paralı turistin ülkemize gelmesi ve onunla beraber getirisinin de artması. Biz şimdi buna doğru gidiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Golf turizmine ciddi manada altyapı yatırımı yapıldı"
"40 artı 6 milyonla bu yılı kapadık, yani 40 milyon yabancı turist, 6 da yerli olup dışarıda olan turist." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bu sene bunu 50 artı ile yapacağız inşallah, gidiş oraya. Göbeklitepe, hakikaten bizim sükse yapan destinasyonlarımızdan birisi çok çok önem arz ediyor. Tabii biz şimdi tarihi, bütün eserlerimizi sürekli olarak meydana çıkarmanın gayreti içerisindeyiz. Bu konuda da başarılı çalışmalarımız var, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın, vakıfların bu noktada çok ciddi çalışmaları var. Bu çalışmalarla beraber cazibe artıyor.
Bir de tabii artık biz sadece 'deniz, kum, güneş turizmi' olarak değil, biz bunları çeşitlendirdik. Yani bunda artık kış, sağlık, eğitim turizmi var. Bütün bunlarla beraber özellikle de Türkiye'nin çok değişik yerlerindeki mesela golf turizmine ciddi manada altyapı yatırımı yapıldı. Golf turizmi de malum hakikaten imkanı ve paralı olanları daha çok çekiyor, böyle bir durum var."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası spor kulüplerinin hazırlıklarını, devre arasında Türkiye'de yapar duruma geldiklerine değinerek, "Bunlar da çok çok önemli. Mesela şimdi Antalya filan bu noktada devre arası yabancı kulüpler hazırlıklarını orada yaptı." ifadesini kullandı.
Dağcılık sporunun da geliştiğine işaret eden Erdoğan, "Her geçen yıl inşallah turizmde dünya nereleri yakaladıysa biz de oraları yakalıyoruz, yakalamaya devam edeceğiz. Hiçbir zaman onlardan geri kalmayacağız. Onları yakalayacağız ve geçeceğiz. Türkiye'nin bu güzelliklerine dört mevsim de ulaşmak mümkün. Tarih, kültür... Ne ararsan ülkemde var. Bunların birçoğu bu noktada fakir. Bunların yeter ki önce biz kıymetini bilelim ve dünyaya da tanıtalım." şeklinde konuştu.
"Demokrasi yerelde başlar, genelde değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının son bölümünde 31 Mart'taki seçimlere değindi. "Benim bütün derdim şu; milletime sesleniyorum diyorum ki 31 Mart, yerelde sizler için bir fırsattır." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Demokrasi yerelde başlar, genelde değil. Dolayısıyla bütün vatandaşlarımın sandığa gitmelerini çok çok önemsiyorum, istikrar için, güven için, özellikle bağımsızlığımızın güçlendirilmesi için. Bu konuda vatandaşlarımızın muhakkak sandığa gitmesi lazım. 'FETÖ' denilen bu lanete, PKK'ya karşı hep birlikte el ele verip, sandıklarda demokratik irademizi, milli iradeyle bütünleştirerek ortaya koymamız lazım, ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki 'demokrasi yerelde başlıyor, öyleyse bu yereldeki inisiyatifimizi muhakkak kullanalım' diyorum. Bağnaz bir particilikten öte hizmete oyumuzu verirsek, gönül belediyeciliğine oyumuzu verirsek kazanan fert fert millet olur, fert fert bu ülkede şahıslar olarak biz oluruz."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Görür görmez polisi aradı! Gerçek bambaşka çıktı
HABER || Veliler, öğrenciler dikkat! Resmi Gazete'de yayımlanarak değiştirildi
HABER || İzmir'de kız meselesi kavgası! 3 kişiyi katletti
MİT tuzağı böyle bozdu! Nokta operasyonun adım adım detayları
SON DAKİKA || Hafta sonu hava nasıl olacak? Meteoroloji'den yeni uyarılar