Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tankta prototip hazırlandı, yakında üretime geçilecek
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye artık İHA-SİHA üretiyor. Tankta prototip hazırlandı, yakında üretime geçilecek. TOMA'lar artık Türkiye'de yapılır hale geldi. Yerli motorumuzu da yapar hale geliyoruz. ATAK helikopterlerini ürettik ve ihraç eder hale geldik" dedi. Moody's'in Türkiye hakkında kararlarını da değerlendiren Erdoğan, "İnşallah 24 Haziran'dan sonra o Moody's'e bir operasyon biz çekeceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail, bize 10 tane İHA verdi, Heron ve daha sonra arıza yaptı 2 tanesi, 8'i şu anda yarı kullanılabilir durumda. Böyle bir vaziyette. Amerika ise 'kongre izin vermiyor' diyerek bize insansız hava aracını vermedi. Kötü komşu ev sahibi yapar, biz şimdi kendi üretimimizi kendimiz yapıyoruz, hamdolsun artık ev sahibi konumuna gelmiş bulunuyoruz" dedi.
Erdoğan, Anadolu Yayıncıları Birliği'nin 24 TV-360'ta canlı yayınlanan programda Rize'nin Güneysu ilçesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Trabzon'da muhteşem ve coşkulu bir miting yaptıklarını, ardından Ovit Tüneli'nin açılışını gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, tünelin tarihi özellikleri itibarıyla kendileri için önemli bir proje olduğunu ifade etti.
Bu hattın Rize ve Erzurum'u birbirine bağladığına işaret eden Erdoğan, buraların geçilmez yerler olduğunu ve bu kış tünellerin tek tüp çalışmasına rağmen geçişlerin gerçekleştirilebildiğini söyledi.
Rize'ye geldiklerinde de mitingde büyük bir katılım, coşku ve heyecan olduğunu belirterek, "Bunlarla beraber tabi biz şu anda seçim kampanyası içerisinde bu güzellikleri yaşayınca onlar bize ayrı bir güç veriyor" ifadesini kullandı.
Yayının yapıldığı yerin anne ve babasının evi olmadığını, babasının rahmetli olmasının ardından annesinin köyüne geldiklerini ve burada yerleşim imkanı bulduklarını belirten Erdoğan, kardeşleriyle mevcut evi yaptıklarını aktardı.
Güneysu'ya geldiğinde ne hissettiğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bir huzur, bir rahatlamayı hissediyorum, duyuyorum. En azından hemşehrilerimle tabi bizim kuşakta çok fazla kalmadı. Bizim kuşaktan burada olanlarla görüşüyoruz. Kimi ebediyete göçtü, halen yaşayanlarla böyle biraz görüşme imkanı oluyor. Benim zaten geldiğimde buralarda kalma şansım taş çatlasın bir hafta." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin ana-baba ocağında bacanın tütmesi, varlığın burada devam etmesi olduğunu vurguladı.
Güneysu'nun siyaseti bırakması halinde dönüp gelebileceği bir yer olup olmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Dönüp gelme noktasında, tabi özellikle sürekli kalma anlamında değil de ama bizim baba ocağımız, ana ocağımız var, oraya da gelip uğramak çok önemli, yani kökten kopmamak. Çocukluğumda babam bizi her yıl yaz tatillerinde buraya getirirdi ve yaz tatilinde babamla beraber burada bir ayımızı geçirirdik. O duyguyu keşke ben yine aynı şekilde yaşayabilsem." diye konuştu.
Güneysu'nun o dönemlerde nahiye olduğunu ve o zamandan bu zamana önemli değişiklikler yaşadığına değinen Erdoğan, "Biz burada tabi şimdi bu gelişlerle artık sıla-i rahim noktasında baba, dede bunlar olmadığı için o noktada değiliz ama o zaman bir sıla-i rahim anlayışıyla da bu ziyaretleri gerçekleştiriyorduk." ifadesini kullandı.
"Neler yapılıyor haberleri yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer cumhurbaşkanı adaylarının havaalanı köprü, "Milli marka, milli üretim, sanayileşme, kendi tankımızı, topumuzu tüfeğimizi niye yapmıyoruz da yol, kaldırım, köprü yapıyoruz" şeklindeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlar bizi takip etmiyorlar, takip etseler dahi, bilseler dahi yaptıklarımızı hiçbir zaman 'yapıyor' demiyorlar. Şu anda biz savunma sanayinde ilk göreve geldiğimizde yüzde 20 civarındaydı yerli sanayi üretimi, şimdi bu yüzde 65. Biz dışa bağımlılıktan bu oranda artık kurtuluyoruz. Şu anda Türkiye artık insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Silahlı insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Şu anda mesela tüfeklerde üretime geçtik, yapıyoruz. Aynı şekilde şu anda tankta prototip yapıldı, seri üretime geçilecek. Zırhlı taşıyıcılarda alternatifli zırhlı taşıyıcılarımız var. Mesela TOMA'lar vesaire bütün bunlar artık Türkiye'de yapılır hale geldi. Şimdi her geçen gün öz güven de arttığı için biz bu noktada yerli motorumuzu da yapar hale geliyoruz. Bunu yaptığımız andan itibaren zaten bu iş çok daha ileri kademelere taşınmış olacak."
Atak helikopterinin yapıldığını anımsatan Erdoğan, "Şimdi Atak helikopterlerini ben Sayın Berlusconi'nin İtalya Başbakanı olduğu zaman onunla görüşerek İtalyanlarla ortaklaşa bir üretime geçtik. Şu anda biz Atak helikopterlerini üretiyoruz ve hatta hatta ihracata da bu noktada Atak helikopterlerine de başladık, bu noktaya geldik. Bunların bunlardan haberleri yok ki. Türkiye'de savunma sanayinde neler yapılıyor haberleri yok." ifadesini kullandı.
Eğitim uçağı Hürkuş'u yapar hale geldiklerine işaret eden Erdoğan, "Ama bunlara sor, bilmezler. Bunlar dertli değil, biz dertliyiz. Mesela bizim şimdi kendi milli, yerli tüfeklerimizi üretir hale geldik, bunları yapıyoruz." dedi.
"Böyle bir hedefleri de mi yoktu muhalefetin?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hayır, hiçbir zaman olmadı ki. Allah rahmet etsin Nuri Demirağ, Sivaslı. Nuri Demirağ yerli uçağı yaptı CHP zihniyeti o zaman Nuri Demirağ'ın bu üretiminin önüne geçerek o fabrikayı gaz ocağı fabrikasına dönüştürdü. Bunların mantığı, anlayışı bu. Bunlar Türkiye'de bir yerli, milli sanayi olması diye bir dertleri yok ki. Bir yerlerden aldıkları talimat neyse o talimatın gereğini yerine getiriyorlar. 'Yapma, etme, biz size veririz, işiniz mi yok ya, ne gerek var', çünkü bunlar müstemleke. Müstemleke yapıdan başka bir şey bekleyemezsiniz ama biz kendi irademizi koyduk.
Çünkü İsrail, bize 10 tane İHA verdi, Heron ve daha sonra arıza yaptı 2 tanesi, 8'i şu anda yarı kullanılabilir durumda. Böyle bir vaziyette. Amerika ise 'kongre izin vermiyor' diyerek bize insansız hava aracını vermedi. Kötü komşu ev sahibi yapar, biz şimdi kendi üretimimizi kendimiz yapıyoruz, hamdolsun artık ev sahibi konumuna gelmiş bulunuyoruz."
Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 füzelerine ilişkin Erdoğan, bazı NATO ülkelerinin S-400'lerin NATO konseptine ters olduğunu söylediğini anımsattı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in ise buna karışamayacaklarını, Türkiye'nin kendi tasarrufu olduğunu ifade ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yunanistan'ın S-300'leri var. Şu anda onda S-300 varken ona böyle bir şeyi söylemiyorsun. Öbür tarafta NATO dışında aynı şekilde Suriye'de bunlar var, herhangi bir şey söylemiyorsun. Türkiye'ye gelince böyle bir takılma politikası, bunu anlamak mümkün değil. Biz savunma sanayiine yönelik kendi ihtiyacımız olan ne gerekiyorsa bunların gayreti içindeyiz. Paranız olsa bile vermiyorlar. Ben kendi silahlarımı niye yapmamayım? Biz dedik ki 'Bunları beraber yapalım', ona da gelmiyorlar. Rusya bize sağ olsun çok uygun şartlarda kredi verdi. Hem de işin ikinci, üçüncü kademesinde ortaklaşa bir üretime gireceğiz. Ayrıca S-500'lerin ortak yapılması konusunda Rusya'ya teklif yaptım."
Erdoğan, 12 Haziran'da açılışı yapılan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'na (TANAP) ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye'nin ne kadar stratejik konumda olduğunu gösteren önemli bir proje olduğunu vurguladı.
Birbirinin alternatifinin olmadığı ama Türk Akımı Projesi'nin de aynı şekilde önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunların hepsi Türkiye'yi hat haline getiriyor. Buradan Avrupa'ya dağıtımı yapıyoruz. Avrupa şu anda bizden bunu satın alma durumuna gelecek. Sayın Putin, 'Bu konularda karar Türkiye'nin' diyor. Aynı şekilde TANAP ile alakalı biz sıkıntıya düştüğümüz anda oranı, miktarı artırabilme imkanına sahip olacağız. Bizim için doğalgaz olayı tehlike veya tehdit olmaktan çıkıyor." diye konuştu.
"Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi gaz arzıyla tehdit mi ediyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Etme durumları olabilir. Şu anda Rusya bizim üzerimizden geliyor. Bulgaristan geçmişte bir yanlış yaptı, almadı. Alsaydı bu bizim için talihsizlik olurdu. Şimdi bizim üzerimizden geçmesi bize çok ayrı bir güç kattı. En yüklü doğalgazı biz alıyoruz Rusya'dan. Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor. Batı, TANAP'tan kullanırken Türkiye ve Azerbaycan dayanışmasının en güzel örneğini de bulacak. Biz böylece burada stratejik bir konumda temsil görevini ifa edeceğiz."
Erdoğan'a, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, büyük projelere daha önce karşı olduklarını söylüyordu ama şimdi karşı olmadıklarını, kullanılan bütçeye karşı olduklarını söylüyor. Sizin döneminizde sermayenin tabana yayılmadığı yönünde eleştiriler de var. Buna katılıyor musunuz?" sorusu yöneltildi.
Bunun üzerine Erdoğan, "Bu adamlar ekonomiyi bilmiyor. Bunlar zannediyorlar ki ekonomi sadece cepteki paradır. Ekonomi sadece cepteki para değildir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide özellikle "kaynakların çeşitlendirilmesi" diye bir tez olduğunu, göreve geldikten sonra bunu yaptıklarını anlattı.
Kendi bütçelerini kullanmadan, yap-işlet-devret ve kamu-özel ortaklığını devreye soktuklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunları yapmak suretiyle parayı kim buluyor? İşi yüklenecek olan firma buluyor. Sadece bizden zaman zaman Hazine garantisi istedikleri oluyor. O da bizim için çok çok önemli bir yük değil. Biz bu şekilde yüklenici firmalar ile anlaşırken yüklenici firma çok seri olarak üretimi yapmak durumunda kalıyor. Ne kadar erken bitirirse kendisi de o kadar para çabuk kazanacak. Onun için işe önem veriyor, sıkı tutuyor. Hastanelerde, yollarda, köprülerde, Marmaray'da bu anlayışla Türkiye'yi ayağa kaldırdık. Yüksek Hızlı Trenler de aynı şekilde. Bazıları 'Türkiye'de ekonomi zor durumda' diyor. Türkiye'de ekonomi zor durumda olsa bu yüklenici firmalar bu kredileri, rakamları nereden bulacaklar?"
Erdoğan, Moody's'in Türkiye hakkında kararlarına ilişkin, "İnşallah 24 Haziran'dan sonra o Moody's'e bir operasyon biz çekeceğiz. Biz Moody's'in üyesi olmadığımız halde olur olmaz açıklamalar yapıyor. Sıfır açıklaması yaptı, büyüme 7,4 çıktı. Ayıp denen bir şey var. Sen bu kadar önemli konumda bir firma olacaksın ve 'Türkiye'yi nasıl karalarım, onu nasıl zor duruma sokarım' diye adımlar atacaksın. Başaramayacaklar." değerlendirmesini yaptı.
"OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?"
Muhalefetin OHAL nedeniyle rahat kampanya yapamadığı yönündeki eleştirileri hatırlatılarak, "OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, şöyle konuştu:
"OHAL'in kampanyalara yansıyan en ufak yanı yok ki. Bir tane örnek versinler, OHAL nerede hangi kampanyayı engelledi? Bir defa bu OHAL, bizim göreve geldiğimiz zamandaki OHAL değil. Bu OHAL, tam aksine şu andaki terör tehdidi altındaki bölgeleri, bu tehditten kurtarmaya yönelik bir güvenlik tedbiridir. Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Biz bir ayda kaldırdık. Bize o zaman 'Sadece OHAL'i kaldırın yeter' dediler ama yetmedi. Ondan sonra da terör aldı başını yürüdü. 24 Haziran'dan sonra bu göreve devamım halinde ilk işimiz inşallah OHAL'i kaldırmak olacaktır. OHAL'i kaldırmak demek, tamamıyla yok etmek, geri dönmemek anlamında değil. Biz terörü gördüğümüzde en sert tedbir neyse onu yine alırız. Fransa OHAL'i kaldırdı mı tamamen?"
Batı'da İslam düşmanlığı
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, son dönemde Batı'da İslam karşıtlığının yükseldiği hatırlatıldı.
Erdoğan, bu soruya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Sabırla 24 Haziran'ı bir atlatalım. 24 Haziran'dan sonra özellikle Batı'nın güçlü ülkelerine gerekli olan tavırları, tedbirleri biz de koyacağız. Birinci derecede Almanya ile bunları konuşacağız. Bu gidiş, gidiş değil. Şu anda Almanya, tamamen FETÖ teröristleri ile tıklım tıklım dolu. Hepsi orada cirit atıyor ve bunlar marka isimler. Amerika, Hollanda, Belçika öyle. Buralarda tabii PKK/PYD/YPG var. Hepsi buralarda. Bunlara karşı aldığımız bizim de sinyaller, istihbarat teşkilatımızın tespitleri var. Eğer dost isek, NATO'da berabersek, AB'ye müzakereciysek gelin bu işleri çözelim diyeceğiz. Bu adımları da beraber atmayı planlıyoruz. Başka çaremiz yok."
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Erdoğan, "İlk turda siz Cumhurbaşkanı olur ve Meclis farklı olursa nasıl bir Türkiye olur. Kanaatiniz nedir?" sorusu üzerine, bunları şu anda konuşmanın çok erken olduğunu ifade ederek, "Zira dereyi görmeden paçayı sıvamak olacak bir iş değil. Şu anda doğrusu ben halkımın bir defa parlamentoda beni yalnız bırakmayacaklarına inanıyorum. Dolayısıyla parlamentodan da iyi çıkacağımıza inanıyorum." diye konuştu.
Parlamentoda gerekli desteğin gelmemesi halinde kanun çıkarmada sıkıntı olabileceğini belirten Erdoğan, "Çünkü Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bizim tek hareket yolumuzdur. Benim kanun çıkarma yetkim yok. Sadece bütçede bir tasarrufumuz var. Bunun dışında tamamen parlamentoya aittir." değerlendirmesinde bulundu.
"Güçlü Meclis" derken bunu ifade ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Güçlü Meclis'te de işte Cumhur İttifakı'na özellikle halkımızın desteği şart. Cumhur İttifakı, halkımızdan beklenen desteği gördüğü anda evelallah biz yolumuza güvenle gideriz. Cumhurbaşkanlığı noktasında bu gücü halkımızdan aldıktan sonra biz inşallah çok daha farklı bir Türkiye'yi dünyada zeminine oturtacağız ve görmedikleri bir Türkiye'yi görecekler. Bu Türkiye artık eski Türkiye olmayacak. Bu Türkiye, artık böyle ikide bir tökezleyen ayağı prangalı Türkiye olmayacak. 16 yılda biz ülkemizi nasıl uçurduysak bundan sonra çok daha farklı ve çok daha hızlı bir şekilde ülkemizi uçuracağız. Onun için 2023 farklı bir Türkiye olacak. 2053 farklı olacak. 2071 farklı olacak. Bunu hemen, fazla değil 2019 Mart yerel seçimlerinde de göreceğiz. Ben buna da inanıyorum."
Terörle mücadele
Terörle mücadele çerçevesinde en son Kandil'e yönelik operasyon yapıldığı anımsatılarak, "Bu operasyonla ilgili durum nedir? Muhalefetin söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine ilk hamleyi Cerablus'ta yaptıklarını anımsatan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Sayın Obama döneminde yaptığım görüşmelerde bizim bir Zeytinlik Harekatımız vardı. Bu Zeytinlik Harekatında sayın Obama sözünde durmadı. Ne zamandı bu? Malum Antalya G20 Zirvesi'nin olduğu dönemde de kendisiyle bunları çok açık konuştum. 'Bizi oyalıyorsunuz' dedim. Bu Zeytinlik Harekatı geciktiği için de maalesef oradan ülkemize tehditler oluyor. İşte Kilis'e giren tehditler vesaire. Dedi ki 'bunu halledeceğiz.' Ama hallolmadı. Arkadan Trump geldi, onunla konuştuk yine hallolmadı ve bunun üzerine baktık ki bu olacak gibi değil. Bu arada işte o malum bin 250 tır silah mühimmatıyla beraber Kuzey Suriye'ye geldi."
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde Amerika'nın 20'yi aşkın üssü olduğunu, silahların da bu üslerde depolandığının altını çizerek, şunları söyledi:
"Bununla kalmadılar. Ben bunu kendisine söylediğim zaman 'olamaz' dedi. 'Mümkün değil' dedi. Komutanları yanına çağırdı. Sağır odaya girdik, orada bunları konuştuk. Dedim, 'olamaz değil işte şu anda oluyor, var. Benim istihbaratım da bana bu bilgileri veriyor.' Orada kendine göre bazı talimatlar verdi. İşte izliyorsunuz Trump'un bu noktadaki durumu nedir, ne değildir? Daha sonra bu rakam 5 bin tıra çıktı. Ayrıca da iki tane kargo uçağıyla yine buraya gelişler oldu. Bu işin olmayacağını görünce biz tabi Afrin hazırlıklarını yaptık."
Cerablus'ta 2 bin kilometrekarelik alanı kontrol altına aldıklarını ve buraya artık yavaş yavaş yerel halkın dönmeye başladığını söyledi.
İdlib'in kontrolünün Afrin ile başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Afrin'i halledince, orada yaklaşık 2 bin kilometrekarelik alan kontrol altına alınınca, 12 tane gözetleme kulesi bizim kontrolümüze verildi. Onlarla beraber İdlib olayı kontrole alındı. Burada gerek İran gerek Rusya ve gerek Türkiye'nin üçlü olarak iyi bir koordinasyonu. Hala da bu devam ediyor. İşin merkezi yönetimle olan kısmını ise zaten Rusya falan götürüyor ve burada bizim şimdi Tel Rıfat ve en son Münbiç olayı. Münbiç'te de bildiğiniz gibi."
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 4 Haziran'da Amerika'da bir araya geldiğini ve görüşmeler yapıldığını anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Şu anda biz belirlenen takvimle Münbiç'te çok daha iyi bir mesafe alacağımıza inanıyoruz ve süratle de şu anda bu gidiyor. Onlar Fırat'ın doğusuna gitmek suretiyle bu işi rahatlatacaklar ve sözünü verdiler. Üstelik bir de tabi bu silahların üzerindeki kendi seri numaralarıyla filan geri toplayacaklar. Bunun sözünü verdiler. Eğer bunlar, bu seri numaralarıyla bunları geri toplarlarsa oradaki sıkıntı daha da aşılmış olacak. Bunu ben önemli bir gelişme olarak görüyorum. Bu kayıtlar Dışişleri Bakanımız da ve Bakanlıkta zaten var. Biz de burada gerek sayın Putin gerek sayın Ruhani telefon diplomasisiyle süreci takip ediyoruz. Temennim odur ki, bu işi bir defa süratle bitirelim. Koalisyon güçleriyle Türkiyeydi, Rusyaydı, Ruhaniydi aramızda bir sıkıntı yaşanmasın."
"Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez"
"Bir siyasi parti başkanı çıkıyor 'girmesinler', birisi 'Kandil'de zaten terörist kalmadı' diyor. Muhalefetin terörle mücadelede özellikle Kandil ile ilgili değerlendirmelerini nasıl görüyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:
"Bir defa çok açık net ortaya koyalım. Şu anda muhalefet Türkiye'de var mı? Türkiye'deki muhalefet iş yaptırmama üzerine kurulmuş. Mesela terörle mücadele diye şu anda bay Muharrem'den bir şey duydunuz mu? Bay Kemal'den terörle mücadele adına bir şey duydunuz mu? İşte kalkıyor Edirne'de cezaevinde terör örgütü PKK'nın arkasında durduğu bir kişiyi gidip ziyaret ediyor. Bu nasıl bir anlayıştır?
7 Haziran seçimlerinden sonra 53 tane Kürt kardeşimi öldüren bunlar değil mi? Bunlar. 'Sokağa dökülün' demedi mi? 'Sokağa dökülün' dedi. 15 yaşındaki Yasin'i öldürenler bunlar değil mi? Üzerinden arabayla geçenler bunlar değil mi? Bütün bunlar oradaki yakıp, yıkanlar vesaire bunlar değil mi? Bunlar. Peki bunlara karşı ne yapabildik? Onların bunlara karşı herhangi bir tavrı oldu mu? Olmadı. Şu anda neymiş? CHP'si de olsun, diğeri de olsun dedikleri ne? 'Bir Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde duramaz' diyor. Ne demek ya? Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez. Olduğunda içerideydi. Orada zaten bir eksiklik var, bir yanlışlık var. Yani biz burada illa mahkumiyeti adaylık şartları arasında saymamamız lazım. Tutuklu da olsa bence tutuklu olan kişide aday olamaz, olmamalı. Çünkü bu bir kaçamak yoldur. Buna niye böyle bir fırsatı biz verelim?"
Erdoğan, Demirtaş'ın TRT'de yapacağı konuşmasına değinerek, "Öyle veya böyle şimdi bu şartlar içerisinde tabi gelecek işte 5 dakika, 10 dakika neyse TRT'de konuşmasını da Edirne'de cezaevinden çekim yapılmak suretiyle yapacak. Burada bunlar kalkıp, 'iktidar engelledi' deyip, oradan bir rant elde etmenin gayreti içerisine de girebilirler. Bir mağduriyet pozisyonuna da girebilirler. Ben arkadaşlara onu söyledim. 'Bırakın' dedim, mağduriyet imkanını bunlara vermeyin, bırakın. YSK ile de görüşün gitsinler orada cezaevinde çekimi yapsınlar. Zaten bunlar canlı yayın değil, malum. Ondan sonra da konuşması neyse bu konuşması yayınlanır. Olay bu." diye konuştu.
"Ben kavmiyetçi değilim"
"AK Parti'nin dilinin devletleştiği ve Kürt halkıyla bir mesafe olduğuna yönelik birtakım eleştiriler var. Bu konuyla ilgili tespitiniz nedir? Böyle bir mesafe olabilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, buna katılmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Erdoğan, "Ben Müslümanım. Benim dinimde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza. Böyle bir şey yok. Benim dinimde hüküm şudur; 'Tüm inananlar şüphesiz kardeştir.' Ben onlara kardeş olarak bakıyorum. Yunus'un diliyle de yaradılanı yaradandan ötürü seviyorum. Kürt olduğu için sevmiyorum, Türk'ü de Türk olduğu için sevmiyorum. Laz'ı Laz olduğu için sevmiyorum. Boşnak'ı, Arnavut'u. Bunları ben kendi kavminden dolayı sevmiyorum. Ben kavmiyetçi değilim." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, rahmetli babasına, "Biz Türk müyüz, Laz mıyız?" diye sorduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Dedem benim büyük mollaydı. 'Oğlum, bir gün ben de dedene sordum.' dedi. Dedem demiş ki, büyük dedem bu tabi 'torunum bir gün öleceğiz. Bize kabirde Rabbin kim, nebin kim, dinin ne? Ama kavmin ne diye bir soru sormayacaklar. Elhamdülillah Müslümanım de geç.' Ölçü bu. Biz Müslümanız. Bizim dinimizde kavmiyetçilik yok. Biz kavmiyetçi olamayız. Türk Türklüğü ile övünür ama diğer kavimlere karşı 'benim kavmim daha üstündür' diyemez. Kürt de Kürtlüğü ile övünebilir ama Kürt de diğer kavimlere göre kendi kavminin üstünlüğüyle kalkıp, övünemez. Bunlar ayrımcılık sebebidir. Diğerleri de öyle. Lazı da öyle, Boşnağı da, Gürcüsü de. Ama bunlar bizi sevgiden uzak eder mi? Hayır. Biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik kardeşim seviyoruz. Ben eğer bugün 'Kürt kardeşlerim' diyebiliyorsam demek ki benim onlara karşı bir tavrım yok."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
THY ve AJET iptal olan uçak seferler listesi 23 Kasım 2024: Bugün hangi uçuşlar iptal edildi?
HABER || Sürücüler dikkat! Sayılı günler kaldı
Turuncu kod verilmişti! Antalya'yı sel aldı: Okulun bahçe duvarı yıkıldı, 5 yıldızlı oteli su bastı!
Dikkat! Meteoroloji il il uyardı: Lapa lapa kar geliyor! Don, tipi, buzlanma...
KENDİ ELLERİYLE YAPTI! Yatağa bağımlı 47 yıllık eşi için binanın dışına asansör