Cumhurbaşkanı Erdoğan: Atatürk'ü sevmek başka, Atatürkçülük yapmak başka bir şey
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Rusya, Kuveyt ve Katar’ı kapsayan üç günlük ziyaret turunun sonunda aralarında Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik’in de arasında bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, son günlerde yaşanan Atatürk tartışmaları için, "Konuşmamda bu ülkede tabular oluşturulmaması gerektiğini vurguladım. Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Anlattığımız da budur" dedi. Bahçeli'nin 'ittifak' açıklamasını da değerlendiren Erdoğan, "Seçim öncesi düşünülebilir. Biz adım atmaya hazırız" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 gün süren Rusya, Kuveyt ve Katar ziyaret turunun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Doğan TV Ankara Temsilcisi Hakan Çelik, Erdoğan'ın gündeme dair değerlendirmelerini şöyle aktardı:
"Rusya'da süreç hızla ilerliyor"
Rusya ile başlayan Kuveyt, Katar ile devam eden üç günlük bu ziyaretlerimizi şu an itibariyle tamamlamış bulunuyoruz. Rusya’da ikili ilişkilerde bütün kısıtlamaların kaldırılması süreci hızla ilerliyor. Özellikle Rusya ile tabii şu an itibarıyla geldiğimiz nokta turizmde çok çok hassastı. Turizmde de onuncu ayın sonu itibarıyla 4,5 milyona varan Rus turist sayısı var. Bu yıl sonu itibariyle daha da artacağa benziyor. Hedefimiz Rusya ile yüz milyar dolarlık ticaret hacmini yakalamak. Bu konuda her iki tarafta bu irade mevcut; bunu hedefleyelim ve bu hedeften de taviz vermeyelim anlayışı var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Abdullah Gül'e taziye telefonu
"Türk Akımı'nda 448 km tamamlandı"
Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili olarak temel beton atma törenini istiyoruz ki bu ay sonuna kadar yapalım. Bununla ilgili hazırlıklar sürüyor. Türk akımında şu anda Rusya deniz altında boru döşeme çalışmalarında 448 km’lik bölüm tamamlanmış vaziyette. Türk akımında gerçekten Rusya çok yoğun bir çalışma sürdürüyor. Türkiye tarafındaki hazırlıklar da devam ediyor. Buradan Avrupa’ya bu Türk akımı hattının geçmesi önem arz ederken, ikinci bir hattın yapımı ile ilgili çalışma konusunda Enerji bakanımıza gereken talimatı oradaki müzakereden sonra verdik. İkinci hatla ilgili çalışmalarımız devam edecek. Türk akımı hattı çift hat olarak devam etme imkanının yakalamış olacak. Burada ikinci hat ağırlıklı olarak Türkiye’ye hizmet veren bir hat olmuş olacak.
"Suriye konusu etraflıca ele alındı"
Suriye’de savaşın sona erdirilmesi ve siyasi geçiş konusunu da etraflıca ele aldık. Türkiye, Rusya ve İran Türkiye olarak Astana sürecini devam ettirmek istiyoruz. Ayın 22’sinde liderler düzeyinde bir araya geleceğiz. Bizden bir gün önce dışişleri bakanlarımız birayaya gelecek, ön hazırlıkları yapacaklar. Başta İdlib, Afrin olmak üzere son gelişmeleri ele alma imkanımız olacak. Malum, özellikle İdlib’deki 12 gözlem noktası hususu hassasiyet taşıyor. Bu gözlem noktaları konusunda Türkiye olarak bizler, Rusya hatta hatta İran’ın da burayla ilgili talebi var ise biz orada esnek davranıyoruz. Ancak Afrin konusunda İran’ın oraya kendisinin de böyle bir şeyi arzu etmesi konusunda Afrin’e sıcak bakmıyoruz. Çünkü oradan çekilme konusunda Hamburg’taki G 20 zirvesinde Rusya’nın bize verdiği sözleri var. Rusya’nın oradan çekilmesi, oradan bize yönelik muhtemel tehdit ve tacizlerden duyduğumuz rahatsızlıklarla alakalı olarak Türkiye’ye gerekli anlayışın gösterileceği hususlarında bize söz verilmişti. Afrin olayını biz bu çerçevede değerlendiriyoruz. Afrin’de demografik yapının korunması bizim hassasiyetlerimiz arasındadır. Orada son zamanlardaki yerleşmelerle beraber yüzde 55 gibi bir Arap nüfusun, yüzde 30-35 gibi bir Kürt nüfusun oluştuğunu görüyoruz; orada nüfusun geri kalan bölümünün de Türkmenlerden oluştuğu bir demografik yapı söz konusu.
Asker Katar'da Erdoğan'ı böyle karşıladı
"PYD konusundaki tavrımız çok net"
Orada atılacak adımlarda, tüm bunların göz önüne alınmasından yanayız. Astana süreci dışında burada Cenevre ile de bir eşgüdüm söz konusu. Astana ve Cenevre süreçlerinin eşgüdümlü biçimde devamı konusunda mutabık kaldık. Bizim PYD konusundaki tavrımız çok açık ve net. Bundan taviz veremeyiz. Bunda kararlılığımızı da ifade ettik. Suriye ulusal diyalog kongresi ile ilgili çalışmalar hep birlikte yürüyecek. Ama biz kendilerine şunu söyledik yani Suriye’deki muhalif grupları yok farz ederek orada bir yere varmak mümkün değil. Şu ana kadar Suriye’deki muhalif gruplar hem ılımlı muhalifler olarak, buradaki mağdur, mazlum insanların bir yerde haklarının korunması mücadelesini verdiler. Bunları yok farz etmek mümkün değil, bu değerlendirmenin çok çok iyi yapılması lazım. PYD-YPG, PKK üçlüsüne de dikkati çektik; meseleyi ele alırken oralarda bu tür terör örgütlerinin de hukuku vardır diye bir anlayış söz konusu olamaz. Zira bu tür bir anlayışla zaten mesafe de alınamaz.
"ABD DEAŞ'a karşı terör gruplarını kullanıyor"
ABD’nin DEAŞ’a karşı attığı adımlarda PYD-YPG gibi terör gruplarını kullandığı biliniyor. Bunlara çok ciddi ödemeler yapılmıştır. Bunlar Rakka’da, Münbiç’te bu tür gruplar kullanılmıştır. Münbiç, oranın asıl sakinleri olan Arapların şehirden kovulmasına, oranın PYD-YPG’ye peşkeş çekilmesine sahne olmuştur. Ayni şey Rakka için de geçerlidir. Kendilerinden yararlandıkları o terör gruplarının Rakka’yla hiçbir alakası yoktur. Dolayısıyla Rakka’nın da şehrin gerçek sakinlerine teslim edilmesi için bir çalışma yapılması gerekiyor.
Suriye’deki gelişmeleri bizim dikkatle ele almamız lazım ki, sağlıklı neticeye varalım. Bunun için bu ayın 22’sinde ben, Putin ve Ruhani, liderler olarak bir araya geleceğiz. Yapacağımız bu görüşmenin önem arz ettiğine inanıyorum. Bizden bir gün önce dışişleri bakanlarımız, hatta aynı gün genelkurmay başkanlarımız bir araya gelmek suretiyle hazırlık yapacaklar.
Erdoğan'dan Trump ve Putin'e tepki: Dünya ahmak değil
"Putin ile Yukarı Karabağ konusunu görüştük"
Sayın Putin ile Yukarı Karabağ konusunu da görüştük. Süreç neredeyse 30 yıldır işliyor, bu hassas meselenin Rusya tarafından ele alınması gerektiğini ifade ettik. Çünkü Rusya’nın bölgede Ermenistan üzerinde de ağırlığı var. ‘Rusya olarak bu işe önem vermeniz faydalı olacaktır’ dedik. Yedi reyondan beş tanesi ile ilgili daha önce çıkan karar var. Bu kararlara uyulması gerekliliği üzerinde durduk.
İkinci ziyaret noktamız Kuveyt idi. Ticaret ,turizm, savunma sanayi ve diğer alanlardaki işbirliğimizi ele aldık. Bu konularda ilgili arkadaşlarımızın birbirleriyle görüşmeleri devam edecek. Katar krizinin çözümü için Kuveyt Emiri’nin girişimlerini bugüne kadar nasıl desteklediysek, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğimizi belirttik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'da Türk askeri üssünü ziyaret etti
"Katar'da barış ve istikrar için bulunuyoruz"
Katar’da, Yüksek Stratejik Komite toplantısını yaptık; ikili ilişkilerimizi kapsamlı şekilde ele aldık. Ticaret, sanayi, tarım gibi muhtelif alanlardaki işbirliğimizin yanı sıra Katar’da biliyorsunuz bir de üssümüz var. Bunların değerlendirmesini yaptık. Askeri üssümüzü ziyaret ettik. Bizim askerimiz orada barış, güven ve istikrar için bulunuyor. Askerlerimiz bundan sonraki süreçte de aynı kararlılıkla oradaki görevlerini yapmaya devam edecekler. Askerlerimizin konuşlandıkları Tarık bin Ziyad kışlasının modernize edilmesi, genişletilmesi, büyütülmesi için çalışmalar sürüyor. Bu yapıldığı anda, parlamentoda aldığımız karar gereği neyse bunu yapmaya devam edeceğiz.
Katar’a yönelik yaptırımların artık kaldırılması gerekiyor. Bu krizin kimseye artık faydası olmadığı ortada. Bölgemiz zaten terör, iç savaşlar, mezhep gerginliği ile uğraşıyor. Yeni krizler çıkarmak kimseye fayda sağlamaz. Bunun yerine Suriye, Irak, Filistin, Somali, Myanmar gibi hepimizi ilgilendiren sorunlar üzerinde yoğunlaşmamız, mevcut meselelerin çözümüne odaklanmamız gerekiyor. Bunlar üzerinde durduk. Katar ile bu konularda fikir birliği içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Libya konusunu da ele aldık.
Temennim odur ki, başta körfez olmak üzere bölgede bir an önce aklıselim hakim olsun, bir an önce olumlu bir neticeye varılsın.
Kuveyt Kuleleri'ne Erdoğan için Türk Bayrağı yansıtıldı
- DEAŞ’lı militanların Rakka’dan çıkarılması, Amerikan basınında değil, BBC haberiyle gündeme geldi, çok tartışma yarattı. İki terör örgütünün anlaşmasını ve bunun ABD’nin gözetiminde olmasını nasıl karşılıyorsunuz? Amerikalı koalisyon Sözcüsü Albay Ryan 3500 sivil, 300 potansiyel teröristin tahliye edildiğini söyledi. Bunlar nereye gitti, bunlar potansiyel tehlike değil mi? Türkiye’ye sızma tehlikesi var mı? Bir de yine aynı albay Afrin’de YPG’ye karşı Türkiye’nin olası müdahalesine ilişkin, ‘DEAŞ ile mücadele eden ortaklarımızı her kim olursa olsun koruruz’ dedi. ABD’nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Amerikalı koalisyon sözcüsünün olaylara ne kadar vakıf olduğunu bilemiyorum. Rutin asker mantığı ile yapılmış bir açıklama gibi görünüyor. İşin siyaseti başka bir şeydir. Önemli olan onları oralarda görevlendiren siyasetçinin ne dediğidir. Orada kaç DEAŞ’lı olduğunu, kaçının çıktığını bildiğini de zannetmiyorum. Rakka, DEAŞ’ın Suriye’deki ana merkeziydi; en sonda ana merkezleri de düşmüştür. Biz oralarda DEAŞ’la mücaledele konusunda Amerikalılara şunu söyledik: ‘Rakka operasyonunu, Münbiç de dahil olmak üzere gelin beraber yapalım’. Ama onları ikna edemedik. ABD, orada, bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle yok etmenin hesabı içine girdi. ‘Biz oralarda yokuz; havadan müdahale ediyoruz, sadece lojistik destek sağlıyoruz’ diyorlar ama, gerçek tam öyle değil. Amerikalı komandolardan tutunuz, değişik güvenlik güçlerine varıncaya kadar YPG ile o bölge içinde o mücadelenin içinde bizzat yer alanlar var. YPG elemanlarına para verdiklerine dair duyumlar var. Tüm bunları bir kenara koyalım, Irak üzerinden Suriye’ye 3500 tır, zırhlı taşıyıcı, silahlar, tank, top vesaire sevk ettiler. ABD’nin orda beş hava üssü var, sekiz de diğer üsleri var. Şimdi bir de Rakka’da üs kuruluyor. Tırlarla sevk edilen silah, mühimmat, araç gereç hepsi oralara serpiştiriliyor. Hal böyle iken, ABD’nin, ‘Ben bu işin içinde yokum, ben bu işi sadece izliyorum, havadan takip ediyorum’ demesi ne kadar inandırıcı? Gerçek ortada. Yaşananlar, ABD’nin oralarda kara planlamasında da yer aldığını çok açık net ortaya koymaktadır.
Son dakika: Rusya'da üçlü zirve
"Terör örgütünün olduğu masada olmayız"
- Putin ile görüşmenizden sonra siyasi çözüm konusunda açıklamanız olmuştu. Acaba PYD-YPG’nin masaya davet edilmeyeceği konusunda güvence aldınız mı?
Türkiye olarak biz, terör örgütlerinin olduğu masada kesinlikle olmayız. Bu, Cenevre için de geçerli Astana için de. Buralara bir terör örgütünün katılmasını kabul edemeyiz. Dolayısıyla bir masada terör örgütü olacaksa, hiç kimse bizim de oraya oturmamızı beklemesin. İki kere iki dört. Siyasetin namusu vardır, biz siyasetin namusundan taviz veremeyiz.
Ben bu hususu Sayın Putin’e de söyledim. O tür bir adım atılamayacağını ifade ettim.
Ayın 22’sinde liderler düzeyinde yapacağımız toplantıda nereye varılabileceğini çok daha açık ve net biçimde göreceğiz.
Tabii Trump ile Vietnam’da yaptıkları açıklamada doğrusu bu şeyleri çok açık net görmüyorum, böyle bir çağrıyı görmüyorum. ‘Siyasi çıkış yolu’ ifade olarak doğru da, peki yedi senedir bu işin siyasi çıkış yolu yok muydu, böyle bir imkan yok muydu? Var idiyse niye bu yola başvurulmadı da yüz binlerce insan öldürüldü? Yüz binlerce insanın öldürülmesi olayındaki aktörler kimlerdi? Bunların bir düşünülmesi lazım. Yüzbinlerce insan öldürülecek, buna neden olanlar hiç bu işi yok kabul edecekler ve siyasi çıkış yolu..
ABD'li sözcüden Rakka açıklaması
"İş sadece siyasi çözümle bitmeyecek"
Siyasi çıkış yolu deniliyorsa o zaman hadi tüm silahlar, toplar, tanklar hepsi araziden çekilsin; o zaman AGİT vs. kimleri sokacaksak devreye, bunları sokalım devreye hemen burada siyasi çıkış yolunu arayalım. Türkiye olarak biz de siyasi çözüm için üzerimize ne düşecekse yapalım. Birleşmiş Milletler üzerine ne düşecekse, o da üzerine düşeni yapsın. Atalım adımları. Siyasi olarak hemen bu işlerin üzerine gidelim..
Kaldı ki iş sadece siyasi çözümle bitmeyecek. Karşımızda artık yerle bir olmuş bir Suriye var. Kuru kuruya bir şeyler söylenmesi yetmiyor. Yerle bir olmuş Suriye’yi de bir taraftan yeniden ayağa kaldırmak gerekecek. Tarih, kültür, medeniyet, her şey yerle bir olmuş. Bunları etraflıca düşünmek gerekiyor.
Bu meseleden en büyük zararı gören de biziz. Niye? Çünkü bizim Suriye’ye 911 km’lik sınırımız var. Suriye meselesiyle ilgilenen diğer ülkeler arasında bu kadar uzun sınırı olan bir başka ülke var mı? Yok. 3,5 milyon Suriyeli benim ülkemde. Onların bakımı, eğitimi, sağlığı, a’dan z’ye her şeyi bizim üzerimizde. Biz bize düşeni yapıyoruz. Başta ABD olmak üzere dünya bu konuda ne kadar destek verdi Türkiye’ye? AB ne gibi destek verdi? Sözde üç artı üç 2016 içinde bize mali destek vereceklerdi. Şu ana kadar AB’den gelen destek 850 milyon avro. Nerede desteğiniz? Yok! Konuştuğumuz zaman, ‘Kararı alındı’ diyebiliyorlar sadece. Önemli olan kararı almak değil, alınan kararı uygulamaktır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden gelen yardım da, zannediyorum, 600’ü falan bulmamıştır.
Dünya bu şekilde davranırken biz ise üzerimize düşeni en iyi biçimde yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Mülteciler konusunda tüm dünyayı duyarlı olmaya çağırıyoruz. En güçlü olarak ABD’yi, Rusya’yı, Çin’i, hatta daimi üyeleri, bu hususta duyarlı olmaya davet ediyoruz. Temenni ederim ki bu duyarlılığı gösterirler.
DEAŞ-SDG anlaşmasının ortaya çıkmasının ardından PYD'den ilk açıklama
"Putin Karabağ sorununda umutlu değil"
-Putin’le Karabağ sorununu konuştuğunuzu söylediniz. Bu hususta Rusya acaba Astana süreci tarzında bir adım atar mı? Çözüm için olumlu bir yaklaşımı var mı Putin’in?
-Kendisi olumlu bakıyor ama, gördüğüm kadarıyla çok umutlu değil. Tarafların tutumu nedeniyle ümitsiz, onu gördüm. Ben kendisine, ‘Beş reyon meselesinde olumlu neticeler alınmıştı, buradan çıkacaklardı’ dedim. Bu konuda BM’nin almış olduğu karar da var, bu karara rağmen Ermeniler buraları boşaltmadı. Buraların işgal altında olduğunu BM Güvenlik Konseyi kabul etti. Buna rağmen Ermenistan oraları terk etmiyor, boşaltmıyor. Buralar boşaltılmış olsa, o zaman tabii buraların gerçek sahipleri gelip topraklarına yerleşebilirler. Tüm bunları görüştük. Ama gördüm ki bir ümitsizlik var yani.
NATO'dan Türkiye ve S-400 açıklaması
"S-400'lerde görüşmeler sürüyor"
- S-400’lerin alımı konusunda gelişme var mı, yeni işbirliği var mı?
Öncelikli olarak görüştüğümüz S-400. Anlaşma imzalandı, detaylar üzerinde savunma sanayi müsteşarımızla muhatapları görüşmeleri sürdürüyor. Avanslar meselesi var, kredi meselesi var. Ödemelerdeki faiz noktasında bu görüşmemizde biz kendisiyle mutabakat sağladık. Hatta bakanlar olarak da mutabık kalındı, teyit ettik. Alttaki bürokratların yaklaşımı ile ikimizin ortaya koyduğu yaklaşımın farklı olduğu ortaya çıktı. Arkadaşların yoğun çalışmaları olursa, 22’sinde de bir araya geldiğimizde önemli mesafe katetmiş oluruz. Akkuyu ve Türk akımı da işbirliğimizin önemli konuları arasında yer alıyor. Türk akımında Rusya’nın çok çok hızlı bir şekilde giderek 448 km’yi tamamlamış olması manidardır. Şimdi artık bizim kara topraklarındaki adımları Kıyıköy’den itibaren atacağız. İnşallah bunların olması, hele hele bir hat değil, iki hat olarak da devam etmesi bizimle ilgili olması stratejik önemi haizdir.
- Vize konusunda bir gelişme var mı?
Vize meselesinde ciddi anlamda bir yumuşama söz konusu. Bunları da o noktada ele aldık.
Rus basını: Türkiye'ye alacağı S-400'lerin şifreleri verilmeyecek
- Lübnan Başbakan’ın istifa etmesinin, ettirilmesinin yankıları sürüyor. Suudi Arabistan içindeki güç kavgaları, ‘ılımlı İslam’ açıklamasının yankıları sürüyor. Değerlendirmenizi alabilir miyiz bu konularda?
Sayın Hariri’yle ilgili süreci takip ediyoruz. Birkaç gün içinde Lübnan’a döneceği yönünde bir açıklaması olmuş. Dolayısıyla şu an için birkaç gün beklemekte fayda var. ‘Ilımlı İslam’ tartışmasıyla alakalı olarak ben öteden beri aynı şeyi söylüyorum: İslam, İslam’dır. Batılı liderlerle görüşmelerimde de, ABD’de STK’larda yaptığım konuşmalarda da defalarca söyledim: Biz Ilımlı Hristiyanlık, Ilımsız Hristiyanlık gibi ifadeler kullanıyor muyuz? Kullanmıyoruz. İslam için de bu tarz ifadeler kullanılması; dinimizin şiddetle özdeşleştirilmeye kalkışılması yanlıştır. Bu açıdan, ılımlı İslam, ılımsız İslam tarzındaki ifadeleri doğru bulmuyoruz. İslam’ın ilkeleri bellidir; İslam, İslam’dır.
Bahçeli: MHP'nin baraj maraj sorunu asla yoktur
"MHP ile biz her türlü adımı atmaya varız"
- Bahçeli’nin ‘MHP, Ak parti ile sonuna kadar birlikte mücadele etmeye kararlıdır’ şeklinde bir açıklaması oldu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Ben Bahçeli’nin şu cumhurbaşkanlığım dönemi içinde yerli ve milli olarak vatanseverlik konusundaki tüm yaklaşımlarını aynen paylaşmışımdır, paylaşıyorum. Bundan sonraki süreçte de vatanseverlik noktasında, ülkemizin değerleri noktasında milli yerli olacak her konuda; hele hele terör örgütleriyle dayanışma içinde olan bir ana muhalefet partisi karşısında biz yerli ve milli olarak vatanımızın çıkarları tüm milletimizin çıkarları noktasında MHP ile biz her türlü adımı atmaya varız. Bu konuda tereddüdümüz dahi yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Adım atmaya hazırız
Bahçeli: Atatürk'e saldırmak vatan hainliğidir
"Seçim sistemi, baraj, ittifak tartışmaları için erken"
- Seçim sistemi, ittifak, baraj tartışılıyor. Bu konuda bir çalışma var mı?
Bu konuda bir çalışma yok. Bana göre şu an için bu, erken sayılabilecek bir tartışma. Ancak ülke olarak baraj meselesinde tecrübemiz, deneyimimiz fazlasıyla var. Olaya ekonomik ve mali istikrar olarak bakmamız lazım. 50 artı 1 ile siyasi istikrar geliyor. Dolayısıyla bütün bunları göz önüne aldığımızda belki bir seçim öncesi ittifak düşünülebilir, onun üzerinde durulabilir. Bu da yetkili kurullarımızın çalışması, gerekli değerlendirmeleri yapması gereken bir iştir. Nasıl bir adım atılabileceği bilahare düşünülebilir. Bunlar da bu ülkenin evlatlarının birbirleriyle neler yapabildiğini göstermesi açısından çok çok önemlidir.
Son dakika... Ekim ayı enflasyonu açıklandı
"Enflasyon vatandaşı inletiyor"
- Çift hane enflasyon... Faizlerin arttırılması için baskı var. Piyasalarda kur kaynaklı stres var sanki... Nasıl bir oyun bu, nasıl bozulacak?
Benim tezimi biliyorsunuz: Enflasyon faizle doğru orantılıdır. Enflasyonla faiz arası ilişki sebep netice ilişkisidir. Sebep faizdir netice enflasyondur, bugüne kadar bu dediğim de hep çıkmıştır. Bugün de aynı tezi savunuyorum. Sebeptir faiz. Netice enflasyondur. Faiz yükseldikçe enflasyon yükselecektir. Asla düşmeyecektir. Ama ne yazık ki biz bunu ilgili arkadaşlara anlatamıyoruz. Hepsi ‘Ben bankayım, daha yüksek kar nasıl elde edeceğim ona bakarım’ diyor. Daha yüksek kar elde etmek için ne yapması lazım? Faizi yükseltmesi lazım. Faizi yükselterek kendi karını artırmanın gayreti içerisinde ama öbür tarafta enflasyon milleti, vatandaşı inim inim inletiyor. O onun umurunda değil. Şu anda maalesef bu süreç hala devam ediyor. Belki önümüzdeki hafta sayın başbakan, ilgili bakanlar, bazı devlet bankaları bir araya gelmek suretiyle bu konuyu müzakere edip bu konuda çok kararlı adım atıp, bu faiz lobisinin de bu faizlilerin de üzerine gitmekte kararlıyız. Bu faiz lobisinin üzerine gidilmezse, bu faizlerin üzerine gidilmezse ne olur? Birincisi, enflasyon aşağıya çekilemez, ikincisi yatırımlar artmaz, üçüncü olarak da istihdam artmaz. Ama biz bunu halledersek, enflasyon düşecektir, yatırım artacaktır, istihdam artacaktır. Bu işi başarmamız lazım.
Enflasyon beklentisi değişti! İşte yeni rakamlar
- Suriye konusunda 22 Kasım’da Türkiye, Rusya ve İran’ın liderler düzeyinde yapacakları toplantının yeri belli mi?
Evet, belli. Toplantı, 22 Kasım’da Soçi’de olacak.
"Atatürk'ü sevmek başka, Atatürkçülük yapmak başka bir şey"
- 10 Kasım itibariyle başlayan gündem var. Belki de partiniz gençlik kolları çağrısıyla da... Partinizin Atatürk başlığında yeni bir hassasiyeti mi var? Eleştirilere ne dersiniz?
Gençlerin dediğiniz türden bir şey yapması genel merkez gençlik kolları kaynaklı bir şey değil. Gençlerimizin kendilerinin serbest hareket etmesi suretiyle attıkları adım. Benim konuşmam zaten onlarla bağlantılı bir konu değil.. Benim konuşmamda, bu ülkede tabular oluşturulmaması gerektiğini vurguladım. Atatürk’ü sevmek başka bir şeydir, Atatürkçülük yapmak başka bir şeydir. Bizim anlatmak istediğimiz budur. Anlattığımız da budur. Ülkemizde maalesef böyle bir durum yaşanıyor. Mesela neymiş, efendim ben Atatürk ifadesini kullanmıyormuşum! Ya, yok öyle bir şey. Kullandığım yerler vardır, kullanmadığım yerler vardır. Bu matematik bir olay değil ki. Atatürk’ün imzasına bakarsınız, bazı yerlerde K. Atatürk diye imzası vardır, bazı yerlerde Gazi Mustafa Kemal diye imzası vardır. Ben şimdi Gazi Mustafa Kemal de diyorum, Atatürk de diyorum. Ama adamın derdi bağcı ile olduğu için, ne deseniz kusur buluyor. Sıkıntı burada. Düşünün artık, kimlerin eline diline düştü ya. Marksistlerin, affedersin PKK’lıların, HDP’lilerin, şunların bunların eline düştü. Onlarla birlikte yürüyen kim? Sözde Atatürkçü Kılıçdaroğlu. Beraber bunlarla yürüyor. Oradan eleştiriler yapıyor. Önce işine bak. Bu ülkeye ne kazandırıyorsun ona bak. Buralara kadar bu işi düşürmedik, düşürmeyeceğiz. Kaldı ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, biliyorsunuz, kendisini putlaştırmaya çalışanlara yönelik aleyhte çok veciz ifadeleri var. Al biraz da onları oku. Bak bakalım ne diyor. ‘Vatan için ne yaptınız, bu millet için ne yaptınız?’ diye soruyor. ‘Bana öyle gelin’ diyor. Biz, bu cümlenin şu andaki muhatapları olarak, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşıyoruz, yaptığımız budur.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı
KABİNE TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, YARIN MI? Asgari ücret, Suriye’deki gelişmeler...
Kayak Merkezlerinde Yılbaşı Yoğunluğu
100 Binde 1 Görülüyor: Doktorlara Ameliyatta 'Mide' Şoku!