CHP, "o" isme "Köşk" için adaylık teklifi götürdü mü?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerde yüzde 31-32 çıtasını aşabileceklerini düşündüklerini belirterek, "Benim samimi inancım, bizim en azından 30'u aştığımız şeklindedir ama seçim sandıklarındaki oyçalmalar ve buna benzer pek çok olay böyle bir tablonun ortaya çıkmasına yol açtı" dedi. Kılıçdaroğlu, CHP'nin Prof. Deniz Ülkü Arıboğan'a Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ettiği yönündeki iddialara da, "Yok öyle bir şey" dedi.
Kılıçdaroğlu, özel bir televizyonda katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yumruklu saldırı
TBMM'de kendisine yapılan yumruklu saldırıyı araştırdıklarını ve soruşturmayı takip ettiklerini belirterek, saldırganın bu saldırıyı yapacağını ve yakında çok parası olacağını akrabalarına ifade ettiğini söyledi. Saldırganın telefon kayıtlarının henüz ellerinde olmadığını anlatan Kılıçdaroğlu, söz konusu kişinin davranışlarının planlı olduğunu dile getirdi.
Yerel seçim sonuçlarını değerlendiren Kılıçdaroğlu, siyasetçinin övgüye değil, eleştiriye ihtiyacı olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
"Parti olarak bizim bu seçimlerde bir beklentimiz vardı, her siyasi partinin olduğu gibi. Biz, yüzde 31-32 çıtasını aşabileceğimizi düşünüyorduk ve bütün çalışmalarımızı, stratejilerimizi bunun üzerine inşa etmiştik. Kamuoyu yoklamaları vardı, 28-32 bandında gidip gelen. Şu da vardı, oyumuz sürekli
artıyordu. Bu artışın 17 Aralık olaylarından sonra biraz yükselebiceğini, beklentimizin de üzerinde yükseklik yakalayabileceğimizi düşünmüştük ama o gerçekleşmedi. Bunun nedenlerine bakmamız gerekiyor. Neden gerçekleşmedi? Eleştiriler geliyor, 'Siz, seçimi tümüyle yolsuzluk üzerine inşa ettiniz' söylemleri. Bu nedenle 'Toplum, yolsuzluklar konusunda çok duyarlı değil, herkes
çalıyor ve bunlar da çalıyor. Ne var bunda?' diyen bir toplum kültürünün oluştuğu şeklinde eleştiriler geliyor ve deniyor ki 'Böyle bir kültürde sizin sürekli yolsuzlukları dillendirmeniz doğru olmaz' deniyor."
Seçim çalışmalarında sadece yolsuzlukları değil, projelerini, programlarını, vaad ettiklerini de anlattıklarını bildiren Kılıçdaroğlu, gittikleri yerlerde çiftçinin, emeklinin, ev kadınlarının sorunlarına da değindiklerini anlattı.
"Toplumun önemli bir kesimi yolsuzluk olduğunun haberini bile bilmiyor"
"Bir siyasal iktidar ve onun 4 bakanı yolsuzluk yaptı diye ve Başbakan onları korudu diye birdenbire o partiye gönül vermiş olan, o partiye geçmişte oy vermiş olan veya o partinin üyesi olanların böyle bir gecede kulvar değiştirip başka bir partiye yönelmelerini beklemek zaten doğru değil. Hele bizim gibi ülkelerde bu hiç doğru değil. Toplumun kültürü, lidere bağlılık, siyasal partiye
bağlılık, oradan nemalanma, bütün bu parametreleri tek tek düşünmemiz gerekiyor" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin yerel seçimlerde 2 milyon oy kaybettiğini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Yüzde 50'lerden, 55'lerden söz ediyorlardı. Sonunda de oldu? Yüzde 43 oldu. Demek ki bu toplumun en azından yüzde 57'lik bir karşıtlığı var ve bu giderek artıyor" dedi.
"Yolsuzlukların üzerine gitmenize rağmen beklediğiniz oy neden gelmedi?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Gelmedi ama o insanların vicdanlarının bir yerinde duruyordur çünkü önümüzdeki süreç içinde parlamentoya fezlekeler gelecek. Bütün bu yolsuzluk haberlerine karşın toplumun önemli bir kesimi yolsuzluk olduğunun haberini bile bilmiyor. Böyle bir gelişmeden bilgi sahibi değil. Bu da çok önemli. Toplumun önemli bir kesimi, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren yurttaşlar,
bu haberlerin doğru olmadığını, Başbakanı zor duruma sokmak için bu haberlerin üretildiğini düşünüyorlar. Önümüzdeki günlerde fezlekeler görüşülecek, soruşturma komisyonları kurulacak, bunların gerçek olduğu biraz daha net toplumun önüne konulacak."
"O süreçte o kadar çok ses kaydı yayınlandı ki vatandaşın kafası iyice karıştı"
Kılıçdaroğlu, "CHP'nin elindeki yolsuzluk kozları, AKP'nin eline geçmiş olsaydı ve onu CHP'ye karşı kullansaydı oylarında bir patlama yaratabilirdi, deniliyor. Buna ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine, "CHP'de böyle bir olay olsaydı, CHP diye bir parti kalmazdı. Bizim tabanımız, ahlaki değerleri
yüksektir. CHP'ye oy veren bütün yurttaşlarıma o açıdan saygı gösteriyorum. Biz, her kuruşun hesabını soran ve her kuruşun hesabını veren bir siyasi gelenekten geliyoruz. Böyle bir gelenekten gelen bir partinin en ufak bir yolsuzluklar konusundaki bir ahlaki sapması bize ağır bedel olarak dönüyor" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında olduğu öne sürülen ses kayıtlarının Türkiye'nin gündemine "bomba" gibi düştüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, havuz medyasının ses kayıtlarının doğru olmadığı yönünde kampanya başlattığını, Başbakan Erdoğan'ın da TİB'e yazı göndererek 17 Aralık'tan sonraki ses kayıtlarının silinmesini istediğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Bunlar, toplumun belleğinde yeteri kadar durmadı. O süreçte o kadar çok ses kaydı yayınlandı ki vatandaşın kafası iyice karıştı. Hangisi doğru, hangisi doğru değil. Öyle bir noktaya geldi ki toplum, her akşam saat 6-7'de 'Acaba bugün ne gelecek' diye bekledi" diye konuştu.
Bazılarının "Başbakanın oğlu, onun evinde de 30 milyon euro olsun" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "30 milyon avroyu sokaktaki sade yurttaş, henüz tam kavramış değil. Nedir bu 30 milyon euro? Nasıl bir paradır bu para? Evde nasıl bunlar durur? O da dağıtıldıktan sonra kalan kısım. Bunların tamamının üzerinde durulması lazım. Devlet devletse bütün bunların üzerine kararlılıkla gider. MASAK'ın olayın üzerine gitmesi lazım. Bu kadar nakit para, hiçbir demokraside bir kişinin evinde olmaz" yorumunu yaptı.
Kılıçdaroğlu, yerel seçimde neden bekledikleri sonucu alamadıkları yönünde bir soruya "Benim samimi inancım, bizim en azından 30'u aştığımız şeklindedir ama seçim sandıklarındaki oy çalmalar ve buna benzer pek çok olay böyle bir tablonun ortaya çıkmasına yol açtı. Mesela biz Ankara'da seçimi kazanmıştık. Bir anlamda sandıklarda kaybettik" yanıtını verdi.
"Sandıkların bazılarında CHP'li üyeler yoksa bu tepkisi de son derece normaldir"
CHP'nin Üsküdar Belediye Başkan Adayı İhsan Özkes'in teşkilattan gerekli desteği göremediğine yönelik görüşlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir belediye başkan adayımızın özellikle seçimler bittikten ve sayımlar başladıktan sonra bütün sandıklarda CHP temsilcisini görmek istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Eğer böyle bir beklenti gerçekleşmemişse, sandıkların bazılarında CHP'li üyeler yoksa bu tepkisi de son derece normaldir" dedi.
Her sandıkla ilgili temsilcilerin bulunduğunu ve bu kişilerin süreci sonuna kadar takip etmesi yönünde uyarıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bazı yerlerde diyelim ki bizim oy oranımız düşük olduğu zaman, sandık görevlisinin sandığı terkettiği söyleniyor. Bizim aslında şikayet etme hakkımız yok. Sonuçta oyların şu veya bu şekilde çalındığını iddia ediyorsan orada adamını tutacaksın, sandığın başında kalacak, elektrikler söndüğü zaman orada duracaksın, kesinlikle izin veremeyeceksin çuvallara veya sandığa müdahale edilmesine bunun aksadığını görüyoruz."
Kendilerinin ıslak imzalı tutanakları da genel merkeze istediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Eğer ıslak imzalı tutanaklar bize gelmiyorsa, o zaman bir sorunumuz var demektir, bunlar üzerinde duruyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt dışından gelecek oylar
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt dışındaki vatandaşların kullandığı oylarda herhangi bir hile yapılmaması için partinin nasıl bir önlem almayı planladığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, zaman zaman Avrupa'daki CHP gönüllülerini Ankara'ya davet ettiklerini onlara bilgi, belge, doküman ve
stratejilerin neler olduğunu anlattıklarını ifade etti. Gelecek haftalarda bir ekibin Avrupa'ya gideceğini ve seçimin nasıl yapılacağını anlatacağını aktaran Kılıçdaroğlu, "Burada sandıkların, oyların çuvallara konulup Türkiye'ye getirilmesi yasadan kaynaklandığı için yasa bunu böyle öngördüğü için. Aslında büyükelçiliklerde veya konsolosluklarda bu sayım yapılsa çok daha rahat olacaktı çünkü bizim temsilcimiz de ortada olacaktı. Olabildiğince dikkatli olacağız" diye konuştu.
"Eksikliklerimiz, yanlışlarımız olabilir"
"Aday belirleme sürecinde bazı yanlışlıklar yapıldığını kabul ediyor musunuz?" şeklindeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Bazı eksikliklerimiz ve yanlışlarımız olabilir. Bazı adaylarda beklediğimiz sonuçları elde etmedik. Demek ki bizim gösterdiğimiz aday, aday olduğu beldede beklediğimiz ölçüde bir oy almıyorsa, onun sorumluluğunu oturup düşünmemiz lazım, o sorumluluğu bizim
üstlenmemiz lazım" dedi.
Bazı çevrelerin kararlarında etkili olduğu, kendi özel hesaplarına göre, kararlar aldırdığı yönünde iddiaların olduğunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, kendisinin genel başkan yardımcılarıyla eşit mesafede olduğunu, merkez yönetim kurulu toplantısı yapılırken her toplantı öncesinde, arkadaşlarından kendi alanlarıyla ilgili MYK'ya bilgi vermesini istediğini ifade etti.
"Özel olarak birisinin bana yön verme şansı zaten yoktur" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Ben, CHP'nin genel başkanıyım. Toplumun çok değişik kesimleriyle görüşürüm, pek çok kişinin görüşünü alırım, pek çok kişi bazen randevu alır gelir, kendi görüşünü bana aktarır. Bunun içinde bizden solda olanlar da bizden sağda olanlar da var. Biz herkesi dinleriz zaten dinlemek gibi de irfan sahibiyiz. Sonuçta bu insanlar şu ya da bu şekilde görüşlerini aktarırlar ama bizim inandığımız belli doğrular vardır, o doğrulardan ödün vermeyiz."
Deniz Ülkü Arıboğan'a Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ettiği iddiası
Sosyal medyada CHP'nin Prof. Deniz Ülkü Arıboğan'a Cumhurbaşkanlığı adaylığı teklif ettiği yönünde iddiaların yer aldığının belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "İlk kez duyuyorum ben de. Benim de aldığım istihbarata göre de böyle bir şey yok. Yok öyle bir şey" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı konusunda MHP ile ortak adayda uzlaşma zemini aranıp aranmayacağına ilişkin bir soru üzerin de Kılıçdaroğlu, bunlara karar vermek için daha çok erken olduğunu, bütün seçeneklerin düşünüldüğünü söyledi.
Partinin sağa kaydığı yönündeki eleştiriler
Kılıçdaroğlu, CHP'nin yerel seçimlerde merkez sağa bir açılım yapıp, yapmadığı yönündeki soruyu yanıtlarken de şunları söyledi:
"Partinin sağa kaydığı yönünde bazı eleştiriler var. Bizim sağa sola falan kaydığımız yok. Bizim programımız var. Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Emekten yana, yoksuldan yana bir partiyiz. Adaleti, örgütü, kadın erkek eşitliğini savunuyoruz, yönümüz çağdaşlığa, uygarlığa dönük bir parti. Bizimle kim gelmek isterse biz yolumuza devam ederiz. Biz 'sağa kaydık' diye bir eleştiriyi doğrusunu isterseniz anlamakta zorluk çektiğimi ifade edeyim.
Merkez sağdan bize gelenler var, gelecekler tabii niye gelmesinler. Biz kapılarımızı kapayacak mıyız? Hayır efendim, biz herkese açacağız kucağımızı. Yeter ki bizim ilkelerimizi, programlarımızı benimsesinler. Benim kalkıp da partiye yeni bir kimlik uydurmak gibi bir şeyim yok, yetkim de yok zaten. Partinin tüzüğü, programı var, ilkeleri var. Bunları savunuruz. Bunları hatta bazen yetersiz görüp, genişletmek, çağa uydurmak isteriz. Nitekim bir grup arkadaşımız parti programını güncelleştirmeye çalışıyor, dünya değişiyor, dengeler değişiyor. Bizim de değişmemiz lazım. Bizim 'sağa kayma', doğrusunu isterseniz bilmiyorum. Hangi gerekçeyle eğer merkez sağdan gelenler, aday gösterdik o nedenle diyorlarsa hayır o bir gerekçe değildir."
Cemaat, CHP ilişkisi
Kılıçdaroğlu, "Cemaatle iş birliği yapıldı mı bu iddialar ne kadar doğru?" yönündeki soru üzerine ABD'ye yaptığı ziyarete atıfta bulundu.
Orada değişik çevrelerden görüşme talepleri geldiğini ve kendisinin de bazı düşünce kuruluşlarında konuşmalar yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Cemaate yakın olduğu söylenen Türklerin oluşturduğu bir grup daha vardı. Onlar da bizi davet ettiler, bir sabah kahvaltısına. Ona da gittik. Cemaate yakın olduğu söylendi, bizim vatandaşlarımız niye gitmeyelim? Oraya gittik, kahvaltımızı yaptık, CHP'yi anlattım onlara... Herkes de dinledi. Bundan sonra bizim cemaatle iç içe olduğumuz yönünde bir söylem gelişti. Niye gelişti ben de bilmiyorum. Bizim özel pazarlıklar yapmamız ya da bir araya gelmemiz söz konusu değil.
Bu 17 Aralık operasyonundan sonra Erdoğan, yolsuzluklarını kapatmak için özel bir düşman yaratması gerekiyordu. O düşmanı yarattı. Cemaat işte, paralel bir devlet oluşturdu, 'ben bunların inine gireceğim' falan. Ben şunu söyledim: Devletin içinde paralel bir devlet olmaz, paralel devlet varsa önce şuna bakacağız: o devleti kim yarattı. Herhalde biz değil, iktidarda değiliz. O
zaman paralel devleti sen yarattın. Çıktın sen 'siz ne istediniz de biz vermedik' dedi. Onların her istediğini verdiysen önce çık şu milletin önüne neleri verdiklerini açıkla."
"Ben şundan kesinlikle eminim: Yolsuzluklar konusunda bir paralel devlet var, baş aktörü, bakanları, bürokratları var. Yüz de yüz belgeli" diyen Kılıçdaroğlu, "Böyle bir yapılanma şu anda fezlekesi Meclis'te sadece baş aktörü için fezleke gelmedi. Onun için de yürekli bir savcı arıyoruz. O da yazacak fezlekesini, 30 milyon avronun nerelere gittiğini biz bileceğiz, hakkımız var.
Tüyü bitmemiş yetimin hakkını soracağız" ifadesini kullandı.
"Biz halkın yanındayız"
Kılıçdaroğlu, bir paralel devlet varsa bununla hukuk kuralları içinde mücadele edilmesi gerektiğini de söyledi.
"Cemaat size yerel seçimlerde aday empoze etti mi" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Hayır efendim, niye aday empoze etsin? Bizim 5 kişilik komisyonumuz var, Parti Meclisi'miz var. Kararı onlar verirler. Biz gidip de 'şu empoze etti, onun için biz bunu getirdik' dersek zaten Parti Meclisi'miz ayağa kalkar. Bunların tamamı CHP ile cemaati yan yana koyup, ikisini düşman ilan etmek için Erdoğan bir strateji geliştirdi, bazıları da buna takıldı. Biz söyledik: 'cemaatle bir bağlantımız yok.' Cemaati nasıl gördüğümüz söylendi, şunu söyledim: Herkesin inancına saygılıyız ama inancın devlet işleriyle karıştırılmasını doğru bulmayız. Cemaat olsa da olmasa da aynı şeyleri söylüyoruz. Düne kadar 'bunlar cemaatlere karşı, dine karşı, şuna buna karşı' diyenler şimdi plağı ters çevirdiler, 'bunlar şu cemaatin yanında.' Biz kimsenin yanında değiliz, birisinin yanındaysak halkın, mazlumun yanındayız ama zalimin de karşısındayız."
MİT yasası
Adana'da MİT'e ait tırların durdurulması soruşturmasının hatırlatılarak tutuklu polisler hakkında tahliye kararı veren hakim hakkındaki Başbakanın açıklamaları ve söz konusu hakimin bugün yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Hakimin açıklamalarını doğru bulduğunu"
belirtti.
Bir hakimin vicdanıyla karar vermesi gerektiğinin üzerinde duran Kılıçdaroğlu, "Siz bilmediğiniz, tanımadığınız kişi hakkında ağır bir suçlamada bulunuyorsunuz. Suçlayan kim? Başbakan? Bu kadar ağır bir suçlamayı nasıl yaparsınız?" diye konuştu.
Hakimin hedef gösterildiği yönündeki bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Kalksa birisi vursa ne olacak" dedi.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini artık herkesin bilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, güvenlik toplantısının yasa dışı dinlenilmesine değindi.
Devletin sırlarının rahatlıkla dinlenildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Siz suçluyu nerede arayacaksınız? Kendi içinizde arayacaksınız. Dört kişi konuşuyor. Sayın Cumhurbaşkanı 'dinlemeler içeriden yapılmış' dedi. Başka ne suçlu arayacaksınız. O dört kişiden birisi. Devletin en mahrem bilgileri bu şekilde dinlenmez, bu olmaz. 'Biz safmışız' diyor, bir ülkeyi saf adam yönetir mi?"
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken de Anayasa Mahkemesinin HSYK düzenlemesiyle ilgili bazı önemli maddeleri iptal ettiğini hatırlattı.
Söz konusu yasanın anayasaya aykırı olduğunu herkesin bildiğini değerlendiren Kılıçdaroğlu, iptalden sonra yüksek mahkemenin olağanüstü ağır bir suçlamayla karşı karşıya kaldığını savundu.
Yargı kararlarının eleştirilebileceğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak bunun bir ölçüsü olması gerektiğini dile getirdi.
"Faili meçhul devlet ayıbıdır"
Kılıçdaroğlu, yeni MİT yasasına ilişkin bir soruya, "Türkiye bir istihbarat, muhaberat devletine dönüştürülmek isteniyor. Bütün istihbarat örgütleri hukuk içinde çalışırlar, hukuka aykırı bir işlem olduğu zaman onun hesabını sorarlar, kuralı budur" yanıtını verdi.
"Yeşil" kod Mahmut Yıldırım'ın birçok insanı öldürdüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"8 kez faili meçhul cinayetler araştırılsın diye önerge verdik. AKP'lilerin oylarıyla da 8 kez reddedildi. Faili meçhul bir devlet ayıbıdır. Tuttunuz en yetenekli insanlarınızı 'casus' diye içeri attınız, kendi insanlarınızı içeri attınız elde bilgi, bulgu yokken. Balyoz, Ergenekon davaları
tamamı çöktü. Bu MİT yasasından sonra yeni Yeşiller ortaya çıkacak ortaya. Bu yasayla beraber ben yabancı sermayenin Türkiye'ye geleceğinden endişe duymaya başladım. Bütün bilgileri MİT alabiliyor, olmaz. Hukuk devletinin temel kuralı şudur: Yönetenler artı onların yönettiği kurumlar hesap verirler. Hesap vermeyecek bir istihbarat örgütü yaratıyorsunuz. Hukuk devletine aykırıdır bu."
Kılıçdaroğlu, MİT yasasıyla birlikte, Uludere olayıyla ilgili ileride yeni belge ve bilgiler çıksa dahi asla yeni bir soruşturma yapılamayacağını iddia etti.
Hukuka bu kadar aykırı olan bir düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürmenin görevleri olduğunu ifade eden Kı, "Ya hukuk devletini savunacağız, ya totaliter devleti savunacağız. Biz hukuk devletinden yanayız" dedi.
"Davalar yeniden görülmeli"
"Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'la ilgili olarak infazın kesinleşmesi doğrultusunda karar alındı. Aziz Yıldırım adil yargılanma talebinde bulunuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerin sağlıklı işleyen bir demokraside olamayacağını kaydetti.
Özel yetkili mahkemelerin adalet dağıtmadığı görüldüğü için kaldırıldığını anlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madem ki onları kaldırdınız, orada görülen davalar madem ki adaletsizlik üretti, pek çok masum insanlar hapse girdi Ergenekondu, Balyozdu, İzmir'deki casusluk olayıydı... Ve pek çok masum insan hala hapiste... Bu mahkemelerin davaları yeniden görüşmesi lazım. Aynı şey Sayın Yıldırım için de geçerlidir. Bağımsız, adalet dağıtan mahkemelerde yargılanmalı. Adaletin olmadığı
toplumların yaşama şansı sıfırdır. Adalet bozulduğu zaman, adaletle ilgili duygular sarsıldığı zaman toplumda derin yaralar açılmış olur. O zaman herkes kendisi adalet aramaya başlar. O da toplumu başka bir yere götürür. İktidara göre adalet olmaz. Vicdana, hukuka göre olması lazım adalet."
"İsim telaffuz etmek doğru değil"
"Cumhurbaşkanlığı konusunda CHP'nin bakış açısını daha bir netleştirmesi bekleniyor. CHP neden devrede değil. MHP ile bir ortak aday mı belirleyecek" sorusunu, Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Bu konu daha erken. İsim telaffuz etmek doğru değil. Çünkü bugünden herhangi bir ismin deklare edilmesi onun yıpranmasına yol açabilir. Zamanı geldiği zaman oturulur, konuşulur ki kendi aramızda konuşuyoruz. Belli isimleri de kendi aramızda zaman zaman telaffuz ediyoruz ama süreci dikkatle götürmek gerekiyor. Heyecanla hemen öne atılıp isimleri dile getirmek doğru değil.
Herkesi kucaklayan, saygın, toplumun 'evet bu benim cumhurbaşkanım olabilir' diyebileceği bir aday bulmamız gerekiyor. Böyle bir adayla çıktığımız zaman da eminim toplumun her kesiminden destek alıp cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturabilecek bir adayı biz toplumun önüne getireceğiz. Buna inanıyorum. Diğer siyasi partilerle görüşmeler olur mu? Olur tabii. Sonuçta cumhurbaşkanı CHP'nin veya bir başka partinin cumhurbaşkanı olmayacak. Bütün yurttaşların cumhurbaşkanı
olacak. Siyaset aynı zamanda bir uzlaşma sanatıdır. Oturulur, belli bir isim konusunda uzlaşılırsa niçin olmasın? Biz kapalı değiliz bu konuda."
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Son Dakika! Beşar Esad'ın Suriye'den Kaçışı: Gizemli Süreç ve Perde Arkası
KABİNE TOPLANTISI 23 ARALIK 2024 GÜNDEM MADDELERİ | Kabine Toplantısı ne zaman, saat kaçta? Asgari ücret, memur ve emekli zammı...
Kredi kartı kullananlar dikkat! Bu şifreleri kullanmayınız! Yasaklandı!
Karabük'te kartpostallık görüntü! Sarıçiçek Yaylası beyaza büründü
Ankara'da korkunç kaza! Önüne gelene çarptı