"CHP gençlerin eline molotof veriyor"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara Sanayi Odası'nın ödül töreninde ODTÜ'de Göktürk töreninde yaşanan olaylara değindi. Erdoğan, "Ana muhalefet partisi lideri bu eylemcilerin sırtını sıvazlıyor. CHP son birkaç yıldır dikkat edin sokak sokak direniş çağrısı yapıyor. Bu çağrısına yanıt bulamayan CHP bugün gençlerin eline molotof verip direniş çağrısı yapıyor" dedi.
Başbakan Erdoğan, "Tarihi olay yerine 10 gündür Türkiye'de şiddete dayalı eylem konuşuluyor" diye konuştu.
"Öğrencilere molotof yapmayı mı öğretiyorlar?"
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki 10 gündür Türkiye'de başka bir konu konuşuluyor. Göktürk-2 uydusunun fırlatma töreninin yapıldığı ODTÜ'nde gerçekleşen şiddete dayalı protesto eylemi tam 10 gündür ülkemizin gündemini işgal ediyor. Göktürk-2'yi sadece o anda canlı yayında verildiği kadar verildi. Ertesi gün şöyle bir kenardan, köşeden es geçildi. O kadar. Bu ülke için bir ilk. Bilimse bilim, teknoloji ise yüksek teknoloji, bu alanda ilk defa bir ilke damgasını vuruyor.
Yani sen bununla övünmeyeceksin de neyle övüneceksin. Ben şimdi yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum. Siz bu ülkenin sevincini milletçe paylaşmak için acaba ne
zaman adımlar atacaksınız. Şu iki fotoğrafı gözlerinizde canlandırmanızı ve bu iki fotoğraf üzerinde dikkatle düşünmenizi istiyorum. Bir tarafta uzaya gönderilen bir uydu var, yerli imalat olan bir uydu var ki inşallah en kısa zamanda artık Çin'den değil, artık ülkemizde Karadeniz'den, Ege'den, Akdeniz'den bunu fırlatacağız. Onun da çalışmaları yapılacak.
Türkiye'nin artık uydu teknolojisinde dünyanın 25 ülkesinden biri olduğunu gösteren bir fotoğraf var, diğer fotoğrafta ise en ilkel saldırı aracı olan ilk çağların hatta tarih öncesinin silahı olarak kabul edilen sapan var. Ama sapanla ne atılıyor? Demir leblebi atılıyor. Kime atılıyor? Polise atılıyor. Polis ne oluyor? Düşman oluyor.
Ertesi gün gazetelerde köşe yazarları, vesaireleri hala utanmadan, sıkılmadan, 'polisimiz biber gazı sıkmış'. E ne yapacaktı? Sadece olayda demir leblebi atmak yok. Sırtlarda, çantaların içinde kilit taşları, bunun yanında molotoflar, o da geç bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Bu üniversitenin kampüsünün içerisinde otomobil
lastikleri yakılıyor. Şimdi ben merak ediyorum; bu okulun yönetimi, akademisyenleri, bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır? Veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda, nasıl yakılır? Veya molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır? Bu mu öğretildi bunlara."
"10 gündür sırtları sıvazlanıyor"
Erdoğan, kendisinin de öğrenci olduğunu aynı zamanda gençlik kollarında başkanlıklar yaptığını, ancak kimsenin burnunu kanatmadıklarını, bu anlayış içinde yetiştirildiklerini söyledi.
Her şeye sabırla göğüs gerdiklerini belirten Erdoğan, "Şu anda da aynısını yapıyoruz. Şu anda da benim gençlerimize hep tavsiyem o. Siz elinde döner bıçağı olan gençlik olmayacaksınız, siz elinde molotofla dolaşan gençlik olmayacaksınız. Siz bilgisayarla dolaşan gençlik olacaksınız. Siz bu ülkenin yarınlarını hazırlayan gençlik olacaksınız" diye konuştu.
Demokrasilerde mücadelelerin düşünce ve fikir ile yapılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Maalesef sadece o okulun öğrencileri değil, dışardan farklı üniversitelerden öğrenciler gelmek suretiyle orada böyle bir adım atılıyor. Biz o salonda Çin'den uzaya fırlatılan uydumuzu izlerken, milletimiz nefesini tutmuş halde ekranlardan ilk milli gözlem uydumuzun fırlatılışını izlerken, birçokları bu manzara karşısında gözyaşlarına boğulurken dışarda birileri sapanla, taşla, tahta sopalarla, molotoflarla polisimize saldırıyor.
Ben bu eylemlere karışan öğrenciler ya da sözde öğrenciler konusunda onların sırtını sıvazlayan hocalar, üniversite yönetimleri konusunda söyleyeceklerimi çeşitli vesilelerle söyledim. Ancak burada üzerinde hassasiyetle durulması gereken başka bir konu var. 10 gündür işte o medya kuruluşları şiddet uygulayan bu göstericilerin sırtını sıvazlıyorlar, 10 gündür sosyal medyada, televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında bunların avukatlığı yapılıyor.
10 gündür bu şiddet içerikli gösteri adeta kutsanıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi anamuhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor asla tasvip edilemeyecek bu şiddeti
övüyor, bu eylemcilerin sırtını sıvazlıyor, onları teşvik ediyor. Bakın işte bizim milletçe bu tavrın üzerinde dikkatle hassasiyetle durmamız gerekiyor. Türkiye'de üniversitelerdeki şiddet olaylarının maalesef hiç de masum olmayan bir geçmişi, bir tarihi var.
"Hesabını nasıl verecek"
Başbakan Erdoğan, "Allah korusun bir başka siyasi parti kendi kitlesini bu öğrencilerin karşısına dikerse o zaman CHP Genel Başkanı ne diyecek, bu sorumsuzluğun hesabını nasıl verecek? CHP tarih boyunca bu olayların hesabını vermedi, darbelerdeki rolünü sorgulamadı, öğrenci olaylarındaki rolünü sorgulamadı, Çorum'daki, Sivas'taki, Kahramanmaraş'taki rolünü sorgulamadı. Bugün çıkıp sorumsuzca şiddet uygulayan eylemcilerin sırtını sıvazlamak klasik bir CHP pişkinliğidir. Medyayı da muhalefet partilerini de öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırıyorum" dedi.
Başbakan, Türkiye'de öğrenci olaylarının ilk kez 1876 yılında ortaya çıktığını, sonrasında da çeşitli tarihlerde çeşitli nedenlerle öğrencilerin maalesef bir araç, malzeme olarak kullanıldığını, ölmeye ve öldürmeye teşvik edildiğini söyledi.
Türkiye'nin bu konuda acı hatıraları olduğunu, acı sahneler yaşadığını belirten Erdoğan, "1950'ye kadar yani Adnan Menderes hükümetine kadar öğrenciler tek parti hükümetinin politikalarını desteklemek amacıyla hep nümayişe sevk edildiler. 1950'den itibaren de bizzat CHP eliyle, bizzat CHP teşvikiyle istikrarı bozmak, hükümeti zora sokmak, sokakları savaş alanına çevirmek için yine öğrenciler tahrik edildi, maşa olarak kullanıldı. 1970'lerde bizzat benim neslimden birçok arkadaşım da kandırılan, kutuplaştırılan, kamplara bölünen o zavallı öğrencileri gördük, onların çatışmalarını bizzat yaşadık" diye konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Anadolu'dan, köyünden gelmiş, hiç büyük şehir görmemiş aynı sosyal tabakadan, aynı çevreden, aynı kültürden gelen iki öğrenci. Biri sağcıların eline düşüyor, biri solcuların eline düşüyor. Ellerine silah veriliyor ve birbirlerini öldürüyorlar. Biz bunların hepsini yaşadık. 12 Eylül sonrasında Mamak başta olmak üzere maalesef zindanlarda bir araya gelebilen bu öğrenciler ne büyük yanlış yaptıklarını, ancak orada anlayabildiler ve ondan sonra da arkadaş oldular bir kısmı. Ama ne olaylarda ölenler geri geldi ne de o zindanlarda yaşanan zulümler telafi edilebildi."
Türkiye'de geçmişte acı olaylar yaşandığını anımsatan Erdoğan, "Türkiye'de bu kadar acı olaylar yaşanmışken, bu kadar ağır kayıplar verilmişken, CHP'nin bugün çıkıp tıpkı tarihte yaptığı gibi şiddeti övmesi, şiddeti teşvik etmesi, bu öğrencilerin sırtını sıvazlaması çok büyük bir sorumsuzluktur" ifadesini kullandı.
"Tarihten hiç ders çıkarmadan bugün aynı tehlikeli oyunu oynuyor"
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değiştik diyorlar. CHP, eski CHP değil diyorlar. Bana sık sık 'tarihi bırak, bugüne gel' diyorlar. İyi de o zaman bu yaptığınız ne? Siz o kampüste yaşanan şiddet eylemlerini nasıl kutsayabilirsiniz? Bunu nasıl onaylayabilirsiniz? 1960'larda, 1970'lerde bir neslin hayatıyla oynayanlar, nice genç fidanın 20'li yaşlarında toprağa düşmesine sebep olanlar tarihten hiç ders çıkarmadan bugün aynı tehlikeli oyunu oynuyor.
CHP, son birkaç yıldır her fırsatta dikkat edin, sokak sokak direniş çağrısı yapıyor. Sokak sokak direniş çağrısına karşılık bulamayan CHP, şu anda bu öğrenci olaylarını teşvik ederek, adeta sokak sokak direniş çağrısını bir kez daha öğrenciler üzerinden gerçekleştirmeye çalıyor.
BDP nasıl Doğu'da, Güneydoğu'da, diğer büyük şehirlerde masum çocukların eline taş verip onları polisin üzerine sürüp o çocukların arkasına saklanıyorsa, bugün de CHP gençlerin eline taş verip, molotof verip onların arkasına saklanıyor. Bu yol çıkmaz sokaktır. Bu senaryo bayat bir senaryodur. 1960'larda, 70'lerde gençleri tahrik eden bu zihniyet, bugün de aynı yolu, aynı metodu izliyor ama buna ne milletimiz, ne de biz izin vermeyiz, mahal vermeyiz."
"Bu ülkede her şey sandıkta olacak. Sandıkta. Alabiliyorsan neticeyi sandıkta al. O neticeye eyvallah deriz" diyen Erdoğan, "Hükümetle bir hesabı olan varsa bu hesabı sokakta değil, sandıkta görsün. Bu millet, bu Hükümete '4 yıl çalış arkadaş' diyor ve yüzde 50 ile bu görevi veriyor. Buna saygı duyacaksın. Buna saygı duymak zorundasın. Bu yollarla bunu değiştiremezsin" açıklamasında bulundu.
Medyayı ve muhalefet partilerini öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırdığını dile getiren Erdoğan, "Hiç kimse bu ülkeye yeni acılar yaşatma hakkına sahip değildir. Hiç kimsenin 12 Eylül öncesi provokasyonları bu ülkeye yaşatma arzusu, isteği, özlemi olamaz. Bu tehlikeli bir oyundur, bu bayat bir senaryodur. Bu geçmişte maalesef bizzat CHP eliyle yaşadığımız acı bir tecrübedir" diye konuştu.
Terörle mücadele
Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını "kendileri için final yılı" ilan ettiğini anımsatarak, "İnanıyorum ki biz milletçe bu terörle mücadelede er veya geç bu işten zaferle biz çıkacağız. Tabii ki bu işin bedeli var, şehitlerimiz var, vesaire. Bakın 2012 yılını kendileri için final yılı ilan etmişlerdi. Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'finali bir yıl daha erteledik'. Avucunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede bizimle final falan yapamazsınız. Ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız yahut da kendinizine yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok" diye konuştu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi
'Turuncu' uyarı verilmişti: Sağanak yağış olumsuz etkiledi... İşyerleri sular altında!
SON DAKİKA... 18 gün sonra cansız bedeni bulunmuştu! Rojin Kabaiş'in babası: Otopsi raporunda 'suda boğulma' yok!