Bingöl'deki saldırıda istihbarat gelmiş
Güvenlik reformuyla ilgili bilgi veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bingöl'de Emniyet Müdürü Atalay Ürker ve beraberindekilere yönelik düzenlenen silahlı saldırıyla ilgili konuştu. Davutoğlu, "Acı değil mi? Bingöl'de şehit edilen iki kardeşimizin şehit edenlerle ilgili bilgi geldiği halde bu savcılık tarafından işleme konmadı" dedi.
Davutoğlu, İçişleri Bakanlığında aldığı brifinge verilen arada basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "'Güvenlik reformu üzerinde çalışılıyor' dediniz. Polisin yetkilerinin artırılması, sınırsız yetki verileceği endişesi var. Dün TBMM'ye sevk edilen yasada savcılara 'kuvvetli şüphe' yerine 'makul şüphe' yetki tanınıyor. Makul şüphe neye, kime göre belirlenecek?" sorusu üzerine, Davutoğlu, günlerdir üzerine çalıştıkları bu konunun, reform olarak nitelendirilebilecek köklü düzenlemeler getirdiğini söyledi.
Bundan sonra atacakları adımları anlamlı bir çerçeveye oturtacak bir tecrübe birikimleri bulunduğunu aktaran Davutoğlu, "Bir kere polisiye tedbirleri arttıracak ifadesini kesinlikle reddediyorum. Hiçbir şekilde, şu anda demokratik sisteme sahip ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Bunu çok açık ve altını çizerek söylüyorum. Demokratik hukuk sistemine sahip Avrupa'daki ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz" dedi.
Bingöl Emniyet Müdürü Atalay Ürker'e suikast
PKK'dan Bingöl saldırısı açıklaması
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Ama eğer bugünkü bizim uygulamalarımız ki ben bir kısmını dinlediğimde ve Avrupa'daki örnekleriyle karşılaştırdığımda, bizim daha önce yaptığımız reformlarda, güvenlik riski çok az olan ülkelerden bile ileri gittiğimiz ortaya çıkıyor. Tek tek Avrupa ülkelerini çıkarttırdık. Bir şiddet ortamında, şu yaşanan şiddet ortamı gibi, Avrupa'da polisin savcıya sevk etmeden önce tedbiren 24 saat gözaltına alma hakkı, yetkisi var. Bizde yok. Yani önünüzde birisi molotofkokteyli atsa ve belediye otobüsü, ambulans yansa, içindeki hasta da yansa, polis o kişiyi savcıya götürecek, savcı da serbest bırakabilir.
Savcılarımıza güvensizlik değil bu ama o anki değerlendirme farklı olabilir. O zaman da toplumsal olayları kontrol altına almak mümkün olmaz."
"Kimlik tespiti mümkün değil"
Terörist, vandal ve şiddet yanlılarının her şeyi yapabilirken polisin kamu düzenini korumak için hiçbir yetkiye sahip olmamasının kamu düzenini ortadan kaldıracağını vurgulayan Davutoğlu, "Avrupa ve Amerika'daki uygulamalarda, demokratik toplumlarda, hiçbir gösteride maske kullanılamaz" dedi.
Maske kullanan kişinin kimliğini tespit etmenin mümkün olmadığını ifade eden Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimliğini niye saklıyor bunlar? Normal, barışçıl gösteri yapan birisi kimliğini niye saklasın? Siz maske takan birinin kimliğini tespit etmek için bile onu alıp bir yere götüremezseniz, düzen sağlama imkanı kalmaz. Getireceğimiz düzenlemelerin tümü demokratik ülkelerde olan düzenlemelerdir. Kamuoyumuz bazen bilmiyor, bazıları da yanıltmak istiyorlar. Sanki Türkiye'yi... Batı'da, değişik yerlerde de bu tür çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Zaten içeride hemen bu tür suçlamalara çok çabuk alet olacak belli çevreler var. 'Türkiye otoriterleşiyor' gibi bir kampanyaya karşı kamuoyumuzu uyarıyorum. Türkiye'ye kesinlikle Avrupa veya dünyanın herhangi bir demokratik hukuk devletinde olan kuralların dışında hiçbir şey gelmeyecek."
"Bir orta yol bulmamız lazım"
Makul şüphe ifadesine açıklık getiren Davutoğlu, "Yargı ne zaman başlıyor? Bir suç işlendikten sonra yargıya intikal ediyor. Peki suçun işlenmesini önleme görevi kimin? Güvenlik birimlerimizin. O önleme görevi esnasında alınacak bir önlem eğer suç işlendikten sonraki prosedüre tabii kılınırsa suçu engelleyemiyorsunuz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda biz burada otururken 'Ankara'da şu caddeden şu caddeye bir araba, içinde uyuşturucuyla gidiyor ve gençlerimizi zehirliyor' diye bir ihbar gelse o arabayı durdurup aramak için savcılık izni lazım. Savcı da 'daha suç işlenmemiş, önümde bir delil yok, sadece bir ihbar var' diyerek o izni vermese o araba emniyet birimlerinin gözünün önünden gider, uyuşturucu da gider o gencimizi zehirler. Savcının şunu demesi hakkıdır; 'doğru, bana delil getir.' Emniyet görevlisinin de işi, gelen bir ihbarı değerlendirip o suçu işlenmeden engellemektir. O zaman bir orta yol bulmamız lazım.
Bingöl saldırısı
Acı değil mi? Bingöl'de şehit edilen iki kardeşimizin şehit edenlerle ilgili bilgi geldiği halde bu savcılık tarafından işleme konmadı. 'Ortada daha suç yok' diyor ama öbür taraftan da çok ciddi 'makul şüphe' denilen o şüphe hali var. Cana mal oluyor, mala mal oluyor ve bir neslin yok olmasına sebebiyet veren
uyuşturucu nakline engel olamıyorsunuz. Burada bir çözüm bulmak durumundayız. Kapalı kapılar ardında ve ertesi gün çıkacak bir yazıda çok rahat hükümeti suçlayabiliriz veya uygulamalara dönük ön yargı oluşturabiliriz. Bizim yerimize otursunlar ve bir kez de empati yapsın bunu yazanlar, bunu söyleyen muhalefet. Empati yapsın.
Bizim durumumuzda olan birinin görevi, uyuşturucunun oraya ulaşmasını engellemektir. Oraya gidecek olan bir teröristin gidişini engellemektir. Onu engellemek için ne gerekiyorsa yaparız. Şiddet yanlısının, uyuşturucu tacirinin hareket etme hürriyeti, benim vatandaşımın hayat hakkından ve benim genç neslimin sağlığından, ruhsal sağlığından daha önemli değildir. Getireceğimiz önlemle o tür araçlar durdurulacak, aranacak, suç yoksa devam eder ama bir suç varsa da o suç unsuru, uyuşturucuysa uyuşturucu, bombaysa bomba, molotofkokteyli ise molotofkokteyli tespit edilip savcılığa sevk edilecek. Emniyet görevlisine bu yetkiyi vermek dünyanın her yerinde vardır."
Hüseyin Üzmez'in cenazesinde ilginç isim
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Üşümeye hazır olun! Marmara’da hava sıcaklıkları 10 ila 12 derece azalacak
Son Dakika Haberleri... Rusya’da Yakalanan Berat Can Gökdemir’in Türkiye’ye İadesi Talep Edildi
SON DAKİKA... "Türkiye altında kalabilir" deyip uyardı: 7.2 büyüklüğünde deprem bekliyoruz
Bursa'da yarın okullar tatil mi 22 Kasım 2024? Valilikten açıklama geldi mi?
İstanbul'da lodos: Dev dalgalar oluştu, Kalamış Sahili göle döndü