hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Binali Yıldırım: ABD bizi düne göre daha iyi anlıyor

    Binali Yıldırım: ABD bizi düne göre daha iyi anlıyor
    expand

    Medya temsilcileri ile iftar yemeği yiyen Başbakan Binali Yıldırım ABD ve AB ile ilişkiler, bedelli askerlik beklentisi, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sorulara yanıt verdi.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Medya temsilcilerinin sorularını yanıtlayan Başbakan Binali Yıldırım, son dönemde gerginleşen Türkiye-ABD ilişkilerinin düzelmesi konusunda olumlu sinyaller verdi. CNN TÜRK Genel Müdürü Bora Bayraktar’ın da aralarında bulunduğu gazetecilerle iftar yemeğinde buluşan Başbakan Binali Yıldırım, AB ile de seçim sonrasında yeni bir sayfa açılacağına dikkat çekti.

    Başbakan Yıldırım, medya temsilcileri ile iftar yemeğinde bir araya geldi

    İftar yemeğinden sonra Başbakan Binali Yıldırım gazetecilerin sorularını yanıtladı. İşte bazı sorular ve Başbakan Yıldırım'ın yanıtları:

    SORU- Efendim, Sayın Devlet Bahçeli’nin afla ilgili bir çıkışı oldu. Ramazan Bayramı öncesinde af çıkmasının yararlı olduğunu düşündüğünü söyledi, sizin bu konudaki görüşlerinizi merak ediyoruz.
    BAŞBAKAN- Bizim gündemimizde af yok. Ben Sayın Bahçeli’yle bu ilk açıklamasından sonra konuştum. Kendisi hassasiyetlerini dile getirdi. Karar sizin tarzında bir ifadede bulundu. Biz de onun üzerine zaten görüşümüzü açıkladık ve gündemimizde af olmadığını ifade ettik.

    Binali Yıldırım: ABD bizi düne göre daha iyi anlıyor

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    SORU - Efendim, bir başka beklenti daha var bedelli bir daha gündeme getirildi. Siz nasıl bakıyorsunuz?
    BAŞBAKAN- Arkadaşlar, bakın bir şeyi paylaşmamızda fayda var. Bazı bilgileri ben paylaşayım, ondan sonra ne yapacağımıza karar verelim.
    Bakın şu anda yoklamaya tabi olan, yani askerlik çağı gelmiş olanların sayısı 585.210, yoklama kaçağı 570.422, bakaya 56.947, firar 5772.
    Askerliğini ertelemiş olanlar 2.930.279, bu öğrencilik dışında erteleyenler. Bir de öğrencilik nedeniyle ertelemiş olanlar var. Onlar da 1.885.438.
    Silah altında bulunan er sayısı da 360.869.
    Ve 2019’da planlanan silah altına alınacak sayı 345.933.
    Toplam 5.448.858 kişi var askerlikle ilişkisi devam eden. Ancak biz önümüzdeki sene 345.933 kişi alabileceğiz. Bunu 345.933’e böldüğümüz zaman 15.7 yıl, yaklaşık 16 yıl sürüyor. Bunların yaşlarını dondursak bile 16 yıl boyunca askerlik bu vatandaşlarımızın önünde bir engel, sorun olarak devam edecek; gerçek bu.
    İhtiyacımız belli, 350 bin. Ama birikmiş 5,5 milyon vatandaş var, nasıl çözeceğiz?
    ‘Bedelli gündemde yok. Hassasiyetler var’

    SORU - Bedelliyle mi?
    BAŞBAKAN- Öyle bir şey demiyorum. Bir şekilde çözülmesi lazım. Tabii esas olan savunma gücümüzde bir zaafiyet yaşanmaması. Eldeki rakamlar böyle bir zaafiyetin olmadığını gösteriyor; bu bir. İkincisi; özellikle 15 Temmuz’dan sonra Silahlı Kuvvetlerde silah altında vatani hizmet gören askerlerden ziyade profesyonelliğe geçtik.
    Ve aldığımız önemli bir karar daha var değerli arkadaşlar.
    Operasyonlara, ön plana asla silah altındaki er-erbaşları göndermiyoruz. Arka planda lojistik destek veriyor.
    Bu insanlar ne yapacak? Hayatını planlayacak, geleceğini planlayacak. O bakımdan bunun siyasi istismar edilecek bir yanı yok, rakamlar ortada. Yani bir yandan operasyonlar yaparken, bir yandan terörle mücadele yaparken, bir yandan da askere alınmayı bekleyen binlerce insan var. Türkiye’nin gerçekleri budur. 5,5 milyon insanın sorununun farkındayız. Tüm hassasiyetler göz önüne alınarak sorunu nasıl çözeriz ileride değerlendirilir. Ama bugünkü gündemimiz değil.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘AB ile yeni dönem, ABD bizi Suriye’de daha iyi anlıyor’

    Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde seçimden sonra yeni bir dönemin açılacağını öngörüyoruz, ümit ediyoruz, alınan sinyaller bu doğrultuda.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Amerika’nın bizi düne göre daha iyi anladığını düşünüyoruz. Hem Suriye YPG-PYD konusundaki tutum, Menbiç’ten PYD’nin, YPG’nin çıkarılması ve yerine Türkiye-Amerika birlikte orada güvenliği tesis etmeleri hususunda bir çalışma var. Verilen silahların kontrol altına alınması konusu var.

    Eskiden böyle bir süreç yoktu, müzakere dahi edilmiyordu, karşılıklı restleşmeler vardı. Ama şimdi konu en azından diplomatik düzeyde ele alınacak düzeye geldi, seviyeye geldi.

    Dolayısıyla Amerika ile birçok konuyu herhalde seçimden sonra ilişkilerimizi zehirleyen, olumsuz bir hava oluşturan, başta FETÖ konusu olmak üzere YPG-PYD konusu ve diğer savunma ihtiyaçlarının temini konusundaki anlaşmazlıklar kapsamlı bir şekilde ele alınacak ve ümit ediyorum ki Amerika bizi daha iyi anlayacak bir düzeye gelecek.

    Yani bizim bu konudaki tutumumuz çok açık ve nettir, doğrudur. Yani bölgede bize yönelik tehditler vardır, bir darbe teşebbüsü vardır, bu darbenin arkasındaki FETÖ Amerika’dadır. Bütün bu gerçekler ortadayken Amerika’nın hala duyarsız davranmasını beklemiyoruz. İnşallah yeni dönemde burada da müspet adımlar atılacağını öngörüyoruz.
    Arkadaşlar, şimdi ekonomiyle ilgili dış kaynaklı ve içeride de ekonomi üzerinden prim yapmaya çalışan, çalışma gayreti olduğunu görüyoruz; bunu ifade etmek isterim. Size bir örnek vereceğim;

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    1924’ten 2002’ye kadar geçen süre içerisinde ortalama her yıl Türkiye yüzde 4,7 büyümüş. Az büyümüş, çok büyümüş, ama ortalaması 4.7.

    2003-2017’de ortalamamız 5.7, yani yüzde 1 puan var. Diyebilirsiniz ki, ya yüzde 1 puanla ne böbürleniyorsunuz, topu-topu yüzde 1 puan artırmışsınız. Eğer 1924’ten bu güne 1 puan fazla büyüseydik, 5.7’yi Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar muhafaza etseydik, arkadaşlar Türkiye 2.6 kat daha büyüyecekti. Tercümesi ne? İlk yedinci ülke oluyor. Bir Amerika, iki Çin, üç Japonya, dört Almanya, beş İngiltere, altı Fransa, yedi Türkiye. İlk yedi içinde yerini alacak. Evet, 1 puanlık farkla, 2 trilyon 250 milyar dolarla bu hale gelecekti. Dolayısıyla yani buradan geleceğim sonuç ne? İstikrar. 

    Binali Yıldırım: ABD bizi düne göre daha iyi anlıyor

    Güçlü iktidar, Türkiye’nin ihtiyacı olan güven ve istikrar arkadaşlar. Güven ve istikrarı yakaladığımız an neler yapabileceğimiz ortada. Biz ortalama 5.7 büyümeyi yaparken, demokrasimizi de en az 4 sefer müdahale oldu. Onlara rağmen bu büyümeyi yaptık. Yani ne olacak diyorsun, müdahale yaptılar. Müdahale olması üç ay önce, üç ay sonra, en az 6 ayımızı götürdü. Yılı yarım tamamlıyorsunuz. Tahribatı düzeltinceye kadar en seri şekilde 6 ayımız gidiyor.
    AK Parti iktidarında biz sadece cumhuriyet tarihinin en yüksek performansını ekonomide göstermedik, aynı zamanda gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapattık. Mesela, 2002’yi baz alırsak reel olarak, 2017’ye kadar 2.3 kat büyümüşüz.
    Dünyanın büyümesi ne? 1.7 kat.
    Avrupa Birliği büyümesi 1.2 kat.

    ...

    Yeni kurulan şirket sayısı, hani ekonomi büyümüyor diyorlar ya;
    2002’de 30.800 şirket kurulmuş, geçen sene kurulan şirket sayısı 73.800. Büyümeyen ülkede bu kadar şirket nasıl kuruluyor?
    Yabancı turist, 2002’de 12.9 milyon, 2017’de 40 milyon.
    Yıllık konut satışı 1.4 milyon olmuş geçen sene. Böyle gidiyor rakamlar.
    Şimdi bu rakamlar ortadayken büyümenin sanal olduğunu söylemek ne kadar insaflı, ne kadar doğru? Türkiye büyüyor, bunun ötesi-berisi yok, 3,5 kat büyüdük kardeşim. Nereden bakarsan bak, hangi hesabı yaparsan yap aynı yere çıkıyor.

    SORU - Sayın Başbakan, sorum şöyle: CHP-Saadet Partisi-İyi Parti ittifakının vaatleri şöyle…Yerli otomobili durduracağız, Kanal İstanbul iptal edilecek, TRT satılacak, TİKA kapatılacak, yatırımlar bitirilecek

    BAŞBAKAN- Bunlar en iyi kapatmayı, geriye gitmeyi biliyor. Dünyanın hiçbir yerinde devlet televizyonu olmayan ülke pek yok, her ülkenin bir tane devlet kanalı vardır, küçük de olsa mutlaka olmalı.

    Evvelsi gün gazetelerde gözüme ilişti. Sayın Kılıçdaroğlu; Başbakan köprü yaptım, tünel yaptım, havaalanı yaptım, hızlı tren yaptım diye övünüyor, bu ne kadar komik bir şey diyor. Buzdolabı, çamaşır makinesi yaptık diye övünüyorlar. Bunlar 17. yüzyılın ürünleri diyor. Yani böylece tabii cahilliği de ortaya çıkmış oluyor. 17. yüzyılda daha elektrik falan yok. Buhar makinelerini geliştirme çalışmaları var 17. yüzyılda.

    Bir vatandaş ‘Cumhurbaşkanımız aya dört şeritli otoban yapacağız dese inanırım’ diyor. Bu Cumhurbaşkanımıza güveni gösteriyor. Henüz Aya otoban yapamadık belki ama yaptığımız yollarda dünyanın etrafına bir tur attık, onu söyleyebilirim.

    SORU - Ama Sayın İnce; Demirel’in yaptığı köprü bayramda ücretsiz, ancak işte AK Parti’nin yaptığı, Erdoğan’ın yaptığı köprü bayramda ücretli diyor.

    BAŞBAKAN- Arkadaşlar, tabii Muharrem İnce fizik öğretmeni, ama konuşmalarıyla merkezkaç kuvvetin formülünden uzaklaşıyor yavaş yavaş. Kritik hızın üzerine çıkınca savrulma olur biliyorsunuz, şu anda savrulma fazına geçmiş durumda.

    Şimdi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olsun, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olsun, milli bütçeyle yapılan köprüler, genel bütçeyle. Yani Devletin kendi parasıyla vatandaşın vergisiyle yaptığı köprü bunlar. Yaparken de borç aldılar. Bu borcu öderken herkes katkı sağladı; yani geçen de katkı sağlıyor, geçmeyen de katkı sağlıyor, evet. Borç, vergiyle ödeniyor.
    Ama Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü farklı. Bu yap-işlet-devret modeliyle yapılmış bir köprüdür. Maliyeti belli. Adama diyoruz ki, biz size şu kadar trafik garantisi veriyoruz. Bu köprüyü yapacaksın, ne kadar sürede işletip bize teslim edeceksin.

    Yani şimdi bizim 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü o köprüye harcanan maliyeti karşılayacak ücretler mi uygulanıyor? Yok, sembolik ücretler uygulanıyor. Farkını nereden veriyoruz? Farkını aldığımız vergilerden veriyoruz. Öbüründe de kullanıcı ödüyor. Tamam, bayramlarda da bedava yapar, yapılabilir. Ama ne olacak bedava yapsan, biz vereceğiz. 

    ‘Metin Temel Paşa bir kahramandır’

    SORU - İnce, bir Paşayla ilgili apoletlerini sökeceğini söyledi.
    BAŞBAKAN- Bunun neresini düzeltelim?
    Apolet meselesi çok önemli bir mesele. Bir yandan ben cumhurbaşkanı olursam hakimler ayağa kalkmasın diyeceksin, sonra beğenmediğin durum olursa apoletlerini sökerim diyeceksin, Hitler’e özeniyor. Buradan anlaşılan odur.

    SORU - FETÖ’nün iadesi hususunda Amerika neyi bekliyor? 

    BAŞBAKAN- FETÖ konusundaki bizim duruşumuz çok açık ve nettir. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu 15 Temmuz darbesinin baş faili FETÖ’yü istiyoruz. Bununla ilgili her türlü resmi girişimimizi yaptık. Beklentimiz; Amerika’nın, Türkiye için hayati öneme haiz bu konuyu ele alması ve bu konuda bir adım atılması. Ne adım atılabilir?
    Mesela resmen soruşturma başlatılabilir, yargı süreci başlatılabilir, bazı hakları kısıtlanabilir veya mağdurların dava açmasının önü açılabilir; birçok atılacak adım var, bunların her biri bir iyi niyet göstergesidir.
    Yani bugün Türk kamuoyunda Amerika’ya karşı destek dibe vurmuşsa, bunun arkasında bu darbe vardır, bunu Amerika görmek zorundadır. Yani Amerika üzerindeki bu şüpheden öyle veya böyle kurtulmak mecburiyetinde. Biz bu darbeyi Amerika yaptırdı demiyoruz, ama FETÖ’yü iade konusundaki isteksizliği Türk kamuoyunda farklı yorumlanıyor.

    ‘UBER yasal değil

    SORU - UBER’le ilgili taksicilerden yana tavır aldınız. Taksicilere ayrıca uyarılarınız olmayacak mı? Bir de Kuzey Irak’la ilgili. Sessiz sedasız Türk Silahlı Kuvvetleri bence muazzam bir operasyon gerçekleştirdi ve dağların öbür tarafına indik ve yerleştik. Bu bize acaba Kandil’i getirir mi?

    BAŞBAKAN- Türkiye serbest bir ülke, her türlü teşebbüsün, her türlü faaliyetin yapılabileceği bir ülke. Ama bu yasalar çerçevesinde olması lazım. Bizim derdimiz UBER değil. UBER ile diğer dış kaynaklı sosyal medya gruplarının durumu aynı. Yani burada herhangi bir resmi faaliyet göstermeden Türkiye’den kaynak transferi yapıyorlar, olayı böyle görelim; bu bir.

    İkincisi; seçtikleri yöntem yasal değil. Bilişimin imkânlarını kullanarak bir kanal oluşturmuşlar buradan iş yapıyorlar. Yani aldıkları belgeler yaptıkları işe uygun değil. D-2 ve A1 belgelerinin amacı farklı. Buradaki denetim yetersizliğini kullanarak bunu bir şehir içi taşıma ağına dönüştürmüşler; işin ikinci boyutu da bu.

    ...

    Kaldı ki yani UBER’in iş yapamadığı ülkeler var; Almanya, İtalya, Japonya resmen yasakladı, hiçbir şekilde faaliyet gösteremiyorlar. Londra’da da kısmen yasaklanmış.
    UBER’in iki tane temel yanlışı var. Bir, yasa dışı çalışıyorlar, kendilerine tahsis edilen ruhsatı amacına uygun kullanmıyorlar. İkincisi de; Türkiye’de vergi mükellefi değiller, vergi ödemiyorlar.
    Biz başka ülkeye kaynak transfer edecek kadar zengin bir ülke değiliz.

    Kandil meselesine gelince,
    Kuzey Irak’ta, biliyorsunuz Afrin’de, Fırat Kalkanı bölgesinde, yani Fırat’ın batısında 250 kilometrelik bir alanı terörden temizledik. Ama Fırat’ın doğusunda henüz sorunumuz devam ediyor. Irak-İran sınırına kadar devam ediyor. Yani orada 1000 kilometrelik bir sınır boyunda hala sorunumuz var. Irak’ın kuzeyinde varlığımızı iki katına çıkardık. Tam olarak 11 tane üs bölgemiz oldu. Amacımız; o bölgede topraklarımıza sızmadan terörü bertaraf etmek ve sınır güvenliğimizi sağlamak. Esasında Hatay’dan başlayarak Iğdır’a kadar biz fiziki sınır güvenliği tedbirimizi de alıyoruz. Duvarlar örülüyor, elektronik takip mekanizması kuruluyor, aşağı yukarı yüzde 70 oranında tamamladık. Geriye kalan bir yüzde 30 var, Bundan amacımız, geçişleri kontrol altına almak, sadece resmi kapılarda bunu yapmak. Onun için bu tedbirleri alıyoruz, amacımız; içeriden ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı ülkemizi vatandaşımızın can, mal emniyetini korumak, bölgenin kalkınmasının önündeki engeli kaldırmak.

    SORU - Seçimlerle ilgili yapılan araştırmalar var mı? Nasıl, sonuçlar hakkında söyleyeceğiniz bir şeyler olabilir mi?
    BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM- Değerli arkadaşlar, seçime yönelik oran vermek, tahmin yapmanın seçmenin iradesine saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Gerçek anket sandıktaki sonuçtur. AK Parti olarak, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde biz gayet iyi görünüyoruz.

    ‘Ey Muharrem İnce!’

    SORU - İkinci tura kalma ihtimali var mı efendim seçimlerin?
    BAŞBAKAN- İlk turda bu iş bitecek inşallah.

    SORU - Parlamenter sisteme dönüş vaatlerine nasıl bakıyorsunuz?
    BAŞBAKAN- Bizde tornistan olmaz, o kararı verdik. 16 Nisan’da verilen kararlar arkadaş, çok açık ve net. 94 yıllık Türkiye’deki yönetim sisteminin değişikliğidir. Bu seçimlerin en önemli özelliği, birçok yenilikler var, en önemli yenilik, sistem değişikliğidir. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine gidiyoruz. Çift başlılığı ortadan kaldırıyoruz, yönetimde sadeleştirme yapıyoruz.
    Bazıları diyor ki; Recep Tayyip Erdoğan tamam da, gerisi önemli değil. Bu da bir tuzaktır, böyle bir şey yok. Yani iktidara gelen hükümetin partisinin mecliste de güçlü olması lazım. Ama şunu söylemekte yarar var:
    Yeni dönemde Meclis ve hükümet arasında uzlaşma kültürü çok daha etkin hale gelecek. Bu sistemin getirdiği en önemli şey; bir güçlü iktidar, sürekli istikrar hükümet bakımından. Meclis bakımından da yasamanın güçlenmesi, artı yürütmeyle yasamanın uzlaşma kültürünü geliştirme mecburiyeti olması.

    Ey Muharrem İnce!
    Dağlar gibi vaatler veriyorsun, nasıl yapacaksın parlamenter sistemde, böyle bir yetkin yok ki.

    SORU - Sayın Kılıçdaroğlu, biz Meral Akşener’le beraber parlamenter sisteme dönüş çalışmalarına başladık diyor.
    BAŞBAKAN- İyi de, irade kimde kardeşim onu bilelim; Kılıçdaroğlu’nda mı, İnce’de mi? Yani bu kararı parlamenter sisteme geçiş kararını Meclis vermeyecek mi? Yani Muharrem İnce mi verecek bu kararı?
    Kararı Meclis verecek. Meclis kompozisyonu ortada değil, kimin ne aldığı-ne verdiği belli değil. Ama vatandaşımızın kanaatinin bir yılda değiştiğini ben düşünmüyorum. Yani bu değişikliğe karar veren milletin tekrar geriye dönüş yönünde bir karar vereceği kanaatinde değilim.
    Cumhurbaşkanlığı başkanlık sistemi 24 Haziran seçimleri 16 Nisan kararının hayata geçirilmesinden ibarettir. Bu seçimlerde bu kararın gereğini yapacağız, Parlamento buna göre oluşacak.
    Mevcut değişiklik dahilinde bu kampanyayı sürdürüyorlar. İş başına gelince değiştireceklermiş. Bakalım vatandaş buna ne diyecek göreceğiz. Bizim düşüncemiz, bizim inancımız; biz vatandaşımızın böyle bir maceraya, geriye dönüşe izin vermeyeceği yönündedir. Biz buna inanıyoruz. Aksi halde tabii yapılanları bozma tehdidi, iptal etme tehdidi ve yapıcı bir dil kullanmak yerine yıkıcı bir yöntemi tercih etmenin bu ülkeye, bu millete hiçbir yararı yok. Bir intikam duygusuyla, rövanş duygusuyla hareket etmek Türkiye’ye zaman kaybettirir, başka bir işe yaramaz. Milletimiz bütün bunları izleyecek, kararını verecek. Verdiği karar ülkemiz için, milletimiz için en doğru karar olacaktır.

    ‘Atatürk’ün partisinin düştüğü hallere bakın’

    SORU - - Efendim, HDP barajı geçiyor mu?
    BAŞBAKAN- Bilemem.
    Çıkıp şunu diyemediler:
    ‘PKK’yla bizim alakamız yok, kınıyoruz, lanetliyoruz, PKK bir terör örgütüdür’
    Bu olmadığı sürece de benim Kürt kardeşimin temsil edemezler. Bu terör örgütü hem Kürtlerin, hem Türklerin, bütün bir milletin başının belası.
    Hiçbir zaman HDP, bölgedeki Kürt kardeşlerimizin yegane temsilcisi olamaz. Kürt, Türk, Çerkez, Laz… Milletin temsilcisi Ak Partidir.
    Er ya da geç Kürt vatandaşlarımız HDP’nin, PKK’nın esiri olduğunu görecektir, buna yürekten inanıyorum.
    Tabii bugünlerde HDP sevenler çoğaldı.
    CHP başta olmak üzere HDP’yi barajı açtırmak için el altından çalışıyorlar. Bana seçmenlerden geliyor, CHP’li yöneticiler, teşkilat mensuplarına oylarınızın bir kısmını HDP’ye verin diyorlarmış. HDP’nin barajı aşması lazım diyorlarmış. Zaten Genel Başkanları Sayın Kılıçdaroğlu büyük iştiyakla HDP barajı aşmalıdır diyor.
    Dolayısıyla onun gereğini alttan alta yapıyorlar. Atatürk’ün partisinin düştüğü hallere bakın kardeşim. Terör örgütünün destekçisi bir partiye örtülü bir şekilde destek vermek için seçmeni ne kadar zor duruma düşürüyorlar, yazıktır.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow