Beşir Atalay: "İsrail'i lanetliyorum"
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, İsrail'in Gazze'ye saldırılarında bin 400'ün üzerinde can kaybı yaşandığını belirterek, "Bakın sadece üç bayram günü hayatını kaybeden 380 kişi. Bu lanetlenmiş İsrail, hiç acımadan bayram günü, onların bayram yaptığı günlerde bu katliamı yaptı. Lanetliyoruz, bütün yüreğimle, bütün gönlümle lanetliyorum İsrail'i" dedi. Atalay, Musul Başkonsolosluğu personelini rehin alan IŞİD ile herhangi bir pazarlığın söz konusu olmadığını da söyledi ve çözüm sürecine ilişkin de yol haritasına ilişkin çalışmalarının hala sürdüğünü belirtti.
Atalay, AFAD Başkanı Fuat Oktay ile düzenlediği basın toplantısında, AFAD'ın koordinasyonu altında Irak ve Gazze'de yürütülen insani yardım faaliyetlerine ilişkin bilgi verdi. Gazze'nin kendileri için kanayan yara olduğuna dikkati çeken Atalay, Gazze'de hayatını kaybedenlerin sayısının bin 400'ü aştığını söyledi.
Hayatını kaybedenlerden çoğunun çocuk olduğunu ifade eden Atalay, "Bakın sadece üç bayram günü hayatını kaybeden 380 kişi. Bu lanetlenmiş İsrail, hiç acımadan bayram günü, onların bayram yaptığı günlerde bu katliamı yaptı. Lanetliyoruz, bütün yüreğimle, bütün gönlümle lanetliyorum İsrail'i" dedi.
Dünyanın takındığı tavrın herkes tarafından görüldüğünü belirten Atalay, Türkiye'nin ateşkes sağlanması için yoğun bir çaba içinde olduğunu bildirdi.
İnsani yardımların ulaşması için Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması gerektiğinin altını çizen Atalay, Mısır'ın kapıları kapatmasının Gazze'nin içine düştüğü durumun en önemli sebeplerinden olduğunu kaydetti.
Gazze'nin dünyaya açılan bölgesinin Mısır olduğunu belirten Atalay, "Bu yeni yönetim bunları kapattı, orada tabii hapishane gibi bir duruma düştüler" dedi.
Gazze'ye yardımların çok çeşitli şekilde ulaştırıldığını aktaran Atalay, uzun bir süre BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nı kullandıklarını ifade etti. Bulabildikleri bütün kanalları kullanmaya özen gösterdiklerini anlatan Atalay, şöyle devam etti:
"Şu anda hem gıda hem ilaç hem de diğer insani yardımlar konusunda yoğun çabamız var. AFAD daha çok gıdaya ağırlık verdi. 15 bin tonluk bir un gönderilmesi, BM ajansıyla yürüyor o kısım kısım. Ayrıca Kızılay'ın 20 ton ilaç ve tıbbi malzemeyi Gazze'ye ulaştırması çok önemli o ulaştı. Kızılay 2 bin 500'e yakın gıda kolisini ulaştırdı. İnsani yardım kurulaşları daha kolay ulaştırıyor. Gazze'ye yardım hesapları açıldı. Diyanet İşleri Başkanlığımız kampanya yürüttü. Bizim şu anda TİKA kanalıyla da 5 milyon dolarlık yardım, değişik yerlerden ulaştırılmaya çalışılıyor. Bunun içinde, ilaç, hijyen malzemeleri vesaire var. Zorluklar vardı, umuyoruz ateşkesten sonra yardımların ulaştırılması daha rahatlayabilir."
Yardımlara ilişkin verileri doğal olarak rakamlar, sayılar ve istatistik şeklinde verdiklerini dile getiren Atalay, ancak yaşananların bir de insani boyutu olduğunu aktardı. Bunların rakamlara sığdırılamayacağını değerlendiren Atalay, "Evlerini terk etmek zorunda kalanlar, onlara yardım edenler, yardım ulaştıran personelimiz, bunların hepsinin ayrı ayrı hikayeleri var" diye konuştu.
Bu siyasi ortam içinde bu insani yardımları konuşmak istemediklerini belirten Atalay, çarpıtmalar ve negatif enerjilerin ise sadece kendilerini üzdüğünü bildirdi. Bu tür dezenformasyonlarla uğraşacak vakitlerinin de olmadığını vurgulayan Atalay, şunları kaydetti:
"Elimizden geldiği kadar biz bu yardımları ulaştırmaya çalışıyoruz. Tüm kurumlarımızla sahadayız. Bayram günleri burada çalıştık. Ben Ankara'daydım. İnsani yardımların Gazze'ye gitmesi için ne yapabilirizi araştırdık. Türkiye böyle bir çaba içinde. Bunların tutupta, siyasi ortamlarda gereksiz yere istismarını doğrusu hiç arzu etmeyiz. Moralimiz bozulmaz ama Türkiye'nin muhalefeti adına, Türkiye siyaseti adına da doğrusu üzülürüz."
Suriyelilere yapılan yardımlar
Suriyeli sığınmacılara yapılan yardımlara da değinen Atalay, insani yardımlara sınır ötesinde sıfır noktasında yapılan yardımları dahil etmediklerini söyledi. Sıfır noktasinda yapılan miktarın da çok ciddi olduğunu ve daha çok Kızılay aracılığıyla insani yardımı sürekli gönderdiklerini ifade eden Atalay, "Bizim baştan beri politikamız, sınırın ötesinde kamplar oluşsa da biz insani yardımı göndersek. Türkiye içine gelmeden ama orada bir güvenli hat kurulamadı. O BM'nin işi" diye konuştu.
Türkiye'de Suriye sınırına yakın yerlerde 22 kamp kurulduğunu anımsatan Atalay, arazi bulunamayan yerlerde Malatya gibi biraz daha içerilere kaydıklarını anlattı.
Şu anda kamplarda 220 bin kişinin kaldığını bildiren Atalay, kamplarda halen 30 bin kişilik bir kapasite bulunduğunu da söyledi.
Bu kampların dünyada örnek gösterilen iyi kamplar olduğunun altını çizen Atalay, şöyle devam etti:
"Hele o konteynerler bir ev gibidir. İçinde sıcak suyu, mutfağı, banyosu vardır. 21 metrekarede bütün bu imkanlar vardır. Büyük masrafımız da oldu, bizim fiili harcamamız 2 milyar 134 milyon 599 bin Türk lirasıdır. Bütün bu harcamalar AFAD'tan yapılır. Bu rakam olarak harcamadır. BM yardım hesaplarına baktığınızda yaklaşık 3,5 milyar dolarlık bir harcamamız vardır. Şu anda kamp dışında kalan nüfusumuz bizim elimizdeki veri şudur; 1 milyon 104 bin kişidir. Son il il, ilçe ilçe tespitimiz. Bunların hepsini bir kayıt alma çabamız sürüyor. Kamptakilerin hepsi kayıt altında. Dışardakilerin de yaklaşık yüzde 60'ı kayıt altındadır. Bir kayıt sistemini Emniyet Genel Müdürlüğü aracılığıyla yürütüyoruz. O bilgi sistemimiz bittiğinde çok daha faydalı bir veri birikimi olacak, hizmetlerin yürütülmesi açısından."
"Dilencilik gibi görüntülere meydan vermeyin"
Kamplardaki çocukların eğitim ve sağlık hizmeti açısından hiçbir kayıpları olmadığını da vurgulayan Atalay, bazı şehirlerde istemedikleri tahrikler olduğunu anımsattı. Atalay, şehirlerde yaşayanların imkanlarının tükenmesi nedeniyle dilencilik gibi görüntülerin ortaya çıkabildiğini belirterek, bütün valilere genelge gönderdiklerini bildirdi. Atalay, şunları söyledi:
"Kamplarımızda halen boş yerimiz var. Dilencilik gibi görüntülere meydan vermeyin. Bunlara oradaki sivil toplum kuruşları yardım yapabilir. Ama kampa gönderecekseniz, kamplarda boş yerimiz var. Yeni kamplarda oluşturabiliriz, yer arıyoruz. Şehir içlerinde o tür görüntüleri biz de arzu etmiyoruz, Suriyeli kardeşlerimiz için. Bütün bu çalışmalarda dışardan ne kadar yardım geldi? Şu ana kadar bize gerek BM kuruluşlarından, çoğu ordandır, Avrupa ülkeleri vesaire 225 milyon dolardır şu ana kadar gelen, dışardan katkı olarak. İçerideki kamplara, sıfır nokta yardımımız da orda da bizim harcamız yaklaşık 603 milyon Türk lirasıdır."
Bir gazetecinin Fişabur'da yeni kurulacak çadır kente ilişkin bilgi isteyerek, "Daha önce Sincar yakınlarında kamp kurulabilir diye bir açıklamanız vardı. Ondan vaz mı geçildi" denilmesi üzerine, Atalay, o kampın kurulduğunu belirtti. Konuyla ilgili Meclis'te açıklama yaptığını hatırlatan Atalay, şunları söyledi:
"Yaklaşık 20 bin civarında çadırı intikal ettirdik. O zaman biraz daha küçük gruplar halinde kurdular. Sincar'da biz aslında büyük kampı orada kuracaktır. Stratejik olarak çok uygun bulunmadı. Biraz daha kuzeye, şimdi Dohuk civarına kaydırılmış oldu. Bugün heyet orada. Tabii kuzey Irak yetkilileriyle de Türkmenlerle de görüşerek en uygun şartları yapıyorlar. Biz kurup, ihtiyacını biz sağlayacağız ama yönetimini Türkmenlere vermek kararındayız. İlk etapta 20 bin kişilik bir kamp. Bir hafta içinde onun kurulacağını zannediyorum. Çadır kent olduğu için daha çabuk kuruluyor."
"Şu anda mevcut kamplara 30 bin kişi alabiliriz"
Bazı kentlerde işverenlerin kayıt dışı olarak Suriyelileri çok daha ucuza çalıştırıldığına yönelik iddialar hatırlatılarak bu konuda yürütülen bir çalışmanın olup olmadığının sorulması üzerine Atalay, "Bu konuda şu ana kadar Türkiye'nin, hükümetin bir kararı olmadı. Yani bir çalışma izni, toplu veya kısım kısım çalışma izni verilmesi gibi bir uygulamamız olmadı" diye konuştu.
Bunun hassas bir konu olduğunu vurgulayan Atalay, "Hem içerideki istihdam ve işsiz konusu hem ücretlerin belirlenmesi gibi. Çalışma bakanlığımız bu konuda boş durmuyor ama ortaya çıkmış, şekillenmiş bir kararımız yok" dedi.
"Kamplarda hala boş yer olduğunu söylediniz. Dışarıda olan Suriyelilerin ne kadarı kamplara alınabilir. Ayrıca yeni kamplar oluşturulmasına yönelik bir süreç var mı? sorusuna Atalay, "Şu anda mevcut kamplara 30 bin kişi alabiliriz" yanıtını verdi.
Gaziantep ve Mardin'de yeni kamp kurulması için arazi tespit çalışmalarının olduğunu ifade eden Atalay, "Kampların nüfusu da çok fazla olsun da istemiyoruz. Bizim Viranşehir kampı 35 bin kişilik. Bir şehir kadar. Bunun sokağı, caddesi var, kendi içinde seçilmiş yöneticileri var. Çok büyük oluyor. Yeni kampları biraz daha 15-20 bin civarında tutabilirsek daha kolay yönetilebilir diye düşünüyoruz" dedi.
"Pazarlık diye bir şeyi biz kabul etmiyoruz"
IŞİD mensuplarınca rehin alınan Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu personeliyle ilgili gelişmenin olup olmadığı ile kamuoyundaki "pazarlık konusu mu yapılıyor acaba" yönünde söylemlere ilişkin değerlendirilmesi sorulması üzerine Atalay, "Pazarlık' diye bir şeyi biz kabul etmiyoruz" yanıtını verdi. Atalay, son durum ve gelişen şartlarla ilgili Dışişleri Bakanlığının bilgilendirmelerde bulunduğunu hatırlattı.
Gazze'deki ateşkes
Gazze'deki ateşkesin ardından insani yardımın ulaştırılması için Mısır ya da İsrail yönetimiyle bir temasın kurulup kurulmayacağının, bu konuların Birleşmiş Milletler üzerinden mi yapılacağının sorulması üzerine Atalay, şunları söyledi:
"Kızılay'ınki BM üzerinden gitmedi. Kanallar bulundu. İnsani yardım kuruluşu olduğu için Kızılay'ın hareketliliği daha fazla. Devlet kuruluşu değil, sivil kuruluş. Siyasi çözüm, ateşkes konusunda Dışişleri Bakanlığımızın her ülkeyle irtibatları oldu. Hem ABD hem Mısır hem Katar hem İsrail tarafıyla irtibatlar oldu. Şu sırada insani yardımlar için bir zemin oluştu ateşkes. Bütün bu kanallar kullanılacaktır. Esasen bu ateşkesin içinde de hızlı şekilde Gazze'ye yardımların gitmesi ve orada tahrip olan hastanelerin yapılması, elektriğin, suyun vesaire konusu gündemde. Bütün bunlar şu üç günün içindeki en önemli gündem maddeleri diyebilirim."
"Türkmenlere yardım için bazı Türk vatandaşlarının IŞİD ile savaşmaya gittiğine yönelik videolar var. Böyle bir bilgi elinizde var mı" sorusuna Atalay, elinde böyle bir bilgi olmadığını belirterek, "Bizim Türk vatandaşlarıyla ilgili benim elimde size verebileceğim bir bilgi yok" ifadelerini kullandı.
Çözüm süreci
Çözüm sürecine ilişkin yol haritasının ne zaman açıklanacağının sorulması üzerine Atalay, ramazan ayında çözüm süreciyle ilgili yoğun çalıştıklarını belirtti. Konuyla ilgili Meclis'ten çıkan yasanın bu konudaki en ileri adımlardan birisi olduğunu ifade eden Atalay, şöyle konuştu:
"Hem taraflar hem bölge hem uluslararası alanda da çok olumlu tepkiler aldık o konuda. Bu yasaya anamuhalefet partisinin de destek vermesi, Meclis'ten yüzde 80 destekle çıktı, yani grup olarak anamuhalefet partisinin bu yasaya desteği bizi sevindirmiştir. Güçlü bir temsille çıkmıştır. Madde sayısı az ama çok kapsamlı bir yasadır o. Hukukta bir deyim vardır, 'Efradını cami ağyarını mani' yani olması gereken her şey içinde var, olmaması gerekenler de dışında. Dolayısıyla çok kapsamlı bir yasa. Bakıldığında yapılabilecek her şey onun içinde. Biz bu yasanın şemsiyesi altında bir yol haritası çalışıyoruz. Basında 'yol haritası şöyle, şunlar yapılacak, dönüşler şu tarihte olacak' şeklinde yorumlar var. Biz doğrusu bu konuda hiçbir bilgilendirme yapmadık, hiçbir yere bir açıklama yapmadık. Yani yol haritamız bitmedi, bu çalışılıyor. Bittiğinde bu tabii ki paylaşılacak, bilgilendirilecek, parlamento içinde de ondan sonra kamuoyuna da bunun açıklaması yapılacak. Yeni yol haritası daha somutluk, netlik taşıyacak. Kesin zamanları olacak, yani periyodu belli olacak. Böyle bir çalışma bu. Bundan sonraki süreçte önümüzü daha rahat hep beraber inşallah göreceğiz. Böyle bir çalışmayı şu anda yürütüyoruz."
"Oralarda bir bayram havası var"
Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Van ve Mardin'deki mitinglerine katıldığını hatırlatan Atalay, "Oralarda bir bayram havası var" ifadesini kullandı. Bölge halkı, sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle görüşmelerinde herkeste umudun çok daha artığını gördüğünü dile getiren Atalay, şunları kaydetti:
"Yasadan öncekinin çok üzerinde bir umut artışı var, beklenti var. Artık geriye dönülemez bir noktadayız. Herkesi bağlayan bir yasadır bir metin, bir karardır. Parlamentonun, devletin bir kararıdır. Bundan sonra hepimizin çok daha umutlu olacağımız bir süreç. Tabii bize çok iş düşüyor. Çok iyi çalışmamız, çok iyi yürütmemiz gerekiyor."