hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Beşir Atalay "akil insanlar" ile buluştu

    Beşir Atalay akil insanlar ile buluştu
    expand

    Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Doğu Ergil, Levent Korkut ve Zübeyde Teker'in de aralarında bulunduğu Akil İnsanlar Heyeti'nden bir grubu kabul etti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Dolmabahçe Ofis'te basına kapalı gerçekleşen kabulde, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal da yer alıyor. Toplantı talebinin 17 Aralık operasyonu sonrası yaşanan süreçte, çözüm sürecinin zarar görme endişesini duymaları nedeniyle Akil İnsanlar Heyeti'nden geldiği öğrenildi.

    Dolmabahçe Ofis'te basına kapalı gerçekleşen ve AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal'ın da yer aldığı toplantı yaklaşık 2 saat sürdü.

    Toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Can Paker, son günlerde gelişen siyasi olaylar içinde "Barış süreci nereye gidiyor?" telaşında olan kişilerin, bunu gidermek üzere hükümet yetkilisiyle görüşmek istediklerini söyledi.

    Taleplerinin kabul edilmesinin ardından ilk etapta çabuk temasa girebildikleri arkadaşlarıyla toplantıya gelerek görüş ve endişelerini aktardıklarını kaydeden Paker, şöyle devam etti:

    "Bundan sonra da süreçle ilgili ne olacağının takipçisi olacağız. Çözüm süreciyle ilgili çok güçlü bir iradenin devam ettiğini görüyoruz. Burada ifade edildi. İmralı ile görüşmelerin yoğun şekilde devam ettiğini anladık. Hükümet bu soruna köklü bir çözüm getirmek istiyor. Bir seçim yatırımı olarak kesinlikle görünmüyor. Toplumsal sahiplik bu olaya çok yoğun. Toplumun büyük kısmı bu olayı benimsemiş. Hükümet bunun istenilen kılıfta olmadığını kabul ediyor. Ama bununla ilgili iradede herhangi bir zayıflama olmadığını söylüyor. Bununla ilgili yeni adımlar düşünüldüğünü, yoğun bir şekilde yeni adımlar üzerinde çalışıldığını ifade ettiler. Son olaylarla ilgili bunun da çözümü yine demokrasinin genişlemesindedir, ifadesini aldık."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Paker, toplantıya katılan Akil İnsanlar Heyeti'ndeki kişilerin tek tek bireysel görüşlerini de dile getirdiklerini söyledi.

    BDP ile işbirliği

    Heyette yer alan Doğu Ergil de sivil toplumun sesi olarak ülkenin ihtiyaç duyduğu demokratikleşme hamlesinde nerede durduğunu anlamak ve buna nasıl katkıda bulunacaklarını görüşmek için geldiklerini söyledi.

    Ergil, "İrade yerinde. Fakat bu iradenin içeriği ve şekli belki belirsizlikler taşıyor. Bu konuda güvenceler aldık. Hazırlıklar olduğu, bir sürü paket üzerinde ciddi ve yoğun çalışıldığı söylendi" dedi.

    Toplantıda, sivil toplum kuruluşlarına düşen roller üzerinde tartıştıklarını ve eleştirilerini de dile getirdiklerini belirten Ergil, şöyle devam etti:

    "Hükümete karşı anti demokratik bir girişim, bir eylem varsa bunu savuşturmak için anti demokratik tavırlar benimsenmemeli ki, Kürt sorununun da gereği olan demokratikleşmenin kapısı açılsın ve o kapıdan bütün toplum ileriye doğru yürüsün. Bu konudaki tavsiyelerimizin arasında, bütün partiler bir araya gelmiyorlarsa bile hiç olmazsa BDP ile işbirliği yapılabileceği, işin İmralı ile sıkışmaması, toplumun da buna müdahil olması konusunda hem tavsiyelerde bulunduk, hem görüşler aldık ve bu konuda da hükümetin olumlu bir tavır içinde olduğu izlenimini tespit etmiş bulunuyoruz."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Levent Korkut ise esas kaygılarının demokratikleşme ve barış sürecinin devamı konusunda olduğunu belirterek, gündelik konjonktürden kaynaklanan bunalım ve krizlerin aşılabileceğini söyledi.

    Bunlarla mücadelenin tek yolunun demokratikleşme ve barış sürecinin devamı olduğunu dile getiren Korkut, "Bu konuda genel olarak bir fikir birliği içinde olduğumuzu gördük" dedi.

    AB ile ilişkilerin önümüzdeki dönem güçlendirileceği izlenimini edindiğini belirten Korkut, "Bu konuda bir iradenin olduğunu gördük. Brüksel ziyaretinden sonra AB ile ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiği konusunda da bir uzlaşma, bir anlayış birliği olduğunu gördük. Bunları sivil toplum zemini olarak, bireysel olarak bizlerin geçmiş tecrübelerimizden de hareketle izleyeceğimizi ve demokratikleşme ve barış süreci konusundaki bütün gayretlere de destek vereceğimizi, ancak bu şekilde ileriye doğru gidebileceğimizi ifade ettik" diye konuştu.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Zübeyde Teker

    Zübeyde Teker de toplumun sesini duyurmaya çalıştıklarını vurgulayarak, toplumun kendilerine verdiği görev ve sorumluluk çerçevesinde bu toplantıyı gerçekleştirdiklerini anlattı. Amaçlarının, Kürt sorununun çözümü olduğunu ifade eden Teker, şunları kaydetti:

    "Demokratikleşme meselesiyle ilgili olarak gelinen noktada duyduğumuz kaygılar, atılması gereken adımlardaki yavaşlama, 17 Aralık itibarıyla gelişen sürecin çözüme yapabileceği olumsuz katkılar... Bunları göz önüne aldığımızda sorumluluk duyan taraflar olarak görüşmeyi uygun bulduk. Sevindirici olan şudur ki, hem çözüm sürecinin hem demokratikleşme meselesinin hem Öcalan hem de Tayyip Erdoğan nezdinde güçlü bir iradeyle sahiplenildiğini ve devam ettirileceğini beyan ettiler. Ciddi anlamda bir samimiyet ve güvenin geliştiğini ifade ettiler. Bunlar bizim için sevindirici ve umut verici. Bize düşen de bundan sonrası için bu iradeyi güçlendirmek, bu güven ve samimiyetin pratik sonuçlarını ortaya koyabilecek sivil destek gücünü her iki taraf için de verebilmektir."

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Mehmet Uçum da 17 Aralık'tan sonra yaşananların o tarihte başlamadığını, Türkiye'nin geçmişinden kaynaklanan egemenlik savaşı sorunu olduğunu söyledi.

    Bürokratik kurumsal yapının egemenlik savaşı verdiğini, buna karşılık toplumsal egemenliğin öne çıkarılması gerektiğini ifade eden Uçum, "Bu müdahalenin sadece Başbakan'a ya da AK Parti'ye değil, Türkiye'nin değişiminden yana olan bütün demokrasi güçlerine yönelik bir müdahale olduğu konusunda belli bir yaklaşım birliği ortaya çıktı" dedi.

    "Reformu başlatacak adım yeni anayasa"

    Uçum, Türkiye'nin artık revizyondan, sistemi reforme edecek bir reform sürecine geçmesi gerektiği konusunda da bir yaklaşım birliği olduğunu aktararak, şöyle devam etti:

    "Reformu başlatacak adım elbette yeni anayasa. Anayasaya ilişkin ilkesel yaklaşımların, kırmızı çizgilerin seçim sürecinden önce kamuoyuna açıklanması son derece önemli. Bunların altı çizildi. Hukuk soruşturmaları ve kovuşturmaları siyasi amaçla kullanılıyor ama eğer yolsuzluklar varsa, güçlü şüpheler varsa, iddialar varsa bunların üzerine gidilmesi gerektiği konusunda da izlenim edindik. Hatta bu konuda yasal düzenleme yapıldığı konusunda da yaklaşım oldu. Gözüken o ki, Türkiye toplumu demokrasi koalisyonunu güçlendirerek ancak bu sorunları aşabilir. Ciddi bir umutla ayrıldık toplantıdan."

    "Akil insanlar, 17 Aralık komplosunun yansımasından mı çekiniyor, yoksa tam tersine komplodan sonra hükümetin müdahalesi konusunda mı bir çekince var?" şeklindeki soru üzerine Can Paker, "17 Aralık olmasaydı da bizler belirli bir tempoda gelişen açılım süreciyle ilgili böyle bir toplantıyı talep edecektik" dedi.

    Toplantının 17 Aralık'la doğrudan ilişkisi olmadığını ifade eden Paker, "Hükmet bize görev vermedi. Bize çağrı yaptı. Biz gittikten sonra konuştuğumuz insanlardan görev aldık. Son zamanlarda olan siyasi gelişmeler belki bizim konuşma şeyimizi hızlandırmıştır. Doğrusu komployla direkt bir ilişki kurmak doğru değil. Hepimizin inancı, komplodan eğer varsa çok daha önemli sorun, açılım ve barış sürecidir" diye konuştu.

    Doğu Ergil de parlamentonun öneminin açığa çıktığını, hükümetin de açıklığın önemini anladığını ifade ederek, "En büyük ihtiyaç, aksayan bazı şeylerin, hataların bireylerin değiştirilerek değil sistemin değiştirilerek yapılacak olması. Yani yapısal bir değişikliğin kapımızı çaldığı. Hükümet bu mesajı almış gözüküyor" dedi.

    "Meclis kriz dönemlerinde müdahale eder"

    Mehmet Uçum da egemenliği toplum adına kullanması gereken meclisin, bu tip kriz dönemlerinde müdahale etmek zorunda olduğunu belirterek, "Müdahale aracı da bellidir. Yasal düzenlemeler. Anayasa ya da yasa değişiklikleridir" dedi.

    Meclisin müdahalesini hukuk sınırları içinde, demokratik ilkeleri gözeterek yapması gerektiğini dile getiren Uçum, "Bu görüşmeden edindiğimiz en önemli sonuçlardan birisi de bu konuda güçlü bir kararlılığın olduğudur. Zaten bu sorunları demokrasiyi güçlendirerek aşacaksak, anti demokratik yöntemlerle müdahaleler yapılamaz. Demokrasi fikri konusunda bir birliğin olduğu ve özgürlükleri esas alacak şekilde müdahalelerin yapılması gerektiği izlenimini edindik" dedi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow