hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    Başbuğ'un Yüce Divan isteğine ret

    Başbuğun Yüce Divan isteğine ret
    expand

    İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davası kapsamında yer alan iddialara ilişkin hakkında başlatılan soruşturmada tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutukluluğuna yapılan itirazı oy birliğiyle reddetti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutukluluğuna yapılan itirazı ve "görevsizlik kararı" verilmesine ilişkin talebi reddeden İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında, Anayasa'nın 145. maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, "Anayasal düzen ve bu düzene karşı işlenen suçlara ait davalar, her halde adliye mahkemelerinde görülür" amir hükmünün, atılı eylemlerin kim tarafından işlenirse işlensin, adliye mahkemelerinde yargılanacağını açıkça ve kesin biçimde düzenlediği belirtildi.

    İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin kararında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" ve "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçlarından, bu mahkemenin nöbetçi hakimliğince 6 Ocak 2012 tarihinde tutuklanan İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer tarafından 12 Ocak 2012 tarihinde dosyaya ilişkin "görevsizlik kararı" verilmesi ve Başbuğ'un tahliye edilmesi yönünde talepte bulunulduğu hatırlatıldı.

    Soruşturma dosyası ve avukatın dilekçesinin, Cumhuriyet Savcısının mütalaası ve sorgu hakimi Vedat Dalda'nın incelemesinin ardından mahkemece değerlendirildiği belirtilen kararda, şüpheli Başbuğ'a isnat edilen eylemlerin TCK'nın "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar"dan olduğu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi uyarınca atılı eylemlerin "terör suçu" olarak nitelendirildiği ifade edildi.

    TMK'nın 9. maddesinin emredici hükmü uyarınca da terör suçlarına bakma görevinin Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 250. maddesiyle görevli, özel yetkili mahkemelere ait olduğunun anlaşıldığı belirtilen kararda, şüpheli Başbuğ'un suç tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti'nin 26. Genelkurmay Başkanı olduğu, 1324 sayılı "Genelkurmay Başkanının Görev ve Yetkilerine Ait Kanun"da Genelkurmay Başkanının görev ve yetkilerinin açıkça belirlendiği anlatıldı.

    Anayasa'nın 145. maddesi

    Kararda, "7 Mayıs 2010 tarih ve 5982 sayılı kanunun 15. maddesiyle değişik 1982 Anayasası'nın 145. maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, 'Anayasal düzen ve bu düzene karşı işlenen suçlara ait davalar, her halde adliye mahkemelerinde görülür' amir hükmünün, atılı eylemlerin kim tarafından işlenirse işlensin, adliye mahkemelerinde yargılanacağının açıkça ve kesin biçimde düzenlediği anlaşılmıştır" denildi.

    7 Mayıs 2010'da yapılan değişiklikle 1982 Anayasası'nın 148. maddesine ek fıkra eklendiğini ve bu fıkrada, "Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanırlar" hükmünün yer aldığı hatırlatılan kararda, bu hükmün 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun hükümleri ve gerekçeleriyle birlikte değerlendirilmesi durumunda, şüpheli Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması hususunun göreviyle ilgili suçlarla açıkça sınırlandırıldığı, isnat edilen eylemlerin görev kapsamında değerlendirilmesinin hukuken olanaksız olduğunun anlaşıldığı aktarıldı.

    Göreve ilişkin itiraz reddedildi

    İlker Başbuğ'a isnat edilen eylemlerin "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar" olduğu belirtilen kararda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 145. ve 148. maddeleri, TMK'nın 3 ve 9. maddeleri ile CMK'nın 250. maddesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi dikkate alınarak göreve ilişkin itirazın reddine hükmedildi.

    İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Başbuğ'un tahliyesine ilişkin yapılan itirazı da değerlendirerek, isnat edilen eylemleri işlediğine ilişkin kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunması, devam etmesi, atılı eylemlerin CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan "Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar"dan olması, soruşturma aşamasındaki tutum ve davranışları dikkate alınarak, delillere etki etme ve karartma şüphesinin bulunduğunun anlaşıldığını kaydetti.

    Heyet, mahkemenin nöbetçi hakimi Vedat Dalda'nın tutuklama ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmemesi nedeniyle Başbuğ'un avukatı aracılığıyla yaptığı itirazın reddine ve Başbuğ'un tutukluluk halinin devamına karar verdi.

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow