Başbuğ savunma yapmadı!
İnternet andıcı davasında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ bugün hakim karşısındaydı. Yargılanacağı yerin Yüce Divan olduğunu söyleyen Başbuğ, "Savunma yapmayacağım, hiçbir soruya cevap vermeyeceğim" dedi. İlker Başbuğ, "Bana terör örgütü üyesi diyene şaşarım. Bu iddialarla suçlanmak yetersizliğin komedisidir" diye konuştu.
İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası'yla birleştirilen İnternet Andıcı Davası'nın 58. duruşması başladı.
Duruşma salona alınan 09.30'da diğer tutuklu sanıklarla birlikte alınan İlker Başbuğ kendisini alkışlayan izleyicilere el sallayarak karşılık verdi.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese tutuklu sanık İlker Başbuğ'un savunmasının alınacağını belirterek, Başbuğ'u kürsüye çağırdı.
"Bana terör örgütü yöneticisi diyenlere şaşarım"
81 gündür Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve bugün ilk kez konuşan İlker Başbuğ, "Dünyanın hiç bir ülkesinde hem ülkenin Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı, hem de bir silahlı terör örgütünün yöneticisi olan Genelkurmay Başkanı görülmemiştir. Ben, Türkiye Cumhuriyeti’nin 26'ncı Genelkurmay Başkanıyım. Hayatımın son 20 yılını terörle mücadele ile geçirdim. Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olduğum yıllarda da, birilerinin düşündüğü ve iddia ettiği şekilde değil; bütün maddi ve manevi varlığımı ortaya koyarak, ülkemizin başına bela edilen terör sorununun ortadan kaldırılması için var gücümle çalıştım. Bu çalışmalarıma da çok kişi tanıklık etmiştir. Şimdi bana terör örgütü yöneticisi diyenlere şaşarım" dedi.
"Hayatımda hiç hukuksuz davranmadım"
Başbuğ, "Bu suçlama hiçbir zaman kişisel suçlama olarak kabul edilemez. Bu suçlama, gerçekte şahsım üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerine de yöneltilen ağır bir suçlamadır. Bu suçlama ile bir Genelkurmay Başkanı’nın görev süresinin iddianamede, hukuken bu şekilde tarif edilmesi, siyasi açıdan da özel olarak düşünülmesi gereken bir sıra dışı durumu ifade etmektedir. Bu suçlama, aynı zamanda siyaseten devletimize de yöneltilen son derece ağır ve haksız bir ithamdır. Bu karmaşa, ülke yönetimini devredeceğimiz genç nesillere nasıl anlatılacaktır? Tarihe nasıl not düşülecektir? Hayatımda hiç hukuksuz davranmadım. Demokrasiye olan bağlılığımda ortadadır. Bu durum kamuoyu ve beni yakinen tanıyanlar tarafından da çok iyi bilinmektedir" diye konuştu.
"Bu iddianameye hiçbir itibarım yoktur"
Başbuğ konuşmasına şöyle devam etti:
"Bütün bunlara rağmen, belirli amaçlara hizmet etmek için, şimdi kalkmışlar dünyanın en güçlü ordularından birisinin komutanı iken, iddia edilen bir terör örgütünün istekleri ve yönlendirmesi doğrultusunda, internet yoluyla ve yaptığım konuşmalarla darbeye teşebbüs ettiğimi iddia ediyorlar. Beni suçlayanlar, komutanlık dönemimde tek bir internet sitesi bile açılmadığını, mevcut olanların da tarafımızca kapatılmış olduğunu bilmiyorlar mı?
Beni suçlayanlar, söz konusu internet andıcının gerçekte herhangi bir suç unsuru taşımamasına rağmen, varsayımlar üzerinden bu andıca suç unsuru yüklenilmesinin hukuken doğru olmayacağını bilmiyorlar mı? Beni suçlayanlar, eğer söz konusu internet andıcında herhangi bir suç unsuru görse idim, tereddütsüz soruşturma emri vereceğimi bilmiyorlar mı? Beni darbe ortamı oluşturmak amacıyla, psikolojik harekat faaliyetlerini yönetmekle suçlayanlar, Genelkurmay Başkanlığı görevini devraldığım ilk günlerde, Bilgi Destek Dairesinin bir süreçte öncelikle küçültülmesini daha sonrada lağvedilmesi direktifini verdiğimi; bu daireye ait dört bilgi destek taburundan ikisinin hemen, Dairenin ise 11 Ağustos 2009’da lağvedildiğini bilmiyorlar mı?
Beni suçlayanlar, yapmış olduğum bu konuşmaları Genelkurmay Başkanlığı görevim ve sorumluluğum gereği olarak yaptığımı bilmiyorlar mı? Ne yapmalıydım? Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin, masumiyet karinesi hiçe sayılarak medyada haksız ithamlarla yıpratılmasına ve itibarsızlaştırılmasına sessiz mi kalmalıydım? Bu iddialar ve suçlamalar yersizdir. Böyle bir iddianameyle, bir kişinin suçlanmaya çalışılması sadece, yetersizliğin bir komedisidir. Bu nedenlerle bu iddianameye hiçbir itibarım yoktur."
"Yargılama yerinin Yüce Divan olduğu açıktır"
Başbuğ, "Karşı karşıya bırakıldığımız bu davaya bir bütün olarak bakıldığında, sivil ve asker, sorumluluk taşıyan ve vicdan sahibi olan herkesin de, kendilerinden beklenildiği gibi dürüstçe davranacaklarına inanıyorum. Genelkurmay Başkanlığı, devletin en önemli makamlarından biridir ve bu nedenle, Anayasa’nın 148. maddesi bu makama da özel bir statü tanımıştır. Türkiye’deki birçok değerli ve saygın hukukçunun tereddütsüz belirttiği şekilde, eğer şahsımla ilgili bir yargılama olacak ise, bu yargılama yerinin Yüce Divan olduğu açıktır" dedi.
İlker Başbuğ, "Bütün bu nedenlerle, huzurunuzda savunma yapmaya zorlanmayı işgal etmiş olduğum makama ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı çok ağır haksızlık olarak görüyorum. Bu inançla, bugün burada savunma yapmayacağım ve hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim. Bu davranış mahkemeye karşı bir tavır alma şeklinde algılanmamalıdır. Bu davranış, Anayasa’ya, hukukun üstünlüğüne ve kendime karşı olan saygımın ve taşıdığım sorumluluğun bir gereği ve doğal sonucudur" şeklinde konuştu.
"Türk üniformasını onur ve gururla 53 yıl boyunca taşıdım"
"Hizmetinde bulunmaktan her zaman şeref ve gurur duyduğum aziz milletime, bugün kişisel olarak hiçbir endişe taşımıyorum" diyen İlker Başbuğ, "Tek endişem, sağduyu sahibi pek çok kişinin de ifade ettiği gibi güzel ülkemin ve güzel insanlarının çeşitli nedenlerle bir bölünmeye ve kutuplaşmaya doğru sürüklenmekte olmasıdır. Türk Ordusunun üniformasını onur ve gururla taşıdığım 53 yıl boyunca vatanıma, milletime, devletime ve orduma sadakatle hizmet ettim. Aksini iddia edenleri bugün benim, yarın ise tarihin affetmeyeceğine inanıyorum. Takdir, Yüce Türk Milletine aittir" dedi.
"Savunma yapmayacağım, hiçbir soruya cevap vermeyeceğim"
Başbuğ, "Bu nedenle mahkemenizin beni yargılamakta görevli olmadığını düşünüyorum. Savunma yapmayacağım, hiçbir soruya da cevap vermeyeceğim" diyerek sözlerini tamamladı.
Mahkeme Başkanı Özese, "Bu konuşmanızı savunma olarak mı kabul edelim ?" şeklindeki sorusuna sanık Başbuğ, "Hayır bu savunma değil. Bu konuşmayı bir savunma olarak değil, yasal haklarıma dayanarak neden savunma yapmayacağımı açıkladığım bir konuşma olarak düşünün" diye cevap verdi.
Duruşmada Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese Başbuğ'un savcılıkta ve mahkemede verdiği ifadelerini okudu.
BASIN MENSUPLARINA AÇIKLAMA
Duruşmanın öğleden sonraki bölümü başlamadan önce basın mensuplarının bulunduğu bölüme doğru gelen Başbuğ, şu açıklamayı yaptı:
"Burada, 4 korgeneral, Genelkurmay 2. Başkanı ve Genelkurmay Başkanı tutukluysa, Genelkurmay Karargahı'na terörist diyorsunuz demektir. Genelkurmay Karargahı'na hiç kimse terörist diyemez. Bu kara bir leke. Bunun izahı yok. Silahlı Kuvvetler'e kimse terörist diyemez."
Başbuğ'un bu sözleri, duruşma salonunda yerini alan izleyiciler tarafından alkışlandı.
MAHKEME SALONUNU TERKETTİ
İnternet Andıcı Davası'nda Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, İkinci Ergenekon davasının sanıklarından İbrahim Şahin ile Fatma Cengiz arasında geçen telefon konuşmalarını duruşma salonunda dinleterek Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'a sorular yöneltti.
Başbuğ, susma hakkını kullandı ve "Duruşma iyice magazinleşti, Şahin ve Cengiz'i sizler benden daha iyi biliyormusunuz" dedi.
Bu sözler üzerine izleyiciler, Başbuğ'u alkışladı. Bunun ardından Mahkeme Başkanı, izleyicileri uyararak, "Burada ciddi bir yargılama yapılıyor. Uyarımı dikkate almazsanız sizi dışarıya çıkarırım" diye konuştu.
Başbuğ da "Bu mu ciddi? Çıkartın efendim çıkartın... Bunların burada dinlemesi bile ciddiyet değildir, efendim" şeklinde konuştu.
Mahkeme Başkanı da, "Size savunma hakkı vermek için bunları dinletiyorum" karşılığını verdi.
Başbuğ ise, "İsmi geçenleri de buraya çağırın o zaman" dedi.
Mahkeme başkanı Özese, tekrar Şahin ve Cengiz arasında geçen telefon konuşmalarını duruşma salonunda dinletti. Bunun üzerine sanık sandalyesinden kalkan Başbuğ, duruşma salonunu terketti. Bu sırada mahkeme başkanı, "Nereye gidiyorsunuz efendim" diye seslendi.
Başbuğ'un salondan çıkması üzerine duruşmaya 1 saat ara verildi.
Duruşmaya geri döndü
1 saat aranın ardından Başbuğ duruşma salonuna geldi. Ancak mahkeme heyetinin sorduğu sorulara cevap vermiyor.
Başbuğ'un, çapraz sorgusu sırasında sorulan sorulara cevap vermemesi tutanağa, "Sanık İlker Başbuğ'un cevap vermediği, susma hakkını kullandığı anlaşılmıştır" şeklinde yazdırıldı.
Perşembe gününe ertelendi
İlker Başbuğ'un avukatı ilkay Sezer, somut hiçbir delil olmadığını, varsayımlar üzerine müvekkiline yapay suç isnadında bulunulduğunu savunarak, mahkemenin müvekkili açısından yargılama yapmasının da hükümsüz olduğunu öne sürerek, tutuklama kararının kaldırılmasını talep etti.
Talebi değerlendirmek üzere duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, gizli tanık olarak dinlenilmesi istenen tanıkla ilgili, "hangi olay ve kişileri nasıl bildiği ve tanıdığını, neden tanık korumadan yararlanmak istediğini, can güvenliği ne şekilde tehlikeye düştüğü" gibi konularla mahkemeye bilgi verilmesini istedi. Bütün sanıkların savunmalarının alınmasından sonra bu talebin değerlendirileceğine karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı perşembe gününe erteledi.
İlker Başbuğ'un tahliye talebinin de, sanık avukatlarının talebinin alınacağı 30 Mart Cuma günü yapılacak duruşmada değerlendirilmesi bekleniyor.
BAŞBUĞ DURUŞMASINDAN DETAYLAR. Tıklayın...
BAŞBUĞ'DAN GENELKURMAY BAŞKANLARI'NA SİTEM. Tıklayın...
Davalar 17 Şubat'ta birleştirilmişti
13. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Şubat 2012 tarihinde İlker Başbuğ hakkında açılan davanın, İnternet Andıcı Davası ile birleştirilmesine karar vermişti.
İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 Ocak'ta tutuklanan Başbuğ’un “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi ve "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapsi isteniyor. İnternet Andıcı davası'nda 16'sı tutuklu 30 sanık yargılanıyor.
Duruşmaya kimler katıldı?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda görülen davanın bugünkü 58'inci duruşmasına, tutuklu sanıklar İlker Bağbuğ, emekli Orgeneral Hasan Iğsız, Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu, korgeneraller Mehmet Eröz ve İsmail Hakkı Pekin, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Tuğamiral Alaettin Sevim, albaylar Sedat Özüer ve Ziya İlker Göktaş, emekli albaylar Dursun Çiçek, Fuat Selvi, Hulusi Gülbahar ve Cemal Gökçeoğlu, sivil memur Mehmet Bülent Sarıkahya, eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım katıldı.
Mahkeme heyeti tarafından duruşmadan men edilmesine karar verilen avukat Serdar Öztürk ise duruşmaya katılmazken, YAŞ kararıyla Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'na atanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Orgeneral Hüseyin Nusret Taşdeler ile kırmızı bülten ile aranmalarına karar verilen Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Bedrettin Dalan ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada, ikinci "Ergenekon" davası kapsamında tutuklu yargılanan bu davanın tutuksuz sanığı Hasan Ataman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 tutuksuz sanık hazır bulundu.
Başbuğ'un eşi, kızı ve oğlu da duruşmadaydı
Duruşmayı ayrıca İkinci Ergenekon Davası'nda tutuksuz olarak yargılanan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, İlker Başbuğ'un eşi Sevim, kızı Feride ve oğlu Murat Başbuğ da duruşmaya izleyici olarak katıldı.
İlker Başbuğ'un internet sitesi için tıklayın...
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Erzurum'da feci kaza! Otomobil alev aldı: 3 kişi can verdi
Depremleri önceden bilmek mümkün mü? Türk araştırmacı geliştirdi! O sistemi anlattı
HABER || Ahmet Özer tutuklandı! İddiaları reddetti: Konuşma dökümü ve hesap hareketleri
Kanımız dondu! 6 yaşındaki Şirin Elmas'ın öldürüldüğü ortaya çıktı: Cinayeti itiraf etti
HABER || Meteoroloji'den yeni uyarı: Sıcaklıklar 9 derece düşecek