Başbakan Erdoğan: "Düşman gelse böyle namertçe davranmazlardı"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tırları durduranlar, MİT mensuplarını tartaklayanlar, tamamen hukuksuz bir biçimde o tırlarda arama yapanlar, bunu sadece ve sadece Türkiye'yi uluslararası arenada zora sokmak adına yaptılar. İnanın düşman gelse böyle namertçe davranmazlardı" dedi.
Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuştu.
Erdoğan, seçim öncesinde, hükümeti yıpratmak gayesiyle içeriden olduğu kadar dışarıdan da çok ağır bazı saldırı girişimleri olduğunu, bunların bazılarının şu anda da devam ettiğini söyledi.
İçeride huzura, istikrara, demokrasiye, çözüm sürecine ve ekonomiye saldırı yapılırken dışarıda da Türkiye'nin imajına yönelik planlı ve art niyetli bir kampanya başlatıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dışarıdaki bu kampanyaların hangi niyetle yapıldığını ve nerelerden beslendiğini çok iyi biliyoruz. Zira içeride birtakım algı operasyanları yapılırken, dışarıda da aynı paralelde operasyonlar gerçekleştirildi.
Örneğin içeride yargı ve emniyet içindeki çeteler marifetiyle MİT'in tırlarına saldırıldı. Bu saldırıda amaç, Türkiye'ye, 'terör örgütlerine yardım eden ülke' iftirasını atmaktı. Düşünün, bu ülkenin kurumlarına yerleşmiş çete mensupları, kendi ülkelerine 'terörist ülke' yaftasını yapıştırmak için bu operasyonu yaptılar. Tırları durduranlar, MİT mensuplarını tartaklayanlar, tamamen hukuksuz biçimde o tırlarda arama yapanlar, bunu sadece ve sadece Türkiye'yi uluslararası arenada zora sokmak adına yaptılar. İnanın, düşman gelse böyle namertçe davranmazdı.
Bu ülkenin bazı yargı ve emniyet mensupları, Türkiye'nin en azılı düşmanlarını bile kıskandıracak biçimde, kendi ülkelerine bu ihaneti yaptılar. İçeride hainler çalışırken, dışarıda da bazı raporlar, bazı haber ve köşe yazıları marifetiyle farklı bir operasyon başlatıldı. Bu operasyon hala devam ediyor.
Suriye'deki kimyasal saldırı ile Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi tamamen asılsız iddialar ortaya atıldı. El-Kaide terör örgütüyle Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi, Türkiye terörü destekliyormuş gibi bir algı oluşturulmak istendi. Türkiye içindeki o malum çevreler o malum medya bu iddiaları anında alıyor, hem Türkiye gündemine hem dünya gündemine taşıyor. Bunun dışında da ihanet girişimlerine şahit olduk.
AB içinde Türkiye'yi hemen hiç tanımayan, Türkiye'de sadece belli kaynaklardan haber alan kesimler nezdinde kara propaganda yapıldı.
ABD'de aynı şekilde kara propaganda yapıldı ve yapılıyor. Ülkelere mektuplar yazılarak, hatta Ermeni lobisinin temsilcileri ile işbirliği yapılarak, hatta onlara parasal destek verilerek Türkiye'ye karşı çok çirkin, çok alçakça karalama kampanyaları yürütülüyor. Biz tüm bu ihanet ve girişimlerini, bu insanlara, bu çevrelere acıyarak izliyoruz. Çünkü bu girişimlerin tamamı bir acziyetin ifadesinden başka bir şey değildir. Tüm bu girişimler 30 Mart seçimlerinde milletten çok ağır cevap alan, yenilmiş, kaybetmiş çevrelerin hezeyanından öte değildir.
Birileri yanılmasın; Türkiye küresel ölçekteki etkinliklerini, imaj çalışmaları ile gazete haberleri ile sanal olarak inşa etmiş bir ülke değildir. Türkiye gazete haberleriyle, yalan yanlış rapor, ısmarlama köşe yazılarıyla imajı zedelenecek bir ülke hiç değildir. Türkiye dünyada büyüyen ekonomisiyle gelişen demokrasisiyle bölgedeki müstesna konumuyla varlık gösteren bir ülkedir. Biz imajla değil, aktif, önalıcı, samimi, barışçı dış politikamızla dünyada varız ve bu şekilde var olmaya devam edeceğiz."
"Adana'da vatansever bir savcı çıktı"
MİT'e ait tırların hukuksuzca durdurulması ve aranması, Dışişleri Bakanlığı'ndaki toplantının dinlenmesi ve diğer hukuksuz dinlemeler konusunu da çok yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, "Bu casusluk faaliyetlerinin açığa çıkarılmasının önünde ciddi bir direnç olduğunu burada vurgulamak istiyorum" dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Adana'da vatansever bir savcı çıktı. Hem casusluk faaliyetleri hem de hukuksuz dinlemeler konusunda soruşturma başlattı. Bazı zanlılar da bu soruşturmalar kapsamında gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan bir kaç gün geçmeden işte o paralel yapı, o paralel çetenin mensupları devreye girdiler ve soruşturmaya müdahale ettiler. Paralel yapının medyası manşet atıyor, paralel yapının yargıdaki uzantıları adeta talimat almışcasına zanlıları serbest bırakıyor ve tutuksuz yargılama kararı ile serbest kalıyor.
Ortada apaçık bir ihanet varken, apaçık bir casusluk faaliyeti varken haklarında güçlü deliller bulunan zanlıların serbest bırakılması gerçekten düşündürücüdür. Aynı şey böcek soruşturmasında yapıldı. Zanlılar ellerini, kollarını sallayarak yurt dışına kaçtılar. Aynı şey sınavlardaki yolsuzluk soruşturmasında yapıldı. Aradan yıllar geçti ve belki de deliller karartıldı. Biz yargıdaki bu çeteleşmeyi, yargının bir kısmına sirayet etmiş bu kokuşmuşluğu dile getirdiğimizde; 'siyaset yargıya müdahale ediyor' diye birileri ayağa kalkıyor.
"Birileri haşhaşı fazla kaçırmış"
İşte buyrun Adana'da çok açık bir casusluk faaliyeti var, çok açık bir ihanet var. Yargı içine sızmış çete mensupları eliyle bırakın sessiz kalmayı casuslar, hainler lehine karar alındı. Başta HSYK olmak üzere, yüksek yargı da bu hukuk cinayetlerini adeta uzaktan film izler gibi izliyor. Allah aşkına soruyorum: Bu mesele sadece benim meselem midir? Bu mesele sadece AK Parti'nin, Hükümetin meselesi midir? Bu mesele Türkiye meselesi değil de nedir? Bu ülkenin Cumhurbaşkanının, Başbakanının , Genelkurmay Başkanının, hakim ve savcılarının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir? Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı'ndaki en gizli toplantının dinlenip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir? MİT'e ait tırların durdurulmasından, MİT mensuplarının darbedilmesinden, tırların aranmasından daha vahim ne olabilir? CHP, MHP, BDP bu hukuksuzluk karşısında hiç konuştular mı? Daha ne kadar susacaklar, daha ne kadar üç maymunu oynayacaklar?
HSYK, bu hukuksuzluk ve hukuk cinayeti karşısında daha ne kadar sessiz ve takipsiz kalacak? Yargı içindeki paralel çeteye cesaret veren bu tavırlar daha ne kadar devam edecek? Hiç kusura bakmasınlar tek başımıza kalsak da biz bu ülkenin ve milletin çıkarlarını, hukukunu sonuna kadar, hukuka inanmış olan yargı mensuplarıyla inşallah savunmaya devam edeceğiz. Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir. Birileri tehditlerle sindirilmiş olabilir. Birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir ama biz sonuna kadar bu hukuksuzluğun takipçisi olacak, yılmadan, vazgeçmeden, asla boyun eğmeden, geri adım atmadan bu çetenin üzerine gideceğiz."
"Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak"
Başbakan Erdoğan, suç işleyenlerin er ya da geç mutlaka yargının karşısına çıkacağını belirtti.
Suça göz yumanların, ortadaki açık delilleri rağmen suçun üzerini örtenlerin er ya da geç ama mutlaka bunun hesabını yargı önünde vereceklerini ifade eden Erdoğan, "Devletin koridorlarından çeteleri nasıl kovduysak,
kovuyorsak, o koridorları nasıl temizlediysek, hiç kimsenin şüphesi olmasın, adliye koridorlarından da o çeteleri, o şebekeleri kesinlikle temizleyeceğiz. Ama tabi bunun akşamdan sabaha derseniz, o kadar kolay değil, 35 yıllık bir sürecin temizliğini yapacaksınız. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz ve kalmayacak" dedi.
Bahçeli'ye çıkış
Başbakan Erdoğan, "Geçen hafta ben burada bir ifade kullandım, Bahçeli'yle alakalı. Beyefendi rahatsız olmuş. Peki aynı gün grup konuşmasında Bahçeli'nin şahsıma yönelik hakaretlerini, kulakları bunların sağır mıydı, dinlemediler mi? Sen bu ülkenin Başbakanına bu denli hakarette bulunacaksın, bu ülkenin Başbakanı bir buçuk yıldır isminizi ağzına almadı, size hala cevap
vermeyecek. Kusura bakmasınlar; biz bir yanağına tokat atıldığı zaman öbür yanağını uzatanlardan değiliz. Bizim kültürümüzde bu yok" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 4 ay kaldığını, bu süre içinde ilkeli, onurlu ve omurgalı duruşlarını koruyacaklarını belirterek, "Bakın 30 Mart seçimleri öncesinde, aynen bugün olduğu gibi, seçimlere 4 ay kala 17 Aralık'ta bir senaryo yazdılar ve bu çirkin senaryoyu uygulamaya koydular. O senaryonun yazarlarının, piyonlarının, maşalarının, aktörlerinin bugün ne halde olduğunu herkes gördü ve görüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 4 ay kala da aynı şekildebayat senaryoya başvuranlar, milletten gereken cevabı alırlar" dedi.
Başbakan, Cumhurbaşkanlığı seçimi için çarşamba günü nabız tutmak amacı ile toplantıya çağırdığı parti grubunu da uyardı.
Erdoğan şöyle konuştu:
"Biz Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de ardından 2015 genel seçimlerine de sukunet içinde tamamen demokratik kültür ve olgunluk içinde gitmesini arzu ediyoruz. Onun için de samimiyet içinde mücadele vereceğiz.
Geçmişte olduğu gibi bugün de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir krize dönüştürülmesine, Türkiye ve millete bedeller ödetilmesine biz asla izin vermeyiz. Bu süreci suhuletle götüreceğiz. Ekonomide, demokrasi de en küçük bir riskin oluşmasına mahal vermeden ülkede en küçük bir belirsizlik oluşmasına mahal vermeden bu süreci tamama erdireceğiz."
TBMM'nin açılışının 100. yıldönümü
Başbakan Erdoğan ayrıca, "TBMM'nin açılışının artık 100. yılına yaklaşırken, iktidarıyla, muhalefetiyle medyasıyla sivil toplum örgütleriyle bizim artık ilk Meclis ruhunu bu topraklara yeniden egemen kılmamız kaçınılmaz bir zarurettir. Makbul ve makbul olmayan vatandaş ayrımı bu ülkeye sağlıklı bir istikamet çizemez birbirlerinin etnik kökenine, mezhebine meşrebine, yaşam tarzına hor gözlerle bakan zümreler, Türkiye'ye barış ve huzur dolu bir istikamet çizemez" şeklinde konuştu.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Antalya sele teslim! 236 kişi mahsur kaldı: AFAD ekipleri sahaya indi!
Son dakika | İstanbul'a kar yağacak mı? Meteoroloji tarih verip açıkladı!
Diyarbakır’da 3 ayrı noktada zincirleme kaza: 21 yaralı
Aydınlı çift, bebeklerine Honda adını verdi: Hayalim gerçek oldu
TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI TAKLİT TAĞŞİŞ LİSTESİ 2024: Sahte - hileli ürünler sorgulama ekranı (guvenilirgida.tarimorman.gov.tr)