Başbakan Davutoğlu: "Erken seçim tek ihtimal"
Başbakan Ahmet Davutoğlu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla yaptıkları koalisyon görüşmesinin ardından açıklama yaptı. Koalisyon ortaklığı yapmanın zemininin oluşmadığını söyleyen Davutoğlu "erken seçim tek ihtimal" dedi.
Davutoğlu'nun açıklamaları:
Hükümet kurma görevini aldıktan sonra kapsamlı bir bilgi sunmak üzere huzurunuzdayım. Ama her şeyden önce son günlerde ülkemizin huzuru güvenliği için büyük gayret sarf eden askerlerimize polislerimize TSK’ya emniyet birimlerine takdirlerimi ifade ediyorum. şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Türkiye'nin kilitlendiği görüşme sona erdi
7 Haziran seçimleri ülkemizin önüne yeni bir tablo koymuştur. Bir çok konuşmamda da zikrettiğim gibi, millet amirdir, devlet ve devlet adamları memurdur. Milletin kararı her şeyin üstündedir. Millete görev verilmez, millet görev verir. Millet size ödev verir. Dolayısıyla seçimlerin çıkardığı tablo, bize verilen ödevlerin değerlendirilmesini zorunlu kılan birçok konuyu barındırmıştır.
İki ayı aşkın süre geçti seçimlerin üzerinden. Size teknik olarak sadece CHP yönetimiyle yaptığımız görüşmeler çerçevesinde bilgi sunacağım. Ama bu görüşmelerin hangi siyasi zeminde cereyan ettiğini bütün milletimizin yakından idrak etmesi büyük önem taşıyor. Millet görev, ödev verir dedik. Millete sen hata yaptın, bunu tekrar düşün demeden önce milletin görevini doğru idrak etmek gerekir diye, 7 Haziran’dan sonra çok yoğun bir değerlendirme sürecinden geçtik.
Ak Parti genel başkanı ve Başbakan olarak, yolda milletimizin bize vermiş olduğu ödevi, bir müddet tefekkür etme imkanı buldum. Kendi adıma üç önemli ödevin bize tevdii edildiği kanaatine vardım. Birincisi, yüzde 41 nispetinde bir oy oranıyla milletimiz şunu demiştir. Ben 13 yıllık iktidardan sonra tek başına iktidarı vermemişsem de ülkenin yönetiminin senin olman gerektiğine inanıyorum. Ama almamız gereken ilk ders şuydu, ülke sizden gayret ve fedakarlık bekliyor.
Şimdi bütün milletime seslenmek istiyorum. AK Parti balkonundan yaptığım konuşmada, kaos ve kriz çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyeceğimizi ifade etmiştim. Şimdi iki aya aşkın geçen sürede, milletimizin her bir ferdi gereğini yapmış olduğumuzu izlemektedir. Çok zor süreçler geçtik iki ayda. Ülkemiz geniş kapsamlı ve eş zamanlı üç terör örgütünün saldırısına maruz kaldı. Geçici bir hükümet, başbakan olarak bir an dahi tereddüt etmemiş olduğumuza millet ve tarih şahittir. Güvenlik riski söz konusu olduğunda, devletimiz harekete geçirildi ve o günden bugüne iki polisimizin Ceylanpınar’da askerlerimizin Adıyaman’da Diyarbakır’da saldırılarına, DEAŞ’tan PKK’dan saldırılar karşısında güvenlik tedbirini aldık.
"Milletimizin verdiği ödevi sürdürmeye kararlıyız"
Koalisyon görüşmeleri çerçevesinde ulaştığımız sonuçları ele alırken kimse ne karamsarlığa, ne de bazı çevreler herhangi bir fırsatçılığa yönelmesin. Milletimizin verdiği ödevi, görevi yapmaya, sürdürmeye kararlıyız. Devlet işleyişinde bir an dahi tereddüde mahal yoktur ve olmayacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız, yetkisi çerçevesine dayanarak bana hükümeti kurma görevi verdi. 9 Temmuz’dan bu yana, değişik yerlerden gelen eleştirilere, yanlış anlamalara mahal bırakmaksızın görevimi yürütmeye çalıştım. Bu temasları sürdürdüm. Ve 8 Haziran’dan sonra bir çok parti kapılarını AK Parti’ye kapatırken, biz ilk konuşmada şunu vurguladım, bütün partilerle görüşeceğiz, sivil toplumla temas kapılarımız açık kalacak. Elimizden geleni yapacağız. Nitekim sadece siyasi parti liderleriyle görüşmedim. Değişik yelpazede toplum kesimleriyle, STK’larla görüşmeler yaptım. 13 temmuz’da Kılıçdaroğlu, 14 temmuz’da Bahçeli’yle, 15 temmuz’da HDP eş başkanlarıyla görüştüm. Ve şunu söyledim; Hangi partiyle koalisyon imkanı varsa, derinleştirerek bunları sürdüreceğiz. Belli aşamaya geldikten sonra da diğer partilerle de görüşmeyi devam ettireceğiz. CHP ile görüşürken, MHP ile de diğer partilerle görüşme, toplum kesimleriyle görüşmeleri sürdüreceğiz.Bu husustan hareketle, üç partiyle görüşmeyi gerçekleştirdik.
Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede, ortak bir zeminin var olup olmadığını tayin olmak üzere, istikşafi görüşmeleri başlatma kararı aldık. Bahçeli bu zeminin olmadığını ifade etti. Zaten HDP eş başkanlarıyla görüşme mahiyetimizi biliyorsunuz. Herhangi bir hükümet ortaklığının mümkün olmadığı aşikardı.
35 saat süren istikşafi görüşmeler neticesinde, parti politikaları gözden geçirilerek, takdire şayan bir anlayışla, çok önemli bir müktesebat oluştu. Bana, bizim taraftan Ömer Çelik dosyayı tevdii etti. Açık yüreklilikle söylüyorum, iki tarafı da takdir ederek ifade ediyorum, iki partinin en derinlikli ve en açık görüşmelerden, sonunda ortaya çıkan rapor da en kapsamlı müktesebattan oluşan bir metindir. Bu başlı başına bir kazanımdır. Emeği geçen herkese teşekkürü borç biliyorum.
Başta dış politika ve eğitim
Tam bir ay geçti. Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine, üslup kurallarına riayetleri dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bu medeni bir ilişkidir. Bunu şunun için zikrediyorum. Görüşmeler açık ilkeli ve şeffaf yürümüştür. Derin tartışmalar yaşanmıştır, ama hep karşı taraflar birbirlerinin görüşlerini not etmişlerdir.
Tabi iki farklı akımdan gelmek, farklı siyasi kanatlardan gelen siyasi partiler olarak, derin görüş ayrılıklarımızın olduğu da bir vakadır. Üzerinde ittifak edilen hususlar olduğu da aşikardır. Başta dış politika ve eğitim olmak üzere, bazı alanlarda da görüş ayrılıkları vardı.
Şu aşamada bir koalisyon ortaklığı, bir hükümet ortaklığı yapmanın zemininin oluşmadığı kanaatine vardık.
Son bir ay içinde yürüttüğümüz temaslarda CHP ile oluşturamadığımız hükümet ortaklığı çerçevesi de göz önüne alındığında erken seçim önümüzde görünen bir ihtimaldir, güçlü bir ihtimaldir.
Erken seçim tek ihtimal
Görünen o ki, bütün bu değerlendirmeler, sayın Bahçeli'nin erken seçim yönündeki açıklamaları göz önüne alındığında tekrar milli iradeye başvurma zarureti ihitimal olarak çok yükselmiştir hatta tek ihtimal haline gelmiştir diyebiliriz.
Koalisyon mümkün değilse erken seçimin ama aramızda konuşarak, prensipleri doğru konularak,
meşruiyet çizgisi içerisinde TBMM'nin kendi sorununu çözmesinin daha doğru bir yöntem olacağı kanaatindeyim.
Demokratik hukuk devleti kuralları içinde atılması gereken adımlar neyse o adımlar atılarak gerektiğinde Türkiye'yi suhuletle, güvenlik ve huzur ortamı içinde erken seçime götürme sorumluluğu da üzerimizdedir.
Erdoğan mı istemedi?
Cumhurbaşkanımızın bana herhangi bir yerde 'koalisyon olmasa iyi olur' gibi bir telkini olmamıştır. Hakikat dışı bir söz benim ağzımdan çıkmaz.
Erken seçimin tarihi
MHP ile yapacağımız temaslar sonrasında, eğer bir erken seçim tablosu çıkarsa, mümkün olan en kısa zamanda olmasını tercih ederim.