Başbakan Davutoğlu: "Biz de Hanefi Avcı gibi suçlanacaktık"
14 Aralık oerasyonunun hükümetin talimatıyla yapılmadığını söyleyen Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Eğer bunlar başarılı olsaydı bizler belki Avcı gibi örgüt üyesi diye suçlanacaktık" iddiasında bulundu. Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin de Abdullah Öcalan'ın Nisan ayında yapılacak PKK kongresine katılacağı açıklamasını değerlendirdi ve "Sık sık açıklama yapmak, açıklamada tarih vermek, yine açıklamada şu veya bu şartı koşuyormuş gibi bir görüntü vermek sürecin doğasına zarar veriyor" dedi. Davutoğlu, genel affın görüşülmediğini ve gündemlerinde bulunmadığını belirtti.
ATV ve A Haber'in ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, 14 Aralık operasyonunun hükümet talimatıyla yapılmadığını kaydederek, operasyonu ve Hanefi Avcı için verilen kararı değerlendirdi. Başbakan Davutoğlu, "Hanefi Avcı için verilen kararda çok açık biz hala güçlüyüz mesajı var. Avcı, hangi terör örgütünün üyesi. Bunun açıklaması yok. Eğer bunlar başarılı olsaydı bizler belki Avcı gibi örgüt üyesi diye suçlanacaktık. 14 Aralık operasyonu da bir gazetecilere karşı operasyon değildir. Hükümetin talimatıyla da yapılmamıştır" dedi.
Davutoğlu ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceği yönündeki iddialarla ilgili de, "5 Ocak'ta böyle bir toplantı yok, ancak Cumhurbaşkanının Bakanlar Kuruluna başkanlığının daha önce örnekleri görüldü" ifadelerini kullandı.
Uyuşturucu kullanımının insan bedenine etkileri
"Çözüm süreci bir trafik içinde, kendi doğası içinde seyrediyor "
Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber ve ATV'nin ortak canlı yayınına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çözüm sürecinin kendi doğası içinde seyrettiğini, ancak belli aşamalara gelindiğinde sabotajlarla karşılaşıldığını kaydeden Başbakan Davutoğlu, hükümetin yaptığı çalışmalarda bu konudaki kararlılığını gösterdiğini söyledi. Türkiye'de silahın hak talep etme aracı olmaktan çıkacağını ifade eden Davutoğlu şöyle konuştu:
"Çözüm sürecini, 2005'ten itibaren bilinçli şekilde toplumun taleplerini, her kesimin taleplerini karşılayan bir perspektifle sürdürdük. 2013'ten itibaren daha çok ivme kazanan süreç içinde de silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesi, silahın ve şiddetin tümüyle bırakılması esası çerçevesinde atılacak adımlar da konuşuldu. Bu o zamandan beri süre giden bir süreç. Yani 'yeni başlamış, müzakere yarın başlıyormuş, 5 gün sonra, 10 gün sonra başlıyormuş' gibi bir yaklaşım doğru değil. Oslo müzakereleri esnasında da bu süreç doğası içinde seyrediyordu ama maalesef çözüm süreci ve Türkiye'de bu tür yaraların sarılması çalışmalarında çok önemli bir aşamaya gelindiğinde birtakım sabotajlarla karşılaşılıyor. Biz bu konudaki ciddiyetimizi ve kararlılığımızı haziran ayında, Sayın Başbakanımız'ın o zaman talimatıyla çıkan yasada ortaya koyduk. Yeni hükümetin oluşması sonrasında bu yasanın gerektirdiği Bakanlar Kurulu kararı alındı ve yasa bir anlamda uygulama çerçevesi kazandı. Bu yönde de yapılacak olan çalışmalar bir takvime bağlandı. Ancak 6-7 Ekim olayları buna bir darbe vurdu, çok ciddi bir darbe vurdu, bir güven problemi doğdu. Bir taraftan iç güvenlik ve kamu düzeniyle ilgili tedbirler aldık bir taraftan da çözüm sürecini kendi doğasına tekrar döndürüp, o doğa içinde netice almaya yöneldik. Son 2 haftadır, son günlerde de olumlu yönde artan sinyaller var. Bu çerçevede zaten hiçbir zaman müzakereler kesilmedi, Başbakan Yardımcımızı görevlendirdik, HDP heyetiyle görüşüyor. İlgili Kamu Güvenliği Müsteşarlığımız, MİT Müsteşarlığımız gerekli görüşmeleri yapıyor. İmralı'da yapılan görüşmeler var. Bunlar bir trafik içinde kendi doğası içinde seyrediyor. Önemli olan şu iradeyi görmek istiyoruz, artık Türkiye'de siyasi talepler şiddet diliyle, şiddet eliyle yapılmayacak, silah bir hak talep etme aracı olmaktan çıkacak."
Diyarbakır'da çocukları fişleme skandalı
"Silahlı unsurlar Türkiye'yi terk etmiş olsaydı, bütün süreç tamamlanabilirdi"
Silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmeyi durdurmasının sürece büyük zarar verdiğini ifade eden Başbakan Davutoğlu, "1 buçuk yılda 2 kez bu yavaşladı veya süreçte aksama oldu. Bir, söz verildiği halde silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesini durdurması, o terk olmuş olsaydı şu anda çok daha farklı bir yerde olabilirdik, belki de bütün süreç tamamlanabilirdi" ifadelerini kullandı.
"Ortak açıklama konusu şart değil ama olabilir de" HDP'li Pervin Buldan'ın geçtiğimiz günlerde hükümetle ortak açıklama yapma düşüncelerinin olduğu yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Başbakan Davutoğlu şunları söyledi:
"Ortak açıklama konusu şart değil ama olabilir de. Esas olan şu; kimsenin çok spontane, her ayaküstü açıklamayla yürüyen süreci etkilememeye özen göstermesi lazım. Şu ana kadar olan çalışmalarda belki de en olumsuz etki yapan şeylerden biri, bir açıklama enflasyonu olması, sürekli zaman verilmesi."
Başbakan Davutoğlu, süreçle ilgili olarak hükümet kanadından açıklamaları yapacak isimlerin belli olduğunu ve aynı kişilerin açıklama yaptığına dikkat çekerek, bu konuda HDP ve diğer tarafların da aynı özeni göstermesi gerektiğini vurguladı.
Fethullah Gülen'den Erdoğan'a: "Özür dile barışalım"
"Sık sık açıklama yapmak ve tarih vermek sürecin doğasına zarar veriyor"
Nisan ayında yapılacak kongrede Abdullah Öcalan'ın da olacağı yönündeki Kandil'den yapılan açıklamayla ilgili bir soru üzerine Ahmet Davutoğlu şöyle konuştu:
"Sanki hiç üzerinde konuşulmamış konular, konuşulmuş gibi gündeme getirilip, sonra o varsayım üzerinden imalı dil kullanmak. İşte biz buna gelmeyiz. Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, Türkiye Cumhuriyeti devletine dönük olarak, imalı da olsa bir tehdit dili kullanamaz. Bu konuda en fazla rahatsızlık duyan da bölge halkımız. Şu anda bölge halkında, 6-7 Ekim olayları sonrasında tekrar bir güven hissi uyanmaya başladı. Çünkü çözüm süreci işliyor, taraflar konuşuyor, görüşüyor ve kamu düzeni anlamında da ciddi tedbirler alındı. Bölgeden gelen bütün mesajlar son derece olumlu. Böyle bir olumlu atmosfer içinde tekrar şiddet dilini ima edecek şekilde bir şey kullanmak, silahların terk edilmesi vesaire, bunları sanki bazı şartlar yerine getirilirse olacakmış gibi bir ifade kullanmak kabul edilebilir bir husus değil. Zaten silah taşımak başlı başına olmaması gereken bir durum. Türkiye, Suriye gibi, Irak gibi kamu düzeninin sarsıldığı bir ülke değil. Bu tarz açıklamalar sürece fayda vermiyor. Sık sık açıklama yapmak, açıklamada tarih vermek, yine açıklamada şu veya bu şartı koşuyormuş gibi bir görüntü vermek sürecin doğasına zarar veriyor. Süreç kendi doğası içinde son günlerde, 2 haftadır özellikle olumlu bir yönde seyrediyor. Herkesin buna özen göstermesi, bunun üzerinde titremesi lazım."
"Müzakere taslağı konusunda tek bir taslak yok" Müzakere taslağına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Davutoğlu, "Müzakere taslağı konusunda tek bir taslak yok. Yani o taraftan gündeme getirilen konular var, bizim benimsediğimiz temel bazı ilkeler var. Bunlar konuşularak, adım adım, yavaş yavaş, ama sakin, kararlı şekilde yürüyecek süreç" ifadelerini kullandı.
"Genel af görüşülmedi, gündemimizde de yok" Başbakan Davutoğlu, genel af konusuyla ilgili, "Şu ana kadar böyle bir konu görüşülmedi ve gündemimizde de yok. Çok net ifade ediyorum" dedi.
"Öcalan'ın 2015 Nevruz'unda halkı selamlaması arzumuzdur"
"Molotof kokteylini bir insan niye eline alır?"
İç güvenlik paketiyle ilgili gelen eleştirilere tepki gösteren Başbakan Davutoğlu, "Özellikle altını çiziyorum ve hep vurguladım; toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı, bütün vatandaşların hakkıdır. Eğer bir grup, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını, şiddet kullanma hakkını ki böyle bir hak olamaz, molotof kullanma hakkına dönüştürüp, diğer vatandaşların can güvenliğini tehdit ediyorsa işte burada özgürlükleri sınırlayan, kısıtlayan bi durum var demektir. Birçok açıklama yapılıyor, molotof kokteyli atan kişiye, niye silahlı kişi muamelesi yapılsın? Bunu Sayın Demirtaş da bir keresinde vurguladı. Çok açık bir şekilde söylüyorum, molotof kokteylini bir insan niye eline alır? İç Güvenliği Reformunda iddialı şekilde İç Güvenlik ve Özgürlüklerin Korunması Reform Paketinde uluslararası standartlarda, gelişmiş standartlarda olmayan hiçbir şey yok, olanlar arasında da hiçbir şey eksik bırakılmış değil. Dünyanın herhangi bir yerinde 'molotof kokteyli kullanma özgürlüğü' diye bir özgürlük var mı? Önce bunu tanımlayalım, varsa getirsinler veya herhangi bir ülkede molotof kokteyli kullananlara cezai müeyyidenin yok olduğu bir ülke var mı?" ifadelerini kullandı.
"Bunlar başarılı olsaydı, biz de Hanefi Avcı gibi suçlanacaktık" 14 Aralık operasyonu ve Hanefi Avcı için verilen kararı değerlendiren Ahmet Davutoğlu şunları söyledi: "Hanefi Avcı için verilen kararda çok açık biz hala güçlüyüz mesajı var. Biz hala buradayız. Biz hesabımızı görürüz mesajı var. Avcı, hangi terör örgütünün üyesi. Bunun açıklaması yok. Eğer bunlar başarılı olsaydı bizler belki Avcı gibi örgüt üyesi diye suçlanacaktık. Devlet ele geçirilmiş olsaydı bu özgürlükler korunabilecek miydi. Türkiye'de bizim dönemimizde bir gazete kapatıldı mı? Ya da bir yayın organı durduruldu mu? 14 Aralık operasyonu da bir gazetecilere karşı operasyon değildir. Hükümetin talimatıyla da yapılmamıştır."
Cumhurbaşkanı'na hakaretten tutuklanan liseli konuştu
"Ben o oğlumuzla da konuşmak isterim"
Konya'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan ve bugün serbest bırakılan lise öğrencisiyle ilgili olarak Başbakan Davutoğlu şunları söyledi: "Madem çocuk dendi, bunu zikretmeyecektim, ama evladıma söz vermiştim. Bir gazetede manşet atıldı. ‘Kötü not verdiği için hocanın okulu değiştirildi' denildi. Yalan iftira bir haberi yapmak nasıl bir ahlaktır. Kesinlikle böyle bir olay yok, benim haberim yok. Bir yetkili gidip konuşmuş değil. Özel bir muamele yapsam özel okula gönderirim. Hukuki olarak gereğini yapacağız. Başbakan çocuğu olmak suç mu? Yüreğime dokunduğu için söylüyorum. Bizim o çocuk, çocuk değil mi? Başbakan çocuğu olmak orada olan travmayı mazur gösterir mi? İsyan ediyorum. Bir özür bekliyorum bu yayını yapanlardan. Ben o oğlumuzla da konuşmak isterim. Bir amcası olarak çağrım olabilir. Şunu sorarım: ‘evladım sen niye hakaret ettin, Cumhurbaşkanımızla ne meselen var.' 16 yaşındaki çocuk neden Cumhurbaşkanımıza hakaret etsin."
"5 Ocak'ta böyle bir toplantı yok" Başbakan Davutoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık edeceği yönündeki iddialarla ilgili olarak, "5 Ocak'ta böyle bir toplantı yok, ancak Cumhurbaşkanının Bakanlar Kuruluna başkanlığının daha önce örnekleri görüldü" diye konuştu.
Burhan Kuzu'dan ilginç cevap: Belki de eşinden geldi
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Özel kurumda otizmli çocuğa şiddet iddiası
SON DAKİKA: 22 Kentte Eğitime 'Kar' engeli!
Kar Yağışından Kapadokya Da Nasibini Aldı: Peri Masalı! | En Son Haberler...
SON DAKİKA! İstanbul için 'müsilaj' tehlikesi bir kez daha kapıda mı? Uzman isimden açıklama...
TEM'de hasarlı kazalar nedeniyle trafik durdu