Bartın'da tanıdık acı!
Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, Bartın'da yaşanan maden faciasının ardından acıları tazelenen Somalı madencilerle konuştu.
2010 Zonguldak’ta 30, 2013 Kozlu’da 8, 2014 Ermenek’te 18 işçinin hayatını kaybettiği maden facialarını alanda takip etmiş, ailelerin acılarını paylaşmıştım. En uzun Soma’da kaldım. 2014’te 301 işçinin hayatını kaybettiği facianın ardından onlarca madenci ve aileleri ile tanıştım. Sonra 2016’da Şirvan’da 16 maden işçisi daha öldü bir kazada. Ve Bartın. Facianın adresi de yüzleri de değişti ama acısı değişmedi. Ocak başında, ‘Belki kaçmıştır’ diye umut içinde bekleyen analar, babalar, eşler, çocuklar... ‘Beni onlardan ayırmayın’ diyerek kurtarma çalışmalarına katılan yaralı madenciler... O acıyı derinden anlıyorum ama onları benden daha iyi anlayanlar hiç şüphesiz aynı acı ile kavrulanlar. Bartın faciası ile acıları tazelenen Somalı madencilerle konuştum.
YAŞANAN ACILARIN TARİFİ YOK
Önce İsmail Çolak’ı aradım. Soma’da facianın yaşandığı madende 25 yıl çalıştı. O madende, 2014 mayısının 14’ünde 26 yaşındaki Uğur’unu kaybetti. Uğur Çolak, evli ve 2 çocuk babasıydı. Baba mesleğini yapıyordu. Rahmetle anıyorum. Faciadan çok sonra Soma 301 Madenciler Derneği kuruldu. İsmail Çolak başkan oldu. Hayatlarını kaybeden madencilerin hatırasını yaşatmak, adaletin tecelli etmesi ve bir daha benzer facialar yaşanmasın diye çalışmaktı amaçları. Dolayısıyla söyleyecekleri kıymetli. Canlı yayınları izliyordu aradığımda. Bir yandan da doktorundan izin almaya çalışıyordu. Sağlığı izin verirse Bartın’a gitmeye, destek olmaya kararlı:
“Bu acıyı biliyoruz. Bu bekleyişi tanıyoruz. Keşke bilmeseydik, keşke kimseler bilmeseydi. Ne dersen de asla hafiflemeyecek derin bir acı bu. ‘Bir umut’ beklemek... Saatler geçer, günler geçer... Bilirsin aslında gerçeği, ‘Ama’ dersin, ‘Allah’tan umut kesilmez.’ Şimdi TV’ye bakıyorum, ağlayan eşleri, anaları dinliyorum... Madencilerin yardım çırpınışlarını görüyorum. Acıları acımız, yasları yasımızdır... Yaşanan acının tarifi yok! Ateş düştüğü yeri yakıyor.”
DERS ALINSIN
Çolak, şöyle devam ediyor:
“Soma’da yangın çıkmıştı biliyorsun. Bartın nasıl bir madendi bilmiyorum. Grizu patlaması öngörülemeyen bir durum maalesef. Önlenebilir miydi? Bilemiyorum. Ama yıl 2022. Artık teknolojinin ilerlediği zamanlar. Bununla alakalı cihazlar, yöntemler mutlaka vardır. Umuyorum bu facianın altında ihmal yoktur, varsa da A’dan Z’ye ihmali olanlar en kısa zamanda açığa çıkarılır ve gerekli cezaları alır. Madencilikte en önemli kıstas yer altında son teknolojilerin kullanılması, sık ve düzenli denetim yapılmasıdır. Kömür insandan değerli değildir. Biz, aileler olarak Soma davasında adil bir yargılama yapıldığını düşünmüyoruz. Soma’daki madeni işleten şirket başkanı Can Gürkan (15 yıl almıştı) dahil tüm sanıklar tahliye edildi. Taksir değil, olası kasttan ceza almış olsalardı hâlâ içeride olacaklardı ve böyle bir emsal karar, özellikle kaçak maden ocağı işletenler için de caydırıcı olacaktı.”
FACİAYI DUYDUĞUM AN HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM
Soma’daki faciadan kıl payı kurtulan bir başka isim de maden işçisi Arif Şengül. Gerçi o faciadan sonra bir daha dönmemek üzere madenciliği bıraktı, “Psikolojim kaldırmadı” diyor. Şu an Aliağa’da metal fabrikasında çalışıyor. Bartın’daki patlamayı, akşam mesaide, vardiya arasında televizyondan duymuş:
“Çok korktum. Başkasını bilemem ama ben 8 yıldır içimdeki yangını söndüremedim. Atlatamıyorum o travmayı. Haberi duyunca ilk aklıma gelen Soma’da hayatını kaybeden madenci dostlar oldu; Erol geldi aklıma, Sinan geldi, Mehmet geldi... Oturdum, hüngür hüngür ağladım. Kimse yaşamasın bu acıyı ama yaşamayanın da anlaması zor. Allah oradaki ailelere sabır versin, dirayet versin. Çok zor! Sözün bittiği yer” diyor. Bartın’daki madeni bilmediğini, yorum yapmasının doğru olmayacağını belirterek, şöyle devam ediyor: “Genel anlamda konuşacak olursak işçi üzerinde her zaman ‘daha fazlası’ için görünmeyen bir baskı vardır. Benim zamanımda böyleydi en azından. Üretimin artması demek ihmal ve hatayı arttırır. Umuyorum burada böyle bir hata yoktur ve bugüne kadar yaşanan facialardan dersler çıkarılmış, önlemler alınmıştır. Madencilerin sadece facialarla hatırlanması değil hep gündemde olmasını, bizlere acınılmasını değil anlaşılmayı isterim.”
UMUYORUM BU SON OLSUN
Soma’da tanıştığım bir başka madenci de E.M.. Bir başka madende çalışıyor, adını yazmamamı rica etti. 2 yıl sonra emekli olacak. En büyük hayali bir sahil kasabasına yerleşmek: “Bir emekli olayım, ölümden başka kimse beni yerin altına koyamaz bir daha” diyor. Bartın’daki patlamayı o da TV’den duymuş, şöyle anlatıyor:
“Yıkıldık! Aynısını yaşadık Soma’da. Saniyelerle kurtuluyorsun ama sevinemiyorsun bile yaşadığına çünkü kaybettikleriniz yemeğinizi bölüştüğünüz arkadaşlarınız. Yerin altında hep kullandığımız bir söz var: ‘Dikkatsizlik ölüm getirir.’ Doğrudur. Dikkat edilmez, önlemler alınmaz, eğitimler verilmez, son teknolojiden faydalanılmazsa kazalar kaçınılmazdır. Mesela şu an çalıştığım madende son model insan takip cihazları, gaz ölçen sensörler, sadece güvenlikten sorumlu amirler var. Umuyorum Bartın’da bir ihmal yoktur, umuyorum Soma’dan Ermenek’ten dersler alınmıştır ve bu artık son olur.”