Bakan Yumaklı asgari ücret fırsatçılarını uyardı: Yaptırımları en üst düzeyde uygularız
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 2024 Değerlendirmesi-2025 Hedefleri programında açıklamalarda bulundu. Asgari ücretin artışı sonrası fırsatçıların fiyat artışı yapabileceği sorusu üzerine Bakan Yumaklı, "Fahiş fiyat görürsek yaptırımları en üst düzeyde uygularız" dedi.
SORU: BİR TARIM ÜLKESİ OLAN SURİYE'YE YÖNELİK, YAŞANAN SON GELİŞMELER SONRASI TÜRKİYE'NİN VE BAKANLIĞIN BİR ÇALIŞMASI, MENTORLUĞU OLACAK MI?
CEVAP: Suriye'nin halihazırda tarım ve doğal kaynaklarının dışında başka bir gelir potansiyeli yok. Bu konu gündeme geldiği andan itibaren biz de 14 kişilik bir ekip kurduk, bir eylem planı hazırlamak üzere çalışmalarımıza başladık. Oraya gönderdiğimiz arkadaşlarımız var. Bugün itibariyle oradalar. Bu çalışmaları yapacaklar ve Bakanlığımız uhdesinde Suriye'nin tekrar kendini toparlaması adına çok önemli bir başlık olan tarımsal üretim konusunda, hem bitkisel üretim hem hayvansal üretimde ihtiyaçları tespit ederek mutlaka onların yanında olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladı. Her bakanlık kendi uhdesinde bu çalışmaları yapacak. Çok önemli bir potansiyel var. Çok ciddi sıkıntılar çektiler. Üretimleri neredeyse yok denecek kadar az. İnanıyorum ki çok hızlı bir şekilde hem kendilerinin gelişimi hem de bizim katkılarımızla iyi sonuçlar alacağız inşallah.
SORU: Asgari ücret artışıyla beraber yeni fiyatların artışını görüyoruz. Özellikle et ürünlerinde. Bunlara yönelik bir önleminiz var mı?
Maalesef pandemi sonrasında bir fiyatlama davranışı bozukluğu var. Olmasını düşündüğü maliyeti bugünden yükleyerek fahiş fiyatlama sürecini başlatmak sonu gelmez bir döngüyü oluşturuyor. Hiç kimsenin, maliyetinin üzerine makul karı koyarak ticaretini yapan kimseye bir şey söylediği yok, olamaz da. Ancak bir liralık maliyetin satış fiyatı olarak on lira belirlenmesi fahiş fiyattır. Bununla ilgili hem Ticaret Bakanlığımız hem de biz bir açıklama yaptık ve burada şunu söyledik: Üretim maliyetlerinin içerisinde işçilik payları gözetilmeksizin sanki maliyetin tamamı işçilik maliyetiymiş gibi fiyatlama yapanlara karşı biz de halihazırda mevcut yaptırımları en üst düzeyde uygulayacağız.
(Et fiyatları) Aslında et fiyatlarında bir değişim yok. Sadece et fiyatlarında değişim sağlama çabaları var. Adana Kasaplar Odası Başkanı bir açıklama yaptı. Kendisini mahkemeye verdik. Aynı şekilde Ticaret Bakanlığımız da gerekenin yapılmasıyla ilgili onlar da tespit ettiler. Bu kişinin bir kasap dükkanının bile olmadığı söyleniyor ama kasaplar odası başkanı. Söylediği, sanki piyasada herkesin aynı düşüncede olduğu izlenimini veriyor. Daha sonra gerçek sektör sahipleri çıktı, dediler ki üretici biziz, bizde böyle bir şey yok, piyasada böyle bir şey yok, nereden çıkıyor bu? Maalesef bulanık suda balık avlama davranış biçimi. Biz de bunlarla en güçlü şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece yaptırım olarak değil ET SÜT Kurumu marifetiyle piyasayı regüle edeceğiz. Çok yakından takip ediyoruz. Herhangi bir ürün eksikliğinden kaynaklı bir şey olmadığını da söylemek isterim. Herkesin gönlü ferah olsun.
SORU: YURT DIŞINDAN ANGUSLARIN GELECEĞİ AÇIKLANMIŞTI İKİ ÜLKEDEN. BUNLARLA İLGİLİ BİR TAKVİM VAR MI VE BUNLAR GELDİĞİNDE ET FİYATLARI İLE İLGİLİ BİR HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK OLACAK MI?
CEVAP: Yaklaşık %5 gibi bir ihtiyaç var. Dolayısıyla bunları sağlamak üzere Et Süt Kurumu marifetiyle daha önce özel sektör yapıyordu, bunu hem takvimlerde problem olduğu için hem de Pazar belli bir kısıtlı Pazar, herkes oraya gittiğinde fiyatlar yükseldiği için biz bunu yasakladık. Dedik ki devletin kurumu yapacak. Dolayısıyla bu planlama geçtiğimiz yıldan itibaren zaten devam ediyor, bu yıl da devam edecek ancak gelen canlı hayvan sadece ete dönüştürmek için değil aynı zamanda bizdeki besilik anaç hayvan artırılması ile ilgili Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Et Süt Kurumu arasında bir projeden bahsetmiştim. Bu proje şu anda işliyor. Iğdır’da TİGEM arazilerini, şu anda orada 10 bine yakın hayvan oldu. Burayı 20 bine çıkartacağız. Ve Şanlıurfa Ceylanpınar, dünyadaki en büyük tek parça çiftlik olma özelliğine sahip TİGEM’in. Yine orada da toplamda 70 bin adetlik bir anaç hayvan stoku oluşturacağız. Bunun dışında da yine besilik hayvan stokumuz olacak. Ülkedeki herhangi bir ani ihtiyaç doğduğunda bunları kullanmak üzere. Dolayısıyla bu sistematik devam ediyor. Elbette hiçbir ülkenin %100 kendine yeterliliği yoktur. Ancak bizim özellikle hayvansal üretimle ilgili çok önemli bir avantajımız var. Bizim ülkemiz toprakları buna uygun. Pazarlama ve satış problemimiz yok. Yani şöyle bir baktığımızda, bizim etrafımızdaki ülkelere çok kolaylıkla ihraç edebiliriz. Dolayısıyla içerideki üretimi artırmamız gerekir. Şu anda bütün gücümüzle buna çalışıyoruz. Yani içeride bunun üretimini yapacak olan işletmeleri, hayvan hastalıklarını, elimizdeki sürünün kalitesini artıracak bütün uygulamaları devreye aldık. Bunları da yakından takip ediyoruz. Şimdi daha önceki dönemlerde ihtiyaca binaen bir hemen ithal ederek o açığı kapatalım uygulaması olmuş. Tamam o zaman da fonksiyonunu yerine getirmiştir. Ancak siz sürekli ithalatla bunu kapatamazsınız. Biz buna 3 yıllık bir perspektif koyduk. Şimdi bize herkes şunu söyledi, ‘ya biz bunu çok duyduk 3 yıl, 3 yıl’. Hayır, 3 yılın bir sebebi var. Çünkü bizim planlamamıza göre biz 3. Yılın sonunda artık bu ülkede ithalat konusunu konuşmuyor olacağız. Bu üretim artışını sağladığımızda şimdi sadece besilik hayvan ithal edip onu 8 ay baktıktan sonra en iyi fiyatla satmak isteyen firmalar, üretimle ilgili hiçbir şeyleri yok. Ben onlara pansiyon besicilik yapıyorsunuz dediğimde, bu terminoloji bana aittir. Siz alıyorsunuz, burada besliyorsunuz, 8 ay pansiyon besicilik yapıyorsunuz. Sonra da satıyorsunuz, sonra bir daha dönüyorsunuz. Diyorsunuz ki hadi bakalım yenilerini getirelim. İyi de içerideki üretim. Dolayısıyla onlara şu anda şunu söylüyoruz. Kardeşim aynı TİGEM’le Et Süt kurumu arasındaki gibi gelin Et Süt Kurumu ile anlaşma yapın. Deyin ki ‘kardeşim ben üretim yapacağım, bana gerekli kolaylığı sağlayın. Biz de bunu yapacağız.’ Yani bu sektörü de üretim yapmaya yönlendiriyoruz. İlk başta biraz bir direnç oldu ama şu anda artık talepler gelmeye başladı. Hem de bu işi profesyonelce yapacak olan besicilerden. İnşallah bu konuyu Türkiye’nin gündeminden çıkartacağız.
SORU: PESTİSİTLE İLGİLİ DENETİM, PESTİSİTLİ ÜRÜNLERİN ORANI, YÜKSEK ÇIKAN ÜRÜNLERİN ORANI, İHRACAT POTANSİYELİ OLUP KAPIDAN DÖNEN, GÜMRÜKTEN DÖNEN VS. NET BİR RAKAM VAR MI?
CEVAP: İhraç eden ürünlerle alakalı bu verileri verdik. Pestisit kullanımında AB’nin neresindeyiz bence önce ona bakmak lazım. Yani dünya ortalaması dekara 2,26 kg pestisit. Biz de buna yakınız. Avrupa Birliği bizden % 30 daha fazla pestisit kullanıyor dekarda. Yani bir ülke söyleyeyim. Mesela Japonya’da pestisit kullanımı yanılmıyorsam %11’di. Evet. Doğru hatırlıyorum. 11 kilogram. Bizde 2.26 kilogram, Japonya’da 11 kilogram. Avrupa Birliği’nde bizim %30 daha üzerimizde. Şimdi bir kalıntı eylem planımız var söyledim. 17 ile çıkartıyoruz bu kalıntı eylem planını. Ve özellikle zirai ilaç kullanımı ile ilgili, pestisit kullanımı ile ilgili oranları aşağı indirmek üzere bunun alternatifini koymanız lazım. Yani sen bunu aşağı indir dediğinde iyi midir? Dolayısıyla zararlıyla mücadelede biyolojik mücadeleyi devreye koyman lazım ve bunun etkisini de göstermen lazım. 2025 yılı içerisinde 10 milyon faydalı böcek üretimi yapacak bizim Bakanlığımızın ilgili birimleri, enstitüleri. Bunu söylemek istiyorum. Şimdi ülkemizdeki kalıntı oranını %35 azalttık. Yeter mi? Yetmez. Dediğim gibi bu oranı aşağı çekmek için her şeyi yapacağız. Avrupa Birliği’nden dönen ürünlerin sanki sadece zira ilaç denetimi ihraç edilen ürünlere yapılıyormuş gibi bir algıya sebep olduğunu görüyorum. Bu kısmı bir daha söylemek istiyorum. Türkiye’de arkadaşlarımız hasat öncesi, hasat sonrası, paketleme tesisleri, haller, marketler, yani son tüketim yerlerinden analizler yapıyorlar ve tespitlerini mutlaka ama mutlaka imha ediyorlar, tespit etmiş oldukları ürünleri. İthalat ve ihracatta da iki türlü geri dönüş oluyor. Bir tanesi pestisit kalıntısı sebebiyle ikincisi de aflatoksin dediğimiz hepinizin malumu küflenme sebebiyle geri dönüşler. İlaç kalıntılarıyla ilgili hiçbir şekilde içeri alınması söz konusu değil. Zaten büyük bir bölümü Avrupa Birliği’nde bunların imha ediliyor. İmha edilmemiş ama bize iade olanları da biz imha ediyoruz. Görüntülerini de yaydık hatta. Yine aflatoksinli olanlarla alakalı da Avrupa Birliği kimisini kendisi orada imha ediyor. Bize de iade olduğu zaman bunların yeniden sanki bir ithalatmış gibi analizi yapılıp eğer orada da bir problem tespit edilirse biz de imha ediyoruz. Dolayısıyla bu konudaki oran binde 1 ile binde 2 arasında. Yani bizim 6 milyon ton yaklaşık tarım ürünü ihraç ettiğimizi düşünürsek bunların içerisindeki oran binde 1 ile binde 2 civarında. Yani RASFF bildirimindeki azalışı 2023-2024 oranını özellikle dikkatlerinizi sunmak isterim: Azalış %54. Yani yurt içerisinde yapmış olduğumuz 2023’te başlayıp 2024’de artarak devam eden gıda konusundaki denetimlerimizin tamamının ve uygulamalarımızın, alternatif uygulamalarımızın tamamının sonuçlarını aldık. Bunları daha da artıracağız inşallah. Avrupa Birliği ile bu konudaki mevzuatımızın %99 oranında uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla Avrupa Birliği’ndeki herhangi bir vatandaş ne yemiyorsa bizim vatandaşımızın da onun yememesini sağlamaya çalışıyoruz. Şimdi bu aflatoksin yani küfle alakalı özellikle Antep fıstığı bu yıl üretimi çok fazla oldu. Onunla ilgili bir ilgi oran vereceğim size. 1473 sevkiyat oldu 2024’te. Bu sevkiyattan sadece 20’si geri döndü. Yani oranı %1.3. Kuru incirde 5654 sevkiyattan 81’i geri döndü. Oranı %1.43. Kuru kayısı da fazla kükürt dioksit nedeniyle 21.000 ton üründen sadece 282 tonu geri döndü. Bunun oranı da %1.34. Yine söylüyorum. Avrupa Birliği’ne en çok tarımsal ürün ihraç etmemiz sebebiyle en çok RASFF bildirimi almamız bu sonuçları doğuruyor. Bizim hedefimiz bunları sıfıra yaklaştırmak. Ancak bütün ürünlerimizin tamamı böyle diye bir genelleme yapmak üreticiye haksızlık açıkçası.
SORU: TARIM ÜRÜNLERİYLE İLGİLİ SOSYAL MEDYADA DOLAŞIMA SOKULAN DEZENFORMASYON İÇEREN VİDEOLAR KONUSUNDAKİ DEĞERLENDİRMENİZ NEDİR? HAL YASASI İLE İLGİLİ DÜZENLEME HANGİ AŞAMADA?
CEVAP: Arkadaşlar dilimizde tüy bitti. Şu anda ülkemizin bütün sınırlarını kapatsak bizim herhangi bir gıdayla ilgili bir sorunumuz olmayacak. Tohum için de böyle, üretim için de böyle. Zaten bu fiyatlama davranışları da ürünün olmamasından kaynaklı değil. Pazara, markete, manava gittiğimiz zaman ürünün yokluğu diye bir şeyi hiç konuşuyor muyuz? Konuşmuyoruz. Fazlasıyla da var. Burada önemli olan bunun nasıl fiyatlandığı? İşte onu da fahiş fiyat başlığında konuşuyoruz. Dolayısıyla şunun altını çizmek istiyorum. Türkiye'deki ürün fiyatlamalarıyla ilgili hususta ürün arzıyla ilgili bir etki söz konusu değildir. Birçok sebebi var elbette. Bunun Ticaret Bakanlığı tarafı var, bizim tarafımız var, birbirine girmiş süreçlerimiz var. Ancak en önemli iki tane husus vardır bir ürünün fiyatı için. Ürünün arzıyla ilgili fazlalık ya da azlık, ürünün fiyatını belirler ya da maliyetleri ürünün fiyatını belirler. Üretici üretmiş bunu arz etmiş üreticinin arz ettiği üründe problem yok üreticinin arz ettiği fiyatta problem yok ama son tüketici onu almaya gittiğinde, bütün ürünlerde de değil farklı ürünler için zaman zaman problem oluyor. Hal Yasası Ticaret Bakanlığımızın uhdesinde ama birlikte çalışıyoruz. Bu yıl içerisinde mutlaka bu değişiklikleri gündeme getireceğiz. Bizatihi hem Ticaret Bakanımız hem ben hem hallerde, hal yönetimleriyle hem toptancılarla farklı zamanlarda toplantılar kendimiz de gözlemledik. Şimdi arkadaşlarımız çalışıyor en kısa zamanda bu yürürlüğe girecek inşallah. Takvimi söyleyemeyeceğim çünkü çalışma devam ediyor ama en kısa zamanda bitirmek istiyoruz. Ticaret Bakanlığımız bu konuya liderlik ediyor, 2025 içerisinde diyebiliriz.
SORU: GIDA GÜVENİLİRLİĞİNİN SAĞLANMASI KONUSUNDA CEZALAR YETERLİ Mİ, ADALET BAKANLIĞI İLE BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR MUSUNUZ?
CEVAP: Niye açıklıyorsunuz gereğini yapsanıza demişti bana birisi. Zaten gereğini yaptığımız için açıklıyoruz. Önce gereğini yapıyoruz, sonra da ifşa ediyoruz. Bu konu ikiye ayrıldı. İnsan sağlığını tehlikeye düşüren uygulamalar ve diğerleri diye. O ürünün etiketinde size vaadedilen, taahhüt edilen içeriği size üretici vermek zorunda. Bunun başka bir alternatifi yok. Herhangi bir ürünün etiketinde, içerikte 100 birim olması gerekiyor ama bizim kontrolümüzde 40 birim ise 60 birim ise 80 birim ise biz onu taklit tağşiş kısmında yayınlıyoruz. Diyoruz ki biz yakaladık böyle bir uygunsuzluğu, bununla ilgili yaptırımları, idari para cezalarını gerçekleştirdik. Siz de bilin bu markayla ilgili, bu ürünle ilgili böyle bir tespitimiz var. İşletmelere geri dönüp şunu söylüyoruz, üretim süreçlerinize yeniden bakmak zorundasınız, üretim süreçlerinizi kontrol etmek zorundasınız. Bir kişi size emeğinin karşılığı olan bedeli ödüyorsa siz de ona taahhüt etmiş olduğunuz ürünü vereceksiniz. İkinci kısım, sağlığı tehlikeye düşürücü gıdalar kısmı. Bununla ilgili birçok başlık var. Burada da çok yüksek para cezaları var. 10,5 milyona kadar idari para cezaları var. Üstüne üstlük biz sağlığı tehlikeye düşürücü olanların tamamını savcılıklara suç duyurusunda bulunuyoruz. Artık ondan sonrası bizim kanunlarımızda onun cezai müeyyidesi neyse mahkeme tarafından o veriliyor. Herhangi bir şekilde bu üretim sürecinde devamlılığı sağlayacak bir tehdit görüyorsak biz o işletmenin faaliyetlerini askıya alıyoruz. O uygunsuzluğu, insanların sağlığını tehlikeye düşürecek hususları ortadan kaldırana kadar da faaliyet göstermesine izin vermiyoruz. Bunun dışında şu anda bizim ve ülkemizin kanunlarının başka bir yaptırımı yok. Ancak şuna da dikkat ediyoruz, bu bütün sektörün aynı şeyi yaptığı anlamına gelmez. Dolayısıyla sektörün tamamını sanki çok özel bir şekilde buna gayret ediyorlarmış gibi yaftalamak başka bir sorunu meydana getirir. Bir markayı oluşturmak için dişinizle, tırnağınızla bir yere kadar getiriyorsunuz. Orada bu ayrımı iyi yapmak gerekir. Bizim halkın sağlığını tehlikeye düşürücü şeylerle ilgili marka, firma, kim zerre kadar umurumuzda değil. Ne gerekiyorsa sonuna kadar yapıyoruz. Diğer tarafta da eğer düzeltilebilir bir şeyse firmalara ikaz ediyoruz gereğini yaptıktan sonra. Aynı şekilde tekrarı halinde yaptırımlar da var. Bunları da takip ediyoruz. Toplum denetimi ve toplumun o konudaki düşüncesinin etkisi çok daha büyüktür. Dolayısıyla vatandaşlarımızla Bakanlığımız arasında çok güçlü bir bağ kurulduğunu görüyorum. Bundan da son derece memnunum ve hep şunu söylüyorum, rastladığınız herhangi bir şey varsa, bütün vatandaşlarımız gönüllü gıda denetçisidir. Bize ulaştırın. Hangi iletişim yöntemini kullanırsanız kullanın. Biz ona gereğini yapacağız.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
2025 MİLLİ PİYANGO BİLET FİYATLARI! Milli Piyango yılbaşı çeyrek, yarım, tam bilet ne kadar, kaç TL?
Kızını almaya okula gitti, aracında beklerken fenalaşıp öldü
İstanbullular dikkat! Kar kapıya dayandı! Peki ama yağış olacak mı?
Güvenlik görevlisinin dikkatiyle fark edildi! "Önce kedi sandık ama..."
Dikkat! Üşümeye hazır olun... Meteoroloji'den İstanbul dahil 9 kentte sarı alam! Kuvvetli gelecek