Evlat nöbetinde 4’üncü yıla girildiğini ve bininci günde de burada olduklarını ifade eden Bakan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Beraber, burada olmaya devam edeceğiz. Terör örgütü ne zaman bitecek? Yakın zamanda Türkiye'de bitecek merak etmeyin. Allah'ın izni ve inayetiyle. Ama sadece bize o yetmez. Etrafımızdaki coğrafyadan söküp atmalıyız. Terör örgütünü söküp atarken bilesiniz, Amerika'yı söküp atmak istiyoruz. Açık söylüyorum, lafın arkası ve önü yok. Yıllarca darbelerle bu coğrafyayı onun için karıştırdılar. Alevi, Sünni, Türk ve Kürt, onun için bizi birbirimize düşürdüler. Onun için bizi birbirimize yabancılaştırmaya çalıştılar. Dinimizin doğrularıyla dünyanın, medeniyetimizin gerçekleriyle dünyanın buluşmasını istemiyorlar. Ne olursunuz. Onun için bu anneler ne diyorsa bu babalar ne diyorsa ben emirlerine amade oldum. Onun için kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, onları bir gün yalnız bırakmayacaksınız diye zihnen, kalben, gönül olarak bizi talimatlandırdı. Çünkü onların ortaya koyduğu bir inanç birilerinin itmesiyle sağlanan bir inanç değildir. Bunu bilmenizi istiyorum. Hacire Ana’dan Ayşegül Hanım’a kadar, Hatice Hanım’a kadar buradaki bütün anneler bir acı yürekle burada duruyorlar. Yıllardır, 40 yıldır sadece PKK'yla mücadele ediliyor. Hatta 45 yıldır. Bu eylemi, bu duruşu kirletmeye çalışıyorlar. Devlet 3 veya 4 yıl önce mi var oldu bu coğrafyada? PKK ne kadar, bu mücadeleyi yaptığı zaman içerisinde de devlet vardı. Bir tek şey yapıyoruz. Onların masumiyetine sahip çıkıyoruz. Onların bu direnme, onların evlatlarına sahip çıkma anlayışlarını korumak istiyoruz. Haykırmalarına, ses çıkarmalarına, engellemeye çalışanlara engel olmaya çalışıyoruz.”
“Dünyanın hangi ülkesinde 8 yaşındaki bir çocuğun eline silah vermek, terör örgütüne onu katmak nerede vardır” diyen Bakan Soylu, “Anneler şunu da söylemek istiyorum. Yaptığınız iş benim cümlelerimle anlatmaya yetmez. Vallahi yetmez, billahi yetmez. Cesaretiniz yetmez. Ortaya koyduğunuz irade yetmez. Babalar sizlere söylüyorum. Herkesin mahalle baskısıyla sindirildiği ve korkutulduğu bir toplumda burada dimdik duruyorsunuz. Ama kendimi size borçlu hissediyorum. Sadece kendimi size borçlu hissetmiyorum. Çocuklarımı size borçlu hissediyorum. Sadece çocuklarımı borçlu hissetmiyorum. Diyarbakır'da yetişen ve bugün sabahleyin okula giderken sek sek oynayan çocukların geleceğini size borçlu hissediyorum. Onların okul okurken. Hayatımda en mutlu eden işlerden bir tanesiydi. Vanlı kardeşlerimiz de var burada. Bekirağa Mahallesi'ne gittim. Binlerce çocuk gecenin saat 11’inde orada elinde kalem, üniversite imtihanına hazırlanıyordu. O çocukları siz oradan kurtardınız. Bu devletin gücüyle, bu milletin ferasetiyle beraber oradan kurtardınız. Onlar yarın bu ülkede kavganın, terörün, karmaşıklığın ve kaosun olmasını isteyenlere karşı kalemleriyle ve meslekleriyle beraber barışa, kardeşliğe, yükselmeye ve bütün dünyaya bu medeniyetin gücünü anlatmaya çalışacaklar” ifadelerini kullandı.