Bahçeli'den Davutoğlu'na Yırca sorusu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Zulme karşı durduğunu her fırsatta duyuran aslan parçası Davutoğlu, sana soruyorum, Yırca'da olanlar zalimlik, eşkıyalık değil midir? Zeytin ağaçlarına ümitlerini bağlayan kardeşlerimizi saldırganların, daha fazla kazanma hırsı uğruna insafını ve izanını yitiren serserilerin eline bırakmak devlet onuruyla bağdaşacak mıdır?" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Soma'nın Yırca köyünde yaşananların kanunsuzluk ve zorbalığın nerelere kadar dayandığını ortaya koyduğunu iddia ederek, "3. Havalimanı ihalesini alan konsorsiyumun ortaklarından birisi olan Kolin Şirketler Grubu, Yırca köyünde 6 bin zeytin ağacını kesmekle kalmamış yöre insanımızın umutlarını da gasp etmiştir" diye konuştu.
Yırca'da karar ortada kaldı! Hükümet mi şirket mi?
Söz konusu şirketin özel güvenlik görevlilerinin 17 Eylül'den beri diken üstünde duran Yırcalı vatandaşları darp ettiğini ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti: "Zulme karşı durduğunu her fırsatta duyuran aslan parçası Davutoğlu, sana soruyorum; Yırca'da olanlar zalimlik, eşkıyalık değil midir? Zeytin ağaçlarına ümitlerini bağlayan kardeşlerimizi saldırganların, daha fazla kazanma hırsı uğruna insafını ve izanını yitiren serserilerin eline bırakmak devlet onuruyla bağdaşacak mıdır? Erdoğan mukallidi Başbakan diyor ki bizim kitabımızda zalimin yanında durmak yoktur. Sayın Davutoğlu, zalimin yanında durmanıza gerek
yoktur, zira bir insan kendisinin yanında, kendi sıfatının hizasında zaten duramayacaktır."
Danıştay'ın ağaçlar kesildikten hemen sonra yürütmeyi durdurma kararını açıkladığını belirten Bahçeli, Danıştay'ın bu kararı 28 Ekim'de verdiğini ancak ağaçlar kesildikten sonra kararın tebliğ edildiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Halbuki ağaçların kesilmesinin kanunsuz olduğu Danıştay kararıyla belgelenmiş olmasına rağmen, Kolin Şirketler Grubu sanki bunu daha önce haber almış gibi ani bir saldırıyla Yırcalı kardeşlerimize nefret yağdırmıştır.
Numan Kurtulmuş'tan Yırca Köyü mesajı
Danıştay kararı tebliğ edildi ediliyor derken AKP'nin acele kamulaştırmayla önünü açtığı şirket ağaçlara kıymış, fiili bir durum yaratmıştır. Bunun hesabı elbette kanun önünde sorulmalıdır. Meselenin daha kahredici yanı, AKP Hükümeti'nin Soma'nın Yırca köyündeki şiddet hakkında en ufak bir beyanat vermemesi, en küçük rahatsızlık emaresi göstermemesidir.
Çünkü Yırcalıların üzerine havuzcuları gönderen AKP Hükümeti'nden başkası değildir. Davutoğlu'nun hiç mi vicdanı sızlamamış, yediği zeytinler hiç mi boğazına düğümlenmemiştir? Özellikle Manisalı, Somalı, Yırcalı kardeşlerim merak buyurmasınlar; Milliyetçi Hareket Partisi her zaman yanlarında bulunacak, haklarını ve hukuklarını korkusuzca savunacaktır. Sayın Davutoğlu, unutma ki, mazluma el kaldıran, ekmeğe el uzatan dün iflah olmadı, yarın da olmayacaktır."
"Başbakan hiç mi hesap bilmemektedir?"
Bahçeli, Türkiye'nin ekonomik darboğaz yaşadığını savunarak Türkiye'nin kısa vadeli borcu 130 milyar dolara ulaştığını, toplam dış borç 400 milyar dolar sınırını geçtiğini ifade etti. Kredi kartı felaketinin dar ve orta gelirli insanları vurduğunu, ekonominin çarkları paslandığını, üretimin durduğunu ilare süren Bahçeli, "AKP Hükümeti 12 yılı heba etmiş, milletimizi boş sözlerle oyalamış, sanal başarı hikayeleriyle vakit geçirmiştir. Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına çare üretilmemiştir" görüşünü savundu.
Dünyada gıda, emtia ve petrol fiyatlarının hızla düştüğünü ama Türkiye'de son bir yıl içinde özellikle temel gıda maddelerinin yüzde 109 zamlandığını belirten Bahçeli, artan fiyatların ve yapılan zamların can yaktığını söyledi. Orta Vadeli Program'da yüzde 9,4 olarak belirlenen enflasyonun bu noktada durmayacağı şimdiden belli olduğunu iddia eden Bahçeli, "Başbakan Davutoğlu'nun 6 Kasım'da büyük bir tantanayla açıkladığı 'Ekonomide Yeni Eylem Programı' ise bir bakıma iktidarın 12 yıllık utanç ve tembellik beyanatıdır. Davutoğlu'nun ilan ettiği 9 sektörel dönüşüm programı ve 417 eylem planı fiyasko olup hiçbir yaraya merhem olmayacaktır" dedi.
Başbakan Davutoğlu'na "Madenciliği Türkiye içinde bir faaliyet alanı olmaktan çıkarmakla ithalat bağımlılığı mı düşecektir?" sorusunu yönelten Bahçeli, "Sayın Davutoğlu, madenciliği yurt dışına taşımayı bırakın da, Ermenek'te 29 Ekim'den bu tarafa toprak altında bulunan 16 madencimize ulaşmak için çabalayın. Yurt dışına madenciliği götürme fikriyle değil ölüm saçan madenlere kafa yorun, bununla ilgilenin" diye konuştu.
Türkiye ekonomisinde bir zihniyet dönüşümünün, bir yönetim değişiminin şart olduğunu dile getiren Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Başbakan Davutoğlu, 6 Kasım günü önüne konulanları coşkuyla okumuş, ne var ki hata üstüne hata yapmaktan da kurtulamamıştır. Başbakan, 2018 yılının sonuna kadar gayri safi yurt içi hasılayı 1 trilyon 300 milyar dolara çıkaracaklarını iddia etmiştir. Ne var ki 8 Ekim'de açıklanan Orta Vadeli Program'da 2017 yılı milli gelir rakamı 971 milyar dolar olarak belirlenmiştir.
2014 yılında 810 milyar dolar olması hedeflenen milli gelirin üç yıl içinde 161 milyar dolar artması planlanmışken, nasıl olmuştur da 2017'den 2018'e, yani bir yılda milli gelir artışının 329 milyar dolar olacağı ileri sürülebilmiştir? Başbakan hiç mi hesap bilmemektedir?"
"Türkiye sanki Sodom ve Gomora'ya dönmüştür"
Bahçeli, Türkiye ekonomisinin "yabancıların tasarrufuyla kör topal da olsa ayakta olduğunu" öne sürerek bunun en bariz göstergesinin "devasa cari açık" olduğunu öne sürerek Türkiye'nin kazandığından daha fazlasını yabancılardan ödünç alma pahasına harcadığını iddia etti.
Türkiye Cumhuriyetinin yokluklar içinde kurulduğunu vurgulayan Bahçeli, "İktidarı elinde tutan bugünkü gaflet ve dalalet ehilleri iyi bilmelidir ki millet hazinesindeki her kuruşun vebali, iki cihanda da hesabı vardır" dedi.
"Türkiye'nin bir soygun ve talanla yüz yüze olduğunu" savunan Bahçeli, şunları kaydetti: "Beştepe'deki Atatürk Orman Çiftliği üzerinde kanunsuz ve kaçak bir saray yaptırılıyor ve 1 katrilyon 370 trilyon para harcanıyor. Yetmiyor, 179 milyon dolara, yani yaklaşık 400 trilyona bir uçak satın alınıyor. Bu da yetmiyor, kağıt üstünde dünya devi olan Erdoğan için İstanbul Çengelköy'de, 50 dönümlük koruya yerleşik Vahdettin Köşkü çalışma ofisi olarak hazırlanıyor ve 150 trilyon adeta sokağa saçılıyor. Recep Tayyip Erdoğan, milletin gözünün içine baka baka devlet hazinesini boşaltıyor, saraylara, uçaklara yetimin, dulun, fakirin, kısaca 77 milyonunun parasını tek kelimeyle gömüyor. Çiftçinin hasadı, emeklinin maaşı kaçak ve karanlık saraydadır. Asgari ücretle geçinen masumların emeği, sayıları 5,5 milyonu bulan işsizlerin hüznü kaçak ve karanlık sarayın temelindedir.
Atanamayan öğretmenlerin ahı, kıt kanaat geçinen, güç bela karnını doyuran milyonların çığlığı kaçak ve karanlık sarayın bin odasında çınlamaktadır. Simit parası bulamayan küçücük yavrularımızın gözyaşları uçan sarayların yakıtıdır.
Vatandaş bir torba kömür, bir paket makarna, bir çuval unla uyuşturulup uyutulurken, saray bahanesiyle millet hazinesi hortumlanmaktadır.
Aziz milletim, para senindir, servet senindir, hazine sana aittir. Süslü sözlere kanma, istismarlara aldanma, bu kötü gidişata ortak olma. Aziz vatandaşlarım, sizden alınan vergiler Erdoğan'ın lüksü, keyfi, ve egoları için feda edilmekte, 17-25 rüşvet lobisi gücüne güç katmaktadır. Allah için söyleyiniz, bu millet yatacak kalkacak Erdoğan'ın kibri, müsrifliği, azgınca yaptığı harcamalar için mi çalışacaktır? Bu devran nereye kadar sürecek, bu teslimiyet, bu hüsran nereye kadar gidecektir?
Millet fakir ve bitap haldeyken, işsizlik ve çaresizlik almış başını gidiyorken, Cumhurbaşkanı olan zat, nasıl ve ne hakla katrilyonları kendi sefahati uğruna pervasızca kullanmaktadır? Türk milleti nerededir, AKP'ye oy veren kardeşlerim bu haksız, hukuksuz, uğursuz, haram ve ahlaksız düzene nereye kadar suskun kalacaktır? Türkiye sanki Sodom ve Gomora'ya dönmüştür. Türkiye sanki Erdoğan'ın tapusuna geçirilmiştir. Türkiye sanki Recep Tayyip Erdoğan'ın mülkü ve miras malıdır. Biliniz ki, demokrasi ve hukukla idare edilen bir ülkede böylesi kokmuşluk, böylesi kahredici günahkarlık görülmemiş, görülmeyecektir."