"Avukatlar ne zamandan beri polis gözetiminde?"
Ergenekon'un "yargı ayağını oluşturmak" iddiasıyla suçlanan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, bugün görülen duruşmada, "Avukatların ilişkilerini böyle isnat etmek, mesleğe saygısızlık değil midir? Mesleki ilişkiler ne zamandan beri polis gözetiminde olmuştur? Bütün bunlar yargının önüne geçilmesi çabasıdır" dedi.
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay, hayatı boyunca askeri kadrolarla hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, çetelerle de herhangi bir bağlantısı bulunmadığını belirterek, "Hakkımda yazılan iddianame, objektiflikten uzak, suçlu göstermeye yönelik bir iddianamedir" dedi.
Oktay, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savunmasını yaptı. Başka davaların gerekçelerinin bir şablon şeklinde bu davaya monte edildiğini, ilişkilerinin bu şablona eklenmesiyle suçlu konumuna düşürüldüğünü ve terör örgütü üyesi olarak nitelendirildiğini belirten Oktay, "Hayatım boyunca askeri kadrolarla hiçbir ilişkim olmadığı gibi, çetelerle de herhangi bir bağlantım olamaz. Hakkımda yazılan iddianame, objektiflikten uzak, suçlu göstermeye yönelik bir iddianamedir" dedi.
Dava kapsamında, kanıtların hukuki olmayan telefon dinlemeleri yoluyla oluşturulduğunu savunan Oktay, "Böyle bir şey, hukuk devletinde mümkün müdür? Telefon görüşmelerinin çarşaf çarşaf yayınlanması, özel yaşamın ve ilişkilerin deşifre edilmesi, devletin yapacağı şey midir? Böyle bir şey ancak faşizmle yönetilen ülkelerde görülür" diye konuştu.
Siyasetin, insanlarla yapılan bir uğraş olduğunu ve 50 yıllık siyasetçi olarak binlerce, on binlerce insanla görüşmesinin çok doğal karşılanması gerektiğini belirten Oktay, "Ergenekon" örgütüyle hiçbir ilişkisinin söz konusu edilemeyeceğini savundu.
Oktay, iddianamede ilişkisi olduğu öne sürülen kişilerle bir kaç görüşme dışında hiçbir ilişkisinin olmadığını belirterek, "Mehmet Haberal'i basından tanıyorum. Kendisi ünlü bir cerrah ve bir televizyon kanalının sahibidir. Bilimsel toplantıları da televizyondan izleniyor. Dünya çapında başarılı ve iyi bir cerrah olarak tanındığı herkes tarafından biliniyor. Ülkemde yetişen böyle bir insan olması nedeniyle, tanımadığım halde Haberal'e saygı duyuyorum. Kendisiyle hiç bir ilişkim olmadı ama böyle bir insanın çok uzun süre tutuklu kalması onu tanıyan herkes tarafından üzüntüyle karşılanmıştır" şeklinde konuştu.
Eski AK Parti Milletvekili Emin Şirin'i de bir dönem Nazlı Ilıcak'ın eşi olduğu için tanıdığını ve Şirin'le milletvekili seçildikten sonra da Ankara'da bir kaç kez görüştüğünü anlatan Oktay, "Emin Şirin terör örgütü üyesi olsa, AK Parti onu milletvekili yapar mıydı?" diye sordu.
"Şengün ile tanışmak nasıl çete kapsamına girebilir?"
Seyfi Oktay, davanın sanıklarından Tülay Bekar ile telefonlarının dinlenilmesi aşamasında tanıştığını belirterek, Bekar'ın Ergenekon davasına bakan dönemin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Köksal Şengün ile hemşehri olduğunu anlattı. Oktay, "Bekar'ın beni başkan Şengün ile tanıştırması nasıl çete kapsamına girebilir ki?" diye konuştu.
Tülay Bekar'ın Florya yakınlarında bir avukatlık bürosu olduğunu, orada buluştuklarını ve daha sonra hemşehrisi olan Köksal Şengün ile bir akşam yemekte buluştuklarını belirten Oktay, şunları söyledi:
"Eski Adalet Bakanı olsam da tarihi bir davaya bakan Başkan ile buluşmam benim için mutluluk diye düşünüyordum. Yemekte arkadaşım Mehmet Emin Sungur da vardı. Gerçekten böyle mahkemeler önemli mahkemelerdir. Şengün ile ilk kez o yemekte tanıştık. Şengün'ü tanıyınca, 'Bu mahkemelerde hakimler var, moral gücünde hakimler var' diye düşündüm. Bundan da mutlu oldum. Yemek ücretini de Şengün ödedi. Bu konuda hassasiyet göstermesi dikkatimi çekti. Onun hakimlik duygusuydu bu."
Köksal Şengün'ün daha sonra İstanbul Florya'da kendilerini yemeğe davet ettiğini ve yemekte, tansiyon rahatsızlığı dolayısıyla mahkemeden ayrılmak istediğini söylediğini aktaran Oktay, "Ben de Şengün'e, HSYK Başkanvekili olan Kadir Özbek'ten randevu alacağımı ifade ettim. Özbek'i arayıp, Şengün için randevu aldım. Oraya gidip onunla ve üyelerle görüşerek kendi sorununu anlattı. En son Ankara'da da birlikte bir yemeğe gittik ve ondan sonra da Şengün ile hiç görüşmedim" dedi.
"Ne zamandan beri polis gözetiminde?"
Herhangi bir yargı mensubunun yardım istemesi durumunda bu görüşmeyi ayarlayacağını ve insani ilişkilerinin çetecilik kapsamında değerlendirilmesini anlayamadığını belirten Oktay, "Ergenekon'un yargı ayağı deniyor. Hangi hakimler bunda yer almıştır? Yargının çete ayağı nasıl oluşmuştur? Avukatların ilişkilerini böyle isnat etmek, mesleğe saygısızlık değil midir? Mesleki ilişkiler ne zamandan beri polis gözetiminde olmuştur? Bütün bunlar yargının önüne geçilmesi çabasıdır" ifadelerini kullandı.
Yargılanan avukat Tülay Bekar, ise, bu dava kapsamında yargılanması nedeniyle 22 senelik bir avukat olarak duyduğu üzüntüyü dile getirerek, şu ana kadar okumadığı iddianameyi bu duruşmada okunduğu için dinleyebildiğini, iddianamede okunmaya değecek hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Bekar, Köksal Şengün'ün aile dostu olduğunu ve uzun yıllardan beridir tanıştıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Şengün çok iyi biridir. Şengün ile oluşan tanışıklığımı kullanabileceklerini düşünüp 'Ergenekon' davası kapsamında sanık avukatı olma tekliflerini kabul etmedim. 'Ergenekon' davasına bakan Şengün'e, 'bu dosya sizi bitirecek, orada bazı şeyler yanlış' diyordum. Ceza mahkemesi tecrübem vardı çünkü. Savcı, gizli hareket ettiğimi ve ayrı bir telefon hattıyla Şengün ile görüştüğümü söylüyor. Bunu, en başından beri sayın Şengün'ü korumak amacıyla yapıyorum. Köksal Şengün'ün Yargıtay üyesi olması iyi olurdu. Bütün hakimlerin yüksek yargıç olma isteği vardır. Şengün'e bu konuda yardım etmem, nasıl olur da örgüt kapsamında değerlendirilir ki? Ona telefonda, 'emekli olun' diyordum. Yazık, onun kanser olması bence hepimizin utancıdır. Adının bu davada geçmesi de niçin ona yardım ettiğimi gösteriyor. Düşündüklerim gerçekleşmese Şengün'ün adı
basında yer almayacaktı."
"Temennim yakın bir arkadaşım olan Şengün'ü uyarmaktı"
Bekar, Köksal Şengül ile "Ergenekon" davası kapsamında muhalefet şerhi vermeye başladığı bir dönemde telefon konuşmasının olduğunu hatırlatarak, "O dönem Yargıtay üyelerinin ses kayıtları basına yansıyordu. Bazı basın yayın organlarında normalde kapalı olarak verilen isimler açık açık yazılıyordu. Telefonda Şengün'e, 'emekli olun isterseniz, yoracaklar sizi. Muhalefet şerhi verdikten sonra açık şekilde isminiz yazılıyor' dedim. İsteğim, yakın bir arkadaşımı uyarmaktı, başka bir şey değil" ifadesini kullandı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Yolda yatan köpeği ezdi: 10 saatlik kamera incelemeleri sonucu yakalandı!
HABER || İzmir'de 3 polisi yaralamışlardı! Adliyeye sevk edildiler
İstanbul'da yıkım sırasında şok! Yan binanın duvarının olmadığı ortaya çıktı: Yatak odası açıkta kaldı
22 Kasım 2024 cuma namazı vakti saat kaçta? Diyanet İstanbul, Ankara, İzmir cuma saati, öğle ezanı vakti
Ağaca çarpan otomobil ikiye bölündü, sürücü olay yerinde can verdi