“Meryem Ana figürlü kapı, dedemin babasından bize miras kaldı. 150 seneden fazla bir sürede bizde bulunuyor. Meryem Ana figürünü gören kilisenin papazı geldi benden kapıyı istedi. Eğer kapıyı ona verirsem, Avrupa’daki kiliselerde bedava ağırlanacağımı söyledi. Ben de ona ‘Avrupa’ya giden adamın parası vardır. Senin paran bana lazım değil. Türkün malı Türkiye’de kalsın’ dedim. Başka işadamları da kapıyı benden almak için para teklif etti. 25 bin TL verdi, 30 bin TL’ye kadar çıktı. Bu kapı, parayla pulla satılmaz. Kapıda hiç kaynak yoktur. Tamamen birbirine geçme usulü ile yapıldı. Bu kapı Ermeni demirciler tarafından yapıldı. Yakın zamanda Fransa’ya gidecek olan tarihi miras meraklıları geldi. Bana, ‘Kapıyı bize ver, gemiyle Paris’e götürelim. Orada açık arttırmada satalım. Parasını da sana getirelim’ dediler. Ben de onları, ‘gidin işinize’ diye serzenişte bulundum” dedi.