Ahmet Davutoğlu'nu kızdıran soru
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "İsrail eğer Türkiye'den olumlu açıklamlar bekliyorsa tutumunu gözden geçirmelidir" dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Ankara Palas Devlet Konukevi'nde yaptıkları görüşmenin ardından, ortak basın toplantısı düzenledi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Davutoğlu, bir gazetecinin son dönemde Türk yetkililerin İsrail'le ilgili açıklamaları konusunda yönelttiği soru üzerine, soruda "düşmanca açıklamalar" ifadesi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Biz hiçbir zaman, hiçbir şekilde, hiçbir ülkeye ve millete dönük düşmanca açıklamalarda bulunmadık. Ama eğer düşmanca bir uygulamadan bahsetmek gerekirse açık denizlerde 9 sivil vatandaşımızı, onların hiçbir hukukunu ihlal etmedikleri halde hunharca katleden İsrail'in tutumuna düşmanca denebilir. Bütün buna rağmen biz İsrail'e bu tutumunu düzeltme imkanı verdik. Onlar bu tutumu düzeltmek yerine son 2,5, 3 yıl içinde eski tutumlarında ısrar ederek gösterdikleri düşmanca tavrı meşrulaştırmaya çalıştılar. Hiçbir açıklama bir insanın kanından daha yüksek bir bedel taşımaz. Burada Ankara'dasınız ve ben size şu soruyu soruyorum. Lütfen bu soruyu da aynen Tel Aviv'de sorun. Bu 9 masum insanın suçu neydi? Bu 9 masum insan içinde bir de ayrıca Amerikan vatandaşı var. Amerikan kamuoyuna da bunu sorun. Ne oldu ki düzenli bir orduyla uluslararası sularda seyretmekte olan bir gemiye sanki bir düşman gemisiymiş gibi saldırıda bulunuldu?"
"Türk halkının dostluğu kavidir"
"Türk halkının dostluğu da kavidir, Türk halkına dönük olarak yapılan saldırılara tepkisi de kavi olur. Geçmişte asırlara bakarsanız her zaman bizim Yahudi milletiyle ilgili sorunlarla yakından ilgilendiğimize, her zaman kucak açtığımıza, her zaman antisemitizme karşı çıktığımıza bütün tarih şahittir" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin bugün de antisemitizme en yüksek sesle karşı çıkan ülkelerin başında geldiğini vurguladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Her türlü ırkçılığa karşı çıkan ülkelerin başında geliyoruz. Bu tutumumuzu da sürdüreceğiz. İsrail eğer Türkiye'den olumlu açıklamalar duymak istiyorsa, tutumunu gözden geçirmelidir. Hem bize dönük tutumunu hem de başta Batı Şeria'daki yerleşimler sorunu olmak üzere bölge halklarına karşı tutumunu gözden geçirmelidir. Unutmayın ki Gazze saldırıları olana kadar ve Mavi Marmara olana kadar İsrailli yetkililer Türkiye'de en üst düzeyde ağırlandılar. İsrail-Suriye barışını sağlamak için gece gündüz Sayın Başbakanımız, bizler çaba sarf ettik. İsrail-Filistin barışı olsun diye büyük çabalar sarf ettik. Yine sarf etmeye hazırız.
Sayın Kerry, Sayın Obama bu konuda çok ciddi çabalar içine girecekleri bilgisini ilettiler. Her zaman Türkiye, iki devletli adil bir çözüm için, 1967 sınırlarına dayalı iki devletli bir çözüm için ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırdır. Bunu diyen bir ülkenin herhangi başka bir ülkenin varlığına dönük olarak bir yaklaşım içinde olduğunu iddia etmek mümkün değil. Ama eğer bazı ülkeler, bir ülke bizim vatandaşlarımızın hayat hakkına açıkça ve düşmanca tehdit etmişse, müsaade edin de buna karşı biz açıklama yapma hakkını mahfuz tutalım.
Bugün herhangi bir ülkeye ya da topluluğa karşı bir tutum değil, saldırgan bir tavırla ilgili tepkidir. Yoksa biz Ortadoğu'da barış için her zaman her türlü çabayı göstermeye hazırız. Yakın zamana kadar da ne kadar büyük çabalar sarf ettiğimizi, İsrailli yetkililerle birlikte ne kadar büyük çabalar sarf ettiğimizi herkes yakından bilir. Şimdi de ben Sayın Kerry'ye söyledim. Ne yapılması gerekiyorsa iki devletli barış çözümü doğrultusunda her türlü katkıyı vermeye Türkiye hazır."
Kerry: "Aynı fikirde değiliz"
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de, bir gazetecinin son dönemde Türk yetkililerin İsrail'le ilgili açıklamaları konusunda yönelttiği soru üzerine, "Ben bu konuşmayı sayın Dışişleri Bakanı'yla gayet dürüstçe gündeme getirdim, aynı şekilde Başbakan'a da ileteceğim. Bu konuda aynı fikirde değiliz. Türkiye ve İsrail, her ikisi de ABD'nin hayati müttefikleridir" açıklamasında bulundu.
Kerry, bu noktada bölgede barışa gidecek bir orta yol bulunması konusunda ne kadar çaba sarf edilmesi gerektiği üzerinde durduğunu kaydederken, farklı görüşlerin olabileceğini, ancak görüş farklılıklarının dengelenmesi gerektiğini söyledi. Kerry konuşmasında, "Bunların yaptığı etkilerin ele alınması gerekiyor. Sayın Dışişleri Bakanı ve ben, bu konuyla ilgili çok içten görüşmeler yaptık. Ben bu konuyla ilgili iki yıldır çalışmaktayım. Gerçekten ileriye yönelik çözümler görüyorum. Ancak tabii ki Viyana'daki böyle bir konuşmanın ardından daha karmaşık hale geldi" ifadelerini kullanırken, konuyu Davutoğlu'yla görüşmesinde dürüstçe dile getirdiğini ve aynı şekilde Erdoğan'a da ileteceğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı ayrıca, "Çok aşikar açıklamalar yapılmış ve buna yönelik Beyaz Saray da gayet açık bir şekilde görüşlerini dile getirdi. Biz, bununla aynı görüşte değiliz. Bunu karşı çıkılabilir bulduk. Ama bunları söylemekle birlikte Türkiye ve İsrail, her ikisi de ABD'nin hayati müttefikleridir. Biz onların birarada çalıştıklarını görmek istiyoruz ki, retoriğin ötesine geçebilelim ve somut adımlar atarak bu ilişkiyi değiştirebilelim" değerlendirmesinde bulundu.
Bunun mümkün olduğuna inandığını kaydeden Kerry, bölgedeki pek çok zorlukların ve meydan okumaların düşünüldüğünde hem Türkiye'nin hem de İsrail'in ortak bir yol bularak ileriye yönelik adımlar atmalarının gerekli olduğunu düşündüğünü vurguladı.
"Böylelikle tarihi işbirliklerinin tekrar toparlamaları ve gündeme getirmeleri mümkün olacak. O nedenle, bu konuyla ilgili olarak, şimdi duyduğumuz konuşma şeklinin ötesinde beklentilerimiz var" diyen Kerry, burada son derece samimi bir niyetin olduğunu da gördüğünü ve Davutoğlu'nun da kendisinin de bunun nasıl yapılabileceğiyle ilgili görüşleri olduğuna işaret etti.
Burada Türkiye'nin gösterdiği taahhüdün son derece önemli olduğunun altını çizen Kerry, "En önemli konu, bunun uygun bir yolunu bulmak. Davutoğlu, Türkiye'nin iki devletli bir çözüme inandığını söyledi, Türkiye sürece taahhüt göstermektedir. Türkiye elindeki her tür gücü kullanarak ABD'ye yardım edip, bunun mümkün olmasına çalışacaktır. Zaten benim buraya geliş nedenlerimden bir tanesi de bu. Bu konu üzerinde de çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Suriye konusu
Bir basın mensubunun, şu ana kadar ABD'nin Suriye muhalefetinin beklediği desteği vermediğini belirterek, Roma'da dün yapılan ve bugün Ankara'da gerçekleştirilen görüşmelerin ardından gerek Suriye'ye insani yardım koridorları gerekse Suriye muhalefetine verilecek destekle ilgili nasıl somut adımlar atılabileceği ve Türkiye ile ABD'nin bu konuda nasıl işbirliği yapabileceğinin sorulması üzerine Ahmet Davutoğlu, 15 Mart'ta Suriye'deki barışçıl gösterilerin başlamasının ikinci yılının dolmuş olacağını anımsattı.
İki yıldır Suriye halkının yoğun bir bombardıman ve saldırı altında olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, artık bu konuda uluslararası toplumun harekete geçme vaktinin geldiğini ifade etti.
Davutoğlu, Roma toplantısının böylesi bir hareketliliğin işareti olduğunu ve bu toplantıda önemli kararlar alındığını kaydetti.
Davutoğlu, "Bu çerçevede insani yardım koridorlarının süratle oluşturulması ve uluslararası toplumun bu konuda harekete geçmesi önem taşıyor. Ayrıca Scud füzeleri başta olmak üzere, savaş suçu niteliğinde sivil yerleşimlere yapılan saldırıların da derhal durdurulması gerekiyor. Bu konuda da Roma'da çok kapsamlı görüşmeler yaptık. Bundan sonra da görüşmeye devam edeceğiz, ama bütün görüşmelerimizin ana hedefinin Suriye'deki masum insanların korunması olması gerektiği kanaatindeyiz. Bundan sonra da akşamleyin de istişarelerimizi sürdüreceğiz" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de, aynı soruya cevabında, Türkiye ile ABD'nin Suriye konusundaki paralel tutumlarına değinerek, "ABD, bu süreçte başlangıçtan itibaren Türkiye ile benzer hedeflere sahipti. Sadece aynı hedeflere sahip olmakla kalmadık, farklı adımlar attık, bazıları bir arada, işbirliği halinde atıldı, bazıları ise bireysel olarak atıldı ve Suriye sorununu çözmeyi hedefledi" dedi.
"Biz her iki ülke, en büyük önceliğin siyasi bir çözüm bulmak olduğuna inanıyoruz, yaşamları kurtarmak istiyoruz, onların sürekli olarak bir savaş durumunda kalmalarını istemiyoruz" ifadesini kullanan Kerry, kimi destekledikleri ve Suriye'de özgürlüklerin tekrar sağlanması ve halka birlik getirilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda da net olduklarını söyledi.