"Eşimin bulduğu bir barakaya sığındık. Suriye'de yaşayamazdık, mecburen kaçtık. Afrin'de yaşayan Kürt kökenli bir ailenin çocuğuyum. Annem, babam da Afrin'de yaşıyor. Yaklaşık 1,5 ay önceydi. Evimize gelen PYD'liler eşimi yanlarından götürüp, eline silah vermek istedi. Çünkü 13- 14 yaşındaki çocuklara silah verip, yanlarında götürüp, eğitim vererek, savaştırıyorlardı. İlkokul öğretmeni olan eşim direnip, "Ben, silah alıp, bu yörede yaşayan Arap, Müslüman, Kürt, Türkmen, Türk kardeşlerime ateş edemem. Benim onlarla sorunum yok' deyince, büyük tepki gördü. Eşimi zorla götürdüler, 1 gün sonra feci şekilde dövüp, geri getirdiler. Artık orada kalamazdık. Ailelerimizden para yardımı aldık ve yola çıktık. İnsan kaçakçıları bizi Avrupa'ya götüreceklerdi, 15 bin TL verdik, Bodrum'a geldik. Kaçakçılar bizi burada bıraktı. Kandırıldık ve parasız kaldık. Çocuklarım aç kalsın istemiyorum. Eşimin simit satarak, benim de dilenerek, topladığımız 3- 5 kuruş para ile karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. Biz Afrin'de yaşarken, Hatay'daki akrabalarımıza sık sık ziyarete giderdik. Onlar da bize gelirdi. Aramızda çok güzel dostluk vardı. 3- 5 yıl içinde oraları kan gölü oldu. Neyi paylaşamadık, hala anlamıyorum."