Adnan Oktar ve grubunun kendilerini mağdur ettiğini öne süren Oktar Babuna'nın yeğeni Emre Yaşar Ertüzün ve Yılmaz Kuruca yaşadıklarını anlattı.Adnan Oktar ve grubu içinde yaklaşık 8 yıl kaldıktan sonra mağdur olarak ayrılarak şikayetçi olduğunu belirten Oktar Babuna'nın yeğeni Emre Yaşar Ertüzün, İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yapılan operasyonda annesi Fatma Ceyda Babuna Ertüzün, dayısı Oktar Babuna, teyzeleri Ayşegül Hüma Babuna, Ferhunde Eda Babuna ve Tuğba Babuna ile kardeşi Alev Babuna'nın gözaltına alındığını söyledi. Ertüzün, gruptan 2010 yılında ayrıldıktan sonra adli makamlara, emniyete ve Adnan Oktar'ın yargılandığı davalara şikayet ve ihbar dilekçeleri gönderdiğini ifade etti. Grubun illegal yapısı hakkında bilgilendirmelerde bulunduğunu belirten Ertüzün, Bu kişiyi protesto etmek için bugün de buradayım. Dayım Oktar Babuna, üç teyzem, annem ve kardeşim gözaltındalar. Babam 1998 yılında vefat etti. Bir yıl sonra dayımın kan kanseri olduğu dönemde dayımın tedavisi için yanına giden annem bu örgütün içerisine çekildi. Annem 1998 yılında döndükten sonra, ben 14 kardeşim de 11 yaşındayken bizi teyzemlerin ve dayımın telkinleri ile bu örgütün içerisine soktu. Adnan Oktar ile tanıştırıldık. Önce Oktar'ın mesih olduğunu bizlere ezberletildi. İlk senelerde yeni gelenler ilk dış halkada kalıyorlar. 2002 ve 2003 yıllarında daha da içerisine girdim ve Oktar'ın Kandilli'deki örgüt üssünde yaşamaya başladım. Örgütten ayrılana kadar 7-8 sene orada yaşadım dedi. Adnan Oktar'ın, ailelerin miraslarını alıp ana gelir kaynağı oluşturduğunu iddia eden Emre Yaşar Ertüzün, Adnan Oktar ailelerin mirasıyla geçiniyordu. Benim babamdan kalan beş gayrimenkul, hisse senetleri ve nakit para örgütün kasasına girdi. Yine babamdan dolayı benim ve kardeşimin aldığı yetim maaşlarımız yıllarca bu örgütün kasasına aktarıldı. Dedem Prof. Dr. Cevat Babuna'nın evlatlarına hediye ettiği 15 adet han dairesi yine bu örgütün kasasına devredildi. Oradaki müritler ailelerinden 'iş kuracağız' bahanesi ile evlerini ipotek ettirip, yine onların banka kredilerini bu örgüte aktardılar ve bir çok aile bu şekilde evinden de oldu diye konuştu. Dedesi Prof.Dr. Cevat Babuna ve ananesi Semin Babuna'nın kendilerini kurtarmak için çok mücadele ettiklerini ifade eden Emre Yaşar Ertüzün, Ben de çıktıktan sonra çok mücadele ettim. Çok ihbarlarda bulundum. Gereken her şeyi yaptık. Demek ki kısmet bugünlereymiş. Suçlar artık iyice birikti. Devletimizin artık bu örgütü çökerttiğine ve bu adamın dışarıya çıkamayacağına inanıyorum. Bu adam, Türk gençliği ve bütün Türk milleti için bir tehlikeydi. Dolandırıcılık var, şantaj var, insanları sindirme ve korkutma var. Adnan Oktar yaklaşık 10 yıldır İsrail'in üst düzey hahamları ile görüşüyor ve ilişki halinde... Bu isimler defalarca ziyarete Türkiye'ye geldiler. Bende şahit oldum. Daha sonra bu kişinin müritlerinin İsrail'e gidip İsrail Başbakanı ve üst düzey bakanlarla görüşme yaptıklarını ben biliyorum. Herhangi sıradan bir Türk vatandaşını da herhalde İsrail Başbakanı ile görüştürmezler diye düşünüyorum. Burada bir şey var demek ki... Devletimiz de bunu tespit etmiş ki, bunların şimdi hesabını verecekler şeklinde konuştu. Emre Yaşar Ertüzün, annesi ve kardeşinin büyük suçlara karışmadığını bildiğini belirterek, mağdur edilen kızlara acıyorum ve onlara çok üzüldüğünü söyledi. Adnan Oktar grubunda 13 yıl bulunduktan sonra ayrıldığının belirten Yılmaz Kuruca ise, Grup seks ve kadınların istismar edilmelerini gözümle gördüm. Çocuk tecavüzleriyle ilgili ben şahit olmadım fakat bu konuyla ilgili mağdurlar ve şikayetçiler var. Oktar, Yahudilik ve masonluk üzerine yazdığı kitaplarla popüler olup, belli bir kitleye sahip oldu. Biz de İslami kimliğinden etkilenerek İslam'ı yaşamak için bunların arasına katıldık. Daha sonra kadınların açılmalarıyla, İsrailli kişilerle irtibatlarını görmem üzerine ayrılma kararı aldım. 13 yıl boyunca edinmiş olduğum tüm mal varlığımı örgüte aktardım. Ailemden kalan mirası da onlara aktardım dedi. Yılmaz Kuruca, Adnan Oktar ve grubu içinde bir hiyerarşik yapı olduğunu ifade ederek, Kaset şantajı 1999 yılında yapılan operasyonda daha fazla gündeme gelmişti. Mutlaka bir arşiv tutuluyordur, fakat bu arşiv şu anda bulunamaz. Bu örgüt kendilerine yapılacak operasyonu 1-1.5 ay öncesinden basın bildirileriyle yayınladı diye konuştu.