Abdullah Cömert davasında tutuklama çıkmadı
Gezi Parkı odaklı eylemler sırasında Hatay'da hayatını kaybeden Abdullah Cömert'in ölümüne ilişkin davaya devam edildi. Müşteki avukatı Hatice Can, duruşmanın ardından adliye önünde yaptığı açıklamada, tutuklama kararı beklerken duruşmanın ertelendiğini söyledi.
Güvenlik gerekçesiyle Balıkesir"de, 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, öğleden sonraki duruşmasına, Abdullah Cömert'in annesi Hatice ve babası Edip Cömert, kardeşleri ile Eskişehir'de Gezi Parkı odaklı eylemlerde yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz ve çeşitli illerden çok sayıda avukat katıldı.
Cömert'in ailesi, Mersin'den sesli ve görüntülü bilişim sistemiyle (SEGBİS) duruşmaya katılan, tutuksuz yargılanan sanık polis memuru Ahmet Kuş'a en ağır cezanın verilmesini istedi.
Ardından tanıkların ifadesi okutuldu, olay gününe ait MOBESE kameralarının görüntüleri izlendi.
Delillerin sunulması, tanık ifadelerinin okutulması ve görüntülerin izlenmesinin ardından müşteki avukatları, Kuş'un tutuklanmasını, duruşmanın ertelenmesi halinde ise tutuklu yargılanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık Kuş'un tutuklanması talebini reddederek, duruşmayı erteledi.
"Abdocan seslerinin yükseldiğini hepimiz izledik"
Müşteki avukatı Hatice Can, duruşmanın ardından adliye önünde yaptığı açıklamada, tutuklama kararı beklerken duruşmanın ertelendiğini söyledi.
Sanığın en ağır cezaya çarptırılması gerektiğini savunan Can, "Ama ne yazıkki 20-25 yıl hapis cezası istenen davada sanık tutuklanmadı. Oysa şortland kamerasında ikinci atıştan sonra Abdocan seslerinin yükseldiğini hepimiz izledik. Tutuklama talebimiz reddedildi. Ayrıca çevredeki tanıkların ifadesi alınacak. Bu
nedenle duruşma 12 Haziran'a ertelendi" dedi.
Davanın olay yerinden bin 300 kilometre uzağa nakledilmesinin davanın görülmesini olumsuz etkilediğini ifade eden Can, şunları kaydetti: "Tam bin 300 kilometre yoldan geldik. Adalet arayışındayız. Ne yazıkki Türkiye'de kamu görevlilerinin sanık olduğu davalarda cezasızlık gibi bir geleneği var. 3 Haziran 2013'te Antakya'da Gündüz Caddesi'nden dağıtılan gruplar içindeki Abdullah Cömert ara bir sokakta katledildi. Gezi olaylarında toprağa düşen ilk gencimizdi. Adalet arayışımız kaç yıldır devam ediyor ama cezasızlık da o kadar. Hem adli soruşturma çok aksak yürüdü bugüne kadar hem idari soruşturmadan en ufak bir şey çıkmadı. Dava aslında Antakya'da görülmek zorunda, çünkü olayın gerçekleştiği yer antakya. Hukuk çiğnenerek Balıkesir'e devredildi dosya."
Bugüne kadar yapılan duruşmaların aksine bugün olumlu bir gelişmenin yaşandığını dile getiren Can, sözlerine şöyle devam etti: "Balıkesir'deki heyet ilkkez bugün dosyada iletilen mevcut MOBESE kameralarından olay yerinin görüntüleri izledi ama heyet olayın geçtiği yeri, iklimi bilmiyorlar. Nakiller ne yazıkki kamu dosyalarında hep önümüze geliyor. Bildiğiniz gibi sanık hala SEGBİS ile ifade veriyor. Bugün tutuklama bekliyorduk mahkemeden. Çünkü bugün ilk kez Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, MOBESE ve şortland araç kameraları ile özel iş yeri kameralarının görüntülerini izledi. O kadar netki sanığın Abdullah Cömert'i katlettiği, tam bir vicdan kanaati oluşturdu."
Anne hastaneye kaldırıldı
Can'ın basın açıklaması yaptığı sırada tansiyonu düşen anne Cömert, adliye önünde bulunan 112 Acil Servis ambulansıyla hastaneye kaldırıldı.
Hatay'ın Antakya ilçesinde 2 Haziran 2013'teki Gezi Parkı odaklı protestolar sırasında, biber gazı kapsülünün başına isabet etmesiyle yaşamını yitiren Abdullah Cömert'in ölümüyle ilgili davanın güvenlik gerekçesiyle Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar verilmişti.
Duruşmayı Uluslararası Af Örgütü Siyasi Danışmanı da izledi
Duruşmayı Uluslararası Af Örgütü Siyasi Danışmanı Beate Slydal de takip etti.
Duruşma görülürken adliye bahçesinde basın mensuplarına açıklama yapan Slydal, "Af Örgütü'nün burada olmasının en büyük nedeni Abdullah Cömert'in ailesine örgütün gösterdiği sempati ve adaletin yerini bulup bulamadığıdır. Bizim başlıca amacımız herkes için insan haklarını korumaktır. Abdullah Cömert, konuşma hakkını ve toplanma hakkını kullanan birisiydi. Ne zamanki kendisi en temel haklarını kullanmaya çalıştı ve polis şiddetiyle karşılaştı" dedi.