"Türkiye’de teknolojiyi en iyi kullanan örgüt Adnan Hoca’nın örgütüdür" diyen Tantan, şöyle devam etti:Teknik takiple siyaseti ve basını teslim alanlar bunlardır. Gazete sahiplerinden, yayın yönetmenlerine, milletvekillerine arşivledikleri çok kişi vardır. Teknik takipte kullandıkları teknoloji o zaman polisin elinde bile yoktu. Arşivledikleri milletvekilleri sonradan bana teşekküre geldiler. Ama bunlar arasında özür dileyecek misin diye önerge verenler de oldu.
"Bir kedicik olayı gibi bakmamak lazım"
Örgütün yapısına ilişkin de açıklamalarda bulunan Tantan "Genç bayanlar, erkekler oraya nasıl katıldı, kimler destek verdi? Basit bir magazin, bir kedicik olayı gibi bakmamak lazım. Türkiye’yi içeriden çökerten, iç ve dış odakların kullandığı bir yapıdan söz ediyoruz. Kurtulmak isteyip, kurtulamayan çok insan da olabilir. Zengin aileler de vardı, akademisyen, doktor gibi eğitimli, nüfuzlu aileler de… Üniversitede okuyan çocuklarını kurtaramadıkları için çok rahatsızdılar. O zaman polis şikâyetleri kabul ediyor ama yetki çerçevesinde bir şey yapamıyordu. Adnan Hoca, bir gün Atatürkçü oluyor, bir gün üç vakit namaz kılmak gibi absürt şeyler konuşuyordu. Belediye başkanlığı dönemimde İstanbul emniyeti bununla ilgili operasyonel bir çalışma yaptı, netice yine alınamadı. 1999'da bir gün Meclis genel kurulundan çıktığımda üç yakışıklı genç yanıma doğru geldi. Ceketini ilikleyip saygı duruşunda bulundular. Dikkatimi çekmişlerdi; kim olduklarını araştırdığımda Adnan hocacı olduklarını öğrendim. Sürekli oraya gelip milletvekilleriyle gece-gündüz beraber olduklarını öğrendim. Hemen emniyet genel müdürüne görevi tevdi ettik. O zaman DGM’ler vardı. DGM savcısı ve Emniyet Genel Müdürlüğü üç aylık sürede delilleri topladı. Dinleme ve izlemeler yapıldı, bir hayli bilgi, belge toplandı. Her şey büyük gizlilik içindeydi. Siyasi baskı olmasın diye de açığa çıkmasını engellemeye çalışıyorduk" dedi.