hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow

    11 saat şiddet gördü, 'Dolaba çarptım' dedi

    11 saat şiddet gördü, Dolaba çarptım dedi
    expand

    HDP Muş Milletvekili Mensur Işık’ın darp ettiği öğretmen eşi Ebru Işık, polise ifade verip şikayetçi ve davacı olduğunu söyledi. Ancak olayın üzerinden 24 saat geçmeden, “Dolaba çarptım, gözüm morardı” diyerek şikâyetini geri çekti. Peki neden? (Fulya Soybaş/Hürriyet)

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    AİLE VE ÇOCUKLARIN BEKASI

    Adli Tıp uzmanı Nevzat Alkan: Şiddet mağduru kadın yaşamış olduğu elem ve ıstırapla genellikle önce şikâyetçi olur. Ama sonra ‘Bu adam zarar görürse çocuklarım da zarar görecek’ diye düşünerek maalesef ki geri adım atar. Ben o kadar çok dosya gördüm ki. Zaten feodal bir yapı varsa mutlaka baskı da vardır. Ebru Işık özelinde bakacak olursak da kendisi öğretmen. Eğitimli, bilgi bir kadın. O nedenle baskıyı göğüsleyebileceğini düşünüyorum. Bence uzun vadeyi hesaba katıp, çocuklarının istikbali açısından bana göre ‘tamamen uydurma’ bir ifadeyle şikâyetinden vazgeçmiş gibi görünüyor. Ama unutulmamalı ki kadına yönelik şiddet şikâyete tabi değil. Yaralar ayrıntılı görüntülendiyse ‘Dolaba vurdum’ demesi, şikâyetinden vazgeçmesi kocayı kurtarmaya yetmez.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    GERÇEKLER İLLA ORTAYA ÇIKAR


    Avukat Dr. Mehmet Erkan Akkuş: Bazı olaylar şikâyete bağlıdır, bazıları da değildir. Vücutta derin yara, ekimoz, kalıcı rahatsızlık, iz bırakan durumlar basit yaralamanın ötesindedir. Alınan raporlar gerçekte ne yaşandığını zaten ortaya koyar. Kadın şikâyetini geri alsa da savcılık lehteki ve aleyhteki tüm delilleri toplar ve ona göre hareket edilir. Bu ‘şikâyetten vazgeçme’ durumu ilk değil. Bugüne kadar toplum baskısı, eş ya da aile tehdidi gibi birçok sebeple davasından vazgeçen ya da hiç şikâyetçi olmayan çok kadın gördüm. Bu da onlardan biri. Ebru Işık’ın ilk beyanı, darp raporları da dikkate alınarak dava ‘kamu davası’ olarak devam edecektir.

     11 SAAT ŞİDDET GÖRDÜ, ‘DOLABA ÇARPTIM’ DEDİ

    Lisede fen bilimleri öğretmeni olan Ebru Işık, çarşamba günü gözü morarmış halde gittiği hastanede doktorlardan “Eşim dövdü, polis çağırın” diyerek yardım istemiş, polise şöyle ifade vermişti: “15 Temmuz gece 03.00 sıralarında tartıştık. Sol gözüme yumruk attı. O an gözümü hissedemedim. Kapıyı kilitledi, evden çıkmama izin vermedi. Telefonumu sakladı. Hastaneye gitmek için ısrarım artınca, saat 14.00’te beni hastaneye götürdü. Davacı ve şikâyetçiyim.” Ancak Ebru Işık, bu sözlerinin üzerinden 24 saat geçmeden savcılığa giderek şikayetinden vazgeçti. Hürriyet’in ulaştığı Işık, “İfademi anlık bir öfkeyle yanlış verdim. Eşim hastaneye götürmediği için kızmıştım. Dolaba çarpma sonucu gözümde morarma oldu” dedi. Aile Mahkemesi Işık’a 6 ay evden uzaklaştırma kararı vermişti.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    ‘AMAN DÜZENİM BOZULMASIN’ KAYGISI

    Psikolog Duygu Buğa’ya göre kadınların şiddet karşısında suskun kalmalarının ya da şikâyetlerinden vazgeçme sebeplerinin farklı dinamikleri var. Buğa, “Örneğin şiddet uygulayanın mağduru tehdit etmesi önemli bir kıstas. ‘Sana ya da çocuklara zarar veririm’, ‘Kendime bir şey yaparım’ diyerek türlü tehditler savuran kişi kadın için hayli korkutucu olabilir. Ayrıca ‘Özür dilerim, bir daha yapmayacağım’ sözleri de kadın için bağlayıcı olabiliyor. Gerçekte ise altında samimi bir pişmanlık yok. Çünkü kişi burada ya kadını elinin altında tutma, ya da ‘Birilerine anlatmasın, başım derde girmesin’ kaygısı ile hareket ediyor. Aslında bu da sistematik şiddet döngüsünün olağan bir parçasıdır. Bir başka neden de ‘Aile birliği her şeyin üstündedir’ söylemleri.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Aile birliği elbette önemli ama işin içinde şiddet varsa orada aile yok demektir. Maalesef Türkiye’de hem politik hem de toplumsal anlamda aile kavramına yapılan vurgu, kadınları günün sonunda ‘Aman birliğim bozulmasın’, ‘Aman çocuklarım babasız kalmasın’ gibi düşüncelere itebiliyor. Davaların uzun sürüyor olması da bir etken. Dava süreci, ifade verme, şahitler derken süre uzadıkça kadın pes edebiliyor. Bir neden de değişim sancısı. ‘Şimdi ne yapacağım?’ ya da ‘Evi ben mi o mu terk edecek?’ gibi sorular büyük kaygılar yaratabilir. İşin içinde şiddet dahi olsa kadın bildiği yerde kalmayı tercih ediyor olabilir” diyor. Buğa’nın bir de tavsiyesi var: “Şikâyetinden vazgeçti diye kadını suçlamak, ayıplamak yerine empati kurmaya çalışın. ‘Kim bilir ne oldu da vazgeçti?’ O nedenle her koşulda destek olun!”

    Sıradaki Haberadv-arrow
    Sıradaki Haberadv-arrow