Hatip Dicle tahliye edildi
Diyarbakır'da görülmekte olan KCK ana davasında tutuklu yargılanan kapatılan DEP eski Genel Başkanı Hatip Dicle ile eski Bağlar Belediye Başkan Yardımcısı Hüsamattin Çiçek tahliye edildi.
Diyarbakır'da KCK ana davasında 2009 yılında tutuklanan Hatip Dicle'nin avukatı Ali Ekrem Atalay, dün müvekkillerinin tahliye edilmesi için Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurdu.
Bugün başvuruyu değerlendiren mahkeme Hatip Dicle ile birlikte Hüsamettin Çiçek'in tahliye edilmesine karar verdi.
Dicle ve Çiçek'in tahliyesinin ardından KCK ana davasında tutuklu 33 sanık kaldı.
Mahkeme başkanı değişti
Dicle'nin avukatı Ali Ekrem Atalay kararla ilgili olarak, "Hatip Dicle'nin serbest kalması için önümüzde Anayasa Mahkemesi'nin kararının da aralarında olmak üzere bir sürü neden var. Ben, Hatip Dicle ile Çiçek'in avukatıyım. Müvekkillerim için bir hafta önce tahliye başvurusunda bulundum, ancak mahkeme reddetti. Dün yeniden mahkemeye başvurdum. Mahkemenin başkanı değiştiği için bugün yeni mahkeme başkanı başvurumu değerlendirmiş ve iki müvekkilim hakkında tahliye kararı verdi. Müvekkillerim 4 yıl 6 aydır cezaevindeler. Zaten aralık ayında cezaevinde 5 yılını dolduracaktı" dedi.
Cezaevinden çıktı
KCK ana davasında hakkında tahliye kararı verilen DEP eski Milletvekili Hatip Dicle, tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nden saat 18.00'de çıktı. Dicle'yi cezaevi önünde BDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, yardımcısı Fırat Anlı, sivil toplum örgütü temsilcileri ve yakınları karşıladı.
Kendisini karşılamaya gelenlere teşekkür eden Dicle, şunları söyledi: "Tarihin ne cilvesidir ki 10 yıl önce ilk dönemimde hapis yattıktan sonra yine bir Haziran günü serbest bırakılmıştık. Ulucanlar'dan serbest kaldığımız gün 10 yıl önce umudumuz Kürt sorunun çözülmesi ve artık hiçbir Kürt siyasetçisinin düşüncelerinden dolayı cezaevine girmemesiydi. Ama Türkiye'nin şartlarında 5 yıl önce çok olumsuz bir koşulda ben ve arkadaşlarım karşılaştık. Ve on binlerce insanımız mağdur oldu.
On bine yakın insan, siyasetçi, düşünce adamı, gazeteci, her meslekten insan ama hepsi sivil düşünce adamları olarak cezaevlerine dolduruldu. Çok olağanüstü bir dönem geçirdik. Biliyorsunuz Şeyh Said hareketinden beri Kürt aydın ve siyasetçileri hep siyasi soykırımlarla karşılaştılar. İstiklal Mahkemesi'nin o zaman Diyarbakır'daki savcısı Başbakan İnönü'ye bir mektup yazar.
Mektupta der ki, 'Kürdistan'da baş olabileceklerin halledilmesi gerekir' yani liderlik yapabileceklerin tümünün halledilmeleri gerektiğidir. O halledilmeyi siz darağaçlarına çekme olarak algılayın. Bu 1925'teydi, 1990 yılları geldi. Kürtler özgürlükleri için mücadele ederken ki o dönemin milletvekilleri olarak yaşayan bir Kürt siyasetçisi olarak bu sefer bizler faili meçhul cinayetlere tabi tutulduk. Binlerce ki sayısı 17 bin olarak tahmin ediliyor. İnsanlar sokak ortalarında öldürüldü, bunların failleri hala meçhul."
"Aslında çok doluyum"
Dicle, anlattıklarının üzerinden yılların geçtiğini belirterek, şöyle dedi: "Aradan zaman geçti 20 yıl kadar bu sefer ileri demokrasi sahasında olan bir hükümet döneminde ne yazık ki bu sefer Kürt siyasetçileri belki kafalarına kurşun sıkılarak değil, ama cezaevlerine doldurarak siyasi soykırıma tabi tutuldu. Ama dileriz ki bu son olsun. Aslında bugün bana şunu sorabilirsiniz sevinmediniz mi?
Çok samimi söylüyorum sevinmedim. Onlarca arkadaşımı cezaevinde tutuklu olarak bırakıp çıktım. Onlarda bizim gibi siyaset yapanlardı. Ya da 20 yaşındaki, 20 yıldır cezaevinde olan gençlerimiz var. Saçları ağırmış artık. Hiç birisinin Kürt halkının özgürlüğü doğrultusunda mücadele vermekten öte bir suçları yok. Aslında çok doluyum ama gerek Ramazanın hatırına, Ramazan barış ayıdır.
Gerekse hükümetin son günlerde, olumlu olmasını umduğumuz tarihsel bir adım olarak olmasını umduğumuz adımlarını da dikkate alarak. Sorumluluğumuzun bilincinde olan bir siyasetçi olarak atmosferi yumuşatma babında çok daha fazla bir şey söyle gereksimi duymuyorum. Ama sanıyorum bu kısa özetten bile sanırım bizi izleyen dinleyenler bizim bu hassasiyetimize doğru anlam verirler.
Muhataplarımızda başta hükümet olmak üzere demokratik siyasetin önünü açarak, başta bütün cezaevindeki tutsaklar İmralı'da barışın mimarlığını yapan sayın Öcalan olmak üzere hereksin özgürlüğüne kavuşmasını ve dağlardaki çocuklarımızın tümünün bir an önce ailelerine ve topluma kavuşması için gereken neyse yapmaları konusunda kendilerini de sorumluluğa davet ediyorum. Biz bu güne kadar halkımızın, demokrasimizin hizmetinde, Türkiye toplumunun aydınlık günlerinin hizmetinde olduksa bundan sonrada böyle davranacağımızdan hiç kimsenin bir şüphesi olmamalı."
Ödül verildi
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Vekili Fırat Anlı, daha sonra Hatip Dicle'ye, Diyarbakır Tabipler Odası'nın 2014 Barış, Dostluk ve Demokrasi ödülünü cezaevi önünde verdi. Dicle ve beraberindekiler daha sonra cezaevi önünden ayrıldı.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
Erzurum'da feci kaza! Otomobil alev aldı: 3 kişi can verdi
Depremleri önceden bilmek mümkün mü? Türk araştırmacı geliştirdi! O sistemi anlattı
HABER || Ahmet Özer tutuklandı! İddiaları reddetti: Konuşma dökümü ve hesap hareketleri
Kanımız dondu! 6 yaşındaki Şirin Elmas'ın öldürüldüğü ortaya çıktı: Cinayeti itiraf etti
HABER || Meteoroloji'den yeni uyarı: Sıcaklıklar 9 derece düşecek