12 Eylül'den sonra bir ilk: Baro başkanı cezaevine girecek!
Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe'ye yasadışı Maoist Komünist Parti (MKP) üyeliğinden verilen altı yıl üç aylık hapis cezası onandı. İtiraz kabul edilmezse Yeşiltepe, 12 Eylül darbesinde tutuklanan İstanbul Barosu Başkanı Orhan Adli Apaydın'dan sonra cezaevine giren ikinci baro başkanı olacak.
Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre Tunceli’de Dersim katliamının yıldönümünde anma etkinliği düzenleyen Dersim Kültür Derneği Başkanı Ali Mükan ve yedi kişiye yasadışı Maoist Komünist Parti (MKP) üyeliğinden verilen altışar yıl üçer aylık hapis cezası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. Sanıklar arasında, Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe de var. Yeşiltepe’ye yönelik suçlamalar arasında, 56 yıl ceza alan müvekkilleriyle ilgili açıklama yapmak, açıklamayı kaydeden polislere, “Memur Bey niye kameraya çekiyorsunuz? İnsanlar barut fıçısı gibi. Sudan sebeplerle fezleke hazırlayıp insanları suçluyorsunuz, zaten hassaslar sekiz, on dört yıl verildi lütfen geriye biraz, çekmeyin” demek, öldürülen TİKKO’cu Armenak Bakırcıyan hakkında kitap çalışması yürütmek gibi ‘eylemler’ var. İtirazları sonuçlanmadığı takdirde cezaevine girecek olan Yeşiltepe, 12 Eylül’den sonra tutuklanan İstanbul Barosu Başkanı Orhan Adli Apaydın’dan sonra, görevi başındayken tutuklanan ikinci baro başkanı olacak.
15 Emniyet müdürü görevden alındı
Tunceli’de, Kasım 2012’de MKP’ye yönelik operasyonda Dersim Kültür Derneği (DKD) ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) basıldı. DKD Başkanı Ali Mükan’ın yanısıra DHF’li Öner Yeşil, İbrahim Yolcu, Hasan Doğan Kılıç, Zafer Güven, Mustafa Aykaç ve Yıldız Ataş ile Avukat Uğur Yeşiltepe gözaltına alındı. Yeşiltepe ve Ataş dışındakiler tutuklandı.
Yasal eylemler terör suçu sayıldı
TMK ile yetkili Malatya Savcısı İsmail Aksoy’un ‘MKP üyeliği’ savıyla hazırladığı iddianamede; Mükan ve arkadaşlarının katıldığı 15 yasal eylem ‘terör suçu’ sayıldı. Bunlar içinde; Sivas Davası’nın zamanaşımından düşürülmesi kararı verilmesi üzerine Tunceli’de 14 Mart 2012’de yapılan protesto açıklaması da yer alıyor. İddianamede 70 kişinin katıldığı eylemde, “Halkın belleği zamanaşımına uğramayacak / Sivas’ın hesabı sorulacak - Dersim halkı” yazılı pankartın açıldığı; “Sivas’ı unutma, unutturma”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlarının atıldığı ifade ediliyor. Keza 4 Mayıs 2011 ve 2012’de yapılan Dersim Katliamı anmaları da listeye girdi. İddianamede, “Sözde Dersim Olayları” diye anılan katliamın yıldönümünde, “Tertele Dersim - 38 Hovira Nekeme” yazılı Zazaca pankartın açıldığı, “Kahrolsun faşist diktatörlük” ve ”Katil devlet hesap verecek” sloganlarının atıldığı ifade ediliyor. Ayrıca 4 Temmuz 2011’de “Toplu Mezarlar Açılsın” yürüyüşü, 1 Mayıs’a ve Nevruz’a katılmak, İbrahim Kaypakkaya’yı anmak, Pembelik HES karşıtı açıklama düzenlemek, MKP’lilerin cenazelerine gitmek de ‘suçlar’ içinde...
İstanbul'da elektrik kesintisi
Tunceli Belediye Başkan adayı Murat Kur ve arkadaşlarının 56 yıl ceza alması sonrası açıklaması yapmak da “terörist eylem” sayıldı. Kur ve arkadaşlarının avukatlığını yapan Uğur Yeşiltepe bu nedenle Ali Mükan’la birlikte MKP üyeliğiyle suçlanıyor. Tunceli’de 23 Mart 2012’de düzenlenen gösteride Yeşiltepe’nin polislere, “Memur Bey niye kameraya çekiyorsunuz? İnsanlar barut fıçısı gibi. Sudan sebeplerle fezleke hazırlayıp insanları suçluyorsunuz, zaten hassaslar sekiz, on dört yıl verildi lütfen geriye biraz, çekmeyin” şeklindeki sözleri de kanıt gösterildi. Yeşiltepe’nin, öldürülen TİKKO’cu Armenak Bakırcıyan hakkında kitap çalışması yürütmesi ise, “örgütsel faaliyetlerde birliktelik yönünde davranış sergilediği anlaşılmıştır” diye yorumlandı.
Malatya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın 14 Nisan’da görülen duruşmasında Savcı İsmail Aksoy, mütalaasını açıkladı. Savcı Aksoy, tüm sanıkların “örgüt üyeliği” suçundan cezalandırılmasını istedi. Mükan için de, Dersim Katliamı’nın yıldönümünde gerçekleştirilen eylemleri, “örgüt üyeliği” için delil saydı. Karar ise 26 Haziran’da açıklandı. Mahkeme, bütün sanıklara “örgüt üyeliği” suçundan altışar yıl üçer ay hapis cezası verdi. Tutuklu sanıkların tutukluğunun devamına hükmedildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi de, yerel mahkemenin kararını onadı.
"Ceza mesleki faaliyetlerime verildi"
Diğer sanıklar gibi, hakkında altı yıl üç ay hapis cezasına hükmedilen ve cezaevine girmesi beklenen Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe, gerekli itirazları yaptıklarını ifade etti. Yeşiltepe “Bütünüyle meslek faaliyetlerinden kaynaklı ceza aldım. Eğer hukuk, adaletten, insan hak ve özgürlüklerinden arınırsa ortaya bir yasa ve kolluk devleti çıkar ki, bu da her gün hepimizi içine alır. Bugün benim, yarın bir başkasının başı derde girecek ve kimse güvende olamayacak. Ortada adil bir yargılama yok. İktidar sahiplerinin bile güvenmediği bir alana bizim güvenmemiz beklenemez. Son başvuru noktamız, Anayasa Mahkemesi ama hükümet bile ‘Buraya güvenmiyorum’ diyorsa bizim sıradan vatandaşların yapacağı ne olabilir?” dedi.
Tunceli Baro Başkanı: "Savunma hakkını savunmayı sonuna kadar takip edeceğim"
Maoist Komünist Partisi (MKP) üyeliği iddiasıyla kendisine verilen 6 yıl 3 aylık hapis cezasının onanmasına tepki gösteren Tunceli Baro Başkanı Uğur Yeşiltepe, " Başsavcılığın evrensel hukuk değerleriyle bağdaşmayan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, savunma hakkını mahkum eden bu kararın kaldırılması ve infazın durdurulması talebiyle Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'ne itiraz edeceğini umuyoruz. Savunma hakkını savunmak için Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yasal yollara başvuracağım" dedi.
Türkiye Barlar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise yaptığı yazılı açıklamada, "Hukuk güvenliğinin kalmadığı bir ortamda, bir baro başkanının mesleki faaliyetleri sebebiyle mahkum edilmiş olması ve temyiz inceleme süreci kaygılarımızı artırmaktadır. bu durumu kabul etmiyor ve hukuksuzluğun giderilmesini talep ediyoruz" dedi.
Son 1 yıldır Tunceli Baro Başkanı olan, daha önceki 2 yıl ise aynı baronun üyeliğini yapan Avukat Uğur Yeşiltepe DHA'ya yaptığı açıklamada, "Adalet, hak ve özgürlüklerden arınmış, evrensel değerlere yabancılaşmış bir hukuk düzeninin ortaya çıkacağı, sonuçların güvenilir ve anlaşılabilir olması imkansızdır. Geride bıraktığımız yıllarda demokratik hukuk devleti iddiasının, hak ve özgürlükler alanındaki yaklaşımı toplum nazarında hukuka güveni son derece azalmıştır.
Mesleki faaliyetlerimi ifa ederken demokratik haklarını kullandığı için kolluğun Özel Yetkili Savcılık mahkemelerinin kadrine uğramış, yurttaşların avukatlığını üstlendiğim davalar sonucunda ayın sonuçla ben de karşı karşıya kalmış bulunuyorum. Vekaletsiz iş yapmanın, meslektaşlarla görüşmenin, taziyeye gitmenin, gazeteci dostum İsmail Saymaz ile görüşmenin örgüt üyeliğine delil kabul edilip, Malatya Özel Yetkili Mahkemesi'nce mahkumiyete dönüştüğü ve bu kararın da tartışmaların odağındaki Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'nce onandığı bir durumla karşı karşıyayım. İktidarın güvenmediği ve belli bir cemaatin kontrolünde olduğu için, değiştirmek için canla başla çalıştığı bir dairenin vermiş olduğu bu alel acele kararın başkaca bir çok kararın adalet duygusuyla yakından uzaktan ilgisi olmayacağı açıktır.
Hak ve özgürlükler açısından sonuçlar doğuran ve tartışmaların odağında olan bir dairenin kararlarının yeniden yargılanma konusu yapılması adalet, hak ve özgürlükler açısından zorunludur. Bu taleple Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde karara itiraz etmiş bulunmaktayım. Başsavcılığın evrensel hukuk değerleriyle bağdaşmayan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, savunma hakkımı mahkum eden bu kararın kaldırılması ve infazın durdurulması talebiyle Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi'ne itiraz edeceğini umuyoruz. Savunma hakkını savunmak için Anayasa Mahkemesi dahil, tüm yasal yollara başvuracağım" dedi.
Metin Feyzioğlu:"Hukuksuzluğun giderilmesini talep ediyoruz"
Demokrasinin temelinin hukuk devleti ve hukuk güvenliği olduğunu belirten Metin Feyzioğlu, açıklamasının devamında, "Avukat, yurttaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasının, hak ihlallerinin giderilmesinin güvencesidir. Bu anlamda avukatın kendisi hukuk güvenliği içinde olmadığı takdirde, hiçbir yurttaşın hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bir avukatın mesleki faaliyetleri sebebiyle, soyut ve varsayıma dayalı olarak suçlanıp mahk–m edilmesi, savunmaya yönelik bir gözdağı ve baskı oluşturmaktadır.
Bu çerçevede Tunceli Barosu Başkanı Av. Uğur Yeşiltepe'nin mesleki faaliyetleri sebebiyle, soyut ve varsayıma dayalı gerekçelerle 6 yıl 3 ay gibi ağır bir biçimde cezalandırılmış olması savunma hakkı adına bizleri büyük bir endişeye sevk etmiştir. Bu durum kabul edilemez. Bunun yanı sıra temyiz incelemesinde de, zaten yapısı ve kararları tartışmalı olan Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nin, tam da HSYK'nın yaptığı yeni atamalar öncesinde, diğer birçok dosya gibi, alelacele bu kararı da onamış olması, kuşku ve endişelerimizi artırmaktadır. Oysa yargı hiçbir gücün veya yapının elinde olamaz ve hƒkimler belirli bir mensubiyet saikiyle hareket edemezler. Böyle bir durumda hiç kimsenin hukuk güvenliğinden söz edilemez. Bu nedenlerle, bu hukuksuzluğun giderileceğine olan inancımızla birlikte, meslektaşımız olan baro başkanımızın yanında yer aldığımızı ve sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna sunarız" dedi.
SON DAKİKA
EN ÇOK OKUNANLAR
THY ve AJET iptal olan uçak seferler listesi 23 Kasım 2024: Bugün hangi uçuşlar iptal edildi?
HABER || Sürücüler dikkat! Sayılı günler kaldı
Turuncu kod verilmişti! Antalya'yı sel aldı: Okulun bahçe duvarı yıkıldı, 5 yıldızlı oteli su bastı!
Dikkat! Meteoroloji il il uyardı: Lapa lapa kar geliyor! Don, tipi, buzlanma...
KENDİ ELLERİYLE YAPTI! Yatağa bağımlı 47 yıllık eşi için binanın dışına asansör