Geleceğin okulları böyle olacak

Geleceğin okulları nasıl olacak? Sınıflarda hangi teknolojik cihazlar kullanılacak? Günümüzün teknolojisi ve trendlerini göz önünde tutarak gelecekte okulların neye benzeyeceğini sizlere sunmaya çalıştık.Gelecekte okullar şimdikilere ne kadar benzeyecek? Her alana etki eden teknolojinin eğitime etki etmemesi beklenemez. Bu nedenle, çok uzun süredir aynı standartlarda devam eden eğitim anlayışının da değişmesi sürpriz değil. Bu de geleceğin okulları nasıl olacak sorusunu akıllara getiriyor. Günümüzde yeni yeni ortaya çıkan bazı teknolojilerin sınıflara uygulanması, mevcut alışılageldik sınıf yapısının da değiştirecek. Bulut bilişimden artırılmış gerçekliğe, sanal gerçeklikten 3D baskıya kadar birçok farklı teknoloji derslerin işleniş şeklini daha interaktif hale getirebilecek potansiyele sahip. Geleceğin okulları nasıl olacak diye kendimize sorduğumuzda tüm bu teknolojileri değerlendirmek gerekiyor. Hangi teknolojinin kesin olarak ne için kullanılacağını kestirmek zor olsa da bilgisayarların eğitimin temelinde yer alacağını kesinlikle söyleyebiliriz. Her şeyin temeline bilgisayarları oturtunca yapılabilecek şeylerin sınırı neredeyse olmuyor. Yakın gelecekte sınıflarda kullanılabilecek ve bildiğimiz eğitim yöntemlerini değiştirecek teknolojileri sizler için derledik. Son yılların en popüler teknolojileri arasında artırılmış gerçeklik (Augmented Reality - AR) ve sanal gerçeklik (Virtual Reality - VR) yer alıyor. Bu teknolojiler HTC Vive ve Oculus gibi cihazların yanı sıra akıllı telefonlara gelen gözlüklerle birlikte artık iyice son kullanıcının erişebileceği seviyeye geldi.Bu ve benzeri cihazlar daha da yaygınlaşıp, ekonomik olarak daha uygun hale geldiğinde sınıflarda çok değişik şekillerde kullanılabilir. Buna en önemli örnek olarak sanal turlar gösterilebilir. Örneğin öğrenciler fizik dersinde İsviçre'deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı'na bir sanal geziye çıkabilir. Normalde gitmeleri, görmeleri veya deneyimlemeleri mümkün olmayan yerleri sınıfta yakından görebilirler. Bunun yanı sıra sınıfa getirilmesi mümkün olmayan çeşitli araç gereç, eşya vb. şeyi üç boyutlu olarak bu teknolojiler sayesinde görebilirler. Buna benzer çalışmalar Avrupa'da bazı okullarda başladı ve yakın gelecekte daha da artacak.Bu alanda Microsoft'un Hololens adlı teknolojisi çok büyük potansiyele sahip. Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçekliği bir araya getiren bu teknoloji ile geliştiriciler çok etkileyici uygulamalarla karşımıza çıkabiliyorlar. Microsoft'un da Hololens ile amaçladığı alanlar arasında eğitim de yer alıyor. Özellikle tıp eğitimi için Hololens ile geliştirilmiş çok başarılı örnekler bulunuyor.Günümüzde yavaş yavaş yaygın hale gelen akıllı tahtaların bile yerini alabilecek artırılmış ve sanal gerçeklik teknolojisi eğitimde çok şey vadediyor. 3D yazıcılar son yıllarda büyük kademe katetti. Daha uygun fiyatlı, küçük boyutlu ve başarılı modeller artık çok daha yaygın. Bunlarla birlikte herkesin kullanabileceği basitlikte temel tasarım uygulamalarının da geliştirilmesi bu cihazların kullanımını kolaylaştırdı. Örneğin Windows 10'da karşımıza çıkan ve kullanımı gayet kolay olan Microsoft'un 3D Builder uygulaması buna örnek gösterilebilir. Şimdi ise 3D yazıcıların sınıflarda, uygulamalı derslerde kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Mühendislik fakültelerinden meslek liselerine kadar teknik içerikli tüm okullarda 3D yazıcılardan çok büyük fayda sağlanabilir. Bilgisayarda yapılacak tasarımların 3D yazıcıdan çıkan prototipleri test amaçlı kullanılabilir. Sadece yüksek öğrenimde değil anaokullarında bile 3D yazıcılar kullanılmaya başlandı. Çocuklar LEGO ile oynamak yerine bilgisayar üzerinde basit tasarımlar yapıp kendi oyuncaklarını 3D yazıcıdan çıkarabiliyor. Microsoft 3D Builder ile çocukların kendi oyuncaklarını tasarlayabilmeleri için tasarımcı olmalarına gerek yok. Öğretmenlerinden biraz yardım alsalar yeterli. Yakın gelecekte tüm dünyada okullarda daha yaygın hale gelecek 3D yazıcıların öğrencilerin yaratıcılığını körükleyeceği kesin. Bunun yanı sıra öğretmenler de anlatması zor olan teorik konseptleri, karmaşık modeller bastırarak anlatabilecekler. Örneğin moleküler yapılar gibi konuları tahtaya çizmek yerine 3D yazıcıdan çıkararak daha anlaşılabilir hale getirebilmek mümkün. Okul denilince akla ilk gelen şeyler nedir? Çoğumuzun aklına defter, kitap ve kalem gelir değil mi? Her ne kadar eğitimde bunlardan tamamen vazgeçmek pek söz konusu olmasa da yerine büyük oranda bilgisayarların kullanılabileceği de kabul edilmeli. Her bir öğrencinin kendine ait bir bilgisayarının olduğu bir ortam düşünün. Her öğrenci kendine ait hesapla giriş yapıp dersleri, sınavları, devamsızlığı ve birçok diğer şeyi bu bilgisayardan takip edecek. Ödevlerini bu hesaba yükleyecek, projelerini burada paylaşacak.Eve gittiğinde ise bulut ortamına bağlı bu hesabına başka bir bilgisayardan ya da tabletten, akıllı telefondan erişebilecek. Bu sistem hali hazırda bazı okullarda uygulanıyor. Tamamen dijital ve sanal bir ortamda saklanan dersler ve bilgilere her yerden ve her zaman ulaşılabilmesi beraberinde birçok avantajı getiriyor. Daha önce de söylediğimiz gibi eğitimden defter ve kalemi tamamen çıkarmak pek mümkün değil. Hatta yazı yazma kabiliyetinin kaybedilmemesi için kağıt ve kalemin eğitimden çıkarılmaması gerektiği dile getiriliyor. Ancak teknolojik gelişimlerden de faydalanmak gerekli. Bu sebeple bükülebilir ekranların eğitim için çok faydalı kullanım şekillerinin olabileceği belirtiliyor.Dayanıklı malzemeden üretilen, hasar görmeden bükülebilen, neredeyse bir kağıt kadar ince ekranlar günümüzde üretilebiliyor. Örneğin Sony sadece 63 gr ağırlığında bir elektronik kağıt üretti. Bu kağıt ekranlar hem kağıt israfını önlemek açısından önemli, hem özel kalemleri ile yazı yazma yeteneğini köreltmiyor hem de standart bir kağıttan çok daha fazlasını sunabiliyor. Bu kağıtlara görüntüler doğrudan aktarılabilir, dokunma, sürükleme ve yazma ile farklı komutlar algılanması sağlanabilir. Ayrıca kendi belleği olan bir bükülebilir ekran düşünün. Bir sürü defter yerine basit bir bilgisayar özelliği taşıyan tek bir kağıda her şeyi kaydedebilirsiniz.Bunun bir de okullarda verilmesi planlanan kodlama eğitimiyle birleştiğini düşünün. Bu kağıtlara yazdığınız basit bir kodun Windows bilgisayarda çalışmasını sağlayabilirsiniz. Bu şekilde hem daha kolay bir kodlama eğitimi verilmiş olur, hem de hazırlanan çok temel kodlamaların sonuçlarını Windows gibi bir platforma aktarıp anında sonuçları görebilme şansı yakalanır. En başta AR ve VR teknolojilerinin akıllı tahtaların yerini alabileceğini söylemiştik. Ancak yine de sınıf deyince akla ilk gelen şeylerden olan tahtalar uzunca bir süre daha aramızda olacak gibi. Tabii teknolojiden nasiplerini alarak. Günümüzde belli oranda interaktiflik sağlayan, genelde projektör tabanlı akıllı tahtalar gayet yaygın olarak kullanılıyor. Bunların bir adım ötesi ise dokunmatik dev ekranlar olacak.Büyük boyutlardaki bir dokunmatik ekranla yapılabileceklerin sayısı projektörlü tahtalardan daha fazla. Bilgisayar desteği sayesinde ekranda çok daha interaktif içerikler gösterilebilir. Dokunmatik yüzey ile standart tahta vazifesi görülebilir ve hatta öğrenciler kendi bilgisayarlarından veya akıllı cihazlarından ödevlerini paylaşabilir. Burada her şey öğretmenlerin hayal gücüyle sınırlı.Öğrencilerin sıralara arka arkaya tahtaya dönük olarak oturduğu geleneksel sınıf düzeninin de değişmesi gerektiğini savunan eğitimciler var. Bunlara göre sınıfın ortasında yatay olarak yer alacak dev bir dokunmatik ekranın çevresine oturan öğrenciler kendilerini dersin daha çok içinde hissedebiliyorlar. Microsoft'un Surface projesiyle benzer bir çalışma yürüttüğünü belirtmek gerek.Geleceğin okulları nasıl olacak sorusuna Bugünkülerden çok farklı olacak. cevabını rahatlıkla verebiliriz diye düşünüyoruz.