Dr. Ferah Onat'dan Vloggerlara uyarı: "Dikkatli olun"
Milyonlarca kişiye kısa sürede ulaşmayı başaran sanal dünyanın görüntülü girişimcileri Vloggerlar, gençler ve özellikle de çocuklar üzerinde büyük bir etkiye sahip. Kendi hayatlarının kapılarını sonuna kadar açmaktan çekinmeyen birçok Vloggerın misyonu ise sadece izleyicisini eğlendirmek. Pek çok gencin rol model olarak seçtiği Vloggerların etik kurallar konusunda da sorumluluk taşıması gerektiğini belirten uzmanlar, "Vloggerlar her türlü söylemlerinde dikkatli olmalılar, özellikle gelecek nesle karşı sorumluluk bilinci taşımalılar" dedi.
Haberin Devamı
/

"Popüler video paylaşım siteleri ya da bloglar üzerinden çok çeşitli içerikler üretilmek ve böylece binlerce hatta milyonlarca takipçiye ulaşabilmek artık oldukça kolay. Bu videolarda hobiden güzellik önerilerine, oyundan bilime kadar ya da sadece kişisel hikâyelerin yer aldığı çeşitli konularda bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Bu tür dijital platformlarda gençler kendilerini gerçekleştirme imkânı bulabiliyorlar ve kendilerini özgürce ifade edebiliyorlar. Bu açıdan bir sansür görmemeli ancak burada kritik bir nokta söz konusu. Çünkü medya etik kurallarına uymayan bir içeriğin milyonlarca kişi tarafından beğeni aldığını görebiliyoruz. Burada endişe veren durum, hedef kitlenin çocuklar ve ergenler olması. Çok duyarlı kişiler olsa da bu hedef kitle karşısında canı ne konuşmak istiyorsa onu konuşan onlarca vlogger mevcut."
''Kimi ablası kimi ağabeyi gibi görüyor''
/

Geçmişin film starlarının yerini neredeyse vlogger'ların aldığını, hatta genç nüfusun bu kişileri ablası ya da ağabeyi gibi görüp, rol model olarak seçtiğini belirten Doç. Dr. Onat, şöyle konuştu:
Haberin Devamı
/

"Pek çok star özel hayatları konusunda vlogger'lar gibi rahat değildir. Ancak vlogger'lar özel yaşamlarını paylaşma ve anlatma konusunda çok rahat görünüyorlar. Üstelik takipçisinin sorularına kolayca yanıt verip, kimi zaman onların endişelerini giderme konusunda da başarılılar. Bu nedenle de aboneler bu kişileri kimi zaman kendi ablaları veya ağabeyleri gibi görüyorlar. Ancak şu unutmamalıdır ki aslında vlogger'lar yakın geleceğe büyük bir yatırım yapıyorlar. Dolayısıyla amaç yalnızca para kazanmak olmamalı. İletişimin eğitici olmak, yardım sağlamak ve bilgilendirmek gibi temel amaçları bulunur. Vlogger'lar da iletişimin bu gücünün farkında olmalılar. Eğlendirirken de pek çok şey öğretebileceklerini bilmeliler.
/

Ben kimim, kime sesleniyorum, söylemlerimle gelecek nesle zarar verir miyim gibi konularda dikkatli olmalılar. Hata yapsalar bile bunu düzeltebilmenin yollarını aramalılar. Tabii ki eğitim öncelikle ailede başlıyor. Aileler, çocuklarında bir cevher görüyorsa yaptıkları içerikleri mutlaka kontrol etmeli. Markalar ise çalıştıkları internet fenomenleri konusunda dikkatli olmalılar. Çalıştıkları kişilerin dürüst ve eğitimli olduklarından emin olmalılar. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bizzat YouTube tarafından verilen bazı eğitimler mevcut. Ancak genel olarak şöhret yönetimi konusunda daha çok eğitimler verilmeli ve bu bilinç daha çok kişiye yayılmalı."
Haberin Devamı
Haberin Devamı
Girişimcilerin en büyük gücü sosyal medya
/

Türkiye İstatistik Kurumu'nun yaptığı, girişimcilerde bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, 2017 yılında 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimcilerin yüzde 45,7’si sosyal medya uygulamalarını kullandı. Bu oran, 2016 yılında yüzde 38,1'di. Sosyal ağlar en çok kullanılan sosyal medya uygulaması oldu.
/

Araştırma sonuçlarına göre, 2017 yılında 10 ve daha fazla çalışanı olan ve sosyal medya kullanan girişimcilerin yüzde 95,6'sı sosyal ağları (Facebook, LinkedIn, Xing, Viadeo, Yammer vb.) kullanırken, yüzde 37,5’i diğer sosyal medya uygulamalarından blog'lar ve mikro blog'ları (Twitter, Present.ly, vb.), yüzde 33,9'u multimedya paylaşım sitelerini (YouTube, Flickr, Picasa, SlideShare, vb.) ve yüzde 11,1'i de "Wiki" bazlı bilgi paylaşım sitelerini kullandı. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi 2016 yılı verilerine göre de girişimcilerin sosyal medya uygulamalarını kullanım oranı yüzde 71 ile en yüksek Malta'da gözlendi. Bu oran Avrupa Birliği (AB-28) ülke ortalaması için yüzde 45 iken Türkiye'de yüzde 38 oldu.